'Demokrasi Tarihimizin Utanç Günü Açıklaması 28 Şubat' Paneli
Gazeteci Kızıltaş: '28 Şubat, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde duruşunu bertaraf için yapıldı' Avukat Çağış: '28 Şubat'tan darbenin iyi bir şey olmadığını, 'darbelere hayır' demeyi öğrendik'.
Medya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Kızıltaş, "28 Şubat, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde duruşunu bertaraf için yapıldı." dedi.
Anadolu Aslanlar İşadamları Derneği (ASKON) tarafından Bayrampaşa'daki bir otelde düzenlenen "Demokrasi tarihimizin utanç günü: 28 Şubat" paneli, sinevizyon gösterisi ile başladı.
ASKON Başkanı Hasan Ali Cesur, panelin açılışında yaptığı konuşmada 28 şubat sürecinde muhafazakar iş adamlarının yaşadığı sorunlara değindi. Yaşadıklarından örnekler veren Cesur, şirketinin aldığı bir işin sırf başörtülü çalışanı olduğu için iptal edildiğini söyledi.
Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cavit Tatlı'nın da 28 Şubat sürecinde yaşanan insan hakları ihlallerini anlatmasının ardından "Demokrasi tarihimizin utanç günü: 28 Şubat" paneline geçildi.
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün yönettiği panelde, gazeteci ve Medya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Kızıltaş, 28 Şubat Mağdurlarından Gülşen Demirkol Özer ve Avukat Zeynep Kola Çağış ile Doç. Dr. Abdurrahman Babacan konuştu.
28 Şubat sürecinin medya ayağını anlatan Kızıltaş, "11,5 ay merkez medya, Refah-Yol hükümetinden bir şey koparmak için çıldırdı. Artık bitme aşamasına gelmişlerdi. Hepsi 'bu hükümet gitsin' diyorlardı. Malzeme olarak kullanabilecekleri tek şey irticaydı. Ama ortada irtica denen şey yoktu. Malzeme olmadığı için kurgu malzemeler, Müslüm Gündüzler, Aczimendiler, Fadime Şahinler gibileri piyasaya sürüldü. İrtica yaygarası koparıldı. Bunlardan yeterli tepkiler gelmeyince Sincan'da düzenlenen Kudüs Gecesi ve ramazan ayında başbakanlıkta verilen iftar yemeğini bahane olarak kullandılar. 28 Şubat, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde duruşunu bertaraf için yapıldı." diye konuştu.
Doç. Dr. Abdurrahman Babacan ise 28 Şubat sürecinin ekonomik yönüne ilişkin şunları kaydetti:
"28 Şubat, siyaset üzerinden ekonomik kaynaklarının yeniden dizaynıydı. Paylaştırılan bu finansman siyasetin yeniden tasarlanması için kullanıldı. 28 Şubat ile nesiller kurgulandı. 'Bin yıl sürecek' derken öyle bir mekanizma kuruldu ki bunu eğitim üzerinden yapacaklardı. Başörtüsü yasağı ve imam hatiplerin kapatılması, Kur'an kurslarına yaş sınırlamasının getirilmesi bu amaçlaydı."
28 Şubat mağduru Gülşen Demirkol Özer, o dönem okullarından ya da işlerinden ayrılan insanların "af" ile geri dönebildiğini anlatarak, "28 Şubat mağdurlarının özlük haklarının halen tam olarak geri verilmediğini düşünüyorum. Çünkü biz iş ya da okullarımıza çıkarılan afla döndük. Oysa biz affedilecek bir şey yapmadık. Biz, affedilmek değil, iade-i itibar istiyoruz." diye konuştu.
Avukat Zeynep Kola Çağış da sürecin uzun yıllar mağdur üretmeye devam ettiğini belirterek, "2006'da başörtümün üstüne bere takarak okula girdim. İki dersimi verdim, mezun oldum ama stajımı yapamadım. Çünkü İstanbul Barosu başörtülü avukatlara geçit vermiyordu. 2009'da Van Barosu'na kaydolarak stajımı bitirebildim." ifadelerini kullandı.
28 Şubat sürecinde, toplumun demokrasi dışı her türlü müdahaleye karşı olma refleksi geliştirdiğini söyleyen Çağış,"28 Şubat'tan darbenin iyi bir şey olmadığını, 'darbelere hayır' demeyi öğrendik. Cumhurbaşkanı demeden çok önce insanlar sokağa çıkmışlardı. 15 Temmuz'un gerçek kahramanları o gün, sokağa çıkanlardır. Eğer onlar sokağa çıkmamış olsalardı bugün çok farklı konjonktürde konuşacaktık." dedi.
Panelin sonunda katılımcılara plaket verildi.
Kaynak: AA
Anadolu Aslanlar İşadamları Derneği (ASKON) tarafından Bayrampaşa'daki bir otelde düzenlenen "Demokrasi tarihimizin utanç günü: 28 Şubat" paneli, sinevizyon gösterisi ile başladı.
ASKON Başkanı Hasan Ali Cesur, panelin açılışında yaptığı konuşmada 28 şubat sürecinde muhafazakar iş adamlarının yaşadığı sorunlara değindi. Yaşadıklarından örnekler veren Cesur, şirketinin aldığı bir işin sırf başörtülü çalışanı olduğu için iptal edildiğini söyledi.
Hukukçular Derneği Başkanı Avukat Cavit Tatlı'nın da 28 Şubat sürecinde yaşanan insan hakları ihlallerini anlatmasının ardından "Demokrasi tarihimizin utanç günü: 28 Şubat" paneline geçildi.
Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün yönettiği panelde, gazeteci ve Medya Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Kızıltaş, 28 Şubat Mağdurlarından Gülşen Demirkol Özer ve Avukat Zeynep Kola Çağış ile Doç. Dr. Abdurrahman Babacan konuştu.
28 Şubat sürecinin medya ayağını anlatan Kızıltaş, "11,5 ay merkez medya, Refah-Yol hükümetinden bir şey koparmak için çıldırdı. Artık bitme aşamasına gelmişlerdi. Hepsi 'bu hükümet gitsin' diyorlardı. Malzeme olarak kullanabilecekleri tek şey irticaydı. Ama ortada irtica denen şey yoktu. Malzeme olmadığı için kurgu malzemeler, Müslüm Gündüzler, Aczimendiler, Fadime Şahinler gibileri piyasaya sürüldü. İrtica yaygarası koparıldı. Bunlardan yeterli tepkiler gelmeyince Sincan'da düzenlenen Kudüs Gecesi ve ramazan ayında başbakanlıkta verilen iftar yemeğini bahane olarak kullandılar. 28 Şubat, bu ülkenin kendi ayakları üzerinde duruşunu bertaraf için yapıldı." diye konuştu.
Doç. Dr. Abdurrahman Babacan ise 28 Şubat sürecinin ekonomik yönüne ilişkin şunları kaydetti:
"28 Şubat, siyaset üzerinden ekonomik kaynaklarının yeniden dizaynıydı. Paylaştırılan bu finansman siyasetin yeniden tasarlanması için kullanıldı. 28 Şubat ile nesiller kurgulandı. 'Bin yıl sürecek' derken öyle bir mekanizma kuruldu ki bunu eğitim üzerinden yapacaklardı. Başörtüsü yasağı ve imam hatiplerin kapatılması, Kur'an kurslarına yaş sınırlamasının getirilmesi bu amaçlaydı."
28 Şubat mağduru Gülşen Demirkol Özer, o dönem okullarından ya da işlerinden ayrılan insanların "af" ile geri dönebildiğini anlatarak, "28 Şubat mağdurlarının özlük haklarının halen tam olarak geri verilmediğini düşünüyorum. Çünkü biz iş ya da okullarımıza çıkarılan afla döndük. Oysa biz affedilecek bir şey yapmadık. Biz, affedilmek değil, iade-i itibar istiyoruz." diye konuştu.
Avukat Zeynep Kola Çağış da sürecin uzun yıllar mağdur üretmeye devam ettiğini belirterek, "2006'da başörtümün üstüne bere takarak okula girdim. İki dersimi verdim, mezun oldum ama stajımı yapamadım. Çünkü İstanbul Barosu başörtülü avukatlara geçit vermiyordu. 2009'da Van Barosu'na kaydolarak stajımı bitirebildim." ifadelerini kullandı.
28 Şubat sürecinde, toplumun demokrasi dışı her türlü müdahaleye karşı olma refleksi geliştirdiğini söyleyen Çağış,"28 Şubat'tan darbenin iyi bir şey olmadığını, 'darbelere hayır' demeyi öğrendik. Cumhurbaşkanı demeden çok önce insanlar sokağa çıkmışlardı. 15 Temmuz'un gerçek kahramanları o gün, sokağa çıkanlardır. Eğer onlar sokağa çıkmamış olsalardı bugün çok farklı konjonktürde konuşacaktık." dedi.
Panelin sonunda katılımcılara plaket verildi.