30 Yıldır Köy Köy Gezip Antika Eşyaları Topluyor
Çorum’un Sungurlu ilçesinde yaşayan emekli öğretmen Hüseyin Çelik, kendisine ait evini müzeye çevirdi. 30 yıldır köy köy gezip antika eşya topladığını söyleyen Çelik, yaklaşık 2 bin kalem eşyaya şu ana kadar 1 milyon lira harcadığını söyledi. Çelik, kaçırılmayacak bir parça bulduğunda yeri geldi kredi çektiğini ifade etti.
1988 yılından itibaren biriktirdiği eski eşyalardan oluşan koleksiyonunu evinin birinci katında sergileyen Çelik’in, müzeye dönüştürdüğü evinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait 2 bine yakın eser bulunuyor.
Bahçelievler Mahallesi’nde kendisine ait iki katlı evin birinci katını müzeye çeviren Çelik, öğretmenlikten emekli olduktan sonra eşiyle birlikte köy köy gezerek 30 yılda yaklaşık 2 bin eski eşyayı toplayarak müzeyi oluşturdu. Müzede bulunan eserlerden çoğu 100 yılın üzerinde geçmişe sahip.
Çelik, geçmiş dönemlere ait eşyalara olan merakının zamanla bir tutku haline geldiğini ifade ederek, "Şu anda elimde birçok müzede bulunmayan eşyalar mevcut. Yaklaşık 30 yıldır gezip gördüğüm yerlerde gözüme çarpan ne kadar eski eşya varsa bir şekilde sahiplendim" diye konuştu.
Evinde sergilediği eski eşyalar arasında radyodan daktiloya, ütüden telefona, tüfekten kılıca, madeni paradan tapulara, teraziden gaz lambasına, fotoğraf makinesinden, kameraya, dikiş makinesinden kapı kilidine, tahta yayıktan, değirmen taşlarına kadar birçok eşyanın yer aldığını vurgulayan Çelik, "Şu an evimde bulunan eşyaların bir bölümü bazı müzelerde dahi yok" dedi.
"Anadolu’nun özetini sunuyor"
Müzelerin ve kültür evlerinin Anadolu’nun özetini sunduğunu söyleyen Çelik, "Koleksiyonda bulunan bakır kaplar, saatler, gramofonlar, basılı evraklar sizi geçmiş zamanda bir yolculuğa, bir yaşanmışlığa, bir nostaljiye götürüyor. Bir gramofonda taş plaktan dinlenen bir eser size ayrı bir zevk tattırıyor. İşte bunlar bunun için Anadolu’nun bir özetidir" şeklinde konuştu.
"Kültür evi veya etnografya müzesi açmak istiyorum"
Tek hayalinin evini müzeye çevirmek olduğunu söyleyen Hüseyin Çelik, "Bu hayalimi gerçekleştirdim. Bir hayalim daha var. O da eğer destek bulursam kültür evi veya etnografya müzesi açmak istiyorum" diye konuştu.
Antikacılık ve koleksiyonculuğun dünyanın en eski mesleklerinden biri olduğunu ve her çağ ve dönemde insanların geçmiş tarihi araştırdıklarına değinen Çelik, "Koleksiyonumdaki eserlerin hepsi tarihimizin, kültürümüzün bir parçasıdır. Antika eserlerin yenisi üretilmediği için ve her geçen gün azaldığından değeri artmaktadır. Gerek ekonomik gerekse sosyal alanda toplumu ayakta tutan da tarih ve kültürüdür. Günümüzde böyle vizyon sahibi bürokratlar ya da seçilmişler şehirlerinde bir kültür evi ya da bir etnografya müzesi açarak ilini, ilçesini marka yapmaktadır" ifadelerini kullandı.
2 binden fazla eşyaya bugüne kadar 1 milyona yakın para harcadığını açıklayan Çelik, bu koleksiyonun içerisinde 100-150 yıllık parçaların bulunduğunu belirtti.
Çelik, evinde bulunan eşyaların kesinlikle satılık olmadığını, bu taleple gelen vatandaşlara da olumsuz cevap verdiğini sözlerine ekledi.
Kaynak: İHA
Bahçelievler Mahallesi’nde kendisine ait iki katlı evin birinci katını müzeye çeviren Çelik, öğretmenlikten emekli olduktan sonra eşiyle birlikte köy köy gezerek 30 yılda yaklaşık 2 bin eski eşyayı toplayarak müzeyi oluşturdu. Müzede bulunan eserlerden çoğu 100 yılın üzerinde geçmişe sahip.
Çelik, geçmiş dönemlere ait eşyalara olan merakının zamanla bir tutku haline geldiğini ifade ederek, "Şu anda elimde birçok müzede bulunmayan eşyalar mevcut. Yaklaşık 30 yıldır gezip gördüğüm yerlerde gözüme çarpan ne kadar eski eşya varsa bir şekilde sahiplendim" diye konuştu.
Evinde sergilediği eski eşyalar arasında radyodan daktiloya, ütüden telefona, tüfekten kılıca, madeni paradan tapulara, teraziden gaz lambasına, fotoğraf makinesinden, kameraya, dikiş makinesinden kapı kilidine, tahta yayıktan, değirmen taşlarına kadar birçok eşyanın yer aldığını vurgulayan Çelik, "Şu an evimde bulunan eşyaların bir bölümü bazı müzelerde dahi yok" dedi.
"Anadolu’nun özetini sunuyor"
Müzelerin ve kültür evlerinin Anadolu’nun özetini sunduğunu söyleyen Çelik, "Koleksiyonda bulunan bakır kaplar, saatler, gramofonlar, basılı evraklar sizi geçmiş zamanda bir yolculuğa, bir yaşanmışlığa, bir nostaljiye götürüyor. Bir gramofonda taş plaktan dinlenen bir eser size ayrı bir zevk tattırıyor. İşte bunlar bunun için Anadolu’nun bir özetidir" şeklinde konuştu.
"Kültür evi veya etnografya müzesi açmak istiyorum"
Tek hayalinin evini müzeye çevirmek olduğunu söyleyen Hüseyin Çelik, "Bu hayalimi gerçekleştirdim. Bir hayalim daha var. O da eğer destek bulursam kültür evi veya etnografya müzesi açmak istiyorum" diye konuştu.
Antikacılık ve koleksiyonculuğun dünyanın en eski mesleklerinden biri olduğunu ve her çağ ve dönemde insanların geçmiş tarihi araştırdıklarına değinen Çelik, "Koleksiyonumdaki eserlerin hepsi tarihimizin, kültürümüzün bir parçasıdır. Antika eserlerin yenisi üretilmediği için ve her geçen gün azaldığından değeri artmaktadır. Gerek ekonomik gerekse sosyal alanda toplumu ayakta tutan da tarih ve kültürüdür. Günümüzde böyle vizyon sahibi bürokratlar ya da seçilmişler şehirlerinde bir kültür evi ya da bir etnografya müzesi açarak ilini, ilçesini marka yapmaktadır" ifadelerini kullandı.
2 binden fazla eşyaya bugüne kadar 1 milyona yakın para harcadığını açıklayan Çelik, bu koleksiyonun içerisinde 100-150 yıllık parçaların bulunduğunu belirtti.
Çelik, evinde bulunan eşyaların kesinlikle satılık olmadığını, bu taleple gelen vatandaşlara da olumsuz cevap verdiğini sözlerine ekledi.