STM'nin 2023 Vizyonu
Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret AŞ (STM) Genel Müdürü Murat İkinci, “MİLGEM kapsamındaki çalışmalara destek vermeye, hem uluslararası hem de ulusal anlamdaki projelerin içerisinde bulunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra MİLGEM benzeri platformların, daha büyük veya daha etkin platformların ortaya çıkışını göreceğiz” dedi.
STM Genel Müdürü İkinci’nin ev sahipliğinde ‘STM 2023 Vizyonu’ ve Savunma Sanayii Başkanlığı öncülüğünde yerli ve milli savunma sanayi ekosistemine STM’nin katkıları hakkında basın toplantısı düzenlendi.
Toplantıda STM’nin önümüzdeki 5 yıl içinde gerçekleştirmesi planlanan projeler hakkında bilgi veren İkinci, kamikaze dronlar, otonom sistemler, denizaltı ve denizüstü platformların ihracatı konusuna önem vereceklerini söyledi.
STM 2023 vizyonunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın göstermiş olduğu vizyona uygun olarak ihracat odaklı savunma sanayi ürünlerini uluslararası pazarlarda daha aktif bir şekilde pazarlanmasını içerdiğini kaydeden İkinci, “Bunun devamında mutlaka ve mutlaka savunma sanayimiz içerisinde oluşturulan bütün ekosistemin oluşturduğu ve STM tarafından ortaya çıkartılan ürünlerin uluslararası alandaki pazar payının artırılmasına odaklanacağız. STM, dünyanın en büyük 100 firması arasında Türkiye’den 4’üncü sıradan giriş yaptı. Bundan sonraki dönemde de vizyon 2023’e uygun olarak daha üst sıralarda yer almayı hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirmek içinde özellikle ihracat alanında kendi ürünlerimizi çok agresif bir şekilde pazarlamayı ve o alanlarda çok ciddi başarıların altına imza atmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kamikaze drone, denizaltı araçları ve siber güvenlik ile ilgili yapılacak çalışmalara yönelik açıklamada bulunan Murat İkinci, şunları söyledi:
“Bugüne kadar yapmış olduğumuz projelerde kendini imha eden ve hedeflerin etkisiz hale getirilmesi sağlayan döner kanat ve sabit kanat İHA sistemlerimiz var. Bunların uluslararası pazarda çok ciddi alıcı potansiyeli bulunuyor. Bu alanda yapmış olduğumuz yatırımlarla çoklu İHA’larımızı ve sürü konseptine uygun olarak birden fazla hedefi imha edecek yetenekleri kazandırarak uluslararası pazarda mutlaka değerlendireceğiz. Bununla beraber otonom sistem kabiliyetlerini ve deniz platformlarındaki tecrübemizi kullanarak insansız denizaltı ve bu konudaki yatırımlarında ciddi bir şekilde artacaktır. Şu anda Türkiye kendi denizaltını inşa ediyor. STM’de bu konuda hem modernizasyon anlamında hem de yerli endüstrinin geliştirilmesi anlamında çok ciddi katkılar sağlıyor. Bu konudaki mühendislik birikimimiz kendi insansız denizaltını tasarlayacak seviyeye geldi. Bundan sonraki dönemde de bununla ilgili ortaya çıkacak ürünleri önümüzdeki yıllarda hep beraber göreceğiz. Siber güvenlik alanı, STM’nin en fazla yatırım yaptığı alanlardan bir tanesi. Platformların siber güvenliği ve siber istihbaratın alınması konusunda ciddi ürünlere sahip ve bundan sonrada bu alanlarda yatırımlarımıza devam edeceğiz. Kazakistan’da ve Pakistan’da imzalamış olduğumuz ön sözleşmelerle bu alanın ihracat potansiyelini de artırmaya, özellikle STM’nin sahip olduğu yetenekleri uluslararası alanda da müşteriye ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu alanda önümüzdeki günlerde siber güvenlik konusunun çok daha önemli bir noktaya taşınacağına dair kanaatlerimizi güçlendiriyor.”
İkinci, MİLGEM Projesi hakkında ise, “MİLGEM Projesi bizim ana projelerimizden bir tanesi ve MİLGEM Projesi’ndeki mühendislik birikimimiz Türkiye’de en önemli mühendislik birikimi gibi düşünülebilir. Bu konudaki çalışmalara destek vermeye, hem uluslararası hem de ulusal anlamdaki projelerin içerisinde bulunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra MİLGEM benzeri platformların, daha büyük veya daha etkin platformların ortaya çıkışını göreceğiz. Burada Savunma Sanayi Başkanlığının ve Cumhurbaşkanlığının misyonu ve vizyonu ile paralel hareket etme kararlılığındayız” dedi.
Bir gazetecinin, “STM’nin yolu MİLGEM ile ayrılacak mı?” sorusu üzerine İkinci, “MİLGEM’de STM bundan sonra da olacak. MİLGEM’in en büyük mühendislik birikimine sahip olan şirket STM’dir. Pakistan’daki sözleşmeyi kimin imzaladığının bizim için bir önemi yok. Türkiye’nin bu konuda ihracatını başarılı bir şekilde gerçekleştirmesi bizim için temel odak. Bizde bu konuda elimizden gelen desteği vereceğiz. Bu birikim mutlaka kullanılacaktır, bu projelerin devam etmesi için. MİLGEM konusundaki çalışmalarımız daha da büyüyerek devam edecek. Uluslararası alanda da bunların pazarlanması ve mühendislik desteğinin verilmesi için de elimizden gelen desteği sağlayacağız” cevabını verdi.
Denizüstü ve denizaltı çalışmalarının devam edeceğini vurgulayan İkinci, “İnsansız sistemler, yerli ve milli denizaltı tasarımı, küçük sınıf cep klas dediğimiz denizaltı tasarımlarını da içerecek şekilde bir mühendislik birikimi ve çalışmalarını başlatıyoruz. Otonom sistemler tarafında Kargu ve Alpagu ailesini genişleterek onlara sürü teknolojisi ve yapay zeka özelliklerini kazandırıp çoklu hedeflere saldırma yeteneği kazandırmayı planlıyoruz. Bundan sonraki dönemde ürünlerimiz ortaya çıkacak ve paylaşacağız. Büyük veri ve siber güvenlik bizim için çok önemli bir alan. Büyük veri, siber güvenlik ve yapay zekayı otonom sistemler ve geleceğin savunma sistemlerinden ayırmak mümkün değil. Otonom teknolojiler ve yapay zekayla geliştirilecek olan bu sistemlerin güvenliğinin sağlanması ve bize karşı kullanılacak olan sistemlerin de bir şekilde Türkiye’nin aleyhine kullanılmasının önüne geçilmesi için bir araç olarak kullanılacak” açıklamasında bulundu.
İhracat cirosunu şirketin toplam cirosunun en az yüzde 50’si noktasına getirmeyi hedeflediklerini belirten İkinci, “Şu anda yüzde 15’lerdeyiz ve bunu yüzde 50 noktasına taşıyabilirsek bu hedefimizi kolaylıkla gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
Denizaltı konusunda uzun süredir yatırım yaptıklarına dikkat çeken İkinci, “Bununla ilgili tasarım çalışmalarına başladık. Büyük sınıf bir denizaltıdan başlamak yerine cep sınıfı dediğimiz, 30 kişiye kadar mürettebatı olan sistemler. Bunların milli olarak geliştirilebileceğini düşünüyoruz ve bu konuda çalışmalarımıza başladık. Bununla beraber, insansız denizaltı araçları ve denizüstü araçları bizim otonom sistemler tarafındaki ürün ailemizi genişletecek” ifadelerini kullandı.
İlk milli nano uydu PiriSat ile ilgili de bilgi veren İkinci, şunları söyledi:
“Deniz trafiğini kontrol etmek için kullanılan, sinyalleri kontrol etmek için kullanılan bir uydu. Şu anda Türkiye ve çevresinde sahillerde yerleştirilmiş olan antenlerle deniz trafiği kontrol edilmeye çalışılıyor. Bunlarda belli bir uzaklığa kadar o sinyali alabiliyor. Uzaya böyle bir uydu attığınızda Türkiye’nin 2 bin kilometre çapındaki bir alanı, bütün deniz trafiğini inceleyebilecek bir kabiliyet kazandırıyorsunuz.”
Kaynak: İHA
Toplantıda STM’nin önümüzdeki 5 yıl içinde gerçekleştirmesi planlanan projeler hakkında bilgi veren İkinci, kamikaze dronlar, otonom sistemler, denizaltı ve denizüstü platformların ihracatı konusuna önem vereceklerini söyledi.
STM 2023 vizyonunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın göstermiş olduğu vizyona uygun olarak ihracat odaklı savunma sanayi ürünlerini uluslararası pazarlarda daha aktif bir şekilde pazarlanmasını içerdiğini kaydeden İkinci, “Bunun devamında mutlaka ve mutlaka savunma sanayimiz içerisinde oluşturulan bütün ekosistemin oluşturduğu ve STM tarafından ortaya çıkartılan ürünlerin uluslararası alandaki pazar payının artırılmasına odaklanacağız. STM, dünyanın en büyük 100 firması arasında Türkiye’den 4’üncü sıradan giriş yaptı. Bundan sonraki dönemde de vizyon 2023’e uygun olarak daha üst sıralarda yer almayı hedefliyoruz. Bunu gerçekleştirmek içinde özellikle ihracat alanında kendi ürünlerimizi çok agresif bir şekilde pazarlamayı ve o alanlarda çok ciddi başarıların altına imza atmayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
Kamikaze drone, denizaltı araçları ve siber güvenlik ile ilgili yapılacak çalışmalara yönelik açıklamada bulunan Murat İkinci, şunları söyledi:
“Bugüne kadar yapmış olduğumuz projelerde kendini imha eden ve hedeflerin etkisiz hale getirilmesi sağlayan döner kanat ve sabit kanat İHA sistemlerimiz var. Bunların uluslararası pazarda çok ciddi alıcı potansiyeli bulunuyor. Bu alanda yapmış olduğumuz yatırımlarla çoklu İHA’larımızı ve sürü konseptine uygun olarak birden fazla hedefi imha edecek yetenekleri kazandırarak uluslararası pazarda mutlaka değerlendireceğiz. Bununla beraber otonom sistem kabiliyetlerini ve deniz platformlarındaki tecrübemizi kullanarak insansız denizaltı ve bu konudaki yatırımlarında ciddi bir şekilde artacaktır. Şu anda Türkiye kendi denizaltını inşa ediyor. STM’de bu konuda hem modernizasyon anlamında hem de yerli endüstrinin geliştirilmesi anlamında çok ciddi katkılar sağlıyor. Bu konudaki mühendislik birikimimiz kendi insansız denizaltını tasarlayacak seviyeye geldi. Bundan sonraki dönemde de bununla ilgili ortaya çıkacak ürünleri önümüzdeki yıllarda hep beraber göreceğiz. Siber güvenlik alanı, STM’nin en fazla yatırım yaptığı alanlardan bir tanesi. Platformların siber güvenliği ve siber istihbaratın alınması konusunda ciddi ürünlere sahip ve bundan sonrada bu alanlarda yatırımlarımıza devam edeceğiz. Kazakistan’da ve Pakistan’da imzalamış olduğumuz ön sözleşmelerle bu alanın ihracat potansiyelini de artırmaya, özellikle STM’nin sahip olduğu yetenekleri uluslararası alanda da müşteriye ulaşmasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu alanda önümüzdeki günlerde siber güvenlik konusunun çok daha önemli bir noktaya taşınacağına dair kanaatlerimizi güçlendiriyor.”
İkinci, MİLGEM Projesi hakkında ise, “MİLGEM Projesi bizim ana projelerimizden bir tanesi ve MİLGEM Projesi’ndeki mühendislik birikimimiz Türkiye’de en önemli mühendislik birikimi gibi düşünülebilir. Bu konudaki çalışmalara destek vermeye, hem uluslararası hem de ulusal anlamdaki projelerin içerisinde bulunmaya devam edeceğiz. Bundan sonra MİLGEM benzeri platformların, daha büyük veya daha etkin platformların ortaya çıkışını göreceğiz. Burada Savunma Sanayi Başkanlığının ve Cumhurbaşkanlığının misyonu ve vizyonu ile paralel hareket etme kararlılığındayız” dedi.
Bir gazetecinin, “STM’nin yolu MİLGEM ile ayrılacak mı?” sorusu üzerine İkinci, “MİLGEM’de STM bundan sonra da olacak. MİLGEM’in en büyük mühendislik birikimine sahip olan şirket STM’dir. Pakistan’daki sözleşmeyi kimin imzaladığının bizim için bir önemi yok. Türkiye’nin bu konuda ihracatını başarılı bir şekilde gerçekleştirmesi bizim için temel odak. Bizde bu konuda elimizden gelen desteği vereceğiz. Bu birikim mutlaka kullanılacaktır, bu projelerin devam etmesi için. MİLGEM konusundaki çalışmalarımız daha da büyüyerek devam edecek. Uluslararası alanda da bunların pazarlanması ve mühendislik desteğinin verilmesi için de elimizden gelen desteği sağlayacağız” cevabını verdi.
Denizüstü ve denizaltı çalışmalarının devam edeceğini vurgulayan İkinci, “İnsansız sistemler, yerli ve milli denizaltı tasarımı, küçük sınıf cep klas dediğimiz denizaltı tasarımlarını da içerecek şekilde bir mühendislik birikimi ve çalışmalarını başlatıyoruz. Otonom sistemler tarafında Kargu ve Alpagu ailesini genişleterek onlara sürü teknolojisi ve yapay zeka özelliklerini kazandırıp çoklu hedeflere saldırma yeteneği kazandırmayı planlıyoruz. Bundan sonraki dönemde ürünlerimiz ortaya çıkacak ve paylaşacağız. Büyük veri ve siber güvenlik bizim için çok önemli bir alan. Büyük veri, siber güvenlik ve yapay zekayı otonom sistemler ve geleceğin savunma sistemlerinden ayırmak mümkün değil. Otonom teknolojiler ve yapay zekayla geliştirilecek olan bu sistemlerin güvenliğinin sağlanması ve bize karşı kullanılacak olan sistemlerin de bir şekilde Türkiye’nin aleyhine kullanılmasının önüne geçilmesi için bir araç olarak kullanılacak” açıklamasında bulundu.
İhracat cirosunu şirketin toplam cirosunun en az yüzde 50’si noktasına getirmeyi hedeflediklerini belirten İkinci, “Şu anda yüzde 15’lerdeyiz ve bunu yüzde 50 noktasına taşıyabilirsek bu hedefimizi kolaylıkla gerçekleştirebileceğimizi düşünüyoruz” dedi.
Denizaltı konusunda uzun süredir yatırım yaptıklarına dikkat çeken İkinci, “Bununla ilgili tasarım çalışmalarına başladık. Büyük sınıf bir denizaltıdan başlamak yerine cep sınıfı dediğimiz, 30 kişiye kadar mürettebatı olan sistemler. Bunların milli olarak geliştirilebileceğini düşünüyoruz ve bu konuda çalışmalarımıza başladık. Bununla beraber, insansız denizaltı araçları ve denizüstü araçları bizim otonom sistemler tarafındaki ürün ailemizi genişletecek” ifadelerini kullandı.
İlk milli nano uydu PiriSat ile ilgili de bilgi veren İkinci, şunları söyledi:
“Deniz trafiğini kontrol etmek için kullanılan, sinyalleri kontrol etmek için kullanılan bir uydu. Şu anda Türkiye ve çevresinde sahillerde yerleştirilmiş olan antenlerle deniz trafiği kontrol edilmeye çalışılıyor. Bunlarda belli bir uzaklığa kadar o sinyali alabiliyor. Uzaya böyle bir uydu attığınızda Türkiye’nin 2 bin kilometre çapındaki bir alanı, bütün deniz trafiğini inceleyebilecek bir kabiliyet kazandırıyorsunuz.”