'Erdoğan Olağanüstü Bir Şekilde Akıllıca Davrandı'
New York Üniversitesi Uluslararası İşbirliği Merkezi Direktör Yardımcısı Barnett Rubin: 'Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiyi küçük parçalar halinde yavaşça vererek olağanüstü bir şekilde akıllıca davrandı. Sanki Suudilerin bu saçma ve yanlış açıklamalarla gelmesine izin vererek ve sonra onların doğruyu söylemediklerini gösteren daha fazla bilgi paylaştı' 'Birkaç gün önce ABD senatosu Suudi’lerin Yemen’deki savaşında ABD desteğini durduran ve istihbarat servislerinin Kaşıkçı’ya ne olduğu konusunda doğru olarak bilgilendirmesine yönelik bir yasa tasarısı geçirdi. Sanırım, Trump’ın tepkisinin zayıf ve daha çok utanç verici olduğu konusunda hem Demokratlar hem de pek çok Cumhuriyetçi arasında yaygın bir duygu var'
New York Üniversitesi Uluslararası İşbirliği Merkezi Direktör Yardımcısı Barnett Rubin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiyi küçük parçalar halinde yavaşça vererek olağanüstü bir şekilde akıllıca davrandı. Sanki Suudilerin bu saçma ve yanlış açıklamalarla gelmesine izin vererek ve sonra onların doğruyu söylemediklerini gösteren daha fazla bilgi paylaştı." dedi.
5. İstanbul Arabuluculuk Konferansı için Türkiye'ye gelen Rubin, Cemal Kaşıkçı ile arkadaşlığını ve Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesi ve sonrasına ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.
Yıllarca Afganistan üzerine çalıştığını anlatan Rubin, 1989’da ders vermek için Suudi Arabistan’a davet edildiğinde Cemal Kaşıkçı ile tanıştığını anlatarak, "Seyahatimin büyük çoğunluğu Riyad'daydı. Ayrıca Cidde’ye de gittim, oraya ABD elçiliği tarafından götürülmüştüm ve Cidde’deki ABD konsolosluğu beni Cemal ile tanıştırdı. Çünkü o da Afganistan’da savaşan Arap mücahitler hakkında haberler yapıyordu. Bunun yanında bu çok bilinmez ama Cemal aktif olarak Suudi hükümetinin Afganistan’daki selefi aşırıcılarla çalışmasını durdurup onların yerine yaygın olan mücahitleri desteklemeleri konusunda onları etkilemeye çalışıyordu." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı ile çok ilginç sohbetleri olduğunu belirten Rubin, "Her zaman çok açık ve münakaşacıydı ama aynı zamanda Usame Bin Ladin hakkında benimle konuşan ilk kişiydi. Onun bir fotoğrafını gösterdi. Elbette o zamanlar Usame Bin Laden ABD ile aynı taraftaydı." dedi.
Uzun zaman Kaşıkçı'yı takip ettiğini, hatta Kaşıkçı'nın ABD’ye yerleşmesi konusunda yardım ettiğini ve ABD toplumuna nasıl katkıları olacağına yönelik bir mektup yazdığını anlatan Rubin, şöyle devam etti:
"Suudi Arabistan’da da çok defalar onu ziyaret ettim. İstanbul ve Amerika’da buluştuk. Eleştirel olduğunu biliyordum. Dünyanın o bölgesinde gençliğinde İslamcı tonları olan pek çok insan zaman geçtikçe daha demokratik oldular. Eleştireldi ama Suudi yapısının da parçasıydı. Bırakın devlete karşı bir tehdit olmayı, onu bir muhalif olarak tanımlamak bile çok zordu. Bir siyasi partisi yoktu, takipçileri ya da silahları yoktu, sadece sesi vardı ama çok güçlü bir ses. Ayrıca Muhammed bin Salman’ın veliaht prensten daha fazlası olması Suudi Arabistan'ı değiştirdi. Saddam Hüseyin gibi gerçek bir diktatöre dönüştü. Eski Suudi Arabistan otoriterdi ama tüm kraliyet ailesince ortakça yönetilirdi, sadece bir kişi tarafından değil."
Barnett Rubin, Kaşıkçı'ın Suudi Arabistan’ın her zamankinden daha sert bir şekilde sadece tek adam diktatörlüğü olmasından hoşlanmadığını anlatarak, "Ama yine de bir devlet düşmanını bile -ki o bir devlet düşmanı değildi- konsolosluğunuzun içinde öldürüp parçalara ayırmazsınız. Bu tasavvur edilemez." dedi.
- Trump'ın tepkisizliği
ABD ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Kaşıkçı cinayetine yönelik tepkisini de değerlendiren Rubin, şunları söyledi:
"Bildiğiniz gibi birkaç gün önce ABD senatosu Suudi’lerin Yemen’deki savaşında ABD desteğini durduran ve istihbarat servislerinin Kaşıkçı’ya ne olduğu konusunda doğru olarak bilgilendirmesine yönelik bir yasa tasarısı geçirdi. Sanırım, Trump’ın tepkisinin zayıf ve daha çok utanç verici olduğu konusunda hem Demokratlar hem de pek çok Cumhuriyetçi arasında yaygın bir duygu var. Demek istediğim, ABD’de sığınmacı olmak isteyen biri var ve ona orada yaşama yetkisi verilmiş ki kendisi bizim en önemli yayın organlarımızdan birinde yazıyor, hiç kimseye karşı bir tehlike değildi ve uluslararası camiaya katkıda bulunuyordu. Öldürüldüğünde cinayetin örtülmesini destekliyorlar."
Türkiye'nin bu süreçte sergilediği politikayı öven Barnett Rubin, sözlerini, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiyi küçük parçalar halinde yavaşça vererek olağanüstü bir şekilde akıllıca davrandı. Sanki Suudilerin bu saçma ve yanlış açıklamalarla gelmesine izin vererek ve sonra onların doğruyu söylemediklerini gösteren daha fazla bilgi paylaştı. Tabii ki o bir ülkenin lideri, bir savcı değil ve sanıyorum ki Türkiye’nin milli çıkarları için hareket ediyor ve tabii ki Türkiye’nin, Suudi Arabistan’la bir rekabet ve biraz çatışma içinde olması onun hareketlerini destekliyor." diye tamamladı.
Kaynak: AA
5. İstanbul Arabuluculuk Konferansı için Türkiye'ye gelen Rubin, Cemal Kaşıkçı ile arkadaşlığını ve Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda öldürülmesi ve sonrasına ilişkin gelişmeleri değerlendirdi.
Yıllarca Afganistan üzerine çalıştığını anlatan Rubin, 1989’da ders vermek için Suudi Arabistan’a davet edildiğinde Cemal Kaşıkçı ile tanıştığını anlatarak, "Seyahatimin büyük çoğunluğu Riyad'daydı. Ayrıca Cidde’ye de gittim, oraya ABD elçiliği tarafından götürülmüştüm ve Cidde’deki ABD konsolosluğu beni Cemal ile tanıştırdı. Çünkü o da Afganistan’da savaşan Arap mücahitler hakkında haberler yapıyordu. Bunun yanında bu çok bilinmez ama Cemal aktif olarak Suudi hükümetinin Afganistan’daki selefi aşırıcılarla çalışmasını durdurup onların yerine yaygın olan mücahitleri desteklemeleri konusunda onları etkilemeye çalışıyordu." ifadelerini kullandı.
Kaşıkçı ile çok ilginç sohbetleri olduğunu belirten Rubin, "Her zaman çok açık ve münakaşacıydı ama aynı zamanda Usame Bin Ladin hakkında benimle konuşan ilk kişiydi. Onun bir fotoğrafını gösterdi. Elbette o zamanlar Usame Bin Laden ABD ile aynı taraftaydı." dedi.
Uzun zaman Kaşıkçı'yı takip ettiğini, hatta Kaşıkçı'nın ABD’ye yerleşmesi konusunda yardım ettiğini ve ABD toplumuna nasıl katkıları olacağına yönelik bir mektup yazdığını anlatan Rubin, şöyle devam etti:
"Suudi Arabistan’da da çok defalar onu ziyaret ettim. İstanbul ve Amerika’da buluştuk. Eleştirel olduğunu biliyordum. Dünyanın o bölgesinde gençliğinde İslamcı tonları olan pek çok insan zaman geçtikçe daha demokratik oldular. Eleştireldi ama Suudi yapısının da parçasıydı. Bırakın devlete karşı bir tehdit olmayı, onu bir muhalif olarak tanımlamak bile çok zordu. Bir siyasi partisi yoktu, takipçileri ya da silahları yoktu, sadece sesi vardı ama çok güçlü bir ses. Ayrıca Muhammed bin Salman’ın veliaht prensten daha fazlası olması Suudi Arabistan'ı değiştirdi. Saddam Hüseyin gibi gerçek bir diktatöre dönüştü. Eski Suudi Arabistan otoriterdi ama tüm kraliyet ailesince ortakça yönetilirdi, sadece bir kişi tarafından değil."
Barnett Rubin, Kaşıkçı'ın Suudi Arabistan’ın her zamankinden daha sert bir şekilde sadece tek adam diktatörlüğü olmasından hoşlanmadığını anlatarak, "Ama yine de bir devlet düşmanını bile -ki o bir devlet düşmanı değildi- konsolosluğunuzun içinde öldürüp parçalara ayırmazsınız. Bu tasavvur edilemez." dedi.
- Trump'ın tepkisizliği
ABD ve ABD Başkanı Donald Trump'ın Kaşıkçı cinayetine yönelik tepkisini de değerlendiren Rubin, şunları söyledi:
"Bildiğiniz gibi birkaç gün önce ABD senatosu Suudi’lerin Yemen’deki savaşında ABD desteğini durduran ve istihbarat servislerinin Kaşıkçı’ya ne olduğu konusunda doğru olarak bilgilendirmesine yönelik bir yasa tasarısı geçirdi. Sanırım, Trump’ın tepkisinin zayıf ve daha çok utanç verici olduğu konusunda hem Demokratlar hem de pek çok Cumhuriyetçi arasında yaygın bir duygu var. Demek istediğim, ABD’de sığınmacı olmak isteyen biri var ve ona orada yaşama yetkisi verilmiş ki kendisi bizim en önemli yayın organlarımızdan birinde yazıyor, hiç kimseye karşı bir tehlike değildi ve uluslararası camiaya katkıda bulunuyordu. Öldürüldüğünde cinayetin örtülmesini destekliyorlar."
Türkiye'nin bu süreçte sergilediği politikayı öven Barnett Rubin, sözlerini, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgiyi küçük parçalar halinde yavaşça vererek olağanüstü bir şekilde akıllıca davrandı. Sanki Suudilerin bu saçma ve yanlış açıklamalarla gelmesine izin vererek ve sonra onların doğruyu söylemediklerini gösteren daha fazla bilgi paylaştı. Tabii ki o bir ülkenin lideri, bir savcı değil ve sanıyorum ki Türkiye’nin milli çıkarları için hareket ediyor ve tabii ki Türkiye’nin, Suudi Arabistan’la bir rekabet ve biraz çatışma içinde olması onun hareketlerini destekliyor." diye tamamladı.