Sanık, Ölen Eşi İle İlişkisi Olduğunu Söyleyen Doktoru Görünce Sinir Krizi Geçirdi

Kayseri’de eşi olan kadın doktorun intihar etmesinden sorumlu tutulan ve ‘intihara yönlendirerek ölüme sebebiyet verme’ suçundan tutuklu yargılanan astsubay sanık, duruşmada eşinin ilişkisi olduğunu öğrendiği ve tanık olarak dinlenen doktoru görünce sinir krizi geçirdi.



25 Temmuz’da Kocasinan ilçesinde meydana gelen olayda yaklaşık 1 yıldır ERÜ Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesinde görev yapan 27 yaşındaki doktor Z.Ö.T., astsubay olduğu öğrenilen eşinin tabancası ile kendine ateş ederek intihar etti. Durumun bildirilmesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri genç doktorun hayatını kaybettiğini belirledi. Polis ekipleri tarafından yapılan incelemenin ardından Z.Ö.T.’nin cansız bedeni otopsi için Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Astsubay eş A.T. ise ‘intihara yönlendirerek ölüme sebebiyet verme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tutuklu sanık A.T. (27) ile ölen Z.Ö.T.’nün babası M.Ö., annesi N.Ö. ve avukatlar hazır bulundu.

“Eşim ile anlaşmalı boşandık, yemekte aldatıldığımı öğrendim”

Tutuklu sanık A.T. mahkemede yaşanan olayı şöyle anlattı: “Biz eşim ile anlaşmalı boşanma yaptık. Anlaşmalı boşandığımız için son bir defa yemek yiyelim istedik. O gün doktor olan eşimin başka bir doktor M.İ. ile ilişkisi olduğunu öğrendim. Yemekte birlikte bulunduğumuz sırada M.İ.’nin eşinin avukatı beni arayınca ve fotoğraflar olduğunu söyleyince M.İ. ile ilişkisi olduğunu öğrendim. Eşime sorunca Z.Ö.T. ‘Eve gidelim, abartılacak bir şey yok, anlatırım’ dedi.

Eve gittik, eşim böyle bir şey olmadığını söyledi, beni ikna etti. Yan yana çekilmiş normal fotoğraflar olduğunu söyledi.

Daha sonra M.İ.’nin eşinin babası aradı, o da söz konusu ilişkiyi anlattı. Bana ‘Bu işi sen mi halledersin, ben mi halledeyim’ dedi.

Ben de bir daha aramamasını söyleyip, sinirlenerek kapattım. Eşim o esnada ağlıyordu, böyle bir şeyin olmadığını söyledi.

Bu arada M.İ.’nin eşinin avukatı yine arayarak elinde kanıtlar olduğunu söyledi, eşim o sıra perişan haldeydi. Avukatın yanına gittim, fotoğrafları görünce yine inanamadım, midem bulandı, ağladım, çok kötü oldum. Avukat sakinleştirerek, ‘Biz tazminat davası açtık, sen de aç diye seni çağırıp gösterdim’ dedi.

Eşimi aradım bakmadı, bir daha aradım bakmadı, eve gidip zile bastım açmadı. Anahtar olduğu için eve girdim, mutfağa su içmek için girdiğimde bıçak ve kırılmış bir cam gördüm. Hemen eşime seslendim, odalara baktım, köşe oda kilitliydi, zorla açtım. Kapının arkasında eşimi oturur vaziyette gördüm. Her iki bileğinde de kesikler vardı, kolları tahriş olmuştu, çok fazla kan vardı. Eşim sağ elini kullanırdı, deri yüzer gibi kolunu yüzmüş, telaşa kapıldım ama gözleri açıktı, konuşuyordu, sarıldım, o fotoğrafları unutmuştum, eşime sarılıp kapıya kadar getirdim. Hastaneye götürmememi söyledi, izin vermedi, havlu ile bileklerini bastırdım, kolundan şırınga ile kan aldığını gördüm. Elini, yüzünü yıkadım, sarıldım, su içirdim. Kan durdu sakinleşti, 10-15 dakika halıya oturduk, sessiz kaldık. Eşimin kız kardeşi K.Ö. aradı, eşime İstanbul’a ne zaman geleceğini sordu. Eşim İstanbul’a oradan da İtalya’ya tatile gidecekti. Ben de Irak görevime gidecektim. Eşim ile o gün konuştuk, her şeyi unutup, tatile gitmeye karar verdik. Bu konuyu kimseye anlatmayıp, evi temizlemeye karar verdik. O esnada eşimin telefonu ısrarla arandı. Arayan kişi doktor M.İ. yazıyordu, daha sonra mesaj atmaya başladı.

Ben de sinirlenip aradım, kızıp, bağırıp çağırıp kapadım. Polisler eve gelip, eşimi zorla tuttuğum iddiasıyla şikayet geldiğini söylediler. Eşim polislerle konuştu ve bir sorun olmadığını söyledi.

Polisler tutanak tutup gönderdi.”

Z.Ö.T.’nün babasının telefonla arayıp o doktor M.İ.’nin mesaj atması sonrası eşinin yine kötülendiğini belirten A.T., “Eşim yine kötülendi, kendisini kaybetti, ağlamaya başladı, kendisini tokatlayıp, yerden yere vurdu. Ben aşağı sokaktayken, cinayet şube ekipleri gelip bana eşim hakkında yine şikayet konusu olduğunu söylediler. Eşim ile görüşmek istediler. Eşimi aradım açmadı, hemen eve gittim. İçeri girdiğimde, köşede sırtı dönük yatıyordu, ben yine bileklerindeki kanlar yüzünden kan kaybı zannettim ama sırtında kurşun deliği olduğunu görünce, intihar ettiğini anladım. Bağırarak kendimi kaybettim, polisler gelip bana dokundurmadılar. Olayda kullanılan silah bana ait beylik tabancamdır. Dolaba koymuştum. 4,5 aydır içerideyim ona mı yanayım? Dünyada en çok sevdiğim insanı kaybettim ona mı yanayım? Bu insanların yüreği yandı ona mı yanayım? Olaya sebep olan kişi ise dışarıda geziyor” diye konuştu.



O doktor intihar eden kadın ile ilişkisi olduğunu doğruladı

Olayda bahsi geçen M.İ. isimli doktor da tanık olarak duruşmada dinlendi. Z.Ö.T. ile ilişkisi olduğunu kabul eden M.İ., “Z.Ö.T. ile ilişkim vardı. Evli olduğunu biliyordum” deyince tutuklu sanık A.T. sinir krizleri geçirdi. Jandarmaların sakinleştirmeye çalıştığı A.T., “Ne yüzle buraya geliyor” diye bağırarak sinir krizi geçirdi. Mahkeme başkanı, sanık A.T.’nin jandarma tarafından duruşma salonu dışına çıkarılıp, sakinleştirilmesini istedi ve sanık A.T. duruşma salonu dışına çıkarıldı. İfade vermeye devam eden tanık M.İ. “Olay günü ben Z.Ö.T.’ye mesaj attım. Boşanma davalarının sonucunu öğrenmek istedim. O da bittiğini, boşandıklarını söyledi.

Bir daha cevap alamadım. Bir sorun olduğunu düşünüp telefonu sürekli aradım. Telefonu A.T. açarak küfürler etti. Eşime, çocuğuma, bana zarar vereceğini söyledi.

Ben de Z.Ö.T.’ye de zarar verdiğini düşünüp polise ihbarda bulundum” şeklinde konuştu.

Tanık M.İ. ifadesinin ardından duruşmadan çıkarılırken, tutuklu sanık A.T. yeniden duruşma salonuna alındı. Ölen Z.Ö.T.’nün babası M.Ö. ve annesi N.Ö. de sanıktan şikayetçi olduklarını söyleyerek cezalandırılmasını talep ettiler.

Cumhuriyet Savcısı mevcut delillere göre genç bir doktor Z.Ö.T.’nün yaşanan olaylar sonrası canına kıydığı, ölüme sebep olan silahın sanık A.T.’nin dışarıda olduğu sırada ateş aldığı polis tutanaklarında sabit olduğu, Z.Ö.T.’nün ölümünde sanığın herhangi bir etkisi bulunmayıp, sanığın intihara sürükleyip sürüklemediği ya da başkasına yaptırıp yaptırmadığı, sanığın eylemi hazırladığı, kimliği belirsiz şahsın ihbarının duyumdan hayali anlatım olduğu, bu konuda en küçük delil bulunamadığı, sanığın silahın kolay ulaşılabilen bir yere koyması nedeniyle TCK 84/2 maddesi olarak değerlendirileceği ve sanığın tutukluluk yönünden tahliyesini talep etti.

Mahkeme heyeti verdiği ara kararda sanığın tutukluluk halinin devamına karar vererek, HTS kayıt raporlarının beklenilmesi, bina güvenlik kameralarının incelenmesi ve tanıkların dinlenilmesi için duruşmayı erteledi.
Kaynak: İHA