Cargill Ek Tesis Yapıyor
Bursa’nın Orhangazi ilçesinde 1997 yılında başlayan süreçte hukuksuz bir şekilde fabrika inşa eden ve aleyhinde açılan davaların kazanıldığı Cargill, şimdi de ilave tesis yapıyor. Bursa Barosu, “ÇED gerekli değildir” raporu verilen biyoetanol tesisiyle ilgili işlemlerin iptali talebiyle dava açtı.
Bursa Barosu Başkanlığı’nda, Başkan Av. Gürkan Altun, önceki baro başkan ve milletvekillerinden Av. Ali Arabacı ile Av. Cumhur Özcan, Bursa Barosu Yönetim Kurulu üyeleri ve avukatların iştirakiyle düzenlenen basın toplantısında, Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Erol Çiçek konuştu.
Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Erol Çiçek, “Cargill deyince Türkiye’nin siyasetiyle, idaresiyle ve en kötüsü de yargısıyla emperyalist güç Amerika’ya teslimiyeti akla gelir. 1997 yılında başlayan süreç içinde Bursa’nın Orhangazi ilçesinde, İznik Gölü’ne 6 kilometre mesafede, birinci derece sulanabilir tarım arazisi üzerine Cargill tarafından sanayi tesisi kurulmasına imkan sağlayan idareye karşı girişilen mücadele, Bursa Barosu öncülüğünde açılan davaların kazanılmasına rağmen başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hukuki mücadelenin kazanılması biz hukuk insanları için elbette başarı, ancak kararların uygulanmaması, uluslararası bir şirket için özel yasa ve yönetmelikler çıkarılmış olması, ülkemizin bağımsızlığı açısından utanç vesilesidir. Hele ki hukuki anlamda Bursa Barosu’nun diğer STK’lar ve vatandaşlarla birlikte verdiği mücadelenin AİHM tarafından da tespit edilmiş olması yüzümüzü kızartmış, boynumuzu bükmüştür” dedi.
“ÇED gerekli değildir kararı
Cargill’in biyoetanol tesisi inşaatıyla ilgili bilgi veren Av. Erol Çiçek, “Cargill Tarım ve Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan mısır işleme tesisine ilave biyoetanol üretimi projesi ile ilgili olarak Bursa Valiliği tarafından ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verilmiştir. ÇED gerekli değildir kararı, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na eklenen geçici 4. maddeye istinaden, söz konusu alanın tarım dışı arazi kullanımı iznine ve 1/1000 ölçekli plan değişikliğine dair açılmış ve halen derdest iki dava devam ederken ve de AİHM’nin mahkemelerin verdiği kesin kararların bir daha sorgulanamayacağını hatırlatmasına rağmen verilmiştir. 5403 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddeyle verilen izinler, mevcut kurulu tesisler içindir ve buna izin veren kanun hükmünün kendisi de geçici hükümdür. Geçici madde ile tarım arazisi vasfından çıkarılan ve sanayi arazisine dönüştürülen bir alanda, daha sonra başka tesislerin kurulması kanunun özüne ve maksadına da aykırıdır” diye konuştu.
Hukuk bir kez daha ayaklar altına alındı
Çiçek şöyle devam etti:
“Bu geçici madde af hükmünde olup; af konusu faaliyetin, ileriye dönük olarak devamına göz yummaktır. Hiçbir yasa hükmü, af niteliğinde bile olsa, ‘yasadışı faaliyeti ileriye dönük olarak sürdürmeye izin verir’ şekilde yorumlanamaz. Kurulu tesisler bakımından aranan şartlardan zirai bütünlüğü bozmuyor olması, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bakanlığa başvurulmuş olması ve hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması şartları görmezden gelinerek, önceki izne atıf yapılarak ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verilip hukuk bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Ayrıca dava konusu biyoetanol tesisinin çevredeki tarım arazileri ile yer üstü ve yer altı su kaynaklarına zararının olup olmadığı araştırılmamıştır. DSİ 1. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, Yer altı Suyu İşletme Sahası (YAS) olan Orhangazi Ovası’nın 19,5 hm3/yıl olan rezervinin tamamı tahsis edilmiş ve kapatılmış olmasına ve ovada yeni YAS tahsisi yapılmamasına rağmen yeni su kullanma izni olmadan ÇED gereksiz kararı verilmiştir. Bu karar verilirken çeşitli mevzuat hükümleri ve ülkemizin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri de bir kez daha ihlal edilmiştir. On yıllar süren böyle bir süreçten sonra bile yargının onlarca kararı uygulanmıyor".
Kaynak: İHA
Kent Hukuku Komisyonu Üyesi Av. Erol Çiçek, “Cargill deyince Türkiye’nin siyasetiyle, idaresiyle ve en kötüsü de yargısıyla emperyalist güç Amerika’ya teslimiyeti akla gelir. 1997 yılında başlayan süreç içinde Bursa’nın Orhangazi ilçesinde, İznik Gölü’ne 6 kilometre mesafede, birinci derece sulanabilir tarım arazisi üzerine Cargill tarafından sanayi tesisi kurulmasına imkan sağlayan idareye karşı girişilen mücadele, Bursa Barosu öncülüğünde açılan davaların kazanılmasına rağmen başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Hukuki mücadelenin kazanılması biz hukuk insanları için elbette başarı, ancak kararların uygulanmaması, uluslararası bir şirket için özel yasa ve yönetmelikler çıkarılmış olması, ülkemizin bağımsızlığı açısından utanç vesilesidir. Hele ki hukuki anlamda Bursa Barosu’nun diğer STK’lar ve vatandaşlarla birlikte verdiği mücadelenin AİHM tarafından da tespit edilmiş olması yüzümüzü kızartmış, boynumuzu bükmüştür” dedi.
“ÇED gerekli değildir kararı
Cargill’in biyoetanol tesisi inşaatıyla ilgili bilgi veren Av. Erol Çiçek, “Cargill Tarım ve Gıda Sanayi Ticaret A.Ş. tarafından yapılması planlanan mısır işleme tesisine ilave biyoetanol üretimi projesi ile ilgili olarak Bursa Valiliği tarafından ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verilmiştir. ÇED gerekli değildir kararı, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na eklenen geçici 4. maddeye istinaden, söz konusu alanın tarım dışı arazi kullanımı iznine ve 1/1000 ölçekli plan değişikliğine dair açılmış ve halen derdest iki dava devam ederken ve de AİHM’nin mahkemelerin verdiği kesin kararların bir daha sorgulanamayacağını hatırlatmasına rağmen verilmiştir. 5403 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddeyle verilen izinler, mevcut kurulu tesisler içindir ve buna izin veren kanun hükmünün kendisi de geçici hükümdür. Geçici madde ile tarım arazisi vasfından çıkarılan ve sanayi arazisine dönüştürülen bir alanda, daha sonra başka tesislerin kurulması kanunun özüne ve maksadına da aykırıdır” diye konuştu.
Hukuk bir kez daha ayaklar altına alındı
Çiçek şöyle devam etti:
“Bu geçici madde af hükmünde olup; af konusu faaliyetin, ileriye dönük olarak devamına göz yummaktır. Hiçbir yasa hükmü, af niteliğinde bile olsa, ‘yasadışı faaliyeti ileriye dönük olarak sürdürmeye izin verir’ şekilde yorumlanamaz. Kurulu tesisler bakımından aranan şartlardan zirai bütünlüğü bozmuyor olması, bu kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içerisinde bakanlığa başvurulmuş olması ve hazırlanacak toprak koruma projesine uyulması şartları görmezden gelinerek, önceki izne atıf yapılarak ‘Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’ kararı verilip hukuk bir kez daha ayaklar altına alınmıştır. Ayrıca dava konusu biyoetanol tesisinin çevredeki tarım arazileri ile yer üstü ve yer altı su kaynaklarına zararının olup olmadığı araştırılmamıştır. DSİ 1. Bölge Müdürlüğü verilerine göre, Yer altı Suyu İşletme Sahası (YAS) olan Orhangazi Ovası’nın 19,5 hm3/yıl olan rezervinin tamamı tahsis edilmiş ve kapatılmış olmasına ve ovada yeni YAS tahsisi yapılmamasına rağmen yeni su kullanma izni olmadan ÇED gereksiz kararı verilmiştir. Bu karar verilirken çeşitli mevzuat hükümleri ve ülkemizin uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülükleri de bir kez daha ihlal edilmiştir. On yıllar süren böyle bir süreçten sonra bile yargının onlarca kararı uygulanmıyor".