Stres, Diş Gıcırdatmaya Yol Açıyor
Diş Hekimi Hakkı Emre Harbalıoğlu, diş gıcırdatma rahatsızlığını tetikleyen faktörlerin başında stresin geldiğini söyledi.
Bruksizm (diş gıcırdatma, diş sıkma) genellikle uyku esnasında oluşan güçlü çene hareketlerinin neden olduğu çeneleri sıkma, dişleri gıcırdatma sorunu olarak tanımlanıyor. VM Medical Park Samsun Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Kliniğinden Dt. Hakkı Emre Harbalıoğlu diş gıcırdatma rahatsızlığını tetikleyen faktörlerin başında stresin geldiğini belirterek, risk grupları ve hastalığın erken evrede teşhisi ile ilgili önemli bilgiler paylaştı.
Harbalıoğlu, “Diş sıkma ve gıcırdatma problemlerinde uygulanan tedavi metodu çoğunlukla kişiye özel yapılan gece plaklarıyla ya da ortopedik apareylerle (splint) aktivitenin kontrol altına alınmasını içerir. Stres terapisi, kas gevşetici ilaç uygulaması, hatalı yapılmış dolgu ve kaplamaların yenilenmesi gibi ek tedavilere de gidilebilir. Tüm bu tedavilerden sonuç alınamadığı takdirde ise en etkili yöntem botoks yöntemidir” dedi.
Dt. Hakkı Emre Harbalıoğlu, bu yöntemde yanağın alt kısmında bulunan çiğneme kasına botoks yapılarak kastaki stresin kaldırılabileceğini ve istenmeyen kasılmaların yok edilebileceğini belirterek, “Diş sıkma tedavisi için uygulanan botoksun etkinliği 6-9 ay sürmekte ve sonunda kişi diş sıkma alışkanlığından kurtulabilmektedir” diye konuştu.
Dt. Harbalıoğlu, konuya dair şu bilgileri verdi: “Ayrıca implant tedavisi yaptıracak kişilerin bu tedaviden önce mutlaka diş sıkma problemlerini çözmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde implantlar kısa sürede kaybedilebilir. Diş gıcırdatma problemi sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da sıkça rastlanan bir sorundur. Özellikle uyku sırasında yapılan gıcırdatmalar aileler tarafından daha kolay fark edilebilmektedir. Çocuklarda diş gıcırdatma tespit edildiği andan itibaren, en önemli sorun, neden oluştuğunu bilmektir. Eğer bu gelişme sırasında oluşan bir süreçse, tedavi etmek gibi bir şey düşünülmez. Ancak sebep sistemik bir rahatsızlıksa; mesela nazofarengeal bir akıntı, sinüs akıntısı varsa ya da bir bağırsak problemi veya endokrin ile ilgili hormonal bir problem varsa, ilgili doktorun buna yönelik bir tedavi uygulaması gerekir. Çocukta eğer psikolojik bir sorun varsa, zaten aile bunu tespit etmekte çok fazla zorlanmaz. Bu durumda etkenin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması önemlidir. Sonrasında palyatif tedaviye geçilebilir.”
Kaynak: İHA
Harbalıoğlu, “Diş sıkma ve gıcırdatma problemlerinde uygulanan tedavi metodu çoğunlukla kişiye özel yapılan gece plaklarıyla ya da ortopedik apareylerle (splint) aktivitenin kontrol altına alınmasını içerir. Stres terapisi, kas gevşetici ilaç uygulaması, hatalı yapılmış dolgu ve kaplamaların yenilenmesi gibi ek tedavilere de gidilebilir. Tüm bu tedavilerden sonuç alınamadığı takdirde ise en etkili yöntem botoks yöntemidir” dedi.
Dt. Hakkı Emre Harbalıoğlu, bu yöntemde yanağın alt kısmında bulunan çiğneme kasına botoks yapılarak kastaki stresin kaldırılabileceğini ve istenmeyen kasılmaların yok edilebileceğini belirterek, “Diş sıkma tedavisi için uygulanan botoksun etkinliği 6-9 ay sürmekte ve sonunda kişi diş sıkma alışkanlığından kurtulabilmektedir” diye konuştu.
Dt. Harbalıoğlu, konuya dair şu bilgileri verdi: “Ayrıca implant tedavisi yaptıracak kişilerin bu tedaviden önce mutlaka diş sıkma problemlerini çözmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde implantlar kısa sürede kaybedilebilir. Diş gıcırdatma problemi sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da sıkça rastlanan bir sorundur. Özellikle uyku sırasında yapılan gıcırdatmalar aileler tarafından daha kolay fark edilebilmektedir. Çocuklarda diş gıcırdatma tespit edildiği andan itibaren, en önemli sorun, neden oluştuğunu bilmektir. Eğer bu gelişme sırasında oluşan bir süreçse, tedavi etmek gibi bir şey düşünülmez. Ancak sebep sistemik bir rahatsızlıksa; mesela nazofarengeal bir akıntı, sinüs akıntısı varsa ya da bir bağırsak problemi veya endokrin ile ilgili hormonal bir problem varsa, ilgili doktorun buna yönelik bir tedavi uygulaması gerekir. Çocukta eğer psikolojik bir sorun varsa, zaten aile bunu tespit etmekte çok fazla zorlanmaz. Bu durumda etkenin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması önemlidir. Sonrasında palyatif tedaviye geçilebilir.”