'AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' Zannediyorlar'
AB Bakanı ve Başmüzakereci Çelik: 'Bazı Alman siyasetçiler Avrupa için gerici siyaseti savunurken Türkiye, ortak Avrupa siyasetine ve geleceğine damga vurmaya devam edecek' 'Türkiye ile müzakereleri kesmekten bahsetmek, AB'nin kurucu değerlerine saldırmaktır. Schulz'un misyonu bu mudur?' 'Bu siyasetçiler AB'nin ne olduğundan habersiz, AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar. Türkiye'ye olduğu gibi AB değerlerine ve kurumlarına da saygı göstermiyor bazı Alman siyasetçiler'
Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, 'Bazı Alman siyasetçiler Avrupa için gerici siyaseti savunurken Türkiye, ortak Avrupa siyasetine ve geleceğine damga vurmaya devam edecek.' dedi.
Bakan Çelik, Twitter'daki hesabından, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Lideri ve başbakan adayı Martin Schulz'un, dün akşamki siyasi düellosuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bu düellonun dünyanın her yerinde ibretle izlendiğini belirten Çelik, 'Görülüyor ki seçime giderken Almanya'nın Türkiye ve mültecileri iç politika konusu yapmaktan başka derdi yok.' ifadesini kullandı.
Çelik, Almanya'da ekonomi, eğitim, gençler, dijitalleşme ve güvenlik gibi konular ciddi şekilde tartışılmadan seçime gidildiğine dikkati çekerek, bu siyasi düellodan herkes için kritik sonuçlar çıktığını kaydetti.
'Seçim vaadi olarak Alman siyasetçiler Türkiye'ye söz söyleme yarışına giriyorlar. Türkiye ile Almanya arasında iyi ilişkiler olması herkesin yararınadır.' ifadelerini paylaşan Çelik, Alman siyasetçilerin kullandıkları bu özensiz dilden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.
Çelik, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkileri zehirlemeye çalışan bu özensiz dilin Almanya için ciddi sorun olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
'Schulz seçimde başarısızlık psikolojisiyle Türkiye'ye karşı, bize kapalı kapılar ardında söylediklerinin tam tersini ifade ediyor. Merkel de bundan geri kalmamak için aynı siyasetsizleşme pozisyonuna yuvarlandı.'
- 'Schulz'un misyonu bu mudur?'
Schulz'a, Weimar Cumhuriyeti'ni tahrip eden popülizm hakkında daha çok okuması tavsiyesinde bulunan Çelik, Schulz'un, 'o dönemki tahripkar popülizmin güncellenmiş hali olarak konuştuğunu' belirtti.
Çelik, Türkiye ile müzakerelerin kesilmesinin Avrupa'yı içe kapatmaya karar vermek olduğuna işaret ederek, 'Türkiye ile müzakereleri kesmekten bahsetmek AB'nin kurucu değerlerine saldırmaktır. Schulz'un misyonu bu mudur?' ifadelerini kullandı.
Birilerinin müzakere yeteneğini kaybetmiş bir AB istediğini kaydeden Çelik, müzakeresiz bir AB'nin, 'birlik' olmayan Avrupa'nın kapısını açmak olduğunu ve AB değerlerinin yerini popülizm kriterlerinin aldığını vurguladı.
Çelik, 'tuğlaları popülizm olan bir Berlin Duvarı' inşa edildiğini ifade ederek, 'Bazı Alman siyasetçilerin bu tavrı tüm Avrupa'yı popülizmden inşa edilmiş bir Berlin Duvarı ile kuşatmaktır.' değerlendirmesinde bulundu.
- 'AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar'
Bazı Alman siyasetçilerin, seçim kampanyalarında AB kurumlarına ve AB devletlerinin hükümetlerine açıkça emir vermeye çalıştığının görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Bu siyasetçiler AB'nin ne olduğundan habersiz, AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar. Türkiye'ye olduğu gibi AB değerlerine ve kurumlarına da saygı göstermiyor bazı Alman siyasetçiler.'
Çelik, Avrupa'nın, tüm AB kurumlarına emir verebileceğini zanneden bazı Alman siyasetçilerden müteşekkil bir ağır sorunu olduğunu belirterek, Almanya'nın iç politikası çerçevesinde Türkiye ile AB müzakerelerinin kesilmesinden bahsetmenin bir AB krizi olduğunu bildirdi.
'Türkiye'ye karşı bu saygısız mesajları kabul etmiyoruz ve aynen iade ediyoruz.' ifadelerini kullanan Çelik, Türkiye'nin bir Avrupa devleti ve Avrupa demokrasisi olarak başı dik şekilde yoluna devam edeceğini belirtti.
Çelik, Türkiye'ye yönelik eleştirilerde samimi olunması halinde Türkiye'nin 23. ve 24. fasılları açma çağrısına olumlu karşılık verileceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
'AB mekanizmalarını çalıştırmak yerine AB'yi Almanya politikasının enstrümanı gibi kullanmaya çalışıyorlar. Esef verici şekilde mültecilere karşıt tutum geliştiren Alman iç siyaseti Almanya demokrasisinin sorunudur. Bazı Alman siyasilerin AB kurumlarına ve devletlerine 'emir' yağdırması ise bir Avrupa sorunudur. Marine Le Pen ile aynı dili kullanan Schulz'un sosyal demokrasiye yaptığı kötülüğün Alman siyasetine sirayet etmemesi gerekirdi.
Bu tabloda Türkiye için mesele yoktur ama Almanya siyasi kültürü için tarihi dersleri hatırlatacak şekilde pandoranın kutusu açılmıştır. Bazı Alman siyasetçiler Avrupa için gerici bir siyaseti savunurken Türkiye ortak Avrupa siyasetine ve geleceğine damga vurmaya devam edecek.'
Kaynak: AA
Bakan Çelik, Twitter'daki hesabından, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) Lideri ve başbakan adayı Martin Schulz'un, dün akşamki siyasi düellosuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Bu düellonun dünyanın her yerinde ibretle izlendiğini belirten Çelik, 'Görülüyor ki seçime giderken Almanya'nın Türkiye ve mültecileri iç politika konusu yapmaktan başka derdi yok.' ifadesini kullandı.
Çelik, Almanya'da ekonomi, eğitim, gençler, dijitalleşme ve güvenlik gibi konular ciddi şekilde tartışılmadan seçime gidildiğine dikkati çekerek, bu siyasi düellodan herkes için kritik sonuçlar çıktığını kaydetti.
'Seçim vaadi olarak Alman siyasetçiler Türkiye'ye söz söyleme yarışına giriyorlar. Türkiye ile Almanya arasında iyi ilişkiler olması herkesin yararınadır.' ifadelerini paylaşan Çelik, Alman siyasetçilerin kullandıkları bu özensiz dilden vazgeçmesi gerektiğini vurguladı.
Çelik, Türkiye ve Almanya arasındaki ilişkileri zehirlemeye çalışan bu özensiz dilin Almanya için ciddi sorun olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
'Schulz seçimde başarısızlık psikolojisiyle Türkiye'ye karşı, bize kapalı kapılar ardında söylediklerinin tam tersini ifade ediyor. Merkel de bundan geri kalmamak için aynı siyasetsizleşme pozisyonuna yuvarlandı.'
- 'Schulz'un misyonu bu mudur?'
Schulz'a, Weimar Cumhuriyeti'ni tahrip eden popülizm hakkında daha çok okuması tavsiyesinde bulunan Çelik, Schulz'un, 'o dönemki tahripkar popülizmin güncellenmiş hali olarak konuştuğunu' belirtti.
Çelik, Türkiye ile müzakerelerin kesilmesinin Avrupa'yı içe kapatmaya karar vermek olduğuna işaret ederek, 'Türkiye ile müzakereleri kesmekten bahsetmek AB'nin kurucu değerlerine saldırmaktır. Schulz'un misyonu bu mudur?' ifadelerini kullandı.
Birilerinin müzakere yeteneğini kaybetmiş bir AB istediğini kaydeden Çelik, müzakeresiz bir AB'nin, 'birlik' olmayan Avrupa'nın kapısını açmak olduğunu ve AB değerlerinin yerini popülizm kriterlerinin aldığını vurguladı.
Çelik, 'tuğlaları popülizm olan bir Berlin Duvarı' inşa edildiğini ifade ederek, 'Bazı Alman siyasetçilerin bu tavrı tüm Avrupa'yı popülizmden inşa edilmiş bir Berlin Duvarı ile kuşatmaktır.' değerlendirmesinde bulundu.
- 'AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar'
Bazı Alman siyasetçilerin, seçim kampanyalarında AB kurumlarına ve AB devletlerinin hükümetlerine açıkça emir vermeye çalıştığının görüldüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Bu siyasetçiler AB'nin ne olduğundan habersiz, AB'yi 'Almanya Birleşik Devletleri' zannediyorlar. Türkiye'ye olduğu gibi AB değerlerine ve kurumlarına da saygı göstermiyor bazı Alman siyasetçiler.'
Çelik, Avrupa'nın, tüm AB kurumlarına emir verebileceğini zanneden bazı Alman siyasetçilerden müteşekkil bir ağır sorunu olduğunu belirterek, Almanya'nın iç politikası çerçevesinde Türkiye ile AB müzakerelerinin kesilmesinden bahsetmenin bir AB krizi olduğunu bildirdi.
'Türkiye'ye karşı bu saygısız mesajları kabul etmiyoruz ve aynen iade ediyoruz.' ifadelerini kullanan Çelik, Türkiye'nin bir Avrupa devleti ve Avrupa demokrasisi olarak başı dik şekilde yoluna devam edeceğini belirtti.
Çelik, Türkiye'ye yönelik eleştirilerde samimi olunması halinde Türkiye'nin 23. ve 24. fasılları açma çağrısına olumlu karşılık verileceğine işaret ederek, şöyle devam etti:
'AB mekanizmalarını çalıştırmak yerine AB'yi Almanya politikasının enstrümanı gibi kullanmaya çalışıyorlar. Esef verici şekilde mültecilere karşıt tutum geliştiren Alman iç siyaseti Almanya demokrasisinin sorunudur. Bazı Alman siyasilerin AB kurumlarına ve devletlerine 'emir' yağdırması ise bir Avrupa sorunudur. Marine Le Pen ile aynı dili kullanan Schulz'un sosyal demokrasiye yaptığı kötülüğün Alman siyasetine sirayet etmemesi gerekirdi.
Bu tabloda Türkiye için mesele yoktur ama Almanya siyasi kültürü için tarihi dersleri hatırlatacak şekilde pandoranın kutusu açılmıştır. Bazı Alman siyasetçiler Avrupa için gerici bir siyaseti savunurken Türkiye ortak Avrupa siyasetine ve geleceğine damga vurmaya devam edecek.'