GATA'daki FETÖ Yapılanması İddianamesi Yeniden Savcılıkta
FETÖ'nün, kapatılan Gülhane Askeri Tıp Akademisindeki yapılanmasına ilişkin 104 kişi hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince savcılığa iade edilirken, mahkeme kararına üst mahkemece yapılan itiraz da reddedildi Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesinin ret kararının gerekçesinde, savcılığın şüpheliler hakkındaki davaları ayırarak açması gerektiği belirtildi
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ), kapatılan Gülhane Askeri Tıp Akademisindeki (GATA) yapılanmasına ilişkin 104 kişi hakkında hazırlanan iddianamenin Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince iade kararına üst mahkemece yapılan itiraz reddedildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ'nün, kapatılan GATA'daki yapılanmasına ilişkin 104 kişi hakkında hazırladığı iddianame, bir süre önce Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme, değerlendirme sonucunda iddianameyi 'Şüphelilerin üzerine atılı bütün eylemleri iştirak halinde işlediklerine, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğuna dair GATA'da görevli olmalarından başka herhangi bir eylemden bahsedilmediği, bu hususta delil ortaya konulmadığı', 'birleştirilmesi zorunlu olmayan davaların birlikte görülmesi halinde sanıkların savunma hakkının kısıtlanacağı' gerekçesiyle savcılığa iade etti.
Kararda, 'Salt, suçlamaların aynı terör örgütüyle ilgili olması ve şüphelilerin aynı kurumda görevli olmalarının, davalar arasında bağlantı bulunduğu şeklinde kabul edilemeyeceğine' yer verilerek, 'aksinin kabulü halinde terör örgütüne ilişkin tüm davaların birlikte görülmesi gerektiği' ifade edildi.
'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarını işledikleri bildirilen şüpheliler hakkında soruşturma izni alınmadığı, 'sahte olduğu iddia edilen rapor asıllarının dosyaya konulmadığı' aktarılan kararda, bu sebeplerle iddianamenin iadesinin kararlaştırıldığı bildirildi.
- Savcılık itiraz etti
İddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcısı, iade kararına Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulundu.
İtiraz yazısında, 'şüpheliler arasında eylem birlikteliği ve irtibat bulunduğu, mahkemenin aksi kanaatte bulunmasının iddianamenin iade sebebi olmadığı' ifade edilerek, 'mahkemenin gerekli görmesi halinde ayırma kararı verebileceğine' işaret edildi.
Dosya kapsamında mağdur ve müşteki 101 kişinin beyanının alındığı ayrıca 27 tanığın dinlendiği belirtilen itirazda, bazı müştekilerin fazla sayıda şüpheliden şikayetçi oldukları, her şüpheliye ayrı dava açılması halinde mağdur ve müştekilerin de duruşmalarda ayrı ayrı dinlenmesi gerekeceği anlatıldı.
İtirazda ayrıca Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlenen suçlarda, kamu görevlisi şüpheliler hakkında soruşturma izni istenmesinin gerekmediği savunuldu.
- Üst mahkeme itirazı reddetti
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi, inceleme sonucunda iddianamenin iadesi kararında hukuka aykırı yön bulunmadığına hükmederek, savcılığın itirazını reddetti.
Kararda, iddianamede kimi şüphelilerin eylem birlikteliğinden bahsedildiği halde, her biri farklı tarihlerde farklı eylemlerde bulundukları iddia edilen bütün şüphelilerin, bahsedilen suçları iştirak halinde işlediklerine dair bir eylemden bahsedilmediği ve buna yönelik delil ortaya konulmadığı belirtilerek, 'Yapılması gereken 104 şüpheliden hangilerinin hangi eylemleri birlikte işlediklerini saptayarak, bu eylem gruplarına göre şüphelileri gruplandırıp, ona göre eylem birlikteliği olan şüphelilere aynı iddianamede yer vermek, aynı eyleme iştirak etmeyen şüpheliler hakkında ayrı iddianame düzenlemekti' değerlendirmesi yapıldı.
İddianamenin iadesi kararındaki, soruşturma iznine ilişkin değerlendirmede de hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilen kararda, sahte olduğu iddia edilen rapor asıllarının dosyaya konulmadan ve bunlara ilişkin bilirkişi incelemesi alınmadan iddianame düzenlenmesinin de iadeyi gerektireceği kaydedildi.
Kararda, savcılığın, şüpheliler hakkındaki davaları bu kararlar doğrultusunda ayırarak açması gerektiği vurgulandı.
İddianamede, şüphelilerin, TSK ve GATA içerisinde örgüte mensup veya yakın olan ve örgütün menfaatleri doğrultusunda hareket eden şahısların daha etkin kadro ve rütbelerde kalmalarını sağladıkları, kendilerinden olmayan rütbeli ve akademik personelin önünü asılsız ihbarlar, soruşturmalar, gerçeği yansıtmayan sağlık raporlarıyla tıkadıkları, böylece örgütün TSK ve GATA içerisinde etkin şekilde yuvalanmasına imkan sağladıkları kaydediliyordu.
İddianamede özellikle sağlık raporlarını kendi amaçları doğrultusunda kullanan örgüt üyelerinin, Astsubay Meslek Yüksek Okulları, Harp Akademisi ve Harp Okuluna girmeye hak kazanan kendilerinden olmayan adayları içerik bakımından gerçek dışı sağlık raporlarıyla eledikleri ifade ediliyordu.
Kaynak: AA
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, FETÖ'nün, kapatılan GATA'daki yapılanmasına ilişkin 104 kişi hakkında hazırladığı iddianame, bir süre önce Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme, değerlendirme sonucunda iddianameyi 'Şüphelilerin üzerine atılı bütün eylemleri iştirak halinde işlediklerine, aralarında hukuki ve fiili irtibat bulunduğuna dair GATA'da görevli olmalarından başka herhangi bir eylemden bahsedilmediği, bu hususta delil ortaya konulmadığı', 'birleştirilmesi zorunlu olmayan davaların birlikte görülmesi halinde sanıkların savunma hakkının kısıtlanacağı' gerekçesiyle savcılığa iade etti.
Kararda, 'Salt, suçlamaların aynı terör örgütüyle ilgili olması ve şüphelilerin aynı kurumda görevli olmalarının, davalar arasında bağlantı bulunduğu şeklinde kabul edilemeyeceğine' yer verilerek, 'aksinin kabulü halinde terör örgütüne ilişkin tüm davaların birlikte görülmesi gerektiği' ifade edildi.
'Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği' ve 'görevi kötüye kullanma' suçlarını işledikleri bildirilen şüpheliler hakkında soruşturma izni alınmadığı, 'sahte olduğu iddia edilen rapor asıllarının dosyaya konulmadığı' aktarılan kararda, bu sebeplerle iddianamenin iadesinin kararlaştırıldığı bildirildi.
- Savcılık itiraz etti
İddianameyi hazırlayan cumhuriyet savcısı, iade kararına Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itirazda bulundu.
İtiraz yazısında, 'şüpheliler arasında eylem birlikteliği ve irtibat bulunduğu, mahkemenin aksi kanaatte bulunmasının iddianamenin iade sebebi olmadığı' ifade edilerek, 'mahkemenin gerekli görmesi halinde ayırma kararı verebileceğine' işaret edildi.
Dosya kapsamında mağdur ve müşteki 101 kişinin beyanının alındığı ayrıca 27 tanığın dinlendiği belirtilen itirazda, bazı müştekilerin fazla sayıda şüpheliden şikayetçi oldukları, her şüpheliye ayrı dava açılması halinde mağdur ve müştekilerin de duruşmalarda ayrı ayrı dinlenmesi gerekeceği anlatıldı.
İtirazda ayrıca Terörle Mücadele Kanunu kapsamında işlenen suçlarda, kamu görevlisi şüpheliler hakkında soruşturma izni istenmesinin gerekmediği savunuldu.
- Üst mahkeme itirazı reddetti
Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesi, inceleme sonucunda iddianamenin iadesi kararında hukuka aykırı yön bulunmadığına hükmederek, savcılığın itirazını reddetti.
Kararda, iddianamede kimi şüphelilerin eylem birlikteliğinden bahsedildiği halde, her biri farklı tarihlerde farklı eylemlerde bulundukları iddia edilen bütün şüphelilerin, bahsedilen suçları iştirak halinde işlediklerine dair bir eylemden bahsedilmediği ve buna yönelik delil ortaya konulmadığı belirtilerek, 'Yapılması gereken 104 şüpheliden hangilerinin hangi eylemleri birlikte işlediklerini saptayarak, bu eylem gruplarına göre şüphelileri gruplandırıp, ona göre eylem birlikteliği olan şüphelilere aynı iddianamede yer vermek, aynı eyleme iştirak etmeyen şüpheliler hakkında ayrı iddianame düzenlemekti' değerlendirmesi yapıldı.
İddianamenin iadesi kararındaki, soruşturma iznine ilişkin değerlendirmede de hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilen kararda, sahte olduğu iddia edilen rapor asıllarının dosyaya konulmadan ve bunlara ilişkin bilirkişi incelemesi alınmadan iddianame düzenlenmesinin de iadeyi gerektireceği kaydedildi.
Kararda, savcılığın, şüpheliler hakkındaki davaları bu kararlar doğrultusunda ayırarak açması gerektiği vurgulandı.
İddianamede, şüphelilerin, TSK ve GATA içerisinde örgüte mensup veya yakın olan ve örgütün menfaatleri doğrultusunda hareket eden şahısların daha etkin kadro ve rütbelerde kalmalarını sağladıkları, kendilerinden olmayan rütbeli ve akademik personelin önünü asılsız ihbarlar, soruşturmalar, gerçeği yansıtmayan sağlık raporlarıyla tıkadıkları, böylece örgütün TSK ve GATA içerisinde etkin şekilde yuvalanmasına imkan sağladıkları kaydediliyordu.
İddianamede özellikle sağlık raporlarını kendi amaçları doğrultusunda kullanan örgüt üyelerinin, Astsubay Meslek Yüksek Okulları, Harp Akademisi ve Harp Okuluna girmeye hak kazanan kendilerinden olmayan adayları içerik bakımından gerçek dışı sağlık raporlarıyla eledikleri ifade ediliyordu.