Petrol Kirliliğini 'Yerli' Bakterilerle Temizlediler
İstanbul Üniversitesi Teknokentinde faaliyet gösteren bir firma, Türkiye denizlerinden toplanan yerli yararlı bakterilerle çeşitli kazalar sonucu denize karışan petrol kirliliğini yüzde 90'a varan oranlarla temizlemeyi başardı İÜ Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altuğ: 'Yerli bakteriler arasında, iki, üç hafta içinde petrol üzerinde yüzde 90'a kadar giderim elde ettiğimiz türler var' 'Önemli olan bu bakterilerin Türkiye denizlerinden elde edilmiş olması, zaten denizin yerli mikroorganizmaları olmuş olması. Dolayısıyla deniz kirliliğine uygulandığında tekrar o bakterinin oraya adapte olmasına yönelik bir sürece ihtiyacımız yok'
GÜÇ GÖNEL SAĞIROĞLU - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Teknokentinde (Entertech) faaliyet gösteren bir firma, çeşitli kazalar sonucu denize karışan petrolü ekolojik sisteme zarar vermeden temizleyecek yerli bakterileri Türkiye denizlerinden ayrıştırdı.
Denizlerdeki petrol sızıntıları, gemilerden sızan petrol kalıntıları, kaza sonrası denize karışan petrol ekosistemde büyük zararlara yol açıyor. Sızıntının ekosisteme verdiği zararın büyüklüğü, petrole bulanmış su kuşlarının, penguenlerin, ölü balıkların ekranlara yansıyan görüntüleriyle daha da iyi anlaşılıyor.
Entertech bünyesinde faaliyet gösteren kuluçka merkezi şirketlerinden Biyotek 15 de petrol sızıntılarının doğaya verdiği zararı en aza indirmek için denizlerin 'yararlı bakterilerini' kullanıyor.
Şirketin kurucusu İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye denizlerinden elde ettikleri yerel bakterileri, endüstriyel, klinik, biyoteknolojik amaçlarla kullandıklarını bildirdi.
Çoğunluğu TÜBİTAK destekli olmak üzere, bu konuda pek çok projeye imza attıklarını anlatan Altuğ, bu projelerden birisinin de yararlı deniz bakterilerinin petrol kirliliğinin giderilmesinde kullanılması olduğunu ifade etti.
Projenin, TÜBİTAK'ın '1005-Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı' tarafından desteklendiğini ve patent başvurusunu yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Altuğ, yaptıkları çalışmanın farkının, denizi temizlemede tamamen yerli bakteri türlerinin kullanılması olduğunun altını çizdi.
Bazı yararlı bakterilerin petrolü, barındırdığı karbon dolayısıyla 'gıda' olarak tükettiğine dikkati çeken Altuğ, şöyle konuştu:
'Bu kısımda önemli olan bu bakterilerin doğadan elde edilmiş olması, zaten denizin yerli mikroorganizmaları olmuş olması. Dolayısıyla deniz kirliliğine uygulandığında tekrar o bakterinin oraya adapte olmasına yönelik bir sürece ihtiyacımız yok. İkincisi yerli olması, yani dünyada bakterilerin kullanılmasıyla petrol kirliliğinin giderilmesine yönelik çalışmalar var veya bunların ürüne dönmüş bazı pazarlanan şekilleri de var, ama sistem deneme yanılma yoluyla çalışıyor. Örneğin Alaska'nın soğuk sularında çok iyi çalışan bir bakteri, Marmara denizinde aynı verimliliği gösteremez.'
- 'Tıpkı probiyotik kullanmak gibi'
Prof. Dr. Gülşen Altuğ, geliştirdikleri ürünün, Türkiye'deki boru hatlarının olduğu yerler, ani petrol kirliliğinin oluşabileceği bölgelerde kullanılabileceğini söyledi.
Her kirliliğin kendisine özgü bir yapısı olduğuna da işaret eden Altuğ, yaptıkları çalışmayı 'terziliğe' benzetti. Ortam kayalıksa, coğrafi yapı girintili çıkıntılıysa bakterilerin kullanım şeklinin de buna göre şekillendiğini anlatan Altuğ, 'Terzilik yapıyormuş gibi, üzerinde bizzat deneyerek, uygulayarak, çevreye de zarar vermeden kısa sürede sonuç alıyoruz. Bu bakteriler tıpkı probiyotik (bağırsaktaki yararlı bakteriler) kullanmak gibi. Bakteri denilince sanki korkulası bir şeymiş gibi algılanabilir ama faydalı bakterilerin, insan vücudunda da yer alan, yaşamımızı borçlu olduğumuz bakteriyel faaliyetleri düşünecek olursak, bunu anlamak daha mümkün olabilir.' dedi.
Prof. Dr. Altuğ, tespit ettikleri bakterileri, laboratuvar ortamında eksi 80 derecede uyuttuklarını, gerekli hallerde bu bakterileri çoğaltabildiklerini vurguladı. Petrolü parçalayan bakterilerle iyi geçinen bazı bakteri türlerini de beraberinde tespit ettiklerine dikkati çeken Altuğ, 'Yerli bakteriler arasında, iki, üç hafta içinde petrol üzerinde yüzde 90'a kadar giderim elde ettiğimiz türler var. Dev deney düzeneklerinde, büyükten küçüğe doğru farklı düzeneklerde bunlar denendi. Daha sonra küçük sadelemelerimiz oldu.' diye konuştu.
Prof. Dr. Gülşen Altuğ, 'ekosistemin sessiz işçileri' diye tanımladığı yararlı deniz bakterilerinin endüstriyel üretime geçmesini istediklerini, bunun için de reaktörler ve taşınabilir sistemlere ihtiyaç olduğunu ifade etti.
Kaynak: AA
Denizlerdeki petrol sızıntıları, gemilerden sızan petrol kalıntıları, kaza sonrası denize karışan petrol ekosistemde büyük zararlara yol açıyor. Sızıntının ekosisteme verdiği zararın büyüklüğü, petrole bulanmış su kuşlarının, penguenlerin, ölü balıkların ekranlara yansıyan görüntüleriyle daha da iyi anlaşılıyor.
Entertech bünyesinde faaliyet gösteren kuluçka merkezi şirketlerinden Biyotek 15 de petrol sızıntılarının doğaya verdiği zararı en aza indirmek için denizlerin 'yararlı bakterilerini' kullanıyor.
Şirketin kurucusu İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye denizlerinden elde ettikleri yerel bakterileri, endüstriyel, klinik, biyoteknolojik amaçlarla kullandıklarını bildirdi.
Çoğunluğu TÜBİTAK destekli olmak üzere, bu konuda pek çok projeye imza attıklarını anlatan Altuğ, bu projelerden birisinin de yararlı deniz bakterilerinin petrol kirliliğinin giderilmesinde kullanılması olduğunu ifade etti.
Projenin, TÜBİTAK'ın '1005-Ulusal Yeni Fikirler ve Ürünler Araştırma Destek Programı' tarafından desteklendiğini ve patent başvurusunu yaptıklarını kaydeden Prof. Dr. Altuğ, yaptıkları çalışmanın farkının, denizi temizlemede tamamen yerli bakteri türlerinin kullanılması olduğunun altını çizdi.
Bazı yararlı bakterilerin petrolü, barındırdığı karbon dolayısıyla 'gıda' olarak tükettiğine dikkati çeken Altuğ, şöyle konuştu:
'Bu kısımda önemli olan bu bakterilerin doğadan elde edilmiş olması, zaten denizin yerli mikroorganizmaları olmuş olması. Dolayısıyla deniz kirliliğine uygulandığında tekrar o bakterinin oraya adapte olmasına yönelik bir sürece ihtiyacımız yok. İkincisi yerli olması, yani dünyada bakterilerin kullanılmasıyla petrol kirliliğinin giderilmesine yönelik çalışmalar var veya bunların ürüne dönmüş bazı pazarlanan şekilleri de var, ama sistem deneme yanılma yoluyla çalışıyor. Örneğin Alaska'nın soğuk sularında çok iyi çalışan bir bakteri, Marmara denizinde aynı verimliliği gösteremez.'
- 'Tıpkı probiyotik kullanmak gibi'
Prof. Dr. Gülşen Altuğ, geliştirdikleri ürünün, Türkiye'deki boru hatlarının olduğu yerler, ani petrol kirliliğinin oluşabileceği bölgelerde kullanılabileceğini söyledi.
Her kirliliğin kendisine özgü bir yapısı olduğuna da işaret eden Altuğ, yaptıkları çalışmayı 'terziliğe' benzetti. Ortam kayalıksa, coğrafi yapı girintili çıkıntılıysa bakterilerin kullanım şeklinin de buna göre şekillendiğini anlatan Altuğ, 'Terzilik yapıyormuş gibi, üzerinde bizzat deneyerek, uygulayarak, çevreye de zarar vermeden kısa sürede sonuç alıyoruz. Bu bakteriler tıpkı probiyotik (bağırsaktaki yararlı bakteriler) kullanmak gibi. Bakteri denilince sanki korkulası bir şeymiş gibi algılanabilir ama faydalı bakterilerin, insan vücudunda da yer alan, yaşamımızı borçlu olduğumuz bakteriyel faaliyetleri düşünecek olursak, bunu anlamak daha mümkün olabilir.' dedi.
Prof. Dr. Altuğ, tespit ettikleri bakterileri, laboratuvar ortamında eksi 80 derecede uyuttuklarını, gerekli hallerde bu bakterileri çoğaltabildiklerini vurguladı. Petrolü parçalayan bakterilerle iyi geçinen bazı bakteri türlerini de beraberinde tespit ettiklerine dikkati çeken Altuğ, 'Yerli bakteriler arasında, iki, üç hafta içinde petrol üzerinde yüzde 90'a kadar giderim elde ettiğimiz türler var. Dev deney düzeneklerinde, büyükten küçüğe doğru farklı düzeneklerde bunlar denendi. Daha sonra küçük sadelemelerimiz oldu.' diye konuştu.
Prof. Dr. Gülşen Altuğ, 'ekosistemin sessiz işçileri' diye tanımladığı yararlı deniz bakterilerinin endüstriyel üretime geçmesini istediklerini, bunun için de reaktörler ve taşınabilir sistemlere ihtiyaç olduğunu ifade etti.