Bolu'daki FETÖ/PDY Davası
AİBÜ'deki FETÖ yapılanmasına ilişkin haklarında dava açılan, aralarında meslekten ihraç edilenlerin de bulunduğu 77 akademisyenin yargılanmasına devam edildi Tanık Ö.K: 'Mehmet Yazıcı kendisinin yurt dışına çıkışı ile ilgili dosya geldiğinde bana 'Fetullah Gülen, terörist de olsa , PKK’lı da olsa , Ermeni de olsa, Yahudi de olsa yanına gideceğim. Amerika’ya gitmeme hiçbir güç engel olamaz.' demişti' Tanık A.D: 'FETÖ'ye yakın avukatlar bana, 'Bizimle uğraşmayı bırak. Bize senin gücün de cüssen de yetmez. Biz sana belli bir ödenek çıkartalım geleceğini de planlayalım bizimle uğraşma.' dediler'
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Abant İzzet Baysal Üniversitesindeki (AİBÜ) yapılanmasına yönelik, haklarında dava açılan 10'u firari, 27'si tutuklu 77 akademisyenin yargılanmasına devam edildi.
Bolu Belediyesi Nikah Salonunda Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, eski AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun ve eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bahar ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Duruşma tanıkların dinlenmesi ile devam etti.
Tanık olarak dinlenen eski üniversite çalışanı Ö.K, çalıştığı dönemde dekan Hasan Koçoğlu'nun rektör ve dekan yardımcıları ile arasının açık olduğunu belirterek, 'Dekan bey izinde ya da il dışına gittiği dönemlerde Fahrettin Talay, Nadir Göksügür, Kenan Gümüştekin, Mehmet Bahar dekan beyin odasına girerek toplantı yaparlardı. Buna defalarca şahit oldum. Bu toplantıların Hasan hocanın olmadığı zamanlarda yapılması dikkatimi çekti.' dedi.
Tanık Ö.K, bu toplantılara zaman zaman FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in doktoru olduğu iddia edilen Mehmet Yazıcı'nın da katıldığını söyledi.
- 'Amerika’ya gitmeme hiçbir güç engel olamaz'
Yazıcı'nın, sık sık İstanbul’daki bir polis okuluyla telefonla görüştüğünü anlatan Ö.K, şunları kaydetti:
'Bu çok sık olmaya başladığı için bir defasında kendisine neden aradığını sordum. O da oğlunun polis okulunda okuduğunu söylemişti. Dekanlığa Bolu Cumhuriyet Başsavcılığından Yazıcı ile ilgili dosya gelmişti. Dosya bana verildiğinde Yazıcı hemen yanımda belirdi. Ben o an dosyanın içeriğini bilmiyordum. Dekan beye götürerek teslim ettim. Daha sonradan bu dosyanın Yazıcı’nın yurt dışı çıkış yasağı ile ilgili olduğunu öğrendim. Yazıcı kendisinin yurt dışına çıkışı ile ilgili dosya geldiğinde bana 'Fetullah Gülen, terörist de olsa, PKK’lı da olsa, Ermeni de olsa, Yahudi de olsa yanına gideceğim. Amerika’ya gitmeme hiçbir güç engel olamaz.' demişti.'
Bir dönem Zaman gazetesinin dağıtıcılığını yapan tanık A.D. ise eski Endüstri Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı tutuklu sanık Murat Özkan’ın, 'öğretmenler abisi' olduğunu bildiğini ileri sürerek, işinden ayrıldığında bu yapı ile ilgili bildiklerini insanlara anlatmak için gazete çıkarttığını kaydetti.
A.D, gazeteyi çıkardığım dönemde malum yapının avukatlarının kendisini çağırdığını aktararak, 'FETÖ'ye yakın avukatlar bana, 'Bizimle uğraşmayı bırak. Bize senin gücün de cüssen de yetmez. Biz sana belli bir ödenek çıkartalım geleceğini de planlayalım bizimle uğraşma.' dediler. Ama ben kabul etmedim.' ifadesini kullandı.
- 'İstemediği birinin üniversiteye girmesi olanaksızdı'
AİBÜ'nün eski dekanlarından tanık Ş.Ç. o dönemde işe alınan akademisyenlerin genel olarak cemaate yakın isimler olduğunu öne sürerek, 'Ama hangi cemaat olduğunu bilmem. Belli bir dini gruba mensup olmayan 15-20 kişiye kadro verilmediğini biliyorum. Belli bir dini gruba mensup olanların ise kolayca kadro aldığına şahit oldum. Mehmet Yazıcı kuvvetli ve kudretli biriydi. Onun istemediği birinin üniversiteye girmesi olanaksızdı.' diye konuştu.
Herkesin Mehmet Yazıcı'dan çekindiğini savunan Ş.Ç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Hatta rektörü dahi ondan çekinenler arasına koyabilirim. Örgütle bağını bilmiyorum ama bir akademisyenin bu kadar kudretli olması manidar bir durum. Eşi Selma Yazıcı da bizim bölümdeydi. Bünyamin Koç ve İsmail Boyraz’ın üniversiteye alınmasında Selma Yazıcı’nın etkisi olduğunu biliyorum. Onlar da Selma Yazıcı ile ortak hareket ediyorlardı, sözünden pek çıkmazlardı.'
- İddianameden
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 72 sayfalık iddianamede, firari sanıklar Mehmet Yazıcı ve Kenan Gümüştekin'in, 'silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçundan, 15 yıldan 22 yıl beşer aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede ayrıca 8'i firari, 30'u tutuklu ve aralarında Hayri Coşkun'un da bulunduğu 37'si tutuksuz 75 sanık hakkında ise 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan, 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezası talep edildi.
Kaynak: AA
Bolu Belediyesi Nikah Salonunda Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, eski AİBÜ Rektörü Prof. Dr. Hayri Coşkun ve eski Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Bahar ile bazı tutuksuz sanıklar hazır bulundu.
Duruşma tanıkların dinlenmesi ile devam etti.
Tanık olarak dinlenen eski üniversite çalışanı Ö.K, çalıştığı dönemde dekan Hasan Koçoğlu'nun rektör ve dekan yardımcıları ile arasının açık olduğunu belirterek, 'Dekan bey izinde ya da il dışına gittiği dönemlerde Fahrettin Talay, Nadir Göksügür, Kenan Gümüştekin, Mehmet Bahar dekan beyin odasına girerek toplantı yaparlardı. Buna defalarca şahit oldum. Bu toplantıların Hasan hocanın olmadığı zamanlarda yapılması dikkatimi çekti.' dedi.
Tanık Ö.K, bu toplantılara zaman zaman FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in doktoru olduğu iddia edilen Mehmet Yazıcı'nın da katıldığını söyledi.
- 'Amerika’ya gitmeme hiçbir güç engel olamaz'
Yazıcı'nın, sık sık İstanbul’daki bir polis okuluyla telefonla görüştüğünü anlatan Ö.K, şunları kaydetti:
'Bu çok sık olmaya başladığı için bir defasında kendisine neden aradığını sordum. O da oğlunun polis okulunda okuduğunu söylemişti. Dekanlığa Bolu Cumhuriyet Başsavcılığından Yazıcı ile ilgili dosya gelmişti. Dosya bana verildiğinde Yazıcı hemen yanımda belirdi. Ben o an dosyanın içeriğini bilmiyordum. Dekan beye götürerek teslim ettim. Daha sonradan bu dosyanın Yazıcı’nın yurt dışı çıkış yasağı ile ilgili olduğunu öğrendim. Yazıcı kendisinin yurt dışına çıkışı ile ilgili dosya geldiğinde bana 'Fetullah Gülen, terörist de olsa, PKK’lı da olsa, Ermeni de olsa, Yahudi de olsa yanına gideceğim. Amerika’ya gitmeme hiçbir güç engel olamaz.' demişti.'
Bir dönem Zaman gazetesinin dağıtıcılığını yapan tanık A.D. ise eski Endüstri Meslek Lisesi Müdür Yardımcısı tutuklu sanık Murat Özkan’ın, 'öğretmenler abisi' olduğunu bildiğini ileri sürerek, işinden ayrıldığında bu yapı ile ilgili bildiklerini insanlara anlatmak için gazete çıkarttığını kaydetti.
A.D, gazeteyi çıkardığım dönemde malum yapının avukatlarının kendisini çağırdığını aktararak, 'FETÖ'ye yakın avukatlar bana, 'Bizimle uğraşmayı bırak. Bize senin gücün de cüssen de yetmez. Biz sana belli bir ödenek çıkartalım geleceğini de planlayalım bizimle uğraşma.' dediler. Ama ben kabul etmedim.' ifadesini kullandı.
- 'İstemediği birinin üniversiteye girmesi olanaksızdı'
AİBÜ'nün eski dekanlarından tanık Ş.Ç. o dönemde işe alınan akademisyenlerin genel olarak cemaate yakın isimler olduğunu öne sürerek, 'Ama hangi cemaat olduğunu bilmem. Belli bir dini gruba mensup olmayan 15-20 kişiye kadro verilmediğini biliyorum. Belli bir dini gruba mensup olanların ise kolayca kadro aldığına şahit oldum. Mehmet Yazıcı kuvvetli ve kudretli biriydi. Onun istemediği birinin üniversiteye girmesi olanaksızdı.' diye konuştu.
Herkesin Mehmet Yazıcı'dan çekindiğini savunan Ş.Ç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Hatta rektörü dahi ondan çekinenler arasına koyabilirim. Örgütle bağını bilmiyorum ama bir akademisyenin bu kadar kudretli olması manidar bir durum. Eşi Selma Yazıcı da bizim bölümdeydi. Bünyamin Koç ve İsmail Boyraz’ın üniversiteye alınmasında Selma Yazıcı’nın etkisi olduğunu biliyorum. Onlar da Selma Yazıcı ile ortak hareket ediyorlardı, sözünden pek çıkmazlardı.'
- İddianameden
Bolu Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen 72 sayfalık iddianamede, firari sanıklar Mehmet Yazıcı ve Kenan Gümüştekin'in, 'silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçundan, 15 yıldan 22 yıl beşer aya kadar hapisle cezalandırılması istendi.
İddianamede ayrıca 8'i firari, 30'u tutuklu ve aralarında Hayri Coşkun'un da bulunduğu 37'si tutuksuz 75 sanık hakkında ise 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan, 7 yıl 6 aydan on beşer yıla kadar hapis cezası talep edildi.