Donanma Komutanlığı'ndaki Eylemlere İlişkin 'Darbe' İddianamesi (3)
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan ve Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahekemesi'nce kabul edilen 857 sayfalık iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde darbeci subaylar tarafından TCG Yavuz Fırkateyni'nde kamaraya kapatılarak zorla alıkonulan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin müşteki sıfatıyla ifadelerine yer verildi Donanma Komutanı Oramiral Kösele: 'Ben ve komodor Albay Levent Kerim Uça ile TCG Yavuz Gemisi'nin kamarasına girdikten yaklaşık 1,5 dakika sonra kamaranın kapısında gürültüler duyduk. Hemen arkasında 2 el silah sesi geldi. Bunun üzerine kendimizi emniyete almak içi kamaranın kapısını iç kısmından kilitledik' 'Sonrasında kamaranın diğer kapısından güverteye çıkmak isterken o kapının öncesinde kilitlenmiş olduğunu anladık. Bir süre sonra sesler kesildi. Sonrasında sesler kesildikten sonra komodorla beraber bir terslik olduğunu anladık. Koruma astsubayım olan Ebubekir Öztürk’ün, 'Beni öldürmeden içeri giremezsiniz' şeklinde bağırdığını net olarak duymuştum' 'Gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk'e telefon edip, yapmış olduğu işin yanlış olduğunu, komutanı olarak eylemlere derhal son verilmesini emrettim. Kendisi bana telefonda açık şekilde 'Komutanım, Ankara’dan mesaj geldi, sizden emir alamıyoruz. Sizi burada misafir edeceğiz' dedi. O anda kamarada rehin tutulduğumuzu anladım' 'Daha sonra sabaha karşı 06.30 sıralarında gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, Komodor Levent Uça ile bulunduğumuz içten ve dıştan kilitli kamara kapısına geldi. Kapıyı tıklattı ve 'Komutanım, ben sizin emrinize tekrar girmeye hazırım' diye bağırdı. Ben yine içeriden yaptığı işin zaten yanlış olduğunu, Gölcük'e intikal etmesini söyledim. Daha sonra intikal başladı'
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan 857 sayfalık iddianamede, 15 Temmuz darbe girişiminde darbeci subaylar tarafından TCG Yavuz Fırkateyni'nde kamaraya kapatılarak zorla alıkonulan Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele'nin müşteki sıfatıyla yer verilen ifadesinde, halen Gölcük Donanma Komutanı olarak görev yaptığını, 15 Temmuz 2016'da öğle vakti 12.00'de karayolu ile Heybeliada Deniz Lisesi'ndeki törene gittiğini, daha sonra oğlunun 16 Temmuz'da düğününün yapılacağı Fenerbahçe Orduevi'ne geçtiğini belirtti.
Fenerbahçe Orduevi'ne geldiğinde, düğün hazırlığı ve organizasyonlar ile ilgili olarak görüşmeler yaptığını, odaya çıkıp bir süre dinlenip üzerini değiştirdikten sonra saat 20.30 sıralarında tekrar aşağı indiğini aktaran Kösele, şunları ifade etti:
'Yemeği yedikten sonra tekrar odama çıktım. Öncelikle televizyonda İstanbul Fatih Sultan Mehmet ve Boğaziçi köprülerinin askeri araçlar ve askerler tarafından kapatılmış olduğunu görüp bir şeylerin yanlış gittiğini düşündüğüm esnada, 1. Ordu Komutanı olan Orgeneral Ümit Dündar'ı aradım. Ümit Dündar Paşa bana durumun biraz ciddi olduğunu söyleyerek, orduevinden ayrılmamı tavsiye etti. Sonrasında sivil elbiselerimi giyip yakın korumam ve emir astsubayım ile beraber orduevinin bahçesindeki karanlık bir ormanlık alana çıktım. Hem telefon görüşmesi yaptım hem de konuları anlamaya çalıştım. Daha sonra orduevinin etrafında da bir askeri hareketlilik görünce yakın korumam ve emir astsubayım ile birlikte orduevini terk ettim.'
- 'Beni öldürmeden içeri giremezsiniz'
Kösele, Gölcük Donanma Komutanlığı'ndan birçok savaş gemisinin Marmara Denizi'ne doğru çıktığını haber alınca, Donanma'dan çıkan TCG Yavuz Gemisi Komodoru Albay Levent Kerim Uça ile görüştüğünü aktararak, şunları kaydetti:
'O gemide komodor olduğu için onu aramıştım. Kendileri bana adaların güneyinde seyir halinde olduğunu söyleyince bana yakın olduklarını fark edip İstanbul Boğazı'na doğru seyir yapmalarını emrettim ve uygun bir yerde gemiye bineceğimi söyledim. Amacım öncelikle kendi emniyetimi alıp durumu değerlendirmekti. Gemiye yanlış hatırlamıyorsam saat 01.30 sıralarında lastik bot aracı ile intikal ettik. Komodor Albay Levent Kerim Uça ile gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, ben ve koruma astsubayım ile emir astsubayımı karşıladılar. Doğrudan gemi komutanının kamarasına intikal ettik. Ben ve komodor Albay Levent Kerim Uça ile kamaraya girdikten yaklaşık 1,5 dakika sonra kamaranın kapısında gürültüler duyduk. Hemen arkasında 2 el silah sesi geldi. Bunun üzerine kendimizi emniyete almak için kamaranın kapısını iç kısmından kilitledik. Sonrasında kamaranın diğer kapısından güverteye çıkmak isterken o kapının öncesinde kilitlenmiş olduğunu anladık. Bir süre sonra sesler kesildi. Yalnız seslerden birisinin benim koruma Astsubayım Ebubekir Öztürk olduğuna eminim. Sonrasında sesler kesildikten sonra komodorla beraber bir terslik olduğunu anladık. Konuşmaların birçoğunu tam olarak anlayamadım ancak bir bölümünde koruma astsubayım olan Ebubekir Öztürk’ün, 'Beni öldürmeden içeri giremezsiniz' şeklinde bağırdığını net olarak duymuştum.'
- 'Ankara’dan mesaj geldi, sizden emir alamıyoruz'
Daha sonra gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk'e telefon edip, yapmış olduğu işin yanlış olduğunu izah ettiğini, komutanı olarak eylemlere derhal son verilmesini emrettiğini belirten Oramiral Kösele, ifadesini şöyle sürdürdü:
'Kendisi bana telefonda açık şekilde 'Komutanım, Ankara’dan mesaj geldi, sizden emir alamıyoruz. Sizi burada misafir edeceğiz' dedi. O anda kamarada rehin tutulduğumuzu anladım. Yaklaşık 1,5 saat bu şekilde kamarada oturup olanları televizyondan izledik. Bu aykırı faaliyete katılanlar açısından durumların kötüleşmeye ve faaliyetlerin sonuçsuz kalacağına kanaat getirdikten sonra, gemi komutanına kamaradan telefon açtım. Kendisine, 'Ben senin komutanınım. İkinci defa ikaz ediyorum emir komuta sisteminin dışına çıktın, bana inanmıyorsun, televizyonu aç olanları izle' diye konuştum. Gemi komutanı olan Sezayi Özgür Öztürk bana yine 'Komutanım, haklı olabilirsiniz ama ben emirleri Ankara'dan alıyorum' dedi. Daha sonra sabaha karşı 06.30 sıralarında gemi komutanı Deniz Kurmay Yarbay Sezayi Özgür Öztürk, Komodor Levent Uça ile bulunduğumuz içten ve dıştan kilitli kamara kapısına geldi. Kapıyı tıklattı ve 'Komutanım, ben sizin emrinize tekrar girmeye hazırım' diye bağırdı. Ben yine içeriden yaptığı işin zaten yanlış olduğunu, Gölcük'e intikal etmesini söyledim. Daha sonra intikal başladı.'
'Biz bunlara güvenmediğimiz ve halen rehine olduğumuzu hissettiğimiz için kamarayı açıp dışarı çıkmadık. Nerelerde seyir yaptığımızı bilemiyorduk.' diyen Kösele, şunları kaydetti:
'Yanlış hatırlamıyorsam 12.30-13.00 sıralarında Gölcük Poyraz Limanı'na giriş yaptık. Sonrasında gemiye askeri savcılık görevlileri geldi. Ben zaten öncesinde sahile yaklaştığımız için ve cep telefonlarını da almadıkları için Harp Filosu Komutanı Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım'ı arayıp hazır kıta asker ve benzeri yönlerden tedbir almasını istemiştim çünkü mürettebatın bir kısmının kaçabileceğini düşündüm. Gemiye görevliler geldiklerinde olaylar normale döndü ve gemideki gemi komutanı dahil diğer mürettebatı derdest ettiler, gemide bulunduğumuz sırada telefonla 2 defa sadece gemi komutanı ile görüşmüştüm. Bunun dışında kamaranın dışında olan ancak anormal olan olaylara şahit olmadım.'
(Bitti)