Cezayir'in Körfez Ülkeleriyle İlişkileri Ve Katar Krizine Yaklaşımı
Kasdi Mirbah Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sağir:'Cezayir'in Körfez ülkeleriyle soğuk savaş yaşadığına inanıyorum. Cezayir ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiyi takip edenler Cezayir'in, Körfez ülkelerinin Arap bölgesindeki dış siyasetine karşı olduğu kanaatine varır. Buna rağmen Cezayir, Körfez ülkeleriyle sürekli karşılıklı ziyaretlerde bulunuyor ve en önemlisi BAE olmak üzere Körfez yatırımlarını kucaklıyor' Cezayir Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Profesörü Saidi:'CezayirKörfez ilişkilerini şu kısa ifadeyle özetleyebiliriz: Sürekli ihtilaf ve sakin dostluk'
ABDURRAZZAK ABDULLAH - Körfez ülkeleriyle geçmişten bugüne çeşitli ihtilaflar yaşayan Cezayir yönetiminin Katar krizini şimdilik biraz uzaktan takip edip taraflara diyalog çağrısı yapmakla yetindiği belirtiliyor.
Cezayirli siyasi uzmanlar, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan krize Cezayir yönetiminin yaklaşımını ve Cezayir'in Körfez bölgesiyle ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Kasdi Mirbah Üniversitesi'nden Prof. Dr. Muhammed es-Sağir, Cezayir'deki siyasi yönetimin şu aşamada, Kuveyt'in ve diğer uluslararası camianın Katar ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında ara buluculuk çalışmalarının sonuçlarını bekliyor gibi gözüktüğünü söyledi.
Körfez ülkeleriyle çok iyi ilişkileri olmasa da Cezayir'in mevcut krizde taraflar nezdinde güvenilir bulunduğunu belirten Sağir, şöyle devam etti:
'Cezayir'in Körfez ülkeleriyle soğuk savaş yaşadığına inanıyorum. Cezayir ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiyi takip edenler, Cezayir'in Körfez ülkelerinin Arap bölgesindeki dış siyasetine karşı olduğu kanaatine varır. Buna rağmen Cezayir, Körfez ülkeleriyle sürekli karşılıklı ziyaretlerde bulunuyor ve en önemlisi BAE olmak üzere körfez yatırımlarını kucaklıyor.'
- 'Sürekli ihtilaf ve sakin dostluk'
Cezayir Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Profesörü Hafız Saidi ise 'Cezayir-Körfez ilişkilerini şu kısa ifadeyle özetleyebiliriz: Sürekli ihtilaf ve sakin dostluk' diye konuştu.
Saidi, Cezayir'in Körfez ülkeleriyle ilişkisinin 1970'li yıllarda başladığını ve önceleri Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü çerçevesiyle sınırlı kaldığını, ancak 1980'li yılların başından itibaren birtakım sorunlar ortaya çıktığını söyledi.
Prof. Saidi, bu dönemde Cezayir'in, 'Irak-İran Savaşı'nı başlatan taraf olduğu gerekçesiyle Irak'ın karşısında durması ve daha sonra Körfez ülkelerinin kendisine yaptığı İran ile ilişkilerini kesme çağrısını reddetmesi nedeniyle ilişkilerin gerildiğini hatırlattı.
Cezayir'in, İkinci Körfez Savaşı'nda da Kuveyt'in Irak işgalinden kurtarılması için Batılı devletlerden yardım alınmasına, ardından da Körfez ülkelerinin Irak'a yönelik ablukaya devam etmesine karşı çıktığını ifade eden Saidi, bu dönemi Cezayir ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin 'en kötü devri' olarak nitelendirdi.
İhtilafların daha sonra da devam ettiğini dile getiren Saidi, 2011 yılındaki Libya krizinde Körfez ülkelerinin Muammer Kaddafi rejimine karşı başlatılan savaşa girmelerine, Suriye krizinde dış müdahaleye, Beşşar Esed rejiminin Arap Birliğinden çıkarılarak yerine Suriyeli muhaliflere koltuk verilmesine, Suudi Arabistan'ın Arap müdahale gücü projesine Cezayir'in hep karşı çıktığını ve Yemen savaşına katılmayı da reddettiğini belirtti.
Tüm bu anlaşmazlıkların Körfez ülkeleri ile Cezayir arasındaki derin ihtilafın delili olduğunu söyleyen Saidi, Cezayir'in tüm bunlara rağmen Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Kuveyt gibi farklı Körfez ülkeleriyle dengeli ilişkiyi koruduğunu ifade etti.
Cezayir'in bu tutumunun ekonomik bağımsızlığından kaynaklanabileceğini belirten Saidi, kalkınmada öz kaynaklarını kullanması ve Körfez ülkelerinde çalışan Cezayirlilerin sayısının çok az olması nedeniyle söz konusu ülkelerin Cezayir'e baskı yapma imkanlarının olmadığını sözlerine ekledi.
- Cezayir'in Arap ülkeleri arasındaki uyuşmazlıklara yaklaşımı
Gazeteci Builam Fevzi ise bir devletin dış ilişkilerinden ve krizlere yönelik tutumundan söz ederken birçok durumu göz önünde bulundurmak gerektiğini belirtti.
Körfez ülkelerinin ciddi güvenlik kaygıları ve 'İran korkusu' olduğunu ifade eden Fevzi, bununla birlikte bu ülkelerin ABD ve İngiltere ile yakın ilişkileri ve askeri ittifakları bulunduğuna dikkati çekti.
Fevzi, Cezayir'in Körfez ülkeleriyle ilişkileri ve Katar krizine yaklaşımına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
'Körfez ülkeleri ile Cezayir arasındaki ihtilafın sebeplerinden biri Cezayir'in, Körfez bölgesinde yaşananlar başta olmak üzere Arap ülkeleri arasındaki uyuşmazlıkların kendisini ilgilendirmediğini düşünmesi olabilir.'
Cezayir Dışişleri Bakanlığı, bazı Arap ülkelerinin Katar ile ilişkilerini kesmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada krizin çözümü için taraflara diyalog çağrısında bulunmuştu.
Açıklamada, iyi komşuluk ilkeleriyle hareket etmenin, ülkelerin iç işlerine karışmamanın ve ulusal egemenliğe saygı göstermenin zorunlu olduğu ifade edilmişti.
Kaynak: AA
Cezayirli siyasi uzmanlar, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan krize Cezayir yönetiminin yaklaşımını ve Cezayir'in Körfez bölgesiyle ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Kasdi Mirbah Üniversitesi'nden Prof. Dr. Muhammed es-Sağir, Cezayir'deki siyasi yönetimin şu aşamada, Kuveyt'in ve diğer uluslararası camianın Katar ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında ara buluculuk çalışmalarının sonuçlarını bekliyor gibi gözüktüğünü söyledi.
Körfez ülkeleriyle çok iyi ilişkileri olmasa da Cezayir'in mevcut krizde taraflar nezdinde güvenilir bulunduğunu belirten Sağir, şöyle devam etti:
'Cezayir'in Körfez ülkeleriyle soğuk savaş yaşadığına inanıyorum. Cezayir ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkiyi takip edenler, Cezayir'in Körfez ülkelerinin Arap bölgesindeki dış siyasetine karşı olduğu kanaatine varır. Buna rağmen Cezayir, Körfez ülkeleriyle sürekli karşılıklı ziyaretlerde bulunuyor ve en önemlisi BAE olmak üzere körfez yatırımlarını kucaklıyor.'
- 'Sürekli ihtilaf ve sakin dostluk'
Cezayir Üniversitesi'nden Uluslararası Hukuk Profesörü Hafız Saidi ise 'Cezayir-Körfez ilişkilerini şu kısa ifadeyle özetleyebiliriz: Sürekli ihtilaf ve sakin dostluk' diye konuştu.
Saidi, Cezayir'in Körfez ülkeleriyle ilişkisinin 1970'li yıllarda başladığını ve önceleri Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü çerçevesiyle sınırlı kaldığını, ancak 1980'li yılların başından itibaren birtakım sorunlar ortaya çıktığını söyledi.
Prof. Saidi, bu dönemde Cezayir'in, 'Irak-İran Savaşı'nı başlatan taraf olduğu gerekçesiyle Irak'ın karşısında durması ve daha sonra Körfez ülkelerinin kendisine yaptığı İran ile ilişkilerini kesme çağrısını reddetmesi nedeniyle ilişkilerin gerildiğini hatırlattı.
Cezayir'in, İkinci Körfez Savaşı'nda da Kuveyt'in Irak işgalinden kurtarılması için Batılı devletlerden yardım alınmasına, ardından da Körfez ülkelerinin Irak'a yönelik ablukaya devam etmesine karşı çıktığını ifade eden Saidi, bu dönemi Cezayir ile Körfez ülkeleri arasındaki ilişkilerin 'en kötü devri' olarak nitelendirdi.
İhtilafların daha sonra da devam ettiğini dile getiren Saidi, 2011 yılındaki Libya krizinde Körfez ülkelerinin Muammer Kaddafi rejimine karşı başlatılan savaşa girmelerine, Suriye krizinde dış müdahaleye, Beşşar Esed rejiminin Arap Birliğinden çıkarılarak yerine Suriyeli muhaliflere koltuk verilmesine, Suudi Arabistan'ın Arap müdahale gücü projesine Cezayir'in hep karşı çıktığını ve Yemen savaşına katılmayı da reddettiğini belirtti.
Tüm bu anlaşmazlıkların Körfez ülkeleri ile Cezayir arasındaki derin ihtilafın delili olduğunu söyleyen Saidi, Cezayir'in tüm bunlara rağmen Suudi Arabistan, Katar, BAE ve Kuveyt gibi farklı Körfez ülkeleriyle dengeli ilişkiyi koruduğunu ifade etti.
Cezayir'in bu tutumunun ekonomik bağımsızlığından kaynaklanabileceğini belirten Saidi, kalkınmada öz kaynaklarını kullanması ve Körfez ülkelerinde çalışan Cezayirlilerin sayısının çok az olması nedeniyle söz konusu ülkelerin Cezayir'e baskı yapma imkanlarının olmadığını sözlerine ekledi.
- Cezayir'in Arap ülkeleri arasındaki uyuşmazlıklara yaklaşımı
Gazeteci Builam Fevzi ise bir devletin dış ilişkilerinden ve krizlere yönelik tutumundan söz ederken birçok durumu göz önünde bulundurmak gerektiğini belirtti.
Körfez ülkelerinin ciddi güvenlik kaygıları ve 'İran korkusu' olduğunu ifade eden Fevzi, bununla birlikte bu ülkelerin ABD ve İngiltere ile yakın ilişkileri ve askeri ittifakları bulunduğuna dikkati çekti.
Fevzi, Cezayir'in Körfez ülkeleriyle ilişkileri ve Katar krizine yaklaşımına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu:
'Körfez ülkeleri ile Cezayir arasındaki ihtilafın sebeplerinden biri Cezayir'in, Körfez bölgesinde yaşananlar başta olmak üzere Arap ülkeleri arasındaki uyuşmazlıkların kendisini ilgilendirmediğini düşünmesi olabilir.'
Cezayir Dışişleri Bakanlığı, bazı Arap ülkelerinin Katar ile ilişkilerini kesmesinin ardından yaptığı yazılı açıklamada krizin çözümü için taraflara diyalog çağrısında bulunmuştu.
Açıklamada, iyi komşuluk ilkeleriyle hareket etmenin, ülkelerin iç işlerine karışmamanın ve ulusal egemenliğe saygı göstermenin zorunlu olduğu ifade edilmişti.