Anadolu İnisiyatif Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Ceyran Açıklaması

Anadolu İnisiyatif Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Gülay Ceyran, "Bu gün insan olmanın onuruna sahip herkes bulunduğu mevzide insanlık adına inisiyatif almak zorundadır çünkü dün Afrikalı zencileri vatanından koparıp köleleştiren zihniyet bu gün dünya insanlığını fıtratından, ruh kökünden kopararak köleleştirme davasındadır" dedi.

Anadolu İnisiyatif Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Ceyran Açıklaması
Anadolu İnisiyatif Platformu Yönetim Kurulu Kızılcahamam’da toplandı. Toplantıda bir konuşma yapan Anadolu İnisiyatif Platformu Yönetim Kurulu Başkanı Ceyran, buhar, elektrik ve dijitalden sonra; endüstrinin 4. evresi olarak tanımlanan siber-fizik sisteme dayalı üretim anlayışı ile dünyanın, çok dinamik ve kaotik bir değişim süreci içerisine girdiğine dikkat çekerek, “ Bu süreçte ‘Transhümanizm’ başlığı altında yeni bir ideolojinin neşet ettiğine şahit olacağız. Ortadoğu’ya uçak gemileriyle demokrasi ve özgürlük taşıyanlar, kurdukları düzene ve yaptıkları her türlü düzenbazlığa teslim olmuş, çağdaşlık ve modernite kavramlarıyla hipnoz ettikleri nihilist, hedonist bir mankurtluğu, ‘evrensel insan modeli’ olarak tescil ettirirken; İnsana göre sistem değil; sisteme göre insan oluşturmak için doğrudan insanın fıtratını hedef almışlardır. Varlık hikmetini, yaradılış hakikatini reddederek, insan orijinalitesine saldıran çağın tiranları, varlığa rağmen ontoloji, realiteye rağmen epistemoloji, sanata rağmen poetika, fıtrata rağmen insan kalpazanlığı ile; fıtratından kopardığı insanı trajik bir sona doğru sürüklerken, dünyayı küresel bir cinnetin, küresel bir kaosun eşiğine getirmişlerdir. Bu gün insan olmanın onuruna sahip herkes bulunduğu mevzide insanlık adına inisiyatif almak zorundadır çünkü dün Afrikalı zencileri vatanından koparıp köleleştiren zihniyet bu gün dünya insanlığını fıtratından, ruh kökünden kopararak köleleştirme davasındadır” ifadesini kullandı.

Dünyanın küresel ve bölgesel düzeyde hem dinamik hem de kaotik bir değişim sürecinin içerisine girdiğini vurgulayan Ceyran şöyle devam etti:

“Bu değişime esas teşkil eden sosyal, siyasi, ekonomik, teknolojik hatta ideolojik gerekçeleri bütün kodlarıyla deşifre edecek bir vizyonu ortaya koyamayan toplumlar; değişim kasırgasının önünde savrulup gitmeye mahkumdur. Kasırga diyorum çünkü, tarihin hiçbir devrinde insanlık, bu denli hızlı ve dinamik bir değişim sürecinin içerisine girmemiştir. Bu süreçte, değişimin ruhuna nüfuz ederek, karşısında tutunabilecek öznel terkip, sentez ve stratejiler üretmek zorundayız. Münhasır terkipler diyorum çünkü, benzeyerek değişmek; savrulmaktır! Benzeyerek değişmek; kaybetmektir! Benzeyerek değişmek; mahkum olmaktır! Onun için değişim hızına tempo tutan adımlarla yürürken, kimliğimizi kaybetmeden yenileşen bir anlayışla küresel rekabet sahnesinde varlığımızı ortaya koymak zorundayız. Bunun için de ileri bir tarih şuuru ve yüksek bir strateji aklına muhtacız. Tarihi serüvenimiz içerisinde bizi biz eden kıymet ve kuvvetlerin bir bir envanterini yapacak, bu anlamda potansiyeli görecek ve bu potansiyeli etkin bir biçimde planlayarak stratejik manevralara dönüştürecek bir yönetim vizyonundan bahsediyorum. Bu cümleden olmak üzere, iç dinamikleri dış güçler tarafından tahkim edilen her türlü ‘paralel’ ve ‘gizli el’ yapılanmaları tasfiye edilmeden; millet egemenliği üzerindeki gayri meşru tasallut ve tasarruflar tamamen kaldırılmadan bu anlamda bir potansiyel envanteri yapılamaz. Çünkü, sinemizde direncimizi kıran her türlü menfilikten arınmadan; potansiyel imkana, imkan da politikaya dönüştürülemez.”

“Diğer taraftan, 2023 ve 2071 hedeflerine içinde yaşadığımız dünyadan bağımsız bir şekilde ulaşamayacağımızın ısrarla ve özellikle altını çizmek istiyorum” diyen Ceyran şöyle devam etti:

“Küresel güç odaklarını tanımadan; onların politik, siyasi, ideolojik hatta teolojik hedeflerini tanımlamadan, ortaya koyacağımız hedef tasavvurlarının tamamı; “ham hayal, tam hayal” kabilinden bir züğürt tesellisi olarak lafzilik düzeyinde kalacaktır! Çünkü, bilgiyi ideolojik bir üslupla sunan ve bu çerçevede bütün kültürleri alt kültür, hatta ‘ a-kültür’ haline getirerek toplumları mahkum eden küresel engizisyon, kendine muhalefet edecek her türlü yerel mevziyi tahrip veya yok ederek hedefine ulaşma davasındadır. Araçsallaştırdığı terör üzerinden kaosun iç dinamiklerini satın alan, istikrarsızlaştırdığı toplum ve ekonomiler üzerinden devletlere diz çöktüren, bu anlamda iaşesini kandan ve kaostan kazanan aç, haris, muteris bir siyaset emperyalizmasıyla karşı karşıyayız. Biz bu zihniyeti 1914 Çanakkale’sinden biliriz,bütün çıplaklığı ile sinelerimize çevrilmiş 45’lik top namlularından tanırız. Biz bu zihniyet karşısında vicdan adına kıyam eden Anadoluyuz! Biz bu zihniyet karşısında Kuvva-i milliye ruhuyla şark yaylalarına diktiğimiz o istiklal sancağını mağripten maşrika bütün mazlum milletlere selamlattıran Anadoluyuz! Bu gün de bütün mazlumların ümidi ve sığınağı haline gelen Anadolu adına insiyatif alıyoruz ve o Anadolu ruhuyla kıyam ediyoruz!

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Toroslar’da yanan bir Türkmen ocağı varsa; bu millet için hala ümit tükenmemiştir” ifadesine ram olan bir ruhla biz de diyoruz ki; Edirne’de, Ardahan’da, Yozgat’ta yanan ocaklar var olduğu müddetçe mazlumlar için ümit tükenmemiştir! İhtimali ümide, ümidi imkana, imkanı politikaya dönüştürecek bir azimle hepinize saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.”
Kaynak: İHA