'Hiç Kimse 'Filistin, Arapların Meselesidir' Anlayışında Olmasın'
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Güler: 'Türkiye'de Müslüman olan hiç kimse 'Filistin, Arapların meselesidir. Önce onlar bir savunsunlar bakalım' anlayışında olmasın. O bölgeler bizim kutsal mekanlarımızdır. Kutsallığı Kur'anı Kerim, Tevrat ve İncil tarafından tescil edilmiş. Bir Müslüman'ın 'benim meselem değil' demesi mümkün değil'
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, 'Türkiye’de Müslüman olan hiç kimse 'Filistin, Arapların meselesidir. Önce onlar bir savunsunlar bakalım' anlayışında olmasın. O bölgeler bizim kutsal mekanlarımızdır. Kutsallığı Kur'an-ı Kerim, Tevrat ve İncil tarafından tescil edilmiş. Bir Müslüman'ın 'benim meselem değil' demesi mümkün değil.' dedi.
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Taş Medrese'de 'Vakıf Medeniyetinde: Kudüs' konulu konferansında, Kudüs'te barış olmadan dünyada barış olmayacağını belirtti.
Dünyaya barış gelecekse bunun Kudüs'te barış sağlanarak yapılacağını ifade eden Güler, Kudüs'ün üç semavi dinin ortak kutsal mekanı olduğunu vurguladı.
Kudüs'ü idare eden adil, diğer kültür ve medeniyetlerin eserlerine saygılı, tarihi eserlerini geleceğe aktaracak bir anlayışın olması gerektiğini söyleyen Güler, 'İnsanların en hassas oldukları nokta kutsallarıdır. Kutsal insanın namusudur. Kudüs’e barış gelmemesinin en önemli sebebi ne yazık ki fanatik Siyonist bir anlayışın hakim olmasıdır. Hz. İbrahim'den bu yana Osmanlı döneminde de muhafaza edilmiş İslam eserlerini, Müslüman köylerini, camileri, türbeleri, medreseleri, Mekke ve Medine ile Kudüs’ü İsrailliler işgal etti.' diye konuştu.
- 'Filistin Müslüman'ın meselesidir'
Güler, Filistin'in son meşru devletinin Osmanlı Devleti olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bugün, Filistin özerk yönetimi var ama kendi aralarında anlaşabilmiş değiller. Oradaki muhatapların bizim arşivlerimizdeki belgeleri kullanarak vakıf mülklerinin tek tek ölçümünü yapmaları gerekir. Filistinlilere diyeceğiz ki; 'Son meşru devletinizin tapulu mülkleri, tapulu vakıfları burada var. Hepsi burada fotoğraflarıyla birlikte var. Bunları biz size vereceğiz, bununla ilgili çalışmaları hep beraber yapalım.' En azından bu, arazilerin üzerindeki işgallere ebediyen engel olacak. Daha önemlisi kutsal mekanlardaki bu Yahudi işgallerinin önü tamamen kesilmiş olacak. İkincisi ise anlayışımızı düzelteceğiz. Türkiye’de Müslüman olan hiç kimse 'Filistin, Arapların meselesidir. Önce onlar bir savunsunlar bakalım' anlayışında olmasın. O bölgeler bizim kutsal mekanlarımızdır. Kutsallığı Kur'an-ı Kerim, Tevrat ve İncil tarafından tescil edilmiş. Bir Müslüman'ın 'benim meselem değil' demesi mümkün değil. Vatanı savunmak namus borcu olduğu kadar, emaneti korumak ve ihanet etmemek de Müslüman olmanın temel amilidir. Orası bizim emanetimizdir. Orada bir Müslüman'ın kanının akması, bizim ruhumuzu acıtmıyorsa önce insanlığımızı, sonra tarihsel ve kültürel anlamda getirdiğimiz değerleri, ondan sonra da Müslümanlığımızı ciddi anlamda sorgulamamız gerekiyor.'
- 'Selahattin Eyyubi döneminde Kudüs Müslüman hakimiyetine girdi'
Selahattin Eyyubi'nin fethinden sonra Kudüs'ün Müslümanların hakimiyetine girdiğini anımsatan Güler, şunları kaydetti:
'Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar istedikleri gibi ibadet edebileceklerdi. Bütün dinlerin kutsal emanetleri 1918'e kadar muhafaza edildi. 1918 yılında Osmanlı Devleti, Filistin'den çekildi. Önce İngilizler buraya girdi. İngilizlerin girmesiyle de daha önce zorladıkları ama muvaffak olamadıkları Kudüs ve çevresine Yahudi iskanı başlamış oldu. Burada elim bir hata yapıldı o günkü İslam dünyasının Osmanlı Devleti'nin çekilmesinden sonra başsız olmasıydı.'
Kaynak: AA
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Taş Medrese'de 'Vakıf Medeniyetinde: Kudüs' konulu konferansında, Kudüs'te barış olmadan dünyada barış olmayacağını belirtti.
Dünyaya barış gelecekse bunun Kudüs'te barış sağlanarak yapılacağını ifade eden Güler, Kudüs'ün üç semavi dinin ortak kutsal mekanı olduğunu vurguladı.
Kudüs'ü idare eden adil, diğer kültür ve medeniyetlerin eserlerine saygılı, tarihi eserlerini geleceğe aktaracak bir anlayışın olması gerektiğini söyleyen Güler, 'İnsanların en hassas oldukları nokta kutsallarıdır. Kutsal insanın namusudur. Kudüs’e barış gelmemesinin en önemli sebebi ne yazık ki fanatik Siyonist bir anlayışın hakim olmasıdır. Hz. İbrahim'den bu yana Osmanlı döneminde de muhafaza edilmiş İslam eserlerini, Müslüman köylerini, camileri, türbeleri, medreseleri, Mekke ve Medine ile Kudüs’ü İsrailliler işgal etti.' diye konuştu.
- 'Filistin Müslüman'ın meselesidir'
Güler, Filistin'in son meşru devletinin Osmanlı Devleti olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
'Bugün, Filistin özerk yönetimi var ama kendi aralarında anlaşabilmiş değiller. Oradaki muhatapların bizim arşivlerimizdeki belgeleri kullanarak vakıf mülklerinin tek tek ölçümünü yapmaları gerekir. Filistinlilere diyeceğiz ki; 'Son meşru devletinizin tapulu mülkleri, tapulu vakıfları burada var. Hepsi burada fotoğraflarıyla birlikte var. Bunları biz size vereceğiz, bununla ilgili çalışmaları hep beraber yapalım.' En azından bu, arazilerin üzerindeki işgallere ebediyen engel olacak. Daha önemlisi kutsal mekanlardaki bu Yahudi işgallerinin önü tamamen kesilmiş olacak. İkincisi ise anlayışımızı düzelteceğiz. Türkiye’de Müslüman olan hiç kimse 'Filistin, Arapların meselesidir. Önce onlar bir savunsunlar bakalım' anlayışında olmasın. O bölgeler bizim kutsal mekanlarımızdır. Kutsallığı Kur'an-ı Kerim, Tevrat ve İncil tarafından tescil edilmiş. Bir Müslüman'ın 'benim meselem değil' demesi mümkün değil. Vatanı savunmak namus borcu olduğu kadar, emaneti korumak ve ihanet etmemek de Müslüman olmanın temel amilidir. Orası bizim emanetimizdir. Orada bir Müslüman'ın kanının akması, bizim ruhumuzu acıtmıyorsa önce insanlığımızı, sonra tarihsel ve kültürel anlamda getirdiğimiz değerleri, ondan sonra da Müslümanlığımızı ciddi anlamda sorgulamamız gerekiyor.'
- 'Selahattin Eyyubi döneminde Kudüs Müslüman hakimiyetine girdi'
Selahattin Eyyubi'nin fethinden sonra Kudüs'ün Müslümanların hakimiyetine girdiğini anımsatan Güler, şunları kaydetti:
'Yahudiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar istedikleri gibi ibadet edebileceklerdi. Bütün dinlerin kutsal emanetleri 1918'e kadar muhafaza edildi. 1918 yılında Osmanlı Devleti, Filistin'den çekildi. Önce İngilizler buraya girdi. İngilizlerin girmesiyle de daha önce zorladıkları ama muvaffak olamadıkları Kudüs ve çevresine Yahudi iskanı başlamış oldu. Burada elim bir hata yapıldı o günkü İslam dünyasının Osmanlı Devleti'nin çekilmesinden sonra başsız olmasıydı.'