'Milli Gelir 11 Bin Dolar Değil, 22 Bin Dolar Olacaktı'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülke olarak 1991 yılından beri kesintisiz bir şekilde güçlü hükümetler tarafından istikrarlı bir şekilde yönetilmiş olsaydık, bugün bulunduğumuz yerin iki kat üstünde olacaktık. Yani kişi başı milli gelir 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olacaktı” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 37. Muhtarlar Buluşması’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazılarının 16 Nisan halk oylamasında değişikliğin kabul edilmesi halinde geçilecek yeni yönetim sistemini alelade bir durum sandığını belirterek, “Halbuki biz yeni yönetim sistemimizle istikrar ve güveni teminat altına alarak ülke olarak bir üst lige çıkma yolunda önemli bir adım atıyoruz. Şu anda Türkiye’nin başında 1920’den alacak olursak 65’inci, 1950’den alacak olursak 48’inci hükümet var. Şayet hükümet her 5 yılda bir kurulsa, Türkiye istikrar içinde yoluna devam etseydi bugün en fazla 19’uncu, bilemediniz 20’nci hükümetiyle yönetiliyor olacaktı. İşte istikrar bu ama bu istikrarı ne yaptılar? Ortadan kaldırdılar. 65 nire 19-20 nire? Peki bu kadar çok hükümet kurulmasının ne zararı var derseniz. Cevabım; çok büyük zararı var. Öyle 1920’lere filan gitmeden daha yakın tarihten bir örnek vereyim. Türkiye’de 1991 seçimlerinden itibaren bir koalisyon furyası başladı mı? 2002 yılı Kasım’ında AK Parti iktidara gelene kadar bu furya devam etti mi? 1994 ve 2001 krizlerini de içinde barındıran bu furyanın Türkiye’ye maliyeti ne biliyor musunuz? Rakamla bu işin nereye vurduğunu görün. Şayet ülke olarak 1991 yılından beri kesintisiz bir şekilde güçlü hükümetler tarafından istikrarlı bir şekilde yönetilmiş olsaydık, bugün bulunduğumuz yerin iki kat üstünde olacaktık. Yani kişi başı milli gelir 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olacaktı. Bu milletin her bir ferdinin cebinden işte bu paralar çalındı. Peki nereye gitti? Tabii ki rantçıların, faizcilerin, spekülatörlerin cebine gitti. Aynı şey Gezi olaylarında da oldu, orada da aynı şeyi yaptılar. Türkiye’de bir gecede faizlerin yüzde 7 bin 500’lere çıktığı günleri hatırlıyoruz değil mi? Bunlar sipariş üzerine yapıldı ve bu faizler işte bir gecede 7 bin 500’e çıkarken bunu kim ödedi? Benim milletim ödedi.
Mesele bu zaten batıda ne varsa doğuda da o olacak, kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Yazık değil mi bu millete? Biz bir daha milletimizin cebinden kimse parasını çalamasın diye istikrar ve güven ortamını garanti altına alacak bir yönetim sistemini ülkemize kazandırmanın çabası içindeyiz” ifadelerini kullandı.
“BENİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ, FETÖ, RANTÇILAR, DEAŞ, BATI, BİR KISIM LİDERLER SEVMEZ”
Aynı şekilde 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemeyince yaşananların unutulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yetkimi kullanarak hemen bir seçim kararı aldım ve milletin feraseti ortaya çıktı. 1 Kasım’da tekrar tek başına bir iktidar yetkisini verdi. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin nasıl sırtlan gibi ülkemizin üzerine çullandıklarını hatırlıyoruz değil mi? Hendekler, hangi araçlarla bunları yapıyor? Devletin kendilerine sağladığı imkanlarla, o greyderlerle kalkıyorlar oraları açıyorlar. O tüneller, tehdit ediyorlar, evlere giriyorlar, evlerin altında tünellerle şehirler kuruyorlar. En son Bakanım söyledi; bin 500 kişiyi barındırabilecek alanlar, yerin altında şehirler kurdular ama ne oldu? Askerimiz, polisimiz bunları tespit etti, tepelerine bindi, inlerine girdi ve onları orada bitirdi. İşte bunlara da bir daha meydanı bırakmamak için, yürütmenin, yasamanın, yargının kendi kulvarlarında güçlü bir şekilde işlediği bir sistem kuruyoruz. Bunun için güçlü, büyük, müreffeh, istikrarlı Türkiye diyoruz. 16 Nisan’da işte bunlar için ‘evet’ denilmesini istiyoruz. Tayyip Erdoğan’ı seven vardır sevmeyen vardır, hepsine saygı duyarım ama Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin ve Türk milletinin aleyhine herhangi bir işe kalkışmasının mümkün olmadığı hususunda ben herkesin mutabık olduğuna inanıyorum. Beni kimlerin sevmediğini söyleyeyim; beni bölücü terör örgütü, FETÖ, rantçılar, DEAŞ, Batı, bir kısım liderler hiç sevmez ve İsviçre’nin parlamentosunun önünde portreyi koyup şakağıma silah dayayanlar sevmez. Onlardan zaten böyle bir şey beklemek mümkün değil ki. Zaten biz onların sevmesini beklemiyoruz, bizi halkımız sevsin, Hakk kabul etsin, onun rızasını kazanalım yeter. Yarın ölür gideriz ne olacak? İki metreküp mezara gömecekler değil mi ve musallada hoca efendi ‘Cumhurbaşkanı niyetine’ demeyecek, ‘Er kişi niyetine’ diyecek değil mi? Ondan sonra nasıl bilirdiniz diyecek ve bizim için Baki’nin dediği ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer’ diyor ya işte şu yaptıklarımız bunun bir vesilesidir. Bu eserler görüldükçe diyecekler ki ‘Bir gün bu ülkeden bir cumhurbaşkanı geldi geçti, arkadaşlarıyla beraber güzel çalışmalar yaptılar, işte bu köprüleri, okulları, hastaneleri, yolları, havaalanlarını onlar yaptılar’ desinler yeter bizim için” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE BÖYLE BİR MUHALEFET ANLAYIŞIYLA YOLUNA DEVAM EDEMEZ”
“Göreve geldiğimizde 25, şimdi 59 hava limanımız var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eskiden lüks otobüslerin fiyatına şimdi uçağa biniyoruz değil mi? Hava yolu halkın yolu oldu. Binali Bey Ulaştırma Bakanımdı, dedim ki; bak hava yolunu halkın yolu yapacağız ona göre, fiyatlar vesaire ona göre. Türk Hava Yolları tekti ama bakın şimdi 6 tane hava yolu şirketi var, rekabet getirdik. Daha bizim derdimiz var, biz bu millete aşığız, biz dertliyiz, sevdalıyız, tüneller, dağları deliyoruz ya. Niye? Ulaşacağız. Nereye? Ferhat’a, Ferhat da Şirin’e öyle mi? Ferhat Şirin’e ulaştığı anda iş bitmiştir. Şirin millet, Ferhat da biz. 18 maddelik Anayasa değişikliği konusunda 180 tane yalan uydurarak milletin kafasını karıştırmaya çalışmanın adı muhalefet değildir. Türkiye böyle bir muhalefet anlayışıyla yoluna devam edemez. AK Parti’ye, MHP’ye, Büyük Birlik Partisi’ne, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Saadet Partisi’ne gönül veren kardeşlerim hepinize sesleniyorum; gelin 16 Nisan’da birlikte bir milli, yerli ittifak yapalım ve inşallah bu lider ülke Türkiye’yi farklı bir şekilde inşa etme, ihya etme gayreti içinde olalım. Burada hissi davranmayalım, burada hasbi davranalım ve ben bu süreç içerisinde atılacak adımla inanıyorum ki Türkiye çok ciddi bir sıçrama yaşayacak. Çünkü bize bu yakışır ve biz de bunu yaparız, bu millet bunu yapar, bundan hiç şüphem yok. CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimin de böyle bir yönetimi, böyle bir acziyeti hak etmediklerini düşünüyorum. Halkından bu derece uzak, hakikatlere bu derece yabancı, kendi kurduğu sahte dünyaya hapsolmuş bir siyaset anlayışının akıbeti tıpkı 1990’lardaki parti kadroları gibi olacaktır. Milletimiz onları nasıl sandığa gömdüyse, bu anlayışın sonu da aynı olacaktır. Sandıktan çıkmak için yüzde 50+1 oyunun gerektiği cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin devreye girmesiyle bu zihniyet tamamen tasfiye olacaktır. Artık millete söyleyecek sözü, anlatacak projesi, paylaşacak vizyonu olmayanın siyasette esamesi okunmayacaktır. Şahsen kendim de 2019 Kasım’ında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden hazırlanma, proje geliştirme, vizyon ortaya koyma ihtiyacı duyuyorum. Çalışacağız, neredeyse her gün bir başka ilimizde toplu açılış törenlerine katılıp milletimizle kucaklaşırken bir yandan da zihnimin bir köşesinde bu hazırlıkları yapıyorum. Ekibimle bu çalışmaları yapıyorum, yoksa öyle durup dururken sana yürü demezler. Her şeyi nasıl ki başbakanlık noktasında adımları attığımızda o zaman belediye başkanıydım ne diyorlardı? ‘Belediye başkanı ülkeyi yönetemez’ ama biz hazırlıklarımızla çıktık ve nasıl yönetileceğini hepsine gösterdik. O zaman bana ne dedi o zihniyet biliyor musunuz? ‘Muhtar bile olamaz’ demişti hatırlayın. Bunların zihniyeti bu işte, bunlar muhtarlığı çok küçümsüyorlar. Bunlara gereken dersi 16 Nisan’da vermelisiniz. Muhtar öyle hafife alınacak insan değildir, muhtarın ihtarı çok güçlüdür bunu görsünler.”
(Goncagül Özcan - Derya Yetim / İHA)
Kaynak: İHA
Mesele bu zaten batıda ne varsa doğuda da o olacak, kuzeyde ne varsa güneyde de o olacak. Yazık değil mi bu millete? Biz bir daha milletimizin cebinden kimse parasını çalamasın diye istikrar ve güven ortamını garanti altına alacak bir yönetim sistemini ülkemize kazandırmanın çabası içindeyiz” ifadelerini kullandı.
“BENİ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ, FETÖ, RANTÇILAR, DEAŞ, BATI, BİR KISIM LİDERLER SEVMEZ”
Aynı şekilde 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu elde edemeyince yaşananların unutulmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yetkimi kullanarak hemen bir seçim kararı aldım ve milletin feraseti ortaya çıktı. 1 Kasım’da tekrar tek başına bir iktidar yetkisini verdi. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki güçlerin nasıl sırtlan gibi ülkemizin üzerine çullandıklarını hatırlıyoruz değil mi? Hendekler, hangi araçlarla bunları yapıyor? Devletin kendilerine sağladığı imkanlarla, o greyderlerle kalkıyorlar oraları açıyorlar. O tüneller, tehdit ediyorlar, evlere giriyorlar, evlerin altında tünellerle şehirler kuruyorlar. En son Bakanım söyledi; bin 500 kişiyi barındırabilecek alanlar, yerin altında şehirler kurdular ama ne oldu? Askerimiz, polisimiz bunları tespit etti, tepelerine bindi, inlerine girdi ve onları orada bitirdi. İşte bunlara da bir daha meydanı bırakmamak için, yürütmenin, yasamanın, yargının kendi kulvarlarında güçlü bir şekilde işlediği bir sistem kuruyoruz. Bunun için güçlü, büyük, müreffeh, istikrarlı Türkiye diyoruz. 16 Nisan’da işte bunlar için ‘evet’ denilmesini istiyoruz. Tayyip Erdoğan’ı seven vardır sevmeyen vardır, hepsine saygı duyarım ama Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin ve Türk milletinin aleyhine herhangi bir işe kalkışmasının mümkün olmadığı hususunda ben herkesin mutabık olduğuna inanıyorum. Beni kimlerin sevmediğini söyleyeyim; beni bölücü terör örgütü, FETÖ, rantçılar, DEAŞ, Batı, bir kısım liderler hiç sevmez ve İsviçre’nin parlamentosunun önünde portreyi koyup şakağıma silah dayayanlar sevmez. Onlardan zaten böyle bir şey beklemek mümkün değil ki. Zaten biz onların sevmesini beklemiyoruz, bizi halkımız sevsin, Hakk kabul etsin, onun rızasını kazanalım yeter. Yarın ölür gideriz ne olacak? İki metreküp mezara gömecekler değil mi ve musallada hoca efendi ‘Cumhurbaşkanı niyetine’ demeyecek, ‘Er kişi niyetine’ diyecek değil mi? Ondan sonra nasıl bilirdiniz diyecek ve bizim için Baki’nin dediği ‘Baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş meğer’ diyor ya işte şu yaptıklarımız bunun bir vesilesidir. Bu eserler görüldükçe diyecekler ki ‘Bir gün bu ülkeden bir cumhurbaşkanı geldi geçti, arkadaşlarıyla beraber güzel çalışmalar yaptılar, işte bu köprüleri, okulları, hastaneleri, yolları, havaalanlarını onlar yaptılar’ desinler yeter bizim için” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE BÖYLE BİR MUHALEFET ANLAYIŞIYLA YOLUNA DEVAM EDEMEZ”
“Göreve geldiğimizde 25, şimdi 59 hava limanımız var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eskiden lüks otobüslerin fiyatına şimdi uçağa biniyoruz değil mi? Hava yolu halkın yolu oldu. Binali Bey Ulaştırma Bakanımdı, dedim ki; bak hava yolunu halkın yolu yapacağız ona göre, fiyatlar vesaire ona göre. Türk Hava Yolları tekti ama bakın şimdi 6 tane hava yolu şirketi var, rekabet getirdik. Daha bizim derdimiz var, biz bu millete aşığız, biz dertliyiz, sevdalıyız, tüneller, dağları deliyoruz ya. Niye? Ulaşacağız. Nereye? Ferhat’a, Ferhat da Şirin’e öyle mi? Ferhat Şirin’e ulaştığı anda iş bitmiştir. Şirin millet, Ferhat da biz. 18 maddelik Anayasa değişikliği konusunda 180 tane yalan uydurarak milletin kafasını karıştırmaya çalışmanın adı muhalefet değildir. Türkiye böyle bir muhalefet anlayışıyla yoluna devam edemez. AK Parti’ye, MHP’ye, Büyük Birlik Partisi’ne, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Saadet Partisi’ne gönül veren kardeşlerim hepinize sesleniyorum; gelin 16 Nisan’da birlikte bir milli, yerli ittifak yapalım ve inşallah bu lider ülke Türkiye’yi farklı bir şekilde inşa etme, ihya etme gayreti içinde olalım. Burada hissi davranmayalım, burada hasbi davranalım ve ben bu süreç içerisinde atılacak adımla inanıyorum ki Türkiye çok ciddi bir sıçrama yaşayacak. Çünkü bize bu yakışır ve biz de bunu yaparız, bu millet bunu yapar, bundan hiç şüphem yok. CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimin de böyle bir yönetimi, böyle bir acziyeti hak etmediklerini düşünüyorum. Halkından bu derece uzak, hakikatlere bu derece yabancı, kendi kurduğu sahte dünyaya hapsolmuş bir siyaset anlayışının akıbeti tıpkı 1990’lardaki parti kadroları gibi olacaktır. Milletimiz onları nasıl sandığa gömdüyse, bu anlayışın sonu da aynı olacaktır. Sandıktan çıkmak için yüzde 50+1 oyunun gerektiği cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin devreye girmesiyle bu zihniyet tamamen tasfiye olacaktır. Artık millete söyleyecek sözü, anlatacak projesi, paylaşacak vizyonu olmayanın siyasette esamesi okunmayacaktır. Şahsen kendim de 2019 Kasım’ında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden hazırlanma, proje geliştirme, vizyon ortaya koyma ihtiyacı duyuyorum. Çalışacağız, neredeyse her gün bir başka ilimizde toplu açılış törenlerine katılıp milletimizle kucaklaşırken bir yandan da zihnimin bir köşesinde bu hazırlıkları yapıyorum. Ekibimle bu çalışmaları yapıyorum, yoksa öyle durup dururken sana yürü demezler. Her şeyi nasıl ki başbakanlık noktasında adımları attığımızda o zaman belediye başkanıydım ne diyorlardı? ‘Belediye başkanı ülkeyi yönetemez’ ama biz hazırlıklarımızla çıktık ve nasıl yönetileceğini hepsine gösterdik. O zaman bana ne dedi o zihniyet biliyor musunuz? ‘Muhtar bile olamaz’ demişti hatırlayın. Bunların zihniyeti bu işte, bunlar muhtarlığı çok küçümsüyorlar. Bunlara gereken dersi 16 Nisan’da vermelisiniz. Muhtar öyle hafife alınacak insan değildir, muhtarın ihtarı çok güçlüdür bunu görsünler.”
(Goncagül Özcan - Derya Yetim / İHA)