Bir Sahnede İki Dünya Prömiyeri
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Dünya Dans Günü kutlamalarına 'Sondan Önce' pas de deux'ü ile başlarken, Çaykovski'nin müziği eşliğinde '3 Aşk' ve Vivaldi'nin müziğiyle '4 Mevsim'in dünya prömiyeri yapıldı '3 Aşk'ın koreografı Belçikalı sanatçı Sonnenbluck: 'Ülkem dışındaki ilk balemi Türkiye'de yaptım. Fakat gerçekten güzel oldu. Burada çok büyük sanatçılar var' '3 Aşk, hayatımdan kesitler aslında. Çünkü hayatımda 3 büyük aşk yaşadım. Neden Çaykovski'nin 'Patetique Senfonisi' derseniz, çünkü bu eser bu hikaye için çok uygun. Hayatınızda olanlar üretiminizi çok etkiliyor' 'Kalbimin bir kısmını burada bırakıp gideceğim. Ama çok yakında döneceğim, hep birlikte göreceğiz' '4 Mevsim'in koreografı Seyrek: 'Bu 4 Mevsim'de bugünkü insan karmaşasının, yaşamın deviniminin altını çiziyoruz'
İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Dünya Dans Günü etkinlikleri kapsamında, Kadıköy Süreyya Opera Sahnesi'nde seyircinin karşısına 3 eserle çıktı.
Etkinlik, Belçikalı sanatçı David Sonnenbluck'un 'Sondan Önce' adlı neoklasik 'pas de deux'sü ile başladı. Müziği R. Strauss'a ait, sanatçının yıllar önce Belçika'da koreografisini yaptığı 'Aşk Şarkısı' adlı balenin son bölümü olan eserde, Melike Koper ve Oliver Spence dans etti. Piyanist Fügen Yiğitgil'e soprano Perihan Artan'ın yorumu renk kattı.
Bu eserin ardından Sonnenbluck'un neoklasik koreografisi, Çaykovski'nin müziği eşliğinde '3 Aşk' sunuldu.
'Altın Kadın'ı Melike Koper, 'Yeşil'i Gizem Atik Tuncay ve Melih Mertel, 'Kırmızı'yı Deniz Kılınç ve Batur Büklü, 'Mavi'yi Maia İto ve Mehmet N. Arkan, 'Ekru'yu Berfu Elmas ve Deniz Özaydın'ın sahnelediği eserde, sanatçıların performansı göz doldurdu.
'3 Aşk'ın ardından sahne, Uğur Seyrek'in modern koreografisi '4 Mevsim'e bırakıldı. Vivaldi'nin müziğiyle '4 Mevsim' canlandırılırken, 'İlkbahar'ı Gizem A. Tuncay ve Deniz Özaydın, 'Yaz'ı Deniz Kılınıç ve Batur Büklü, 'Sonbahar'ı Julia Hartmann ve Olcay Tunçeli, 'Kış'ı Ebru Cansız ve Oliver Spence sahneye yansıttı.
Eserde, 11 kızı Eymen Arıslı, Çağrı Ç. Hazan, Berfu Elmas, Maia İto, Deniz Sabaz, Asena Ökte, Zeynep Serpen, Sanem Şilliler, Buket Polat, Naz Kurtuluş ve Hazal Çoruk, 5 erkeği ise Cem Çelik, Deniz Polat, Alican Güçoğlu, Mutlu Cankup ve Sinan Kaymak sahneledi.
İzleyenler eserlerde yüksek performans gösteren dansçıları ayakta alkışladı.
- 'Ülkem dışındaki ilk balemi Türkiye'de yaptım'
Etkinlikte 'Sondan Önce' ve '3 Aşk'ın koreografı David Sonnenbluck, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
'Daha önce de Türkiye'ye geldiğinizi biliyoruz. Fark var mı? Nasıl buldunuz dansçıların performanslarını?' sorusuna Sonnenbluck, 'Çok iyi buldum. Çünkü uzun zamandır bu kadar yetenekli, iyi dansçıları bir arada görmemiştim. Gerçekten, büyük ilerleme kaydetmişler.' dedi.
Bir topluluk için eser üretirken önceliklerinin neler olduğu sorusu üzerine Sonnenbluck, dansçıların kabiliyetleri ve performanslarının önemine işaret etti.
İlk defa ülkesi dışındaki bir topluluğa koreografi yaptığını vurgulayan Sonnenbluck, şunları söyledi:
'Her zaman kendi ülkemdeki topluluklar ve dansçılar için koreografiler yaptım. Ülkem dışındaki ilk balemi Türkiye'de yaptım. Bu benim için çok zorlayıcıydı. Çünkü nasıl çalışacağımı bilmiyordum. Fakat gerçekten güzel oldu. Burada çok büyük sanatçılar var. Çok iyi çalıştık. Bu çok kritik bir çalışmaydı aslında... Dansçılar stilimi bilmiyorlardı, farklı kültürlere sahiptik. Her şey çok farklıydı. Fakat sonuç gerçekten çok enteresan oldu. Çünkü dansçılar hemen adapte oldu ve hepsi bana inandı. Gerçekten çıkan sonuca inanamıyorum.'
Sonnenbluck, '3 Aşk'ın müziği de koreografisi de çok etkileyici ve trajik. Bununla ilgili neler söylersiniz?' sorusuna '3 Aşk, hayatımdan kesitler aslında. Çünkü hayatımda 3 büyük aşk yaşadım. Neden Çaykovski'nin 'Patetique Senfonisi' derseniz, çünkü bu eser bu hikaye için çok uygun. Hayatınızda olanlar üretiminizi çok etkiliyor. Belki seneye 'Patetique Senfoni' gibi bir eser üzerine bale yapmayacağım. Belki çok komik, mutlu bir çalışma çıkacak. Hayat değişiyor, insan değişiyor. Sanatçı yaşadıklarından çok etkileniyor.' karşılığını verdi.
- 'İstanbul'a yeni projelerle gelmeyi çok isterim'
Belçikalı sanatçı, İstanbul'a yeni projelerle gelmeyi çok istediğini belirterek, şunları kaydetti:
'En kısa ve en mümkün olan zamanda yine geleceğim. Bugün ülkeme dönüyorum, belki de haftaya yine gelirim. Çünkü stüdyoda olmak, çok çalışmak kalbimi dinlendiriyor. Bana çok iyi geliyor. Çok kötü günler geçiriyorum. Bu eseri hazırlarken babamı kaybettim. Ama stüdyoda çalışmak bana gerçekten yardım ediyor. Herkes, tüm sanatçılar, bütün topluluk bana çok yardım etti bu süreçte. Bu benim için çok inanılmaz kıymetli ve önemliydi. Ciddiyim, çünkü bugünlerde ayakta durmak benim için gerçekten çok zordu. Bu yardımları, bana gösterilen bu yakın ve sıcak ilgiyi unutmayacağım. Kalbimin bir kısmını burada bırakıp gideceğim. Ama çok yakında döneceğim, hep birlikte göreceğiz.'
- Vivaldi'nin müziği eşliğinde '4 Mevsim'
'4 Mevsim'in koreografı Uğur Seyrek de eserde durmadan dans edildiğini ifade ederek, 'Belli bir süre sonra bayağı yorucu olmaya başlıyor. Yorucu olunca da bu sefer hareketin derinliği azalıyor. Ama benim istediğim başından sonuna hızın ve derinliğin tam olması. Bundan sonra yapacaklarım çok daha iyi yolda olacaktır.' dedi.
'A. Vivaldi'nin mevsimleri sadece müzik olarak dinlendiğinde ilkbaharın coşkusunu, yazın sıcağını, sonbaharın melankolisini hissettiriyor. Ama sizin balenizde durum farklı, ne diyor sizin baleniz?' sorusunu Seyrek, şöyle yanıtladı:
'Mevsimleri söylüyor… Tabii çiçekleri koymamın ve bunların ayçiçeği olmasının önemi var. Ayçiçeği çok özel bir çiçektir. Çok üreticidir. Kendi içinde binlerce yeni yaşam sunar. Kadınlarda olan üreticilik gibi… Bu hayatta ilişkiler hep flörtle başlar. İlkbahar da işte flört gibi, doğuş gibi.. Yaz daha dinamik, çok değişken. Cırcır böceklerinin ötüşü gibi yazmış Vivaldi. Aslında tüm sanatçılarda vardır, gördüğün güncel olayların yansımasını yaparsın. Bu 4 Mevsim'de de bugünkü insan karmaşasının, yaşamın deviniminin altını çiziyoruz. Flörtten, aşktan sonra nefrete dönüş. Şemsiyelerle kendi egosuna dönüşü, saklanması. Ondan sonra da işte normal ölüm süreci geliyor ve tekrar oradan doğuyor, deviniyor.'
Seyrek, 'Hayalinizde büyük, ütopik bir proje var mı?' sorusu üzerine, 'Olmaz mı çok... Zaten bütün sanatçılarda hayal etmek vardır. Ben dansçılara da söylüyorum 'Hayal etmekten, gerçekleştirmekten ve onun peşinden koşmaktan korkmayın.' Çünkü en büyük kazanç hayal etmek ve ortaya bir şey çıkarmak insanlar için. İnsan hayal ettikçe var oluyor ve aslında insan var etmek için doğuyor. Yaşamda bir şey yapmamız lazım. Onun mücadelesini veriyoruz. Her şey de işte ondan oluyor.' diye konuştu.