TÜBİTAK Bölge Koordinatörü Prof. Dr. Sebahattin Ünalan Açıklaması
TÜBİTAK Bölge Koordinatörü Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, bitmeyen sınavların öğrencilerin eğitim ve sosyal hayatında tahribatlara neden olduğunu ve gençliği körelttiğini söyledi.
Geçen hafta Kayseri’de düzenledikleri TÜBİTAK Ortaokul Öğrencileri Proje Yarışmasının sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, yarışmaya başvuru yapan 395 projede, ortaokul öğrencilerinde beklediklerinin çok üzerinde bir başarı ile karşılaştıklarını, ancak, bu başarının sınav ağırlıklı eğitim politikası değişmezse, köreleceğini ifade etti.
“Yeni nesil öğrencilerimizin 8 gömlek üstünde”
Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, “Daha önce TÜBİTAK olarak sadece lise öğrencileri arasında bu yarışmayı düzenliyorduk. Milli Eğitim tarafından düzenlenen yarışmayı ilk kez biz devraldık bu yıl. Açıkça söylemek gerekirse, çocukların potansiyellerinin, seviyelerinin çok üzerinde olduğunu gördük. Hatta üniversitelerimizdeki gençlerimizle bu çocuklarımız arasında uçurum olduğunu gördük. Bu çocuklar bizim elimizde bulunan çocukların 8 gömlek üstünde. Bunu bilimsel toplantılarda da dile getirdik. Keşke bu çocukları akademisyen alımlarında da karşımızda görsek. Ancak bu öğrenciler üniversiteye geldiklerinde standart yükselecek diye de doğrusal bir mantık kurmak mümkün değil. Çünkü onların tek bir hayat tarzı var, o da sınav. Sınav sistemleri, ailelerin yaklaşımları, okulların yüksek puan alsın diye çocuklara aşırı yüklenmeleri eğitim yaşamında geri döndürülmez tahribatlara neden oluyor ve cevher gitgide köreliyor” diye konuştu.
“Üniversitelerdeki başarı seviyeleri giderek düşüyor”
Türkiye’de üniversitelerdeki öğrenci başarı seviyelerinin de geçmiş yıllara göre giderek düştüğünü dile getiren Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, “Bu, yalnızca Anadolu’daki üniversitelerde böyle değil. Geçen yıl, ondan önceki yıl, Boğaziçi Üniversitesi’nde, ODTÜ’de jürilere girdik. Sohbetlerimizde onlar da bunu söylüyor. Türkiye’de en yüksek puanla öğrenci alan fakülteler tıp fakülteleridir, onlar da sorsanız öyle derler. Bu, sosyolojik bir olaydır ve benim nacizane görüşüm şu anda milli eğitim programları arasında sorgulanması gereken bir çok program var” dedi.
“Özel okuldaki öğrenciler proje yarışmalarında daha başarılı”
Proje yarışmalarında, özel okullardaki öğrencilerin gerek katılım, gerekse başarı düzeyleri açısından daha iyi durumda olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, “Bunun gerekçesi çok basit, özel okulların maddi imkanları daha geniş. Yani araştırma laboratuarlarında veya malzeme konusunda daha rahatlar. Ama devlet okullarında maalesef böyle bir şans yok” dedi.
Beyin göçünün engellenmesi için
İlgili kurumların konuyla ilgili acil çözümler üretmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, aksi takdirde beyin göçünün önüne geçilemeyeceğini ifade etti.
Prof. Dr. Sebahattin Ünalan, sözlerini şöyle tamamladı:
“Önümüzde 8-10 yılda çok şeyin değişeceğine inanıyorum. En azından tersine beyin göçü bile olacaktır. Ama bunun için bir sistem oluşturulması gerekir ve devletin yapması gereken çok şey var. Bununla ilgili olarak, özel öğrenciler için birimler kurulması şeklinde bir takım çalışmalar olduğunu biliyoruz. Bunlar artarak devam ettikçe ve sistem değiştikçe, gelecekteki problemlerin yavaş yavaş ortadan kalkacağı beklentisindeyim.”