Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanı Çelik Açıklaması
'Memleketi uzun yıllardır idare eden bir iktidar olarak diyoruz ki; 'evet' demek istikrar demek 'hayır' demek koalisyon ve kargaşa demek. O kadar çok argüman üretiliyor ki. Satır satır, her şeyden bir şey çıkartılmaya çalışılıyor. 18 madde değişiyor. Gönül arzu ederdi ki, bu anayasanın tamamı değişsin' 'Bu anayasa Kenan Evren ve arkadaşlarının önümüze koydukları bir anayasa. 40 yıldır da 'bizi bununla idare edeceksiniz' dayatmasıyla karşı karşıyayız. 'Gelin değiştirelim' diyoruz. Gelmiyorlar. Ancak uzlaşılan 18 maddelik değişiklikle karşınızdayız' 'Ona 'hayır', buna 'hayır', her şeye 'hayır'. Eğer biz 'evet' yerine 'hayır' kampanyası yürütseydik, kesinlikle bunlar 'evet' diyecekti. Hiçbir mantık yok'
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, 'Memleketi uzun yıllardır idare eden bir iktidar olarak diyoruz ki; 'evet' demek istikrar demek 'hayır' demek koalisyon ve kargaşa demek. O kadar çok argüman üretiliyor ki. Satır satır, her şeyden bir şey çıkartılmaya çalışılıyor. 18 madde değişiyor. Gönül arzu ederdi ki, bu anayasanın tamamı değişsin.' dedi.
Çelik, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin 'Siyaset Meydanı' programında 'Yeni Anayasa ve Referandum' oturumuna katıldı.
Tarihin süzgeçten geçerek gençlerin kafasına nakşedilmesinin ve gençlerin geçmişi özümsemesinin önemine değinen Çelik, Türkiye'nin sorunlu bir coğrafyada bulunması nedeniyle gençlerin daha çok çalışması gerektiğini ifade etti.
Çelik, 15 Temmuz'un 140 yıllık darbeler tarihinin son raundu olması temennisinde bulunarak, 'İnşallah 16 Nisan 140 yıllık sürecin kapatıldığı bir tarih olur.' dedi.
Her evde ve her cepte haberleşme aracı bulunduğunu ve bu haberleşme aracıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın zor ortamda millete hitap ederek, milletin meydanlara döküldüğünü aktaran Çelik, 'Böylece 'ByLock'ta örgütlenen darbe girişimi 'Face Time' ile darbe yedi.' ifadesini kullandı.
Çelik, Osmanlı Devleti ile Türkiye'nin darbe ve siyasi tarihini anlatarak, 28 Şubat süreci ile meşru hükümete müdahalede bulunulduğunu anımsattı.
Önceki dönemlerde basının önce darbeyi kışkırttığını, darbenin ardından da bunu meşrulaştırmanın yoluna gittiğini dile getiren Çelik, bugüne kadar yaşanan darbe ve muhtıra sürecindeki gazete manşetlerini hatırlattı.
Çelik, her darbenin kendinden önceki darbeden etkilendiğini ve kendisinden sonraki darbeyi etkilediğini vurgulayarak, 'Statüko durmadı. Millet iradesini durdurmak için her yolu denediler ve akabinde cumhurbaşkanlığı seçimi zamanı geldi. 367 garabetini önümüze koydular. 367; anayasada, kanunda, mevzuatta, teamülde yok. Nereden çıktı 367? O gün cumhurbaşkanlığında 367 aranmasaydı, bugün bu tartışmalara gerek var mıydı? O gün siz meclisin yolunu tıkadınız. Milletvekillerine cumhurbaşkanını seçtirmediniz.' şeklinde konuştu.
- 'Vizesinin iptali için herkesi mi arıyorsunuz?'
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik, AK Parti'yi kapatma davası, MİT'i ele geçirme çalışmaları, Gezi olayları ve 17-25 Aralık olayları ile iktidarı alaşağı etmeye çalıştıklarını belirterek, 'En sonunda 15 Temmuz akşamı da asker kılıklı silahlı unsurların, milletin silahını millete doğrulttukları acı tabloyu bizlere yaşattılar. Tüm bu yaşananların aslında 15 Temmuz'un öncüsü olduğunu şimdi çok daha iyi görüyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi aynı zamanda Sevr'i tamamlama ve Türkiye'yi parçalama girişimi olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz.' değerlendirmesinde bulundu.
Bir indirilmiş bir de uydurulmuş din olduğuna işaret eden Çelik,'Maalesef gençlerin beyni yıkanmış, ailelerinden ve milli değerlerinden kopartılmıştır. 'Devletin sınırı yoktur, bütün dünya devlettir. Aile diye bir şey yoktur.' diyorlar. Tacikistan'a gittiğimde gördüm; 12 yıldır çocuk orada. Saf, iyi niyetli hizmet ettiğini zannediyor ama hayatından kopartılmış. Kim? Garip Anadolu çocuğu. Bunları görmemiz gerekiyor.' ifadelerini kullandı.
Çelik, FETÖ'nün hedefe giderken her yolu mübah saydığını dile getirerek, özel,bireysel,toplumsal yaşantının ve kuralların FETÖ tarafından önemsenmediğini anlattı.
Olayın büyük ve derin yönlerinin olduğunu unutmadan, rehavete kapılmadan çalışmaların sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
'Darbeler karşısında Batı'nın tutumu da son derece enteresan. Daha önceki darbelerde 'bizim çocuklar yaptı' diyerek çıkışları olmuştu. 15 Temmuz gecesi suspus oldular. Batı için tehditler kendilerine dönük olmadıktan sonra demokrasinin helvadan bir put olduğunu ve yeri gelince de yenebileceği anlayışını ortaya koydular. Şimdi bir ülke başkonsolosunun terör eylemlerinin öncülerinden birisi ile ilgili söylediklerini medyada izliyorsunuz. Telefonla arıyor. 'Niye aradın?' diye sorduklarında 'Vizesinin iptali için aradık' diyor. Vizesinin iptali için herkesi mi arıyorsunuz siz? Onu niye arıyorsunuz? Önemli bir ülkenin başkonsolosu bunu söylüyor. Usame bin Ladin'i aradınız mı siz? 'Ey bin Ladin, senin de vizeni iptal ettik' dediniz mi? Yok. Niye bunu arıyorsunuz? Tezgah belli. Tezgah bu millete kurulan büyük bir tezgah. İşin içinde kimler var? Hangi ülkeler var? İletişimin geliştiği çağda bunu örtbas edemiyorlar. Örtbas etmeleri de mümkün değil.'
Çelik, geçen hafta 10 sığınmacının kıyıya vurduğunu belirterek, 'İnsan çok, insanlık yok. İnsanlık bitmiş. 7 milyar insan var. Nitelik olmadıktan sonra ne anlamı var? 'Ölsün. Bana bin kişi gönderme' diyor. Ben Şanlıurfa milletvekiliyim. 500 bin Suriyeli var. Toplamda da 3 milyon Suriyeli var. Ne olacak bu insanlar? Ne yapsın Halep'teki insan? Kendiniz düşünebiliyor musunuz? Uluslararası güçler, Rusya, ABD ve Beşşar Esed bombalar yağdırıyor. Nereye gidecek bu insanlar? Böyle bir merhametsizlik olur mu? Bu kadar insanlıktan çıkılır mı? Bu ekmeği paylaşmayıp da ne yapacaksınız? Böyle duyarsız bir dünya olabilir mi? İnsan hakları dediğiniz Batı'da onu da gördük. İnsan hakkı falan yok. Kendilerine bir şey varsa çok iyi, yoksa kim ölürse ölsün. Onlar için önemli değil.' şeklinde konuştu.
- 'Millet 4 yıl beklemeyip, işi 4 saatte bitirdi'
Faruk Çelik, her darbeden 4 yıl sonra seçim yapıldığını ve milletin 4 yıl sonra intikamını hemen aldığını aktararak, 'Millet; 'Sen misin Adnan Menderes'i gönderen, onun devamı olan Süleyman Demirel'i getiriyorum. Sen misin Demirel'i götüren, onun devamı olan Turgut Özal'ı getiriyorum. Sen misin Necmettin Erbakan'ı gönderen, onun devamı il başkanı ve belediye başkanı Tayyip Erdoğan'ı getiriyorum' demiş. Ancak 15 Temmuz'da milletin sabrı bitmiş artık. Millet 4 yıl beklemeyip, işi 4 saatte bitirdi. Çünkü neler kaybettiğini biliyor.' diye konuştu.
Postallı adaletten, dipçikli hukuktan, süngülü demokrasiden ve milli iradeyi yok sayan medyadan hiç kimseye fayda gelmediğini vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Memleketi uzun yıllardır idare eden bir iktidar olarak diyoruz ki; 'evet' demek istikrar demek 'hayır' demek koalisyon ve kargaşa demek. O kadar çok argüman üretiliyor ki. Satır satır, her şeyden bir şey çıkartılmaya çalışılıyor. 18 madde değişiyor. Gönül arzu ederdi ki, bu anayasanın tamamı değişsin. Bu anayasa Kenan Evren ve arkadaşlarının önümüze koydukları bir anayasa. 40 yıldır da 'bizi bununla idare edeceksiniz' dayatmasıyla karşı karşıyayız. 'Gelin değiştirelim' diyoruz. Gelmiyorlar. Ancak uzlaşılan 18 maddelik değişiklikle karşınızdayız. Neden buna ihtiyaç duyuyoruz? Bu anayasa Kenan Evren'e göre dizayn edilmiş. Evren, 'Ben devlet başkanı olacağım. O halde benim yetkilerim olacak' diyor. İl müdürlüğü atayacaksınız. Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imza atacak. Niye Cumhurbaşkanı imza atıyor? Çünkü Kenan Evren var. İl müdürünün kim olacağına o karar verecek. 'İstemiyorum' dediğinde çizgiyi çekiyor, il müdürü atanamıyor. Böyle bir anayasada yetkili bir Cumhurbaşkanı var. Hiçbir şeyden de sorumlu değil.'
Çelik, bu kadar yetkilerle donatılmış bir anlayışla devleti yönetmenin mümkün olmadığını aktararak, 'Erdoğan'ın neye ihtiyacı var? Zaten Cumhurbaşkanı. En samimi arkadaşı başbakan. En samimi yol yürüdüğü arkadaşları bakan. Parlamentoda çoğunluk var. Bizim neye ihtiyacımız var? Bizim için yapılan bir şey değil ki... Türkiye'nin önüne getirilen dayatmalar bitsin, milli irade tamamen yönetime yansısın anlayışının neticesidir bu. Ona 'hayır', buna 'hayır', her şeye 'hayır'. Eğer biz 'evet' yerine 'hayır' kampanyası yürütseydik, kesinlikle bunlar 'evet' diyecekti. Hiçbir mantık yok.' değerlendirmesinde bulundu.
Bu memleketin güçlü muhalefete de ihtiyacı olduğuna işaret eden Çelik, 'Güçlü muhalefet olacak ki iktidar da yanlışını, eksiğini hızlı bir şekilde toparlasın. Ama öyle bir niyetleri yok. Orada oturarak maalesef bütün bu sıkıntıyı milletimize yaşatıyorlar.' diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ramazan Evren, konuşmasının ardından Çelik'e çiçek ve plaket takdiminde bulundu.
Kaynak: AA
Çelik, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin 'Siyaset Meydanı' programında 'Yeni Anayasa ve Referandum' oturumuna katıldı.
Tarihin süzgeçten geçerek gençlerin kafasına nakşedilmesinin ve gençlerin geçmişi özümsemesinin önemine değinen Çelik, Türkiye'nin sorunlu bir coğrafyada bulunması nedeniyle gençlerin daha çok çalışması gerektiğini ifade etti.
Çelik, 15 Temmuz'un 140 yıllık darbeler tarihinin son raundu olması temennisinde bulunarak, 'İnşallah 16 Nisan 140 yıllık sürecin kapatıldığı bir tarih olur.' dedi.
Her evde ve her cepte haberleşme aracı bulunduğunu ve bu haberleşme aracıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın zor ortamda millete hitap ederek, milletin meydanlara döküldüğünü aktaran Çelik, 'Böylece 'ByLock'ta örgütlenen darbe girişimi 'Face Time' ile darbe yedi.' ifadesini kullandı.
Çelik, Osmanlı Devleti ile Türkiye'nin darbe ve siyasi tarihini anlatarak, 28 Şubat süreci ile meşru hükümete müdahalede bulunulduğunu anımsattı.
Önceki dönemlerde basının önce darbeyi kışkırttığını, darbenin ardından da bunu meşrulaştırmanın yoluna gittiğini dile getiren Çelik, bugüne kadar yaşanan darbe ve muhtıra sürecindeki gazete manşetlerini hatırlattı.
Çelik, her darbenin kendinden önceki darbeden etkilendiğini ve kendisinden sonraki darbeyi etkilediğini vurgulayarak, 'Statüko durmadı. Millet iradesini durdurmak için her yolu denediler ve akabinde cumhurbaşkanlığı seçimi zamanı geldi. 367 garabetini önümüze koydular. 367; anayasada, kanunda, mevzuatta, teamülde yok. Nereden çıktı 367? O gün cumhurbaşkanlığında 367 aranmasaydı, bugün bu tartışmalara gerek var mıydı? O gün siz meclisin yolunu tıkadınız. Milletvekillerine cumhurbaşkanını seçtirmediniz.' şeklinde konuştu.
- 'Vizesinin iptali için herkesi mi arıyorsunuz?'
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik, AK Parti'yi kapatma davası, MİT'i ele geçirme çalışmaları, Gezi olayları ve 17-25 Aralık olayları ile iktidarı alaşağı etmeye çalıştıklarını belirterek, 'En sonunda 15 Temmuz akşamı da asker kılıklı silahlı unsurların, milletin silahını millete doğrulttukları acı tabloyu bizlere yaşattılar. Tüm bu yaşananların aslında 15 Temmuz'un öncüsü olduğunu şimdi çok daha iyi görüyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi aynı zamanda Sevr'i tamamlama ve Türkiye'yi parçalama girişimi olduğunu çok rahat bir şekilde söyleyebiliriz.' değerlendirmesinde bulundu.
Bir indirilmiş bir de uydurulmuş din olduğuna işaret eden Çelik,'Maalesef gençlerin beyni yıkanmış, ailelerinden ve milli değerlerinden kopartılmıştır. 'Devletin sınırı yoktur, bütün dünya devlettir. Aile diye bir şey yoktur.' diyorlar. Tacikistan'a gittiğimde gördüm; 12 yıldır çocuk orada. Saf, iyi niyetli hizmet ettiğini zannediyor ama hayatından kopartılmış. Kim? Garip Anadolu çocuğu. Bunları görmemiz gerekiyor.' ifadelerini kullandı.
Çelik, FETÖ'nün hedefe giderken her yolu mübah saydığını dile getirerek, özel,bireysel,toplumsal yaşantının ve kuralların FETÖ tarafından önemsenmediğini anlattı.
Olayın büyük ve derin yönlerinin olduğunu unutmadan, rehavete kapılmadan çalışmaların sürdürülmesi gerektiğinin altını çizen Çelik, şunları kaydetti:
'Darbeler karşısında Batı'nın tutumu da son derece enteresan. Daha önceki darbelerde 'bizim çocuklar yaptı' diyerek çıkışları olmuştu. 15 Temmuz gecesi suspus oldular. Batı için tehditler kendilerine dönük olmadıktan sonra demokrasinin helvadan bir put olduğunu ve yeri gelince de yenebileceği anlayışını ortaya koydular. Şimdi bir ülke başkonsolosunun terör eylemlerinin öncülerinden birisi ile ilgili söylediklerini medyada izliyorsunuz. Telefonla arıyor. 'Niye aradın?' diye sorduklarında 'Vizesinin iptali için aradık' diyor. Vizesinin iptali için herkesi mi arıyorsunuz siz? Onu niye arıyorsunuz? Önemli bir ülkenin başkonsolosu bunu söylüyor. Usame bin Ladin'i aradınız mı siz? 'Ey bin Ladin, senin de vizeni iptal ettik' dediniz mi? Yok. Niye bunu arıyorsunuz? Tezgah belli. Tezgah bu millete kurulan büyük bir tezgah. İşin içinde kimler var? Hangi ülkeler var? İletişimin geliştiği çağda bunu örtbas edemiyorlar. Örtbas etmeleri de mümkün değil.'
Çelik, geçen hafta 10 sığınmacının kıyıya vurduğunu belirterek, 'İnsan çok, insanlık yok. İnsanlık bitmiş. 7 milyar insan var. Nitelik olmadıktan sonra ne anlamı var? 'Ölsün. Bana bin kişi gönderme' diyor. Ben Şanlıurfa milletvekiliyim. 500 bin Suriyeli var. Toplamda da 3 milyon Suriyeli var. Ne olacak bu insanlar? Ne yapsın Halep'teki insan? Kendiniz düşünebiliyor musunuz? Uluslararası güçler, Rusya, ABD ve Beşşar Esed bombalar yağdırıyor. Nereye gidecek bu insanlar? Böyle bir merhametsizlik olur mu? Bu kadar insanlıktan çıkılır mı? Bu ekmeği paylaşmayıp da ne yapacaksınız? Böyle duyarsız bir dünya olabilir mi? İnsan hakları dediğiniz Batı'da onu da gördük. İnsan hakkı falan yok. Kendilerine bir şey varsa çok iyi, yoksa kim ölürse ölsün. Onlar için önemli değil.' şeklinde konuştu.
- 'Millet 4 yıl beklemeyip, işi 4 saatte bitirdi'
Faruk Çelik, her darbeden 4 yıl sonra seçim yapıldığını ve milletin 4 yıl sonra intikamını hemen aldığını aktararak, 'Millet; 'Sen misin Adnan Menderes'i gönderen, onun devamı olan Süleyman Demirel'i getiriyorum. Sen misin Demirel'i götüren, onun devamı olan Turgut Özal'ı getiriyorum. Sen misin Necmettin Erbakan'ı gönderen, onun devamı il başkanı ve belediye başkanı Tayyip Erdoğan'ı getiriyorum' demiş. Ancak 15 Temmuz'da milletin sabrı bitmiş artık. Millet 4 yıl beklemeyip, işi 4 saatte bitirdi. Çünkü neler kaybettiğini biliyor.' diye konuştu.
Postallı adaletten, dipçikli hukuktan, süngülü demokrasiden ve milli iradeyi yok sayan medyadan hiç kimseye fayda gelmediğini vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Memleketi uzun yıllardır idare eden bir iktidar olarak diyoruz ki; 'evet' demek istikrar demek 'hayır' demek koalisyon ve kargaşa demek. O kadar çok argüman üretiliyor ki. Satır satır, her şeyden bir şey çıkartılmaya çalışılıyor. 18 madde değişiyor. Gönül arzu ederdi ki, bu anayasanın tamamı değişsin. Bu anayasa Kenan Evren ve arkadaşlarının önümüze koydukları bir anayasa. 40 yıldır da 'bizi bununla idare edeceksiniz' dayatmasıyla karşı karşıyayız. 'Gelin değiştirelim' diyoruz. Gelmiyorlar. Ancak uzlaşılan 18 maddelik değişiklikle karşınızdayız. Neden buna ihtiyaç duyuyoruz? Bu anayasa Kenan Evren'e göre dizayn edilmiş. Evren, 'Ben devlet başkanı olacağım. O halde benim yetkilerim olacak' diyor. İl müdürlüğü atayacaksınız. Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı imza atacak. Niye Cumhurbaşkanı imza atıyor? Çünkü Kenan Evren var. İl müdürünün kim olacağına o karar verecek. 'İstemiyorum' dediğinde çizgiyi çekiyor, il müdürü atanamıyor. Böyle bir anayasada yetkili bir Cumhurbaşkanı var. Hiçbir şeyden de sorumlu değil.'
Çelik, bu kadar yetkilerle donatılmış bir anlayışla devleti yönetmenin mümkün olmadığını aktararak, 'Erdoğan'ın neye ihtiyacı var? Zaten Cumhurbaşkanı. En samimi arkadaşı başbakan. En samimi yol yürüdüğü arkadaşları bakan. Parlamentoda çoğunluk var. Bizim neye ihtiyacımız var? Bizim için yapılan bir şey değil ki... Türkiye'nin önüne getirilen dayatmalar bitsin, milli irade tamamen yönetime yansısın anlayışının neticesidir bu. Ona 'hayır', buna 'hayır', her şeye 'hayır'. Eğer biz 'evet' yerine 'hayır' kampanyası yürütseydik, kesinlikle bunlar 'evet' diyecekti. Hiçbir mantık yok.' değerlendirmesinde bulundu.
Bu memleketin güçlü muhalefete de ihtiyacı olduğuna işaret eden Çelik, 'Güçlü muhalefet olacak ki iktidar da yanlışını, eksiğini hızlı bir şekilde toparlasın. Ama öyle bir niyetleri yok. Orada oturarak maalesef bütün bu sıkıntıyı milletimize yaşatıyorlar.' diyerek sözlerini tamamladı.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Ramazan Evren, konuşmasının ardından Çelik'e çiçek ve plaket takdiminde bulundu.