''Türkiye Libya'yı Yeniden İnşaya Hazır''
SETA Dış Politika Araştırmacısı Kekilli: ''Türkiye, Libya'nın yeniden inşasına her türlü katkıyı vermeye hazır ve Libya Ulusal Mutabakat sürecini destekliyor'' Ruye Türkiye Editörü Doç. Dr. Yıldırım: ''Türkiye ne Tunus'ta ne Mısır'da, hatta bölgede hiçbir aktörü dışlamıyor, tüm bölgede halkın demokrasi ve benzeri taleplerini önemsiyor, buna göre politikalar geliştiriyor. Bunun en iyi örneği, Tunus'ta seçimleri kazanan ElBaci Kaid esSibsi'yi kutlayan ilk ülkenin Türkiye olmasıdır''
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli, 'Türkiye, Libya'nın yeniden inşasına her türlü katkıyı vermeye hazır ve Libya Ulusal Mutabakat sürecini destekliyor.'' dedi.
Ortadoğu Araştırmacıları Derneği (ORDAF) ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Kulübü'nün ortaklaşa düzenlediği, ''Ortadoğu ve Afrika Denkleminde Kuzey Afrika'' başlıklı panel, SETA Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli ve Ru-ye Türkiye Editörü Doç. Dr. Ramazan Yıldırım'ın katılımıyla üniversitenin Üsküdar yerleşkesinde gerçekleştirildi.
Arap Baharı sonrası Kuzey Afrika'da yaşanan toplumsal ve ekonomik gelişmelerin değerlendirildiği panelde Kekilli, Türkiye'nin bölgede ilkesel bir dış politika takip ettiğini ve bu politikaların uzun vadede çok olumlu neticeler vereceğini söyledi.
Libya'da devrim sürecinin Türkiye tarafından desteklendiğini aktaran Kekilli, devrimden sonra Türkiye'nin, 'Libya'nın yeniden inşasına her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunu' açıkladığını dile getirdi. Kekilli, Türkiye'nin halihazırda Libya'daki Ulusal Mutabakat sürecini desteklediğini ifade etti.
Emrah Kekilli, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) inisiyatifi ile teşkil edilen Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) desteklediğini, Libya'daki mevcut sorunların ancak siyasi yollarla çözülebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
''Libya'da, doğu bölgesindeki bazı aktörler, askeri bir yönetim tesis etme arzusu içinde, ancak Libya uzun bir süre askeri yöntemleri benimsemiş bir diktatör tarafından yönetildi. Askeri yönetimlerin ülkeyi getirdiği durum ortada. Bu nedenle, askeri yöntemleri benimseyen aktörlere karşı bölgesel ve uluslararası güçler gerekli tavırları takınmalıdır.''
Bu arada, emekli general Halife Hafter'e bağlı güçlerin Bingazi'nin Ganfuda semtindeki sivilleri kuşatma altında tuttuğunu ve sivillerin asgari hayati ihtiyaçlardan mahrum olduğunu aktaran Kekilli, başta Türkiye olmak üzere bölgesel ve uluslararası aktörlerin bu hususta hemen inisiyatif almaları gerektiğini vurguladı.
- 'Türkiye bölge halkının taleplerini önemsiyor'
Doç. Dr. Yıldırım ise Mısır'da ve Tunus'ta Arap Baharı sonrasında yaşanan süreçleri ve bu süreçler içerisinde İslami hareketlerin siyasal ve ideolojik dönüşümünü değerlendirdi.
Nahda Hareketi lideri Gannuşi'nin Tunus, Fransa ve Şam'da eğitim almasının, doğu ve batı tecrübesine sahip olmasının önemine vurgu yapan Yıldırım, Gannuşi'nin bütün bu tecrübelerini harmanlayarak Tunus'ta siyaset yaptığını söyledi.
Yıldırım, ''Gannuşi'nin ciddi bir siyasi ve düşünce tecrübesi var. Bu çerçevede Arap Baharı sonrası Tunus'ta ortaya çıkan bütün sorunlarda çözüm odaklı tavır takındı. Sorunların muhataplarıyla doğrudan müzakere yöntemini benimsedi.'' dedi.
Gannuşi'nin tecrübesinin Arap Baharı'nın başarısı açısından da bir hayli önemli olduğunu anlatan Yıldırım, Tunus'taki demokrasi tecrübesinin hala devam ediyor olmasının bölgedeki demokrasi talepleri açısından son derece önemli olduğuna dikkati çekti.
Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerdeki bütün aktörlerin Türkiye'de son 10 yılda yaşanan tecrübeyi önemsediğini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye, ne Tunus'ta ne Mısır'da hatta bölgede hiçbir aktörü dışlamıyor, tüm bölgede halkın demokrasi ve benzeri taleplerini önemsiyor, buna göre politikalar geliştiriyor. Bunun en iyi örneği, Tunus'ta seçimleri kazanan El-Baci Kaid es-Sibsi 'yi kutlayan ilk ülkenin Türkiye olmasıdır.''
Kaynak: AA
Ortadoğu Araştırmacıları Derneği (ORDAF) ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Tarih Kulübü'nün ortaklaşa düzenlediği, ''Ortadoğu ve Afrika Denkleminde Kuzey Afrika'' başlıklı panel, SETA Dış Politika Araştırmacısı Emrah Kekilli ve Ru-ye Türkiye Editörü Doç. Dr. Ramazan Yıldırım'ın katılımıyla üniversitenin Üsküdar yerleşkesinde gerçekleştirildi.
Arap Baharı sonrası Kuzey Afrika'da yaşanan toplumsal ve ekonomik gelişmelerin değerlendirildiği panelde Kekilli, Türkiye'nin bölgede ilkesel bir dış politika takip ettiğini ve bu politikaların uzun vadede çok olumlu neticeler vereceğini söyledi.
Libya'da devrim sürecinin Türkiye tarafından desteklendiğini aktaran Kekilli, devrimden sonra Türkiye'nin, 'Libya'nın yeniden inşasına her türlü katkıyı vermeye hazır olduğunu' açıkladığını dile getirdi. Kekilli, Türkiye'nin halihazırda Libya'daki Ulusal Mutabakat sürecini desteklediğini ifade etti.
Emrah Kekilli, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) inisiyatifi ile teşkil edilen Ulusal Mutabakat Hükümetini (UMH) desteklediğini, Libya'daki mevcut sorunların ancak siyasi yollarla çözülebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
''Libya'da, doğu bölgesindeki bazı aktörler, askeri bir yönetim tesis etme arzusu içinde, ancak Libya uzun bir süre askeri yöntemleri benimsemiş bir diktatör tarafından yönetildi. Askeri yönetimlerin ülkeyi getirdiği durum ortada. Bu nedenle, askeri yöntemleri benimseyen aktörlere karşı bölgesel ve uluslararası güçler gerekli tavırları takınmalıdır.''
Bu arada, emekli general Halife Hafter'e bağlı güçlerin Bingazi'nin Ganfuda semtindeki sivilleri kuşatma altında tuttuğunu ve sivillerin asgari hayati ihtiyaçlardan mahrum olduğunu aktaran Kekilli, başta Türkiye olmak üzere bölgesel ve uluslararası aktörlerin bu hususta hemen inisiyatif almaları gerektiğini vurguladı.
- 'Türkiye bölge halkının taleplerini önemsiyor'
Doç. Dr. Yıldırım ise Mısır'da ve Tunus'ta Arap Baharı sonrasında yaşanan süreçleri ve bu süreçler içerisinde İslami hareketlerin siyasal ve ideolojik dönüşümünü değerlendirdi.
Nahda Hareketi lideri Gannuşi'nin Tunus, Fransa ve Şam'da eğitim almasının, doğu ve batı tecrübesine sahip olmasının önemine vurgu yapan Yıldırım, Gannuşi'nin bütün bu tecrübelerini harmanlayarak Tunus'ta siyaset yaptığını söyledi.
Yıldırım, ''Gannuşi'nin ciddi bir siyasi ve düşünce tecrübesi var. Bu çerçevede Arap Baharı sonrası Tunus'ta ortaya çıkan bütün sorunlarda çözüm odaklı tavır takındı. Sorunların muhataplarıyla doğrudan müzakere yöntemini benimsedi.'' dedi.
Gannuşi'nin tecrübesinin Arap Baharı'nın başarısı açısından da bir hayli önemli olduğunu anlatan Yıldırım, Tunus'taki demokrasi tecrübesinin hala devam ediyor olmasının bölgedeki demokrasi talepleri açısından son derece önemli olduğuna dikkati çekti.
Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerdeki bütün aktörlerin Türkiye'de son 10 yılda yaşanan tecrübeyi önemsediğini vurgulayan Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
''Türkiye, ne Tunus'ta ne Mısır'da hatta bölgede hiçbir aktörü dışlamıyor, tüm bölgede halkın demokrasi ve benzeri taleplerini önemsiyor, buna göre politikalar geliştiriyor. Bunun en iyi örneği, Tunus'ta seçimleri kazanan El-Baci Kaid es-Sibsi 'yi kutlayan ilk ülkenin Türkiye olmasıdır.''