Baykal, Almanya'daki Toplantıya Katılmayacak
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Baykal, yarın Almanya'nın Stutgart kentinde halk oylamasına yönelik düzenlenecek toplantıya gitmeme kararı aldığını bildirdi Baykal: 'Biz fikir ve düşünce özgürlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz hukukun üstünlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz herkes için düşünce özgürlüğünü sonuna kadar zorunlu sayan bir anlayışın içindeyiz'
Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, yarın Almanya'nın Stutgart kentinde halk oylamasına yönelik düzenlenecek toplantıya gitmeme kararı aldığını bildirdi.
Baykal, Ulusal Dayanışma Platformu tarafından TBB Litai Otel'de düzenlenen 'Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti' açık oturumuna katıldı.
Açılış konuşması sırasında özel bir konuya temas edeceğini belirten Baykal, 16 Nisan'da Türkiye'nin geleceği ile yakından ilgili çok önemli bir referandum olduğunu hatırlattı. 90 yıllık cumhuriyet birikimlerinin ciddi tehlike altında olduğunu savunan Baykal, halk oylaması dolayısıyla hem Türkiye'de hem de Türkiye dışında çalışmalar yaptıklarını aktardı.
Bu kapsamda kendisinin Almanya'nın Stutgart kentinde yaşayan vatandaşlardan, sivil toplum kuruluşlarından bir toplantıya davet edildiğini bildiren Baykal, 'Oradaki vatandaşlarımız yarın öğleden sonra saat 14.00'de yapılacak toplantıda bir konuşma yapmamı istediler. Bu doğrultuda gerekli girişimleri sonuçlandırdılar, bir salonu kiraladılar, afişler hazırladılar, yerel makamlarla temas kurup izinleri aldılar bana da biletimi gönderdiler.' dedi.
Toplantıya katılmak için yarın sabah 09.30 uçağı ile Almanya'ya gitmesi gerektiğini dile getiren Baykal, ancak dün yaşanan bazı olayların kendisini düşündürdüğünü söyledi. Dün iki bakanın Almanya'da benzer toplantılar yapmak için girişimde bulunduklarını ama son dakikada bu toplantılara izin verilmediğini anımsatan Baykal, kendilerinin karşı olduğu 'evet' düşüncesi için de olsa böyle bir tabloyu kabul etmediklerini belirtti.
Türkiye'de olağan demokratik ülkelerde görülmeyecek şekilde, demokrasinin, hukuk devletinin, fikir ve düşüne özgürlüğünün giderek tıkanmakta olduğunu gördüklerini savunan Deniz Baykal, şöyle konuştu:
'Uluslararası camiada Türkiye'nin hukuk karnesi giderek geriliyor. Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Türkiye demokratik hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşıyor. Onun için bu değişiklik daha da önem kazanıyor. Bu değişiklik bahsettiğim süreci daha da hızlandıracak. Tek adam rejimi dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Türkiye giderek kurumsal bir hukuk devleti yönetiminden, keyfi bir yönetim anlayışına doğru çekiliyor. Bu vahim bir tablo. Buna karşı mücadele vermemiz gerekiyor. Hayati karar, 16 Nisan'da alınacaktır. Milletimiz umut ediyoruz, 'dur' deme imkanını kullanacaktır, kullanmalıdır. Ama biz fikir ve düşünce özgürlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz hukukun üstünlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz herkes için düşünce özgürlüğünün sonuna kadar zorunlu sayan bir anlayışın içindeyiz.'
Almanya'da ortaya çıkan tablo ile iki bakanın düşüncelerini söyleme özgürlüğünden mahrum bırakıldığını tekrarlayan Baykal, 'Biz onların söylediklerinin yanlış olduğuna inanıyoruz ama onların düşüncelerini özgürce sonuna kadar ifade etmeleri gerektiğine de aynı şekilde inanıyoruz.' dedi.
'Ne yapalım öyle olmuş diyemeyiz.' ifadesini kullanan Baykal, rakiplerinin hukukunu, aynen kendilerinin hukuku gibi korumak zorunda olduklarını, bunu da geçmişte tartışmalı da olsa kanıtladıklarını anlattı.
Yüzde 37 oy almış bir partinin genel başkanının siyaset yapmasının önündeki engelleri kaldırmak için pek çok tepkiyi göze alarak, mücadele verdiğini anımsatan Baykal, 'Türkiye'de biz bir mücadele veriyoruz, bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu mücadeleyi sürdürdüğümüz insanların da düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Sadece biz değil herkes düşüncelerini özgürce söyleyebilmelidir. Bizim gibi düşünmeyenler de söylemelidir.' diye konuştu.
Türkiye'de de 'hayır' kampanyası yürütenlerin elektriklerinin kesildiği, salonlarının kiralarının iptal edildiği, olumsuz davranışları çok iyi bildiğini de aktaran Baykal, bu durumu tepkiyle karşıladıklarını dile getirdi.
- 'Bu kararım Türkiye'de de dışarıda da çok iyi anlaşılmalı'
'Almanya'daki o toplantıya katılma kararımı iptal ettiğimi duyurmak istiyorum' diyen Baykal, şöyle konuştu:
'Ancak, bu hükümetin yanlışlarına karşı mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Ama hükümete yurt dışında bir haksızlık yapılmasını da sözünün kesilmesini de toplantısının engellenmesini hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimizin de bilinmesini isterim. Eşit şartlar altında Türkiye'de yarışacağız. Umarım bu, düşünce özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu, ifade özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu Türkiye'de bunu acımasızca kısıtlamaya çalışan iktidarın da anlamasına bir vesile olur. Ben bu tablo karşısındaki tutumumu net bir bu benim düşünerek tartarak aldığım bir karardır, bunun Türkiye'de de dışarıda da çok iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bu mücadelede bel bağladığımız tek dayanak vardır, Türk milletinin kararı. Türkiye'deki sorunları biz kendimiz çözeceğiz, daima doğru bildiğimiz yoldan şaşmayacağız, ulusal kimliğimizin sahiplenmesi mücadelemizi sürdüreceğiz.'
Salondan, bazı izleyicilerin aldığı karara tepki göstermesi üzerine Baykal, şunları kaydetti:
'İçeride sıkıştık diye dışarıdan medet ummayacağız. Yalnızsak yalnızız, kaç kişisiysek o kadarız. İstiklal mücadelesini kazananlar oradan buradan destek mi aldılar? Kimsenin bize himaye ve dostluk vermesinden özel bir tatmin duymayız. Biz Türkiye'ye doğru yaklaşılsın bunun peşindeyiz. Almanya'ya gitmiyorum, toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederim. Biz güçlüklerin farkındayız ama Türkiye'de yapmaya devam edeceğiz. Ben sorumluluğu üstlenerek, bu tablo içinde oraya gitmemeyi uygun gördüm. Bu davranışımın bizim mücadelemize daha olumlu yansımaları olacağını umut ediyorum. Adalet arama mücadelemiz sürecek.'
Baykal, daha sonra anayasa değişikliğine yönelik açıklamalarda bulundu. Deniz Baykal, 'hayır' kararının Türkiye'nin önünde güzel bir ufuk açacağını ancak 'evet' çıkarsa Türkiye'nin çok şey kaybedeceğini öne sürerek, 'Başkanlık Meclis'e kuma getirilmesi demektir' şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
Baykal, Ulusal Dayanışma Platformu tarafından TBB Litai Otel'de düzenlenen 'Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti' açık oturumuna katıldı.
Açılış konuşması sırasında özel bir konuya temas edeceğini belirten Baykal, 16 Nisan'da Türkiye'nin geleceği ile yakından ilgili çok önemli bir referandum olduğunu hatırlattı. 90 yıllık cumhuriyet birikimlerinin ciddi tehlike altında olduğunu savunan Baykal, halk oylaması dolayısıyla hem Türkiye'de hem de Türkiye dışında çalışmalar yaptıklarını aktardı.
Bu kapsamda kendisinin Almanya'nın Stutgart kentinde yaşayan vatandaşlardan, sivil toplum kuruluşlarından bir toplantıya davet edildiğini bildiren Baykal, 'Oradaki vatandaşlarımız yarın öğleden sonra saat 14.00'de yapılacak toplantıda bir konuşma yapmamı istediler. Bu doğrultuda gerekli girişimleri sonuçlandırdılar, bir salonu kiraladılar, afişler hazırladılar, yerel makamlarla temas kurup izinleri aldılar bana da biletimi gönderdiler.' dedi.
Toplantıya katılmak için yarın sabah 09.30 uçağı ile Almanya'ya gitmesi gerektiğini dile getiren Baykal, ancak dün yaşanan bazı olayların kendisini düşündürdüğünü söyledi. Dün iki bakanın Almanya'da benzer toplantılar yapmak için girişimde bulunduklarını ama son dakikada bu toplantılara izin verilmediğini anımsatan Baykal, kendilerinin karşı olduğu 'evet' düşüncesi için de olsa böyle bir tabloyu kabul etmediklerini belirtti.
Türkiye'de olağan demokratik ülkelerde görülmeyecek şekilde, demokrasinin, hukuk devletinin, fikir ve düşüne özgürlüğünün giderek tıkanmakta olduğunu gördüklerini savunan Deniz Baykal, şöyle konuştu:
'Uluslararası camiada Türkiye'nin hukuk karnesi giderek geriliyor. Bu kabul edilebilir bir manzara değildir. Türkiye demokratik hukuk devleti olmaktan hızla uzaklaşıyor. Onun için bu değişiklik daha da önem kazanıyor. Bu değişiklik bahsettiğim süreci daha da hızlandıracak. Tek adam rejimi dediğimiz tablo ortaya çıkıyor. Türkiye giderek kurumsal bir hukuk devleti yönetiminden, keyfi bir yönetim anlayışına doğru çekiliyor. Bu vahim bir tablo. Buna karşı mücadele vermemiz gerekiyor. Hayati karar, 16 Nisan'da alınacaktır. Milletimiz umut ediyoruz, 'dur' deme imkanını kullanacaktır, kullanmalıdır. Ama biz fikir ve düşünce özgürlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz hukukun üstünlüğüne sadece kendimiz için inanmıyoruz. Biz herkes için düşünce özgürlüğünün sonuna kadar zorunlu sayan bir anlayışın içindeyiz.'
Almanya'da ortaya çıkan tablo ile iki bakanın düşüncelerini söyleme özgürlüğünden mahrum bırakıldığını tekrarlayan Baykal, 'Biz onların söylediklerinin yanlış olduğuna inanıyoruz ama onların düşüncelerini özgürce sonuna kadar ifade etmeleri gerektiğine de aynı şekilde inanıyoruz.' dedi.
'Ne yapalım öyle olmuş diyemeyiz.' ifadesini kullanan Baykal, rakiplerinin hukukunu, aynen kendilerinin hukuku gibi korumak zorunda olduklarını, bunu da geçmişte tartışmalı da olsa kanıtladıklarını anlattı.
Yüzde 37 oy almış bir partinin genel başkanının siyaset yapmasının önündeki engelleri kaldırmak için pek çok tepkiyi göze alarak, mücadele verdiğini anımsatan Baykal, 'Türkiye'de biz bir mücadele veriyoruz, bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Bu mücadeleyi sürdürdüğümüz insanların da düşünce özgürlüğünü sonuna kadar savunuyoruz. Sadece biz değil herkes düşüncelerini özgürce söyleyebilmelidir. Bizim gibi düşünmeyenler de söylemelidir.' diye konuştu.
Türkiye'de de 'hayır' kampanyası yürütenlerin elektriklerinin kesildiği, salonlarının kiralarının iptal edildiği, olumsuz davranışları çok iyi bildiğini de aktaran Baykal, bu durumu tepkiyle karşıladıklarını dile getirdi.
- 'Bu kararım Türkiye'de de dışarıda da çok iyi anlaşılmalı'
'Almanya'daki o toplantıya katılma kararımı iptal ettiğimi duyurmak istiyorum' diyen Baykal, şöyle konuştu:
'Ancak, bu hükümetin yanlışlarına karşı mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceğiz. Ama hükümete yurt dışında bir haksızlık yapılmasını da sözünün kesilmesini de toplantısının engellenmesini hiçbir şekilde kabul etmeyeceğimizin de bilinmesini isterim. Eşit şartlar altında Türkiye'de yarışacağız. Umarım bu, düşünce özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu, ifade özgürlüğünün ne kadar önemli olduğunu Türkiye'de bunu acımasızca kısıtlamaya çalışan iktidarın da anlamasına bir vesile olur. Ben bu tablo karşısındaki tutumumu net bir bu benim düşünerek tartarak aldığım bir karardır, bunun Türkiye'de de dışarıda da çok iyi anlaşılması gerektiğini düşünüyorum. Bu mücadelede bel bağladığımız tek dayanak vardır, Türk milletinin kararı. Türkiye'deki sorunları biz kendimiz çözeceğiz, daima doğru bildiğimiz yoldan şaşmayacağız, ulusal kimliğimizin sahiplenmesi mücadelemizi sürdüreceğiz.'
Salondan, bazı izleyicilerin aldığı karara tepki göstermesi üzerine Baykal, şunları kaydetti:
'İçeride sıkıştık diye dışarıdan medet ummayacağız. Yalnızsak yalnızız, kaç kişisiysek o kadarız. İstiklal mücadelesini kazananlar oradan buradan destek mi aldılar? Kimsenin bize himaye ve dostluk vermesinden özel bir tatmin duymayız. Biz Türkiye'ye doğru yaklaşılsın bunun peşindeyiz. Almanya'ya gitmiyorum, toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederim. Biz güçlüklerin farkındayız ama Türkiye'de yapmaya devam edeceğiz. Ben sorumluluğu üstlenerek, bu tablo içinde oraya gitmemeyi uygun gördüm. Bu davranışımın bizim mücadelemize daha olumlu yansımaları olacağını umut ediyorum. Adalet arama mücadelemiz sürecek.'
Baykal, daha sonra anayasa değişikliğine yönelik açıklamalarda bulundu. Deniz Baykal, 'hayır' kararının Türkiye'nin önünde güzel bir ufuk açacağını ancak 'evet' çıkarsa Türkiye'nin çok şey kaybedeceğini öne sürerek, 'Başkanlık Meclis'e kuma getirilmesi demektir' şeklinde konuştu.