Zengin: Korkunç bir karara imza atıldı!
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Özlem Zengin, referandum çalışmaları kapsamında Atatürk Havalimanı'nda görev yapan gazetecileri ziyaret etti.
Basın odasında gazetecilerle sohbet eden Zengin, referandum sürecini ve Hollanda krizini değerlendirdi.
"FARKLI BİR ZEMİNE ÇEKTİ"
Özlem Zengin yaşanan son gelişmelerle referandumun farklı bir anlam kazandığını belirterek “Bu konu sadece sandığa gitme meselesinin ötesinde bir şey. Sadece 'Evet' , 'Hayır'dan öte bir şey ifade ediyor Türkiye için. Bunun böyle olduğunu biliyorduk. Dünya kamuoyunun buna bakışı, Hayır kampanyasına bu kadar aleni şekilde desteklemesi. Evet kampanyasına muhalefet ederken bütün Avrupa'daki hukuk değerleri çiğnemesi bu konuya yaklaşımımızı farklı bir zemine çekti. İnsanımızın da bunu anladığı kanaatindeyim" dedi. 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği referandum kampanyasının sadece siyasi partiler tarafından değil, sivil toplum kuruluşları sporcular ve sanatçılarında da destek verdiğini ifade eden Zengin ,son güne kadar çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Referandumdan 'Evet' çıkması durumunda Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı modeline geçeceğini kaydeden Zengin, “Türkiye yürütme modelini değiştirecek. Türkiye iki sandık koyacak. Birinde yasamayı, birinde yürütmenin başını yani Cumhurbaşkanını belirlemiş olacak. Bu sistem uygulanmaya başladığına ne olduğunu görecekler. Siyaset hayatında kaygılara yer kalmayacak. Emin adımlarla önünü gören bir ülke olacağız" dedi.
Seçilme yaşının 18'e indirilmesiyle Türkiye'de bugüne kadar göz ardı edilen 8 milyon seçmen kitlesi mecliste temsil edileceğinin altını Zengin, bu süreci en çok gençlerin sahiplenmesini gerektiğini belirtti. Anayasa değişikliği referandumuna dünyanın değişik ülkelerinden gelen tepkileri de değerlendiren Zengin gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen bir çok ülkede alt ve orta gelir guruplarında muazzam bir fakirleşme olduğunu belirtti.
İSLAMOFOBİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR
Zengin, “ABD'de Trump'ın gelmesinin en önemli özelliklerinden biri bu. Avrupa'da sert radikal, milliyetçi akımların güçlenmesinin sebebi bu. Kendi hayatında nefes alamayan bir çok Avrupalı kendi ülkesindeki göçmeni kendi hayatını daraltan bir mesele olarak görüyor. Bunu gören bir milliyetçi akım Avrupa'da bütün siyaset alanını domine etmeye başladı. Doğal olarak da liberal partiler, İşçi Partisi kökenler ,olanlarda bu tez karşısında hacminin çok ötesinde buna benzer tezler savunur hale geldiler. Biz Hollanda'da bunu gördük. Böyle bakıldığına güçlenen Türkiye bu muhalefetin tepkisi anlamında bir yüz oluşturdu. Bu yüzde Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımız var. Kötü bir şey ama İslam düşmanlığı var. Avrupa'da İslam karşıtlığı ile siyaset üretenlerin kendi işlerinde gerçek bir İslami korku taşıdıklarını düşünüyorum. Bunu çok aleni bir şekilde yansıtarak kampanya yürütüyorlar. Kendi siyasetlerini bunun üzerinden temellendiriyorlar. Bu dünyayı bekleyen en önemli tehlikelerden birisi. Eğer Avrupa Birliği değerleri yoluna devam etmek istiyorsa muhakkak İslamla barışmak zorunda. İslamı gerçek manası ile anlamak zorunda" dedi.
KORKUNÇ BİR KARARA İMZA ATILDI
Avrupa Birliği Adalet Divanının, "işverenlerin, çalışanlara başörtüsü yasağı getirebileceği" yönündeki kararını da değerlendiren Zengin “ Uluslararası Adalet Divanı'nın korkunç bir karara imza attı. Şuana kadar baş örtülü kadılarla ilgili verdiği bir tane doğru hukuk kararı yok. Ben uzun yıllar avukatlık yapmış baş örtüsü ile le alakalı bir mücadele etmiş biri olarak şunu görüyorum ki Maalesef yargı içinde siyaset barındırıyor. Maalesef içinde tarafgirlik barındırıyor. Avrupa'nın hukuk değerleri sadece kendisi için iyilik istiyor. Sadece kendisi için hukuk değerlerini yaşatmak istiyor. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanlığı liderliğinde kendisi için değil bütün dünya için iyilik ve hukuk isteyen bir ülke.5'ten büyüktürün arkasında a bu var. Dünyadaki herkes için adalet. O yüzden Türkiye'de bütün bu insanların muhalefet ile karşı karşıya geliyor. Yapmamız gereken dünyanın bize atfettiği anlamı değeri Türkiye'de idrak etmek. Bunu anlamak referandumun sonucunu belirleyecek"
Kaynak: İHA
"FARKLI BİR ZEMİNE ÇEKTİ"
Özlem Zengin yaşanan son gelişmelerle referandumun farklı bir anlam kazandığını belirterek “Bu konu sadece sandığa gitme meselesinin ötesinde bir şey. Sadece 'Evet' , 'Hayır'dan öte bir şey ifade ediyor Türkiye için. Bunun böyle olduğunu biliyorduk. Dünya kamuoyunun buna bakışı, Hayır kampanyasına bu kadar aleni şekilde desteklemesi. Evet kampanyasına muhalefet ederken bütün Avrupa'daki hukuk değerleri çiğnemesi bu konuya yaklaşımımızı farklı bir zemine çekti. İnsanımızın da bunu anladığı kanaatindeyim" dedi. 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği referandum kampanyasının sadece siyasi partiler tarafından değil, sivil toplum kuruluşları sporcular ve sanatçılarında da destek verdiğini ifade eden Zengin ,son güne kadar çalışmalarına devam edeceklerini söyledi. Referandumdan 'Evet' çıkması durumunda Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı modeline geçeceğini kaydeden Zengin, “Türkiye yürütme modelini değiştirecek. Türkiye iki sandık koyacak. Birinde yasamayı, birinde yürütmenin başını yani Cumhurbaşkanını belirlemiş olacak. Bu sistem uygulanmaya başladığına ne olduğunu görecekler. Siyaset hayatında kaygılara yer kalmayacak. Emin adımlarla önünü gören bir ülke olacağız" dedi.
Seçilme yaşının 18'e indirilmesiyle Türkiye'de bugüne kadar göz ardı edilen 8 milyon seçmen kitlesi mecliste temsil edileceğinin altını Zengin, bu süreci en çok gençlerin sahiplenmesini gerektiğini belirtti. Anayasa değişikliği referandumuna dünyanın değişik ülkelerinden gelen tepkileri de değerlendiren Zengin gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilen bir çok ülkede alt ve orta gelir guruplarında muazzam bir fakirleşme olduğunu belirtti.
İSLAMOFOBİ ÜZERİNDEN SİYASET YAPILIYOR
Zengin, “ABD'de Trump'ın gelmesinin en önemli özelliklerinden biri bu. Avrupa'da sert radikal, milliyetçi akımların güçlenmesinin sebebi bu. Kendi hayatında nefes alamayan bir çok Avrupalı kendi ülkesindeki göçmeni kendi hayatını daraltan bir mesele olarak görüyor. Bunu gören bir milliyetçi akım Avrupa'da bütün siyaset alanını domine etmeye başladı. Doğal olarak da liberal partiler, İşçi Partisi kökenler ,olanlarda bu tez karşısında hacminin çok ötesinde buna benzer tezler savunur hale geldiler. Biz Hollanda'da bunu gördük. Böyle bakıldığına güçlenen Türkiye bu muhalefetin tepkisi anlamında bir yüz oluşturdu. Bu yüzde Türkiye var. Sayın Cumhurbaşkanımız var. Kötü bir şey ama İslam düşmanlığı var. Avrupa'da İslam karşıtlığı ile siyaset üretenlerin kendi işlerinde gerçek bir İslami korku taşıdıklarını düşünüyorum. Bunu çok aleni bir şekilde yansıtarak kampanya yürütüyorlar. Kendi siyasetlerini bunun üzerinden temellendiriyorlar. Bu dünyayı bekleyen en önemli tehlikelerden birisi. Eğer Avrupa Birliği değerleri yoluna devam etmek istiyorsa muhakkak İslamla barışmak zorunda. İslamı gerçek manası ile anlamak zorunda" dedi.
KORKUNÇ BİR KARARA İMZA ATILDI
Avrupa Birliği Adalet Divanının, "işverenlerin, çalışanlara başörtüsü yasağı getirebileceği" yönündeki kararını da değerlendiren Zengin “ Uluslararası Adalet Divanı'nın korkunç bir karara imza attı. Şuana kadar baş örtülü kadılarla ilgili verdiği bir tane doğru hukuk kararı yok. Ben uzun yıllar avukatlık yapmış baş örtüsü ile le alakalı bir mücadele etmiş biri olarak şunu görüyorum ki Maalesef yargı içinde siyaset barındırıyor. Maalesef içinde tarafgirlik barındırıyor. Avrupa'nın hukuk değerleri sadece kendisi için iyilik istiyor. Sadece kendisi için hukuk değerlerini yaşatmak istiyor. Türkiye Sayın Cumhurbaşkanlığı liderliğinde kendisi için değil bütün dünya için iyilik ve hukuk isteyen bir ülke.5'ten büyüktürün arkasında a bu var. Dünyadaki herkes için adalet. O yüzden Türkiye'de bütün bu insanların muhalefet ile karşı karşıya geliyor. Yapmamız gereken dünyanın bize atfettiği anlamı değeri Türkiye'de idrak etmek. Bunu anlamak referandumun sonucunu belirleyecek"