HDP Grup Toplantısı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, “Anayasa Mahkemesi bir an önce bu hukuk garabeti ile ilgili durumu netleştirerek, bütün Türkiye toplumunu rahatlatacak, bütün ülkeyi rahatlatacak, referandum sürecinde de adil, özgür, demokratik koşulları sağlayacak bir kararı, raporu kamuoyuna sunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
HDP Milletvekili İdris Baluken, HDP Grup toplantısında konuştu.
Baluken, tecrit uygulamasından çıkan bir insanın tarifsiz duygularıyla kürsüye çıktığını belirterek, “Zorlu ama onurlu bir ayrılık dönemi yaşadık. Bu süre içinde buraya gelirken en büyük temennimiz burada olması gerekenlerin, kürsüde konuşması gerekenlerin hitap edeceği bir grup konuşmasının parçası olmaktı. Bugün burada grup konuşmasını benim değil, şu anda Edirne Cezaevinde rehin alınmış olan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın, Kandıra Cezaevinde rehin durumda bulunan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın yapması gerekiyordu. Bunların rehin alınma sürecinden sonra grup toplantılarını yapmak üzere partimiz tarafından görevlendirilmiş olan Parti Sözcümüz Ayhan Bilgen’in yapması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet tarihinin en anormal durumu ile karşı karşıya olduklarını belirten Baluken, “Şu anda meclis çatısı altında bulunması gerekenler, cezaevi çatısı altında bulunuyorlar. 6 milyon oy almış bir siyasi partinin, ki mevcut yasalara ve anayasa’ya göre, 80 milyonun iradesini yansıtan milletvekillerinin Meclis çatısı yerine cezaevi çatısı altında olduğu günlerden geçiyoruz. Bugün onlar bu Meclis çatısı altında değil de, cezaevinde tecrit koğuşlarında bulunuyorlarsa, bugün sizlere seslenmiş bir milletvekili olarak henüz beş altı gün önce aynı cezaevinin tecrit koşullarında 3 aylık bir rehin alınma süreci yaşamışsam, bu durum bütün kamuoyu tarafından çok soğuk kanlı şekilde aklıselim şekilde tartışılmalı diye düşünüyorum. Bir ülkede Meclis çatısı ile cezaevi çatısı arasındaki geçişgenlik bu duruma gelemez” şeklinde konuştu.
Referandum sürecinde bir partinin Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve Belediye Başkanlarının cezaevinde bulunduğunu hatırlatan Baluken şunları söyledi:
“Bu referandum sürecinde bu tabloyu aşmadığınız zaman ortaya çıkan sonucun meşruiyetinden bahsedebilir misiniz? Hem hukuksal hem de siyasi açıdan tam bir akıl tutulması, kördüğüm çıkmazı ile karşı karşıyayız. Normal hukuk devletinde olması gereken bu tarz akıl tutulmasının yaşandığı süreçlerde yerel mahkemelerin, savcılıkların, hakimlerin bu tarz sorun alanlarını aşma noktasında inisiyatif kullanamadığı süreçlerde, ya da siyaset kurumunun, siyasi iktidarın bu tarz sorunları aşma noktasında bir siyasi iradenin inisiyatif koymadığı süreçlerde en üst yargı mercilerinin devreye girerek, bu krizi hukuk devleti normları çerçevesinde çözmesidir. Aradan geçen üç aylık sürece rağmen, hala Anayasa Mahkemesi’nden karar çıkmadı. Anayasa Mahkemesi bir an önce bu hukuk garabeti ile ilgili durumu netleştirerek, bütün Türkiye toplumunu rahatlatacak, bütün ülkeyi rahatlatacak, referandum sürecinde de adil, özgür, demokratik koşulları sağlayacak bir kararı, raporu kamuoyuna sunması gerektiğini düşünüyorum."
Kaynak: İHA
Baluken, tecrit uygulamasından çıkan bir insanın tarifsiz duygularıyla kürsüye çıktığını belirterek, “Zorlu ama onurlu bir ayrılık dönemi yaşadık. Bu süre içinde buraya gelirken en büyük temennimiz burada olması gerekenlerin, kürsüde konuşması gerekenlerin hitap edeceği bir grup konuşmasının parçası olmaktı. Bugün burada grup konuşmasını benim değil, şu anda Edirne Cezaevinde rehin alınmış olan Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş’ın, Kandıra Cezaevinde rehin durumda bulunan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ın yapması gerekiyordu. Bunların rehin alınma sürecinden sonra grup toplantılarını yapmak üzere partimiz tarafından görevlendirilmiş olan Parti Sözcümüz Ayhan Bilgen’in yapması gerekiyordu” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet tarihinin en anormal durumu ile karşı karşıya olduklarını belirten Baluken, “Şu anda meclis çatısı altında bulunması gerekenler, cezaevi çatısı altında bulunuyorlar. 6 milyon oy almış bir siyasi partinin, ki mevcut yasalara ve anayasa’ya göre, 80 milyonun iradesini yansıtan milletvekillerinin Meclis çatısı yerine cezaevi çatısı altında olduğu günlerden geçiyoruz. Bugün onlar bu Meclis çatısı altında değil de, cezaevinde tecrit koğuşlarında bulunuyorlarsa, bugün sizlere seslenmiş bir milletvekili olarak henüz beş altı gün önce aynı cezaevinin tecrit koşullarında 3 aylık bir rehin alınma süreci yaşamışsam, bu durum bütün kamuoyu tarafından çok soğuk kanlı şekilde aklıselim şekilde tartışılmalı diye düşünüyorum. Bir ülkede Meclis çatısı ile cezaevi çatısı arasındaki geçişgenlik bu duruma gelemez” şeklinde konuştu.
Referandum sürecinde bir partinin Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve Belediye Başkanlarının cezaevinde bulunduğunu hatırlatan Baluken şunları söyledi:
“Bu referandum sürecinde bu tabloyu aşmadığınız zaman ortaya çıkan sonucun meşruiyetinden bahsedebilir misiniz? Hem hukuksal hem de siyasi açıdan tam bir akıl tutulması, kördüğüm çıkmazı ile karşı karşıyayız. Normal hukuk devletinde olması gereken bu tarz akıl tutulmasının yaşandığı süreçlerde yerel mahkemelerin, savcılıkların, hakimlerin bu tarz sorun alanlarını aşma noktasında inisiyatif kullanamadığı süreçlerde, ya da siyaset kurumunun, siyasi iktidarın bu tarz sorunları aşma noktasında bir siyasi iradenin inisiyatif koymadığı süreçlerde en üst yargı mercilerinin devreye girerek, bu krizi hukuk devleti normları çerçevesinde çözmesidir. Aradan geçen üç aylık sürece rağmen, hala Anayasa Mahkemesi’nden karar çıkmadı. Anayasa Mahkemesi bir an önce bu hukuk garabeti ile ilgili durumu netleştirerek, bütün Türkiye toplumunu rahatlatacak, bütün ülkeyi rahatlatacak, referandum sürecinde de adil, özgür, demokratik koşulları sağlayacak bir kararı, raporu kamuoyuna sunması gerektiğini düşünüyorum."