Restore Edilen Şeyh Süleyman Mescidi Açıldı
Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İtalyan Mimarlık, Sanat ve Kent Restorasyonu Derneğince yürütülen MedArt Projesi kapsamında restore edilen mescit, Başbakan Yardımcısı Kaynak ve İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Kalenda'nın katılımıyla açıldı Başbakan Yardımcısı Kaynak: 'Bugün dünyanın ihtiyaç duyduğu asıl çözüm, şimdi İtalyan Hükümeti'nin destekleriyle, MedArt Eğitim Projesi'yle burada yaptığımız gibi medeniyetleri birbiriyle çatıştırmadan, medeniyetlerin ortak değerlerine birlikte omuz vermektir, güç vermektir, hayata geçirmektir'.
Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İtalyan Mimarlık, Sanat ve Kent Restorasyonu Derneğince yürütülen Med-Art Projesi kapsamında restore edilen Şeyh Süleyman Mescidi, düzenlenen törenle açıldı.
Zeyrek'te bulunan mescidin açılış törenine, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Carlo Kalenda, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı.
Kaynak konuşmasında, İstanbul ve Roma'nın tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve birçok coğrafyaya siyasi olarak nüfuz ettiğini belirterek, şunları söyledi:
'Ancak her ikisi de gittikleri coğrafyalarda asla bir kültür emperyalizmine teşebbüs ve tevessül etmemişler, orada yaşayan halkın diline, dinine, inancına, ırkına, tercihlerine, kültürlerine saygı göstermişler. Arkalarında bıraktıkları eserler, bugün modern dünyanın, çevrecilerin, çevre bilincinin ulaşmaya çalıştığı seviyededir; coğrafyaya, topoğrafyaya uygun, çevreye uygun eserler bırakmışlardır.'
Osmanlı'nın bir vakıf medeniyeti olduğunu ve kurulan vakıflar vasıtasıyla sadece insanların değil, aç kalan, aç kalması muhtemel tabiattaki tüm canlıların ihtiyacının da vakıf medeniyeti üzerinden karşılandığını anlatan Kaynak, 'Bugün dünyanın ihtiyaç duyduğu asıl çözüm, şimdi İtalyan Hükümeti'nin destekleriyle, Med Art Projesi'yle burada yaptığımız gibi medeniyetleri birbiriyle çatıştırmadan, medeniyetlerin ortak değerlerine birlikte omuz vermektir, güç vermektir, hayata geçirmektir.' diye konuştu.
Kaynak, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA'nın Balkanlar'da, Orta Avrupa'da, Ortadoğu'da ve Kafkaslar'da Osmanlı'nın bıraktığı eserlerin yeniden hayata geçmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Çalışmaların artarak devam edeceğini belirten Kaynak, 'İnanıyoruz ki bu eserler ve şimdi yaptığımız işbirliği, dünyanın ihtiyacı olan hoşgörüyü, karşılıklı dayanışmayı, insanlığın ortak mirasına birlikte sahip çıkmayı, ortak paydalar bulmayı bizlere sağlayacaktır.' dedi.
- 'Restorasyon, bütün dönemleri olduğu gibi korumaya yönelik bir konservasyonu içeriyor'
İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Carlo Kalenda da mescidin geç Roma dönemi, Bizans ve Osmanlı mimari özellikleri taşıdığına değindi.
Mescidin, sembolik ve kültürel bakış açısından çok önemli bir örneği oluşturduğunu belirten Kalenda, 'Restorasyon, bütün dönemleri olduğu gibi korumaya yönelik bir konservasyonu içeriyor. Bu armoni, iki ülkenin bugüne kadar birlikte çalışmalarının, ilişkilerinin armonisi olarak nitelendiriliyor. Sadece büyük tarihler, birbirlerinin değerlerini bu anlamda günümüze taşıyabilir.' diye konuştu.
İstanbul Valisi Vasip Şahin, restorasyon çalışmasının önemine işaret ederek, iki kadim medeniyetin ortak bir eserde, ortak bir çalışma gerçekleştirdiğini söyledi.
Bundan sonra da bu tür paylaşımların daha artması temennisinde bulunan Şahin, 'Biz inanıyoruz ki ne İstanbul'daki ne Roma'daki ne de Paris'teki eserler sadece orada oturan insanların değil, bütün dünyanın ortak mirasıdır. Bu mirası hep birlikte korumalı, geliştirmeli ve geleceğe taşımalıyız.' görüşünü dile getirdi.
Şahin, medeniyetlerin paylaşımların artmasının, insanların barış içinde yaşamasını temin edeceğini vurguladı.
Valilik kanalıyla birçok eseri restore ettiklerini anlatan Şahin, bu sayede İstanbul'un gerçek zenginliğinin ortaya çıkacağını vurguladı.
- 'Bu, aynı zamanda bir eğitim projesi'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise geç Roma döneminden kalan eserin tekrar hayata kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, İstanbul'un 8 bin 500 yıllık bir tarihi olduğunu, kentte birçok medeniyetin izi bulunduğunu ve bunlara dokunulmadığını söyledi.
Topbaş, İstanbul'un fethiyle beraber buradaki eserlere dokunulmadığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Fethin ikinci günü belediye başkanı atandı. Herkes kendi hayatında ve ibadetinde serbest bırakıldı. Bugünkü mabetler, sinagoglar, kiliseler ve camiler, buradaki hoşgörünün gerçek anlamda bir işaretidir. Mabetleri burada olduğu gibi kendi fonksiyonlarında ibadethane olarak kullanmak da ayrı bir güzelliktir. Geçen hafta Taksim'de caminin temelini attık. Orada Aya Triada Kilisesi'nin çan kuleleriyle beraber cami minarelerinin, meydanda dünyaya bir hoşgörüyü yansıtacağını ifade ettik.'
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem de İtalyanların restorasyon konusunda dünyada önemli bir yeri olduğuna işaret ederek, 'Bu sadece bir restorasyon olarak değerlendirilmemeli. Bu aynı zamanda bir eğitim projesi. Restorasyon kapsamında arkadaşlarımızı İtalya'da eğitime götürdük. Buradaki restorasyona gelen katılımcılar oldu. Bu çerçevede Med-Art Projesi kapsamında bu restorasyonu gerçekleştirdik.' dedi.
Konuşmaların ardından İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın yaptırdığı dua ve kurdele kesimiyle Şeyh Süleyman Mescidi yeniden ibadete açıldı.
- Şeyh Süleyman Mescidi
Geç Roma dönemindeki mimari üslup dahilinde inşa edilmiş bir mezar yapısı olan mescit, İstanbul'un fethinden hemen sonra Şeyh Süleyman Efendi tarafından tekkeye çevrildi. Etrafında bir hazire meydana gelen mescit, 18. yüzyılın ortalarındaki deprem veya yangında zarar görünce onarılırken, minber eklenmek suretiyle burada cuma namazı kılınmaya başlandı. 19. yüzyılda da bazı doğal afetlere maruz kalan eser, Osmanlı döneminin sonlarına doğru bir kez daha elden geçirildi ve bir yangın sonrası sıvalarıyla kalem işi bezemeleri yenilendi.
Farklı tarihlerde çeşitli tadilatlardan geçirilen Şeyh Süleyman Mescidi'nde Cumhuriyet döneminin en kapsamlı restorasyon çalışması, 2013-2017'de Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İtalyan Mimarlık, Sanat ve Kent Restorasyonu Derneğince yapıldı. 2013'te başlatılan Med-Art Projesi kapsamında restore edilen Şeyh Süleyman Mescidi, bir uluslararası konservasyon laboratuvarına dönüştürüldü. Çalışmalar sırasında, iki ülke teknik uzmanları arasında tecrübe ve bilgi paylaşımı yapıldı. İtalya'da ve Türkiye'de kullanılan konservasyon teknik ve teknolojileri uygulamalı olarak tanıtıldı.
Kaynak: AA
Zeyrek'te bulunan mescidin açılış törenine, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Carlo Kalenda, Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş katıldı.
Kaynak konuşmasında, İstanbul ve Roma'nın tarihte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığını ve birçok coğrafyaya siyasi olarak nüfuz ettiğini belirterek, şunları söyledi:
'Ancak her ikisi de gittikleri coğrafyalarda asla bir kültür emperyalizmine teşebbüs ve tevessül etmemişler, orada yaşayan halkın diline, dinine, inancına, ırkına, tercihlerine, kültürlerine saygı göstermişler. Arkalarında bıraktıkları eserler, bugün modern dünyanın, çevrecilerin, çevre bilincinin ulaşmaya çalıştığı seviyededir; coğrafyaya, topoğrafyaya uygun, çevreye uygun eserler bırakmışlardır.'
Osmanlı'nın bir vakıf medeniyeti olduğunu ve kurulan vakıflar vasıtasıyla sadece insanların değil, aç kalan, aç kalması muhtemel tabiattaki tüm canlıların ihtiyacının da vakıf medeniyeti üzerinden karşılandığını anlatan Kaynak, 'Bugün dünyanın ihtiyaç duyduğu asıl çözüm, şimdi İtalyan Hükümeti'nin destekleriyle, Med Art Projesi'yle burada yaptığımız gibi medeniyetleri birbiriyle çatıştırmadan, medeniyetlerin ortak değerlerine birlikte omuz vermektir, güç vermektir, hayata geçirmektir.' diye konuştu.
Kaynak, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve TİKA'nın Balkanlar'da, Orta Avrupa'da, Ortadoğu'da ve Kafkaslar'da Osmanlı'nın bıraktığı eserlerin yeniden hayata geçmesi için yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi verdi.
Çalışmaların artarak devam edeceğini belirten Kaynak, 'İnanıyoruz ki bu eserler ve şimdi yaptığımız işbirliği, dünyanın ihtiyacı olan hoşgörüyü, karşılıklı dayanışmayı, insanlığın ortak mirasına birlikte sahip çıkmayı, ortak paydalar bulmayı bizlere sağlayacaktır.' dedi.
- 'Restorasyon, bütün dönemleri olduğu gibi korumaya yönelik bir konservasyonu içeriyor'
İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Carlo Kalenda da mescidin geç Roma dönemi, Bizans ve Osmanlı mimari özellikleri taşıdığına değindi.
Mescidin, sembolik ve kültürel bakış açısından çok önemli bir örneği oluşturduğunu belirten Kalenda, 'Restorasyon, bütün dönemleri olduğu gibi korumaya yönelik bir konservasyonu içeriyor. Bu armoni, iki ülkenin bugüne kadar birlikte çalışmalarının, ilişkilerinin armonisi olarak nitelendiriliyor. Sadece büyük tarihler, birbirlerinin değerlerini bu anlamda günümüze taşıyabilir.' diye konuştu.
İstanbul Valisi Vasip Şahin, restorasyon çalışmasının önemine işaret ederek, iki kadim medeniyetin ortak bir eserde, ortak bir çalışma gerçekleştirdiğini söyledi.
Bundan sonra da bu tür paylaşımların daha artması temennisinde bulunan Şahin, 'Biz inanıyoruz ki ne İstanbul'daki ne Roma'daki ne de Paris'teki eserler sadece orada oturan insanların değil, bütün dünyanın ortak mirasıdır. Bu mirası hep birlikte korumalı, geliştirmeli ve geleceğe taşımalıyız.' görüşünü dile getirdi.
Şahin, medeniyetlerin paylaşımların artmasının, insanların barış içinde yaşamasını temin edeceğini vurguladı.
Valilik kanalıyla birçok eseri restore ettiklerini anlatan Şahin, bu sayede İstanbul'un gerçek zenginliğinin ortaya çıkacağını vurguladı.
- 'Bu, aynı zamanda bir eğitim projesi'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ise geç Roma döneminden kalan eserin tekrar hayata kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür ederek, İstanbul'un 8 bin 500 yıllık bir tarihi olduğunu, kentte birçok medeniyetin izi bulunduğunu ve bunlara dokunulmadığını söyledi.
Topbaş, İstanbul'un fethiyle beraber buradaki eserlere dokunulmadığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
'Fethin ikinci günü belediye başkanı atandı. Herkes kendi hayatında ve ibadetinde serbest bırakıldı. Bugünkü mabetler, sinagoglar, kiliseler ve camiler, buradaki hoşgörünün gerçek anlamda bir işaretidir. Mabetleri burada olduğu gibi kendi fonksiyonlarında ibadethane olarak kullanmak da ayrı bir güzelliktir. Geçen hafta Taksim'de caminin temelini attık. Orada Aya Triada Kilisesi'nin çan kuleleriyle beraber cami minarelerinin, meydanda dünyaya bir hoşgörüyü yansıtacağını ifade ettik.'
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem de İtalyanların restorasyon konusunda dünyada önemli bir yeri olduğuna işaret ederek, 'Bu sadece bir restorasyon olarak değerlendirilmemeli. Bu aynı zamanda bir eğitim projesi. Restorasyon kapsamında arkadaşlarımızı İtalya'da eğitime götürdük. Buradaki restorasyona gelen katılımcılar oldu. Bu çerçevede Med-Art Projesi kapsamında bu restorasyonu gerçekleştirdik.' dedi.
Konuşmaların ardından İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz'ın yaptırdığı dua ve kurdele kesimiyle Şeyh Süleyman Mescidi yeniden ibadete açıldı.
- Şeyh Süleyman Mescidi
Geç Roma dönemindeki mimari üslup dahilinde inşa edilmiş bir mezar yapısı olan mescit, İstanbul'un fethinden hemen sonra Şeyh Süleyman Efendi tarafından tekkeye çevrildi. Etrafında bir hazire meydana gelen mescit, 18. yüzyılın ortalarındaki deprem veya yangında zarar görünce onarılırken, minber eklenmek suretiyle burada cuma namazı kılınmaya başlandı. 19. yüzyılda da bazı doğal afetlere maruz kalan eser, Osmanlı döneminin sonlarına doğru bir kez daha elden geçirildi ve bir yangın sonrası sıvalarıyla kalem işi bezemeleri yenilendi.
Farklı tarihlerde çeşitli tadilatlardan geçirilen Şeyh Süleyman Mescidi'nde Cumhuriyet döneminin en kapsamlı restorasyon çalışması, 2013-2017'de Vakıflar Genel Müdürlüğü ile İtalyan Mimarlık, Sanat ve Kent Restorasyonu Derneğince yapıldı. 2013'te başlatılan Med-Art Projesi kapsamında restore edilen Şeyh Süleyman Mescidi, bir uluslararası konservasyon laboratuvarına dönüştürüldü. Çalışmalar sırasında, iki ülke teknik uzmanları arasında tecrübe ve bilgi paylaşımı yapıldı. İtalya'da ve Türkiye'de kullanılan konservasyon teknik ve teknolojileri uygulamalı olarak tanıtıldı.