50 Milyar Dolarlık Pazarda 'Türk Markası' İçin Destek İsteği
Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı Mahiroğlu: 'Türkiye'nin, eticaretin sunduğu fırsatlarla Avrupa'daki 50 milyar dolarlık muhafazakar giyim pazarına hakim olması mümkün ama bunun için PTT, THY ve TCDD, eticaret yapan Türk firmalarına nakliyede avantaj kazandırmalı' 'Türk markalarının eticarette rakipleriyle rekabet edebilmesi için gümrük mevzuatı da gözden geçirilmeli'.
TUBA ŞAHİN - Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı Cafer Mahiroğlu, yurt dışına açılan Türk markalarının, e-ticaretin sunduğu fırsatlarla Avrupa'daki 50 milyar dolarlık muhafazakar giyim pazarına hakim olabileceğini belirterek, "Bunun için PTT, THY ve TCDD, e-ticaret yapan firmalara nakliyede avantaj kazandırmalı." dedi.Mahiroğlu, AA muhabirine, Türk markalarının, Avrupa'daki e-ticaret pazarından daha fazla pay alabilmeleri için yapılması gerekenlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'de e-ticaret pazarında perakende sektörünün payının yüzde 3 civarında olduğunu, Avrupa'da ise bu oranın yüzde 40'lar seviyesinde bulunduğunu ifade eden Mahiroğlu, aradaki farkın kapanması için Avrupa'nın tecrübelerinden faydalanılması gerektiğini söyledi.
Mahiroğlu, e-ticarette "güvenin" önemine işaret ederek, Türkiye'de tüketicilerin tanınmış markalar dışında internet sitelerine güven duymadıklarını savundu. "Türkiye, bu sorunu kapıda ödeme sistemiyle aştı. Böylelikle satışlar 6-7 kat arttı." diyen Mahiroğlu, şöyle devam etti:
"Firmalar müşterisine ürün ve para iadesi güvenini vermeli. Kaliteli ürün sunup, satışın ertesi günü malı teslim etmeli. Siyah renk ürün sipariş edildiyse müşteriye o renkte ürün teslim edilmeli. Yanıltmalar olmamalı. Bazı internet siteleri ürünlerinin fotoğrafları üzerinde çok fazla oynama yapıyor. Ürün, müşterinin eline gidince hayal kırıklığı yaratıyor. Burada ürünlerin video görüntülerini ekleyerek gerçekliği yansıtmalıyız. Avrupa bu konuda çok daha ilerde. Bu pazar, alışık olduğumuz geleneksel alışveriş dışında kendi diliyle gelişiyor."
Avrupa'daki muhafazakar giyim pazarından e-ticaretle daha fazla pay alınabileceğini belirten Mahiroğlu, "Avrupa'da iki tür Müslüman var. Biri etnik grup, diğeriyse sonradan Müslüman olmuş Avrupalılar. Bu etnik grupların ilk nesli kendi geleneksel giyim tarzıyla kendisini ifade ederken, ikinci nesilleri daha modern giyimi tercih ediyor. Diğerleri de kendi sosyolojik yapıları gereği daha modern bir giyim tarzına sahipler. Türk insanının muhafazakar giyim tarzıyla Avrupa'daki modern muhafazakar giyim tarzı birebir örtüşüyor." diye konuştu.
- "Gümrük mevzuatı da gözden geçirilmeli"
Lojistik altyapısına ve tedarik ağına sahip Türk markalarının, e-ticaretin sunduğu olanaklarla Avrupa'daki muhafazakar giyim pazarında ivme yakalayabileceğini belirten dile getiren Mahiroğlu, "Türkiye'nin, e-ticaretin sunduğu fırsatlarla Avrupa'daki 50 milyar dolarlık bir muhafazakar giyim pazarına hakim olması mümkün ama bunun için PTT, THY ve TCDD, e-ticaret yapan firmalara nakliyede avantaj kazandırmalı, aksi halde pahalı kalırız." dedi.
Mahiroğlu, yabancı markaların daha az ithalat vergisi ödedikleri için aynı nitelikteki ürünü ucuza satabildiklerine dikkati çekerek, Türk markalarının e-ticarette rakipleriyle rekabet edebilmesi için gümrük mevzuatının da gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Küresel şirketlerin, Türkiye pazarına girmesinin e-ticaretin ve perakende sektörünün gelişimine katkı sağlayacağını ifade eden Mahiroğlu, "Dünyanın birçok yerinde varlar. Türkiye 80 milyonluk dinamik bir pazar, dolayısıyla bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. Bence Türkiye'ye gelmek için e-ticaretin perakendede pazar payının yüzde 15-20'lere çıkmasını bekleyeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.
Mahiroğlu, e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren firmaları çatısı altında toplayan bir birlik kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Türkiye'de e-ticaret pazarında perakende sektörünün payının yüzde 3 civarında olduğunu, Avrupa'da ise bu oranın yüzde 40'lar seviyesinde bulunduğunu ifade eden Mahiroğlu, aradaki farkın kapanması için Avrupa'nın tecrübelerinden faydalanılması gerektiğini söyledi.
Mahiroğlu, e-ticarette "güvenin" önemine işaret ederek, Türkiye'de tüketicilerin tanınmış markalar dışında internet sitelerine güven duymadıklarını savundu. "Türkiye, bu sorunu kapıda ödeme sistemiyle aştı. Böylelikle satışlar 6-7 kat arttı." diyen Mahiroğlu, şöyle devam etti:
"Firmalar müşterisine ürün ve para iadesi güvenini vermeli. Kaliteli ürün sunup, satışın ertesi günü malı teslim etmeli. Siyah renk ürün sipariş edildiyse müşteriye o renkte ürün teslim edilmeli. Yanıltmalar olmamalı. Bazı internet siteleri ürünlerinin fotoğrafları üzerinde çok fazla oynama yapıyor. Ürün, müşterinin eline gidince hayal kırıklığı yaratıyor. Burada ürünlerin video görüntülerini ekleyerek gerçekliği yansıtmalıyız. Avrupa bu konuda çok daha ilerde. Bu pazar, alışık olduğumuz geleneksel alışveriş dışında kendi diliyle gelişiyor."
Avrupa'daki muhafazakar giyim pazarından e-ticaretle daha fazla pay alınabileceğini belirten Mahiroğlu, "Avrupa'da iki tür Müslüman var. Biri etnik grup, diğeriyse sonradan Müslüman olmuş Avrupalılar. Bu etnik grupların ilk nesli kendi geleneksel giyim tarzıyla kendisini ifade ederken, ikinci nesilleri daha modern giyimi tercih ediyor. Diğerleri de kendi sosyolojik yapıları gereği daha modern bir giyim tarzına sahipler. Türk insanının muhafazakar giyim tarzıyla Avrupa'daki modern muhafazakar giyim tarzı birebir örtüşüyor." diye konuştu.
- "Gümrük mevzuatı da gözden geçirilmeli"
Lojistik altyapısına ve tedarik ağına sahip Türk markalarının, e-ticaretin sunduğu olanaklarla Avrupa'daki muhafazakar giyim pazarında ivme yakalayabileceğini belirten dile getiren Mahiroğlu, "Türkiye'nin, e-ticaretin sunduğu fırsatlarla Avrupa'daki 50 milyar dolarlık bir muhafazakar giyim pazarına hakim olması mümkün ama bunun için PTT, THY ve TCDD, e-ticaret yapan firmalara nakliyede avantaj kazandırmalı, aksi halde pahalı kalırız." dedi.
Mahiroğlu, yabancı markaların daha az ithalat vergisi ödedikleri için aynı nitelikteki ürünü ucuza satabildiklerine dikkati çekerek, Türk markalarının e-ticarette rakipleriyle rekabet edebilmesi için gümrük mevzuatının da gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi.
Küresel şirketlerin, Türkiye pazarına girmesinin e-ticaretin ve perakende sektörünün gelişimine katkı sağlayacağını ifade eden Mahiroğlu, "Dünyanın birçok yerinde varlar. Türkiye 80 milyonluk dinamik bir pazar, dolayısıyla bir sakıncası olduğunu düşünmüyorum. Bence Türkiye'ye gelmek için e-ticaretin perakendede pazar payının yüzde 15-20'lere çıkmasını bekleyeceklerdir." değerlendirmesinde bulundu.
Mahiroğlu, e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren firmaları çatısı altında toplayan bir birlik kurulması gerektiğini de sözlerine ekledi.