Ankara Üniversitesi'nde İnönü Paneli Düzenlendi
İnönü Vakfı Başkanı Toker: 'Babam, çok sesli batı müziğini severdi. Hep benim ona konser vereceğim günü ümitle beklemiştir. Ama maalesef hiçbir zaman olmadı. Öyle kabiliyetli çıkmadım'
Ankara Üniversiteliler Derneği tarafından, ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'yü konu alan panel düzenlendi.
İnönü Vakfı iş birliğiyle üniversitenin Ziraat Fakültesi'nde düzenlenen panele, İnönü Vakfı Başkanı Özden İnönü Toker, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden konuşmacı olarak katıldı.
İnönü’nün vefatının 44. yıl anısına gösterimi yapılan kısa belgeselin ardından panelde konuşan İsmet İnönü'nün kızı Toker, eski cumhurbaşkanının aile hayatına ilişkin anılarını paylaştı.
Üç kardeş olduklarını anlatan Özden Toker, "Bir erkek ağabeyim daha olmuş ama babam Kurtuluş Savaşı’nda cephedeyken, annem Mevhibe Hanım Malatya’da yaşıyorken o kardeşimizi kaybetmişler." dedi.
İsmet İnönü’nün ilk oğluna isim verilmesiyle ilgili hatırasına değinen Toker, şunları anlattı:
"Başbakanlık’ta çalışırken emir eri bir telgraf getiriyor. Babam okuyor ve oğlum olmuş diye seviniyor. Emir eri, Paşa emir vermişçesine selam durup, ‘Sağol komutanım.’ diyor. Babam, ismini ne koyayım diye soruyor. Emir eri ‘Şemseddin kumandanım.’ diye hemen cevap veriyor. Neden diye sorduğunda ise ‘Babamın ismi de ondan komutanım.’ diyor. Babam onu değil de ilkokulda kendisini sınıfta bırakan matematik hocası Yüzbaşı Ömer Efendi'nin ismini koyuyor. Çünkü babam ilkokuldayken, bir yıl matematikten sınıfta kalıyor. Babam o öğretmenini hiç unutmazdı. Bize hep ‘Hayatta başarılı olduysam, beni sınıfta bırakan o hocam sayesinde olmuşumdur.’ derdi."
Toker, ağabeylerinin sünnet düğünlerine getirilen hediyeler hakkında anısını paylaşırken, Atatürk’ün ağabeylerine altın cep saatleri hediye ettiğini belirtti.
Düğüne gelen herkesin ağabeylerine hediyeler getirirken kendisine bir hediye verilmediğini ifade eden Toker, “Sadece Kazım Özalp Paşa'nın hanımı düşünerek bana bir hediye bebek vermişti. Herkes ağabeylerimi düşünürken, beni de hatırlayan oldu diye o bebeği görünce ne kadar sevinmiştim.” diye konuştu.
İnönü'nün kendi sevdiği şeyleri kızının da sevmesini beklediğini anlatan Toker, "Babam, çok sesli batı müziğini severdi. Hep benim ona konser vereceğim günü ümitle beklemiştir. Ama maalesef hiçbir zaman olmadı. Öyle kabiliyetli çıkmadım.” ifadelerini kullandı.
Aile toplantılarında ve özel misafirlerin evlerinde ağırlanmasında İnönü'nün çocukların şımarık davranmaması için hassasiyet gösterdiğine işaret eden Toker, evlerinde beş vakit namaz kılındığını da aktardı.
Toker, "Ramazan'da iftar sofraları kurulurdu. Oruç tutardık. Evimizde beş vakit namaz kılınırdı. Bize üç kardeş olarak din dersimize giren bir hocamız vardı." dedi.
Yekta Güngör Özden de İsmet İnönü’nün adalete ve hakimlere büyük değer verdiğini, hukuka inancı ve saygısının örnek ölçüde olduğunu belirterek, “Cumhuriyet devrimleri konusunda İnönü’nün hoşgörüsü yoktu.” diye konuştu.
İsmet Paşa'nın birgün kendisini çağırdığını ve adliye makamları hakkında sorular sorduğunu anlatan Özden, şunları söyledi:
"Adliye hakkında bana 'Yekta, inkılaplar konusunda adliyelerin durumu nasıldır?' diye sorduğunda, Paşam, Türk adliyesi Türk inkılaplarının en güçlü bekçisidir diye cevap verdim, bakışları parladı. 'Öyleyse bir şeyden korkmamıza gerek yoktur.' dedi ve beni iki yanağımdan öptü."
Kaynak: AA
İnönü Vakfı iş birliğiyle üniversitenin Ziraat Fakültesi'nde düzenlenen panele, İnönü Vakfı Başkanı Özden İnönü Toker, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden konuşmacı olarak katıldı.
İnönü’nün vefatının 44. yıl anısına gösterimi yapılan kısa belgeselin ardından panelde konuşan İsmet İnönü'nün kızı Toker, eski cumhurbaşkanının aile hayatına ilişkin anılarını paylaştı.
Üç kardeş olduklarını anlatan Özden Toker, "Bir erkek ağabeyim daha olmuş ama babam Kurtuluş Savaşı’nda cephedeyken, annem Mevhibe Hanım Malatya’da yaşıyorken o kardeşimizi kaybetmişler." dedi.
İsmet İnönü’nün ilk oğluna isim verilmesiyle ilgili hatırasına değinen Toker, şunları anlattı:
"Başbakanlık’ta çalışırken emir eri bir telgraf getiriyor. Babam okuyor ve oğlum olmuş diye seviniyor. Emir eri, Paşa emir vermişçesine selam durup, ‘Sağol komutanım.’ diyor. Babam, ismini ne koyayım diye soruyor. Emir eri ‘Şemseddin kumandanım.’ diye hemen cevap veriyor. Neden diye sorduğunda ise ‘Babamın ismi de ondan komutanım.’ diyor. Babam onu değil de ilkokulda kendisini sınıfta bırakan matematik hocası Yüzbaşı Ömer Efendi'nin ismini koyuyor. Çünkü babam ilkokuldayken, bir yıl matematikten sınıfta kalıyor. Babam o öğretmenini hiç unutmazdı. Bize hep ‘Hayatta başarılı olduysam, beni sınıfta bırakan o hocam sayesinde olmuşumdur.’ derdi."
Toker, ağabeylerinin sünnet düğünlerine getirilen hediyeler hakkında anısını paylaşırken, Atatürk’ün ağabeylerine altın cep saatleri hediye ettiğini belirtti.
Düğüne gelen herkesin ağabeylerine hediyeler getirirken kendisine bir hediye verilmediğini ifade eden Toker, “Sadece Kazım Özalp Paşa'nın hanımı düşünerek bana bir hediye bebek vermişti. Herkes ağabeylerimi düşünürken, beni de hatırlayan oldu diye o bebeği görünce ne kadar sevinmiştim.” diye konuştu.
İnönü'nün kendi sevdiği şeyleri kızının da sevmesini beklediğini anlatan Toker, "Babam, çok sesli batı müziğini severdi. Hep benim ona konser vereceğim günü ümitle beklemiştir. Ama maalesef hiçbir zaman olmadı. Öyle kabiliyetli çıkmadım.” ifadelerini kullandı.
Aile toplantılarında ve özel misafirlerin evlerinde ağırlanmasında İnönü'nün çocukların şımarık davranmaması için hassasiyet gösterdiğine işaret eden Toker, evlerinde beş vakit namaz kılındığını da aktardı.
Toker, "Ramazan'da iftar sofraları kurulurdu. Oruç tutardık. Evimizde beş vakit namaz kılınırdı. Bize üç kardeş olarak din dersimize giren bir hocamız vardı." dedi.
Yekta Güngör Özden de İsmet İnönü’nün adalete ve hakimlere büyük değer verdiğini, hukuka inancı ve saygısının örnek ölçüde olduğunu belirterek, “Cumhuriyet devrimleri konusunda İnönü’nün hoşgörüsü yoktu.” diye konuştu.
İsmet Paşa'nın birgün kendisini çağırdığını ve adliye makamları hakkında sorular sorduğunu anlatan Özden, şunları söyledi:
"Adliye hakkında bana 'Yekta, inkılaplar konusunda adliyelerin durumu nasıldır?' diye sorduğunda, Paşam, Türk adliyesi Türk inkılaplarının en güçlü bekçisidir diye cevap verdim, bakışları parladı. 'Öyleyse bir şeyden korkmamıza gerek yoktur.' dedi ve beni iki yanağımdan öptü."