'3. Global Satshow'
Türksat AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Gönül: '(15 Temmuz gecesi) Şayet o gece sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın başbakanımızın mesajlarının halka ulaştırılması yabancı uydu işletmecilerinin takdirinde olsaydı veya darbeciler Türksat personeline yayınları kestirmeyi başarmış olsalardı darbe girişiminin seyri herhalde bambaşka olurdu' 'Haberleşme sistemlerinin millileştirilmesi ve buna uygun olarak insan kaynağının yetiştirilmesi ülkemizin istikbali açısından büyük önem arz etmekte'.
Türksat AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Vecdi Gönül, "(15 Temmuz gecesi) Şayet o gece sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın başbakanımızın mesajlarının halka ulaştırılması yabancı uydu işletmecilerinin takdirinde olsaydı veya darbeciler Türksat personeline yayınları kestirmeyi başarmış olsalardı darbe girişiminin seyri herhalde bambaşka olurdu." dedi.
Gönül, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (MÜSİAD) stratejik partnerliğinde, EMEA Satellite Operators Association-EMEA Uydu Operatörleri Birliği (ESOA) ev sahipliğinde, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "3. Global Satshow"un açılışında yaptığı konuşmada, ilk endüstrileşme tecrübesinden bugüne gelindiğinde teknolojideki büyük gelişmelerin, dünyayı yeni bir sanayi devriminin eşiğine getirdiğini söyledi.
Böylece geleneksel üretim mantığından koparak, yeni bir dönüşüm sürecine girildiğini ve teknolojinin baş döndürücü gelişiminin hızla devam ettiğini belirten Gönül, şunları kaydetti:
"Genel olarak kendi teknolojisini geliştirirken, uzay teknolojileri konusunda da altyapıyı kurabilen ülkelerin, bölgesel ve küresel güç olabileceği su götürmez bir gerçektir. ABD'nin Cruise füzeleri bunun en güzel işareti. Genç, teknolojiyi içselleştirmiş ve büyüyen iş gücüne sahip ülkemiz, uydu ve uzay teknolojileri alanında, hızla gelişmekte olan bir ülkedir.
Türkiye'de bugün, uzay teknolojileri ve uzayın kullanımı stratejik açıdan ele alınmakta ve bu çerçevede, çağın gereklerini karşılamaya yönelik çalışmalar hızla yapılmakta. Ülkemizde son 15 yılda hız kazanan, uydu ve uzay teknolojilerinin üretimi ve entegrasyonu faaliyetleri, yalnız kendi alanlarında değil teknolojik gelişimin ülke genelinde farklı sektörlere yaygınlaştırılması açısından da kilit önem taşımaktadır."
Vecdi Gönül, ülkelerin kendi uydularını üretme taleplerinin, güvenlik temelli stratejik bir gereklilik olduğunu dile getirerek, uyduların dışarıdan alınmasının kısa vadede ekonomik görünse bile, uzun vadede dışa bağımlılığın sürmesi anlamına geldiğini, bunun hiçbir ülke için istenen bir durum olmadığını ifade etti.
Haberleşme sistemlerinin millileştirilmesi ve buna uygun olarak insan kaynağının yetiştirilmesinin Türkiye'nin istikbali açısından büyük önem arz ettiğini belirten Gönül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün bunların bir göstergesi olarak 15 Temmuz gecesi yaşananlar hafızalarımızda bütün tazeliğini korumaktadır. Şayet o gece sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın başbakanımızın mesajlarının halka ulaştırılması yabancı uydu işletmecilerinin takdirinde olsaydı veya darbeciler Türksat personeline yayınları kestirmeyi başarmış olsalardı darbe girişiminin seyri herhalde bambaşka olurdu.
Şu an arkamızda bir bayrak dalgalanıyorsa, biz, duygu ve düşüncelerimizi tüm Türkiye’ye aktarabiliyorsak bu, bütün gazilerimiz şehitlerimiz yanında Türksat personelinin de fedakar, üstün vazife şuuruna sahip, atılan bomba ve mermileri göğüsleyen kahraman mensupları sayesindedir. Onları takdir ediyor, birlikte çalışmaktan gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum."
Gönül, gösterilen bu azim ve kararlılığın, Türkiye'nin kendi uzay sistemlerini tasarlayabilmesi ve kendi tesislerinde uyduların, uzay araçlarının entegrasyonunu yapma imkanına kavuşması, stratejik bilgiye kolaylıkla ve istenilen zamanda ulaşabilmesi anlamına da geldiğini anlattı.
- "Türksat 5A ve Türksat 5B uyduları ile ilgili süreçler son aşamaya geldi"
Vecdi Gönül, uydu ve uzay sistemleri pazar yapısının ve alt sektörlerle ilişkili teknolojilerin gelişimi göz önüne alındığında çok disiplinli bir yapıda olduğunu belirterek, "Genişleyen uydu filomuz aracılığıyla, 2003 yılında 69 olan toplam televizyon sayısı yaklaşık 6 kattan fazla artarak 439 televizyon istasyonuna ulaşmıştır. Hizmet verdiğimiz radyo kanalı sayısı ise 209'dur." bilgisini verdi.
Türksat 4B uydusunda yer alan Ka-Bant sayesinde karasal haberleşme altyapısının olmadığı, Türkiye'nin en uzak ve engebeli bölgelerindeki özellikle okul, hastane, askeri karakol, şantiye gibi yerlerde yüksek hızda internet erişim hizmetinin de Türksat tarafından verildiğini anımsatan Gönül, deprem, sel gibi afetlerde zarar gören karasal haberleşme sistemleri yedeklenerek, acil haberleşme ihtiyacının da karşılandığını söyledi.
Gönül, Türkiye'nin şu an 31 derece doğu, 42 derece doğu ve 50 derece doğu olmak üzere üç farklı yörüngede uydu hizmeti verdiğini bildirerek, şu bilgileri verdi:
"31 derece doğu yörüngesindeki yerini almak üzere Türkiye’ye ait bir uydunun uzaya fırlatılması için Türksat 5A ve Türksat 5B uyduları ile ilgili süreçler son aşamaya gelmiştir. Söz konusu uyduların yapımı için dünyanın önde gelen firmaları teklif vermiş, uzun görüşmeler sonunda mali açıdan ve yerli katkı bakımından, Airbus firmasının teklifi Türksat Yönetim Kurulunca en uygun teklif olarak değerlendirilmiştir. Bugün Airbus ile imzalanacak sözleşmenin ardından uyduların üretimine başlanacaktır."
Gönül, Euroconsult firmasının hazırladığı rapora göre, 2016-2025 yıllarını kapsayan dönemde her yıl 50 kilogram ve üzeri kütleye sahip 145 uydunun fırlatılmasının öngörüldüğünü belirterek, söz konusu dönemde uzaya gönderilecek toplam bin 450 uydunun 260 milyar dolarlık pazar değerine sahip olacağının tahmin edildiğini aktardı.
Türkiye'nin bu pazarda güçlü bir şekilde yer almasının hayati önemde olduğuna işaret eden Gönül, "Türksat 6A uydusu ile başlayan süreçte Türkiye'nin en önemli savunma sanayisi ve teknoloji kurumları bir araya gelerek, güçlerini bu milli amaç uğrunda birleştirmişlerdir." ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA
Gönül, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği'nin (MÜSİAD) stratejik partnerliğinde, EMEA Satellite Operators Association-EMEA Uydu Operatörleri Birliği (ESOA) ev sahipliğinde, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen "3. Global Satshow"un açılışında yaptığı konuşmada, ilk endüstrileşme tecrübesinden bugüne gelindiğinde teknolojideki büyük gelişmelerin, dünyayı yeni bir sanayi devriminin eşiğine getirdiğini söyledi.
Böylece geleneksel üretim mantığından koparak, yeni bir dönüşüm sürecine girildiğini ve teknolojinin baş döndürücü gelişiminin hızla devam ettiğini belirten Gönül, şunları kaydetti:
"Genel olarak kendi teknolojisini geliştirirken, uzay teknolojileri konusunda da altyapıyı kurabilen ülkelerin, bölgesel ve küresel güç olabileceği su götürmez bir gerçektir. ABD'nin Cruise füzeleri bunun en güzel işareti. Genç, teknolojiyi içselleştirmiş ve büyüyen iş gücüne sahip ülkemiz, uydu ve uzay teknolojileri alanında, hızla gelişmekte olan bir ülkedir.
Türkiye'de bugün, uzay teknolojileri ve uzayın kullanımı stratejik açıdan ele alınmakta ve bu çerçevede, çağın gereklerini karşılamaya yönelik çalışmalar hızla yapılmakta. Ülkemizde son 15 yılda hız kazanan, uydu ve uzay teknolojilerinin üretimi ve entegrasyonu faaliyetleri, yalnız kendi alanlarında değil teknolojik gelişimin ülke genelinde farklı sektörlere yaygınlaştırılması açısından da kilit önem taşımaktadır."
Vecdi Gönül, ülkelerin kendi uydularını üretme taleplerinin, güvenlik temelli stratejik bir gereklilik olduğunu dile getirerek, uyduların dışarıdan alınmasının kısa vadede ekonomik görünse bile, uzun vadede dışa bağımlılığın sürmesi anlamına geldiğini, bunun hiçbir ülke için istenen bir durum olmadığını ifade etti.
Haberleşme sistemlerinin millileştirilmesi ve buna uygun olarak insan kaynağının yetiştirilmesinin Türkiye'nin istikbali açısından büyük önem arz ettiğini belirten Gönül, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bütün bunların bir göstergesi olarak 15 Temmuz gecesi yaşananlar hafızalarımızda bütün tazeliğini korumaktadır. Şayet o gece sayın cumhurbaşkanımızın ve sayın başbakanımızın mesajlarının halka ulaştırılması yabancı uydu işletmecilerinin takdirinde olsaydı veya darbeciler Türksat personeline yayınları kestirmeyi başarmış olsalardı darbe girişiminin seyri herhalde bambaşka olurdu.
Şu an arkamızda bir bayrak dalgalanıyorsa, biz, duygu ve düşüncelerimizi tüm Türkiye’ye aktarabiliyorsak bu, bütün gazilerimiz şehitlerimiz yanında Türksat personelinin de fedakar, üstün vazife şuuruna sahip, atılan bomba ve mermileri göğüsleyen kahraman mensupları sayesindedir. Onları takdir ediyor, birlikte çalışmaktan gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum."
Gönül, gösterilen bu azim ve kararlılığın, Türkiye'nin kendi uzay sistemlerini tasarlayabilmesi ve kendi tesislerinde uyduların, uzay araçlarının entegrasyonunu yapma imkanına kavuşması, stratejik bilgiye kolaylıkla ve istenilen zamanda ulaşabilmesi anlamına da geldiğini anlattı.
- "Türksat 5A ve Türksat 5B uyduları ile ilgili süreçler son aşamaya geldi"
Vecdi Gönül, uydu ve uzay sistemleri pazar yapısının ve alt sektörlerle ilişkili teknolojilerin gelişimi göz önüne alındığında çok disiplinli bir yapıda olduğunu belirterek, "Genişleyen uydu filomuz aracılığıyla, 2003 yılında 69 olan toplam televizyon sayısı yaklaşık 6 kattan fazla artarak 439 televizyon istasyonuna ulaşmıştır. Hizmet verdiğimiz radyo kanalı sayısı ise 209'dur." bilgisini verdi.
Türksat 4B uydusunda yer alan Ka-Bant sayesinde karasal haberleşme altyapısının olmadığı, Türkiye'nin en uzak ve engebeli bölgelerindeki özellikle okul, hastane, askeri karakol, şantiye gibi yerlerde yüksek hızda internet erişim hizmetinin de Türksat tarafından verildiğini anımsatan Gönül, deprem, sel gibi afetlerde zarar gören karasal haberleşme sistemleri yedeklenerek, acil haberleşme ihtiyacının da karşılandığını söyledi.
Gönül, Türkiye'nin şu an 31 derece doğu, 42 derece doğu ve 50 derece doğu olmak üzere üç farklı yörüngede uydu hizmeti verdiğini bildirerek, şu bilgileri verdi:
"31 derece doğu yörüngesindeki yerini almak üzere Türkiye’ye ait bir uydunun uzaya fırlatılması için Türksat 5A ve Türksat 5B uyduları ile ilgili süreçler son aşamaya gelmiştir. Söz konusu uyduların yapımı için dünyanın önde gelen firmaları teklif vermiş, uzun görüşmeler sonunda mali açıdan ve yerli katkı bakımından, Airbus firmasının teklifi Türksat Yönetim Kurulunca en uygun teklif olarak değerlendirilmiştir. Bugün Airbus ile imzalanacak sözleşmenin ardından uyduların üretimine başlanacaktır."
Gönül, Euroconsult firmasının hazırladığı rapora göre, 2016-2025 yıllarını kapsayan dönemde her yıl 50 kilogram ve üzeri kütleye sahip 145 uydunun fırlatılmasının öngörüldüğünü belirterek, söz konusu dönemde uzaya gönderilecek toplam bin 450 uydunun 260 milyar dolarlık pazar değerine sahip olacağının tahmin edildiğini aktardı.
Türkiye'nin bu pazarda güçlü bir şekilde yer almasının hayati önemde olduğuna işaret eden Gönül, "Türksat 6A uydusu ile başlayan süreçte Türkiye'nin en önemli savunma sanayisi ve teknoloji kurumları bir araya gelerek, güçlerini bu milli amaç uğrunda birleştirmişlerdir." ifadelerini kullandı.