Ayşe Öğretmeninin Ölümüyle İlgili Avukat Kardeşinden Yeni İddia
Bebeklerini kaybettikten sonra eşi intihar eden Türkçe öğretmeni Ayşe Güzel, geçen yıl ilaç içerek yaşamını yitirdi. Ayfer Yılmaz, “Ablam, üniversite hastanesinde yoğun bakıma alınmadığı için veya sakladığı ilaçları içtiği için hayatını kaybetmiş olabilir” diyerek olayla ilgili dava açtıklarını belirtti.
Acı olay İzmir’in Urla ilçesinde yaşandı. 30 yaşındaki Türkçe öğretmeni Ayşe Güzel, önce böbrek yetmezliği ile dünyaya gelen 7 aylık oğlu Taylan’ı kaybetti. Bebeklerinin ölümüne dayanamayan baba ise oğlunun ölümünden üç ay sonra intihar etti. Yaşadıkları sonrasında depresyona giren Ayşe Güzel, oğlu ve eşinin ölümünden iki yıl sonra aracında ilaç içerek intihara teşebbüs etti. Polis ekiplerinin durumu fark etmesiyle devlet hastanesine götürülen genç kadının midesi yıkandı ve bir üniversite hastanesine sevk edildi. Ayşe Güzel’in kardeşi Ayfer Yılmaz, “Ablam, sevk edildiği üniversite hastanesinde yoğun bakıma alınmadan ve intihar etmiş bir hasta olmasına rağmen üzeri aranmadan 8 saat boyunca acil serviste bekletildi. Acil serviste bekletilirken, kıyafetlerinin içerisinde poşete konulmuş ilaçlar bulundu. Üniversite hastanesine sevk edilirken bilinci yerinde olan kadın, bu ilaçlar bulunduktan bir süre sonra fenalaştı ve özel bir hastaneye sevk edildi. Özel hastane doktorları, ablamın zaten ölmek üzere olduğunu söyledi.
Ablam yoğun bakıma alınmadığı için veya hastanede bir daha ilaç içtiği için hayatını kaybetmiş olabilir” dedi.
Ayşe Güzel’in ailesi olayla ilgili dava açtı.
“Bebeklerini kucaklarında kaybettiler”
Ablasının şiir ve tiyatro ile ilgilenen hayat dolu bir kadın olduğunu ifade eden kardeşi Ayfer Yılmaz, “Ancak ablam ve eşi 7 aylık bebeklerini kucaklarında kaybettikten sonra eniştem bu duruma dayanamayarak yeğenimin ölümünden üç ay sonra yaşamına son verdi. Ablam da İstanbul’dan İzmir’e gelerek burada öğretmenlik yapmaya başladı.
Onun da psikolojisi bozuldu ve birkaç kez intihara teşebbüs etti. En son intihar ettiğinde devlet hastanesine götürdük ve midesi yıkandı. O hastanede malzeme eksikliği olduğu için üniversite hastanesine sevk ettiler. Sevk edilirken bilinci yerindeydi, bizimle konuşuyordu. Her şey yolunda görünüyordu ancak bir süre sonra doktorlar ablamın üzerine ilaç bulduklarını söyledi.
İlaçlar bulunduktan sonra ablam morarmaya başladı.
Yoğun bakımda yer olmadığı için de özel hastaneye sevk ettiler. Özel hastaneye gittiğimizde ablam zaten ölmek üzereymiş. İntihar girişiminde bulunan bir hastanın üzeri nasıl aranmaz. Biz acil servisteyken ablamın yeniden ilaç alma ihtimali üzerinde duruyoruz. İlaçlar bulunmadan önce bilinci açıktı, ilaçlar bulunduktan sonra fenalaştı. Yoğun bakımda tutulması gereken hastanın acil serviste bekletilmesi de ayrı bir skandal” ifadelerini kullandı.
Acılı anne ise “Öleceğini hiç düşünmedim. Midesi yıkandıktan sonra bilinci yerindeydi. Eğer ilgilenselerdi kızım şu anda toprak altında olmazdı” diyerek gözyaşı döktü.
“Hastaneye geldiğinde hayati tehlikesi yoktu”
Ayşe Güzel’in aynı zamanda avukat olan kardeşi Aytekin Aktaş da şunları söyledi:
“Ablam, gece 04.00 sularında sevk edildiği üniversite hastanesinde 8 saat kadar acilde bekletilmiş ve yoğun bakıma alınmamıştır. Hastaneye ilk geldiğinde kardeşi ve annesi kendisini iyileşmiş vaziyette görmüşlerdir. Doktorların da ilk başta verdikleri bilgi, hayati bir tehlikenin olmadığı ve durumunun iyiye gittiği yönündedir. Saatler sonra ise doktorların nöbet değişiminden sonra ablamın yanından bir poşet dolusu ambalajından çıkartılmış ilaç kapsülü çıkmış ve ablamın morarmaya başladığı görülmüştür. Bunun tespitinden sonra ablam gittikçe kötüleşmiş, ancak aileme bu yönde bir bilgi verilmemiştir. Yani intihar etmiş olan birisinin üzeri aranmamış ve bu kişi hastanenin gözetimi ve denetimi altındayken tekrardan ilaç kullanmak suretiyle intihar ederek hayatını kaybetmiştir. Ayrıca durumun kötüye gitmeye başlamasından sonra yoğun bakıma yer olmadığı gerekçesiyle yine alınmamış, buna rağmen başka bir hastaneye de sevk edilmemiştir. Resmiyetteki ölümünden sadece bir saat önce özel hastaneye belki de ölmüş bir vaziyette sevk edilmiştir.”
Komisyon kuruldu
Öte yandan, üniversite rektörlüğünde iddiaların araştırılması için komisyon kurulduğu, dosyanın hukuk müşavirliğinde bulunduğu ve konunun halen araştırıldığı öğrenildi.
Kaynak: İHA
Ablam yoğun bakıma alınmadığı için veya hastanede bir daha ilaç içtiği için hayatını kaybetmiş olabilir” dedi.
Ayşe Güzel’in ailesi olayla ilgili dava açtı.
“Bebeklerini kucaklarında kaybettiler”
Ablasının şiir ve tiyatro ile ilgilenen hayat dolu bir kadın olduğunu ifade eden kardeşi Ayfer Yılmaz, “Ancak ablam ve eşi 7 aylık bebeklerini kucaklarında kaybettikten sonra eniştem bu duruma dayanamayarak yeğenimin ölümünden üç ay sonra yaşamına son verdi. Ablam da İstanbul’dan İzmir’e gelerek burada öğretmenlik yapmaya başladı.
Onun da psikolojisi bozuldu ve birkaç kez intihara teşebbüs etti. En son intihar ettiğinde devlet hastanesine götürdük ve midesi yıkandı. O hastanede malzeme eksikliği olduğu için üniversite hastanesine sevk ettiler. Sevk edilirken bilinci yerindeydi, bizimle konuşuyordu. Her şey yolunda görünüyordu ancak bir süre sonra doktorlar ablamın üzerine ilaç bulduklarını söyledi.
İlaçlar bulunduktan sonra ablam morarmaya başladı.
Yoğun bakımda yer olmadığı için de özel hastaneye sevk ettiler. Özel hastaneye gittiğimizde ablam zaten ölmek üzereymiş. İntihar girişiminde bulunan bir hastanın üzeri nasıl aranmaz. Biz acil servisteyken ablamın yeniden ilaç alma ihtimali üzerinde duruyoruz. İlaçlar bulunmadan önce bilinci açıktı, ilaçlar bulunduktan sonra fenalaştı. Yoğun bakımda tutulması gereken hastanın acil serviste bekletilmesi de ayrı bir skandal” ifadelerini kullandı.
Acılı anne ise “Öleceğini hiç düşünmedim. Midesi yıkandıktan sonra bilinci yerindeydi. Eğer ilgilenselerdi kızım şu anda toprak altında olmazdı” diyerek gözyaşı döktü.
“Hastaneye geldiğinde hayati tehlikesi yoktu”
Ayşe Güzel’in aynı zamanda avukat olan kardeşi Aytekin Aktaş da şunları söyledi:
“Ablam, gece 04.00 sularında sevk edildiği üniversite hastanesinde 8 saat kadar acilde bekletilmiş ve yoğun bakıma alınmamıştır. Hastaneye ilk geldiğinde kardeşi ve annesi kendisini iyileşmiş vaziyette görmüşlerdir. Doktorların da ilk başta verdikleri bilgi, hayati bir tehlikenin olmadığı ve durumunun iyiye gittiği yönündedir. Saatler sonra ise doktorların nöbet değişiminden sonra ablamın yanından bir poşet dolusu ambalajından çıkartılmış ilaç kapsülü çıkmış ve ablamın morarmaya başladığı görülmüştür. Bunun tespitinden sonra ablam gittikçe kötüleşmiş, ancak aileme bu yönde bir bilgi verilmemiştir. Yani intihar etmiş olan birisinin üzeri aranmamış ve bu kişi hastanenin gözetimi ve denetimi altındayken tekrardan ilaç kullanmak suretiyle intihar ederek hayatını kaybetmiştir. Ayrıca durumun kötüye gitmeye başlamasından sonra yoğun bakıma yer olmadığı gerekçesiyle yine alınmamış, buna rağmen başka bir hastaneye de sevk edilmemiştir. Resmiyetteki ölümünden sadece bir saat önce özel hastaneye belki de ölmüş bir vaziyette sevk edilmiştir.”
Komisyon kuruldu
Öte yandan, üniversite rektörlüğünde iddiaların araştırılması için komisyon kurulduğu, dosyanın hukuk müşavirliğinde bulunduğu ve konunun halen araştırıldığı öğrenildi.