Anne-Kızın Ortak Kaderi Organ Bağışıyla Değişti

Bundan 15 yıl önce genetik nedenlerle organ yetmezliği teşhisi konulan ve bağışlanan böbrek sayesinde yaşama tutunan 37 yaşındaki Özlem Topuz'un tek isteği, kendisi gibi organ bekleyen annesinin de bir an önce sağlığına kavuşması Nakille sağlığına kavuşan Topuz: 'Ben nakil olduktan sonra da annem diyalize başladı. Uzun süredir tedavi oluyordu, gözetim altındaydı. Karmaşık bir şey. Aynı şeyler tekrar yaşanıyor. Annem hep benim yanımdaydı, şimdi o görevi ben yapıyorum. Hep yan yanayız. Biz birbirimizi bırakamıyoruz, bırakamam' Organ nakli bekleyen anne Doğan: 'Rabbime hamdolsun, kızımı kurtardıktan sonra doktorum 'Sen kendini harcadın.' dedi. Yok harcamadım, ben yine de mutluyum, çünkü onu ayakta tuttuk'

HATİCE ŞENSES - Henüz 20'li yaşlarında, genetik nedenlerle böbrek yetmezliği teşhisi konulan ve diyalizle geçen yıllarının ardından organ bağışı sayesinde yaşama tutunan Özlem Topuz, şimdi kendisi gibi böbrek yetmezliği yaşayan ve diyalize giren annesi Halide Doğan'ı bir an olsun yalnız bırakmıyor.

Yaklaşık 13 sene diyalize giren ve 2015'te kadavradan böbrek nakli yapılan Topuz, sağlıklı şekilde hayatına devam ediyor.

Çeşitli şikayetlerle doktora başvuran ve ilk önce mide kanseri olduğu sanılan Topuz'un aslında genetik nedenlerle böbrek yetmezliği yaşadığı ve sorunlarının bundan kaynaklandığı ortaya çıktı.

Topuz, koma halinde geldiği hastanede hemen diyalize alındı ve organ nakli süreci onun için başlamış oldu.

Taramalar sırasında annesi Halide Doğan'ın da böbrek hastası olduğu ortaya çıkan Topuz, bundan sonra hem kendi hem de annesi için yaşam mücadelesine başladı.

Anne-kızın ortak kaderi böbrek yetmezliği, Topuz'a 2 yıl önce yapılan nakille bozulurken, anne Doğan'a nakil yapılacağı gün umutla bekleniyor.

- "Annem hep benim yanımdaydı, şimdi o görevi ben yapıyorum"

AA muhabirine yaşadıkları süreci anlatan Özlem Topuz, "Nakil oldum, şu an tabii ki makineye bağlı olmaktan kurtuldum. Hayatımı daha rahat sürdürebiliyorum. İstediğim şeyleri daha rahat yapabiliyorum. Su içme kısıtlamamız vardı, suyumuzu daha rahat içebiliyoruz." diyerek sözlerine başladı.

Topuz, diyalize başladığı günden nakil olduğu zamana kadar kendisine uygun 12 böbrek çıktığını ama ya enfeksiyonel ya da başka sorunlar nedeniyle bir türlü nakilin gerçekleştirilemediğini dile getirerek, 13. çağrıda bir aksilik yaşamadan Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde başarılı şekilde nakil operasyonunun yapıldığını söyledi.

Nakil olmasının ardından hastalığı giderek ilerleyen annesinin diyalize girmeye başladığını anlatan Topuz, şöyle devam etti:

"Ben nakil olduktan sonra da annem diyalize başladı. Uzun süredir tedavi oluyordu, gözetim altındaydı. Karmaşık bir şey. Aynı şeyler tekrar yaşanıyor. Annem hep benim yanımdaydı, şimdi o görevi ben yapıyorum. Hep yan yanayız. Biz birbirimizi bırakamıyoruz, bırakamam. Çünkü annem, yaşadığım olayları yaşıyor. 13 sene ben bu aşamaları yaşadım, şimdi sıra annemde. Yanında olmam gerekiyor. Çünkü diyalizden geliyor toparlanması çok zor. Öyle bir şey ki eğer bir hastalık geldiyse etrafınızda kimse kalmıyor, akrabalarınız bile yabancı oluyor. Bizim hastalığımız bulaşıcı bir hastalık değil. Normal insanlardan hiçbir farkımız yok. Bütün işlerimizi kendimiz görüyoruz. İnsanlardan şunu bekliyoruz, bize vebalı gözüyle bakmasınlar. Canlı vericiyle kadavra arasındaki fark derseniz ise ben kadavradan yanayım. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra organ bağışında bulunulmalı. Toprak olacağına bir insanda can olması daha güzel. Çünkü bir kişiden çok kişi kurtuluyor."

- "Ben yine de mutluyum, çünkü kızımı ayakta tuttuk"

Anne Halide Doğan da "15 sene olacak, kızımın hastalığıyla beraber mücadele ediyoruz. Baştan kızımla mücadele ettim, Rabbime hamdolsun onu sağlığına kavuşturduk, şimdi ben... Buna da şükürler olsun yine ayaktayım. Zaman zaman kötü devreler atlatıyorum. Diyaliz günleri benim için oldukça zor geçiyor. Daha vücut alışmadı ama buna da hamdolsun ayaktayım." şeklinde konuştu.

Doğan, 13 sene boyunca hep kontrol altında olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Tabii ki kızımın durumuyla çok mücadele edince ben kendimi hibe ettim, kendimi boşladım. Ondan sonra tabii daha sık rahatsızlanmaya başladım. Kontrollerim sıklaştı. Bundan 3,5 sene önce bana 'Artık diyalize gireceksin.' dediler ama ben yanaşmadım. Amacım neydi? İlk önce kızımı kurtarmak. Rabbime hamdolsun, kızımı kurtardıktan sonra doktorum 'Sen kendini harcadın.' dedi. Yok harcamadım, ben yine de mutluyum, çünkü onu ayakta tuttuk. Şimdi ben diyalize giriyorum, zaman zaman kötü oluyorum ama hastayım da demiyorum. Mücadele ediyorum. Bir mücadelem var. Rabbim gençlerimize yardım etsin. Ben gelmişim 57-58 yaşına ama daha küçük çocuklarımız, gençlerimiz var diyalize giren. Organ bağışlansın. Toplumumuz çok bilinçsiz. Organ bağışında günah yok. Ayet var bununla ilgili, onları açıp okusunlar, bilinçlensinler. Allah'ın huzuruna biz bu bedenle çıkmayacağız ki..."
Kaynak: AA