Narlı Lokum 'Luk-U Ala'nın Ünü Sınırları Aştı
Edirneli bir şekerlemeci tarafından üretilen ve bol gül yaprağı ile nar kullanılan 'Luku ala' tatlısı, Hong Kong'dan Dubai'ye kadar pek çok ülkeye gönderiliyor Şekerlemeci Meriç: 'Hürrem Sultan, Edirne Sarayı'nda kaldığı zamanlarda Luku ala tatlısını misafirlerine ikram etmiş. Sadece burada tüketilmemiş dünyanın dört bir yanına da göndermişler. Çünkü Luku alanın manası en ala en güzel. Vücuda sıhhat ve afiyet verir'
CİHAN DEMİRCİ - Edirneli şekerlemecinin ürettiği Osmanlı sarayı lokumu "Luk-u ala"nın ünü sınırları aştı.
Edirneli bir şekerlemeci, gelenekleri yaşatmak için "Luk-u ala" tatlısını yeniden üretti. Gül yaprağı, nar, bal, safran, limon tuzu, Alpullu şekeri karışımından üretilen üzeri Antep fıstığıyla kaplanan, lokum kıvamındaki "Luk-u ala", damakta hafif şekerli ve mayhoş bir tat bırakıyor. Tatlı, Hong Kong'dan Dubai'ye kadar pek çok ülkeye gönderiliyor.
Tatlıyı üreten şekerlemeci Arif Meriç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı'dan miras kalan tatları yaşatmak için çaba harcadığını söyledi.
Osmanlı'da, yapımında bol gül yaprağı ve nar kullanılan Luk-u ala tatlısı ikram edildiğini öğrendiklerini belirten Meriç, "Luk-u ala Haseki Hürrem'den gelmektedir. Haseki Hürrem, nar ve gül yaprağını ikramlarında çokça kullanırmış. Özellikle bu tatlı Osmanlı'da toplanan gül yaprakları ve narların karışımıyla sonbahar ve kış aylarında yapılırmış. Nar ve gül yaprağı yüzyıllarca tatlı ve yemeklerin içerisinde kullanıldı. Luk-u ala'nın özelliklerini anlatmakla bitiremeyiz." diye konuştu.
Ecdadın damak tadında da her şeyin en güzelini tercih ettiğini ifade eden Meriç,şöyle konuştu:
"Narın mayhoş bir lezzeti vardır ki bayıltmaz insanı, tam tersine ayıltır. Bu güzellik narın kendi nüvesinden geliyor. Hürrem Sultan Edirne Sarayı'nda kaldığı zamanlarda Luk-u ala tatlısını misafirlerine ikram etmiş. Sadece burada tüketilmemiş dünyanın dört bir yanına da göndermişler çünkü Luk-u alanın manası, en ala en güzel. Vücuda sıhhat ve afiyet verir.
Sıhhat ve afiyeti ne vermiş diye sorduğumuzda narın, Antep fıstığının, gülün, balın birleşmesidir. Özellikle güç, kuvvet versin diye sonbahar ve kış aylarında üretilmiş. Sonbaharda narı bol bol tüketmek lazım. Bu yapmış olduğumuz ürün de hepsinin bir arada olması hasebiyle insana büyük bir direnç veriyor."
- Gelenekleri devam ettiriyor
Geleneklere uygun olması açısından tatlıyı yapmak için sonbahar aylarını tercih ettiklerini dile getiren Meriç, "Biz de sonbaharın yaşandığı bugünleri bekleyerek geleneklerimize bağlılığımızı gösterdik. Bir maziyi bir de geleceği, ikisini bir araya topladığımız zaman mazide ecdadımız hep güzellikler yapmış, gelecek olan kuşaklar da güzelliğin peşinde devam etmiş. Biz de bunu bize kalan damak mirasıyla devam ettiriyoruz. Buradan sonbaharda Edirne'mize gelecek misafirlerimize sesleniyorum; sakın Luk-u ala yemeden Edirne'den gitmeyin." şeklinde konuştu.
Arif Meriç, tamamen doğal ürünler kullanılarak imal edilen tatlının yarım kilogramını 33 liradan sattıklarını bildirdi.
Meriç, ayda 5 tona yakın ürettikleri Luk-u ala tatlısını Türkiye'nin dört bir yanının yanı sıra Hong Kong, Japonya, Almanya, Dubai gibi ülkelere de gönderdiklerini kaydetti.
Kaynak: AA
Edirneli bir şekerlemeci, gelenekleri yaşatmak için "Luk-u ala" tatlısını yeniden üretti. Gül yaprağı, nar, bal, safran, limon tuzu, Alpullu şekeri karışımından üretilen üzeri Antep fıstığıyla kaplanan, lokum kıvamındaki "Luk-u ala", damakta hafif şekerli ve mayhoş bir tat bırakıyor. Tatlı, Hong Kong'dan Dubai'ye kadar pek çok ülkeye gönderiliyor.
Tatlıyı üreten şekerlemeci Arif Meriç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Osmanlı'dan miras kalan tatları yaşatmak için çaba harcadığını söyledi.
Osmanlı'da, yapımında bol gül yaprağı ve nar kullanılan Luk-u ala tatlısı ikram edildiğini öğrendiklerini belirten Meriç, "Luk-u ala Haseki Hürrem'den gelmektedir. Haseki Hürrem, nar ve gül yaprağını ikramlarında çokça kullanırmış. Özellikle bu tatlı Osmanlı'da toplanan gül yaprakları ve narların karışımıyla sonbahar ve kış aylarında yapılırmış. Nar ve gül yaprağı yüzyıllarca tatlı ve yemeklerin içerisinde kullanıldı. Luk-u ala'nın özelliklerini anlatmakla bitiremeyiz." diye konuştu.
Ecdadın damak tadında da her şeyin en güzelini tercih ettiğini ifade eden Meriç,şöyle konuştu:
"Narın mayhoş bir lezzeti vardır ki bayıltmaz insanı, tam tersine ayıltır. Bu güzellik narın kendi nüvesinden geliyor. Hürrem Sultan Edirne Sarayı'nda kaldığı zamanlarda Luk-u ala tatlısını misafirlerine ikram etmiş. Sadece burada tüketilmemiş dünyanın dört bir yanına da göndermişler çünkü Luk-u alanın manası, en ala en güzel. Vücuda sıhhat ve afiyet verir.
Sıhhat ve afiyeti ne vermiş diye sorduğumuzda narın, Antep fıstığının, gülün, balın birleşmesidir. Özellikle güç, kuvvet versin diye sonbahar ve kış aylarında üretilmiş. Sonbaharda narı bol bol tüketmek lazım. Bu yapmış olduğumuz ürün de hepsinin bir arada olması hasebiyle insana büyük bir direnç veriyor."
- Gelenekleri devam ettiriyor
Geleneklere uygun olması açısından tatlıyı yapmak için sonbahar aylarını tercih ettiklerini dile getiren Meriç, "Biz de sonbaharın yaşandığı bugünleri bekleyerek geleneklerimize bağlılığımızı gösterdik. Bir maziyi bir de geleceği, ikisini bir araya topladığımız zaman mazide ecdadımız hep güzellikler yapmış, gelecek olan kuşaklar da güzelliğin peşinde devam etmiş. Biz de bunu bize kalan damak mirasıyla devam ettiriyoruz. Buradan sonbaharda Edirne'mize gelecek misafirlerimize sesleniyorum; sakın Luk-u ala yemeden Edirne'den gitmeyin." şeklinde konuştu.
Arif Meriç, tamamen doğal ürünler kullanılarak imal edilen tatlının yarım kilogramını 33 liradan sattıklarını bildirdi.
Meriç, ayda 5 tona yakın ürettikleri Luk-u ala tatlısını Türkiye'nin dört bir yanının yanı sıra Hong Kong, Japonya, Almanya, Dubai gibi ülkelere de gönderdiklerini kaydetti.