Kara Harp Okulu Davası
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Kara Harp Okul'undaki eylemlere ilişkin, 75'i tutuklu 239 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulu'ndaki (KHO) eylemlere ilişkin, 75'i tutuklu 239 sanığın yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşma sanık eski Üsteğmen Ali Şen'in savunmasıyla başladı.
Akşam saatlerinde evinde bulunduğu sırada tabur yazışma grubuna saat 21.00'de tüm personelin mesaiye gelmesi için mesaj geldiğini anlatan Şen, bu sırada Çetin Emeç Bulvarı tarafından silah sesleri geldiğini, bunun üzerine bir saldırı olabileceği düşüncesiyle vakit kaybetmenden birliğine gittiğini ifade etti.
Burada tabur komutanlarının ve bir grup Harbiyeli'nin silahlı bir şekilde birliğe getirildiğini ancak sebebinin açıklamadığını aktaran Şen, Harbiyeli'lere neden getirildiklerini sorduğunda onların da bilgilerinin bulunmadığını söylediklerini bildirdi.
Tabur komutanı kendisinin de aralarında bulunduğu asker grubunu nizamiye bölgelerine emniyet almaları için dağıttığını vurgulayan Şen, 5 Nolu Nizamiye'ye gittiğinde buradakilerin çevre emniyetini alacak şekilde beklediklerini kaydetti.
İlerleyen saatlerde internetten haberlere baktığında darbe girişimi olduğunu öğrendiğini belirten Şen, darbeyi destekleyen en küçük bir eylem içinde bulunmadığını savundu.
Hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bağlantı kurmadığını, iş birliği içinde olmadığını öne süren Şen, birliğin darbe girişimine destek verdiğine ilişkin herhangi bir belirtinin görülmediğini iddia etti.
Sabah saatlerine kadar durduğu nizamiyede, birliği ve ailelerini koruduğunu anlatan Şen, daha sonra zırhlı araçla bir grup polisin bu bölgeye geldiğini, onlarla iş birliği yaptığını vurguladı.
Amirlerinin verdiği emirleri yerine getirmekten başka bir faaliyetinin olmadığını savunan Şen, yasalara aykırı hareket etmediğini kaydetti.
İlhami Polat'ın emriyle kışlaya geldiğine dair iddianamede yer alan tespiti kabul etmeyen Şen, Polat'ı gece boyunca hiç görmediğini, onun emriyle hareket etmediğini bildirdi.
Çapraz sorgu sırasında daha önce de mesaiye 15 Temmuz akşamında olduğu gibi çağrıldığını savunan Şen, mahkeme başkanın, "Birliği asıl koruyacak askerlerin karargahta olmaması dikkatini çekmedi mi?" sorusuna, "Panikle birliğe gidiyorsunuz, tabur komutanı 'derhal nizamiyeye gidiyorsun' diyor. Ben gidemem diyemem. Çünkü olağanüstü bir durum var." yanıtını verdi.
- "Korkudan geri çekildik"
Sanık eski üsteğmen Veysel Kör de 15 Temmuz'da mesaiden çıkıp Kara Harp Okulu içinde bulunan lojmandaki evine geçtiğini ve yıllık izin için otel rezervasyonu yapmaya çalıştığını savundu.
Akşam saatlerinde mesai arkadaşı üsteğmen Mustafa Çetiner'in aradığını ve personeli mesaiye çağıran WhatsApp mesajını görüp görmediğini sorduğunu anlatan Kör, bunun üzerine mesaja baktığını ve hazırlanarak dışarı çıktığını belirtti.
Çıktığında silah sesleri duyduğunu ve bu nedenle okulun bir saldırıya maruz kaldığını düşündüğünü ileri süren Kör, mahiyetindeki Harbiyeli'ler ile okulun emniyetine katkıda bulunmak üzere tabura gittiğini ifade etti.
Tabur karargahında diğer takım ve bölük komutanlarının da bulunduğunu, olağanüstü bir kaos ve kargaşa yaşandığını savunan Kör, mühimmat ve silah alınarak eğitim alanına gidileceğinin belirtilmesi üzerine verilen emirleri sorgulamadan açık bulduğu ilk depodan silah ve mühimmat aldığını kaydetti.
Eğitim alanında 20 civarında harbiyeli gördüğünü, bunlardan kendi öğrencisi olan kişiye neler olduğunu sorduğunu vurgulayan Kör, öğrencinin, bilgisinin bulunmadığını, tabur komutanı tarafından getirildiğini söylediğini aktardı.
Sanık Kör, daha sonra tabur komutanının geldiğini ve harbiyelilerle ilgilenilmesini söyleyerek, takımları rastgele nizamiyelere dağıttığını belirtti. Kendisinin ilk anda geri planda bulunduğu için bir yere görevlendirilmediğini anlatan Kör, Çetiner'e "Beni kimse bir yere paylaştırmadı." dediğini ve Çetiner'in çağırması üzerine onunla 1 numaralı nizamiyeye gittiğini savundu.
Nizamiyede şahsi emniyetlerini aldıklarını, kimseye herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını ileri süren Kör, darbeye direnen polis, halk veya askerlerle cebir ve şiddet içeren bir temasa girmediklerini bildirdi.
Sanık Kör, sabah saatlerinde tabura dönüp evine geçtiğini, 9 gün sonra birliğinde gözaltına alındığını anlattı.
Örgütün haberleşme programı "ByLock"u kullandığını kabul etmeyen Kör, bir arkadaşıyla yaptığı darbe içerikli telefon konuşmasını da reddetti ve ses kayıtlarının montaj olduğunu savundu.
Mahkeme Başkanı'nın, "Tabur komutanı, saat 00.54'te 'Toplu gösteri ve taşkınlıklara karşı havaya ateş edin.' diyor. Burada ne olduğunu anlaman gerekmez miydi?" sorusuna sanık Kör, "Ben anlayamadım başkanım." dedi.
Sanık Kör, "Darbe girişimi olduğunu öğrendiğinde sana emir verenlerin bu işin içinde olduğunu düşündün mü?" sorusuna ise "Öyle düşünsem farklı davranırdım. Biz korkudan geri çekildik." yanıtını verdi.
- Nöbetini değiştirmiş
İddianameye göre, olay tarihinde tümgeneral rütbesiyle okul komutanı olarak görev yapan İzzet Çetingöz'ü derdest edenler arasında bulunan sanık eski yarbay Ali Tolga Sıçrar da suçlamaları reddetti.
Sıçrar, 15 Temmuz günü için özellikle nöbet değiştirdiği yönündeki suçlamayı kabul etmezken, kendisinin hazırladığı bu nöbetlere mühendis ve öğretmen sınıfından personelin yazıldığını, kendisi dahil, atama görüp Ağustos ayında ayrılacak personele Temmuz ayında fazla nöbet yazdığını savundu.
Sanık Sıçrar, bu şekilde nöbet yazılmayan bir tek 15 Temmuz olduğunu gördüğünü, bunun üzerine nöbet tutacak yarbay Sabri Şen ile değişim yaptığını ileri sürdü.
Nöbetçi amir olarak görev yaptığı 15 Temmuz günü eski Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı albay İlhami Polat ile hareket ederek, okul komutanı Çetingöz'ü derdest ettiği suçlamasını da reddeden Sıçrar, Çetingöz'e yönelik suçlamalarda bulundu.
Sıçrar, İlhami Polat'tan ya da bir başkasından kanunsuz emir almadığını, kimseye de kanunsuz emir vermediğini iddia etti.
Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.
Kaynak: AA
Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nde görülen duruşma sanık eski Üsteğmen Ali Şen'in savunmasıyla başladı.
Akşam saatlerinde evinde bulunduğu sırada tabur yazışma grubuna saat 21.00'de tüm personelin mesaiye gelmesi için mesaj geldiğini anlatan Şen, bu sırada Çetin Emeç Bulvarı tarafından silah sesleri geldiğini, bunun üzerine bir saldırı olabileceği düşüncesiyle vakit kaybetmenden birliğine gittiğini ifade etti.
Burada tabur komutanlarının ve bir grup Harbiyeli'nin silahlı bir şekilde birliğe getirildiğini ancak sebebinin açıklamadığını aktaran Şen, Harbiyeli'lere neden getirildiklerini sorduğunda onların da bilgilerinin bulunmadığını söylediklerini bildirdi.
Tabur komutanı kendisinin de aralarında bulunduğu asker grubunu nizamiye bölgelerine emniyet almaları için dağıttığını vurgulayan Şen, 5 Nolu Nizamiye'ye gittiğinde buradakilerin çevre emniyetini alacak şekilde beklediklerini kaydetti.
İlerleyen saatlerde internetten haberlere baktığında darbe girişimi olduğunu öğrendiğini belirten Şen, darbeyi destekleyen en küçük bir eylem içinde bulunmadığını savundu.
Hayatının hiçbir döneminde FETÖ ile bağlantı kurmadığını, iş birliği içinde olmadığını öne süren Şen, birliğin darbe girişimine destek verdiğine ilişkin herhangi bir belirtinin görülmediğini iddia etti.
Sabah saatlerine kadar durduğu nizamiyede, birliği ve ailelerini koruduğunu anlatan Şen, daha sonra zırhlı araçla bir grup polisin bu bölgeye geldiğini, onlarla iş birliği yaptığını vurguladı.
Amirlerinin verdiği emirleri yerine getirmekten başka bir faaliyetinin olmadığını savunan Şen, yasalara aykırı hareket etmediğini kaydetti.
İlhami Polat'ın emriyle kışlaya geldiğine dair iddianamede yer alan tespiti kabul etmeyen Şen, Polat'ı gece boyunca hiç görmediğini, onun emriyle hareket etmediğini bildirdi.
Çapraz sorgu sırasında daha önce de mesaiye 15 Temmuz akşamında olduğu gibi çağrıldığını savunan Şen, mahkeme başkanın, "Birliği asıl koruyacak askerlerin karargahta olmaması dikkatini çekmedi mi?" sorusuna, "Panikle birliğe gidiyorsunuz, tabur komutanı 'derhal nizamiyeye gidiyorsun' diyor. Ben gidemem diyemem. Çünkü olağanüstü bir durum var." yanıtını verdi.
- "Korkudan geri çekildik"
Sanık eski üsteğmen Veysel Kör de 15 Temmuz'da mesaiden çıkıp Kara Harp Okulu içinde bulunan lojmandaki evine geçtiğini ve yıllık izin için otel rezervasyonu yapmaya çalıştığını savundu.
Akşam saatlerinde mesai arkadaşı üsteğmen Mustafa Çetiner'in aradığını ve personeli mesaiye çağıran WhatsApp mesajını görüp görmediğini sorduğunu anlatan Kör, bunun üzerine mesaja baktığını ve hazırlanarak dışarı çıktığını belirtti.
Çıktığında silah sesleri duyduğunu ve bu nedenle okulun bir saldırıya maruz kaldığını düşündüğünü ileri süren Kör, mahiyetindeki Harbiyeli'ler ile okulun emniyetine katkıda bulunmak üzere tabura gittiğini ifade etti.
Tabur karargahında diğer takım ve bölük komutanlarının da bulunduğunu, olağanüstü bir kaos ve kargaşa yaşandığını savunan Kör, mühimmat ve silah alınarak eğitim alanına gidileceğinin belirtilmesi üzerine verilen emirleri sorgulamadan açık bulduğu ilk depodan silah ve mühimmat aldığını kaydetti.
Eğitim alanında 20 civarında harbiyeli gördüğünü, bunlardan kendi öğrencisi olan kişiye neler olduğunu sorduğunu vurgulayan Kör, öğrencinin, bilgisinin bulunmadığını, tabur komutanı tarafından getirildiğini söylediğini aktardı.
Sanık Kör, daha sonra tabur komutanının geldiğini ve harbiyelilerle ilgilenilmesini söyleyerek, takımları rastgele nizamiyelere dağıttığını belirtti. Kendisinin ilk anda geri planda bulunduğu için bir yere görevlendirilmediğini anlatan Kör, Çetiner'e "Beni kimse bir yere paylaştırmadı." dediğini ve Çetiner'in çağırması üzerine onunla 1 numaralı nizamiyeye gittiğini savundu.
Nizamiyede şahsi emniyetlerini aldıklarını, kimseye herhangi bir müdahalede bulunmadıklarını ileri süren Kör, darbeye direnen polis, halk veya askerlerle cebir ve şiddet içeren bir temasa girmediklerini bildirdi.
Sanık Kör, sabah saatlerinde tabura dönüp evine geçtiğini, 9 gün sonra birliğinde gözaltına alındığını anlattı.
Örgütün haberleşme programı "ByLock"u kullandığını kabul etmeyen Kör, bir arkadaşıyla yaptığı darbe içerikli telefon konuşmasını da reddetti ve ses kayıtlarının montaj olduğunu savundu.
Mahkeme Başkanı'nın, "Tabur komutanı, saat 00.54'te 'Toplu gösteri ve taşkınlıklara karşı havaya ateş edin.' diyor. Burada ne olduğunu anlaman gerekmez miydi?" sorusuna sanık Kör, "Ben anlayamadım başkanım." dedi.
Sanık Kör, "Darbe girişimi olduğunu öğrendiğinde sana emir verenlerin bu işin içinde olduğunu düşündün mü?" sorusuna ise "Öyle düşünsem farklı davranırdım. Biz korkudan geri çekildik." yanıtını verdi.
- Nöbetini değiştirmiş
İddianameye göre, olay tarihinde tümgeneral rütbesiyle okul komutanı olarak görev yapan İzzet Çetingöz'ü derdest edenler arasında bulunan sanık eski yarbay Ali Tolga Sıçrar da suçlamaları reddetti.
Sıçrar, 15 Temmuz günü için özellikle nöbet değiştirdiği yönündeki suçlamayı kabul etmezken, kendisinin hazırladığı bu nöbetlere mühendis ve öğretmen sınıfından personelin yazıldığını, kendisi dahil, atama görüp Ağustos ayında ayrılacak personele Temmuz ayında fazla nöbet yazdığını savundu.
Sanık Sıçrar, bu şekilde nöbet yazılmayan bir tek 15 Temmuz olduğunu gördüğünü, bunun üzerine nöbet tutacak yarbay Sabri Şen ile değişim yaptığını ileri sürdü.
Nöbetçi amir olarak görev yaptığı 15 Temmuz günü eski Kara Harp Okulu Kurmay Başkanı albay İlhami Polat ile hareket ederek, okul komutanı Çetingöz'ü derdest ettiği suçlamasını da reddeden Sıçrar, Çetingöz'e yönelik suçlamalarda bulundu.
Sıçrar, İlhami Polat'tan ya da bir başkasından kanunsuz emir almadığını, kimseye de kanunsuz emir vermediğini iddia etti.
Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.