Yerli Ve Milli Üretim Ekosistemi Proje Geliştirme Çalıştayı
BTK Başkanı Sayan: 'BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli buluyoruz' KOSGEB Başkanı Uzkurt: 'Biz, kamu olarak yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Yeni destek modellerinin temelini yerlilik oluşturacak' 'Sözleşmelere belli bir yerlilik şartı koymamıza rağmen, birtakım firmaların bunu sağlamak yerine 'cezai müeyyidesine razıyım ama benden yerlilik ve milli üretim beklemeyin' şeklindeki davranışı, beni bu ülkenin vatandaşı olarak çok yaraladı'
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) Başkanı Ömer Fatih Sayan, "BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde, kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli buluyoruz." dedi.
Sayan, BTK öncülüğünde düzenlenen Yerli ve Milli Üretim Ekosistemi Proje Geliştirme Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, özel sektör işletmecisi ve üreticisi farklı yeteneklerin bir araya gelmesinden doğacak sinerjiyle iç ve dış piyasada oluşan ihtiyaçların doğru hedeflere yöneltilmesini sağlamak amacıyla buluşulduğunu söyledi.
Ülke olarak 7’den 70’e herkesin yerli ve milli üretimden, bunun öneminden bahsettiğini dile getiren Sayan, Türkiye'de bu konuların konuşulmasının önemli bir farkındalık oluşturacağını bildirdi.
Yerli ve milli üretimin birinci adımının Ar-Ge faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi olduğuna işaret eden Sayan, özellikle ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle Ar-Ge yatırımları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtti.
Dünya genelindeki Ar-Ge yatırımlarının yüzde 80'den fazlasının Amerika, Avrupa ve Japonya’da yapıldığının bilgisini veren Sayan, Ar-Ge süreçlerinin de üretimi ve inovasyonu getirdiğini söyledi.
"Ar-Ge, özgürlük demektir." ifadesini kullanan Sayan, kişinin kendi özgürlüğünün, ailenin, milletin ve medeniyetinin özgürlüğü anlamına geldiğini vurguladı.
Sayan, 1980'li yıllarda Türkiye'nin gerisinde olan Güney Kore'nin, Ar-Ge ve inovasyona yönelik faaliyetlerin meyvesini, bugün ihracatının yüzde 30'unu yüksek teknoloji ürünlerinden sağlayarak topladığını belirterek , "Bugün, Türkiye’nin ileri teknolojili ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 4 civarında ve bunu çok süratli bir şekilde artırmamız gerekiyor. Bunun yolu da yüksek teknoloji içeren ürünleri yerli ve milli imkanlarla üretip hem kendi ihtiyaçlarımız için kullanmak hem de ihraç etmekten geçiyor." diye konuştu.
- "Katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına önem vermeliyiz"
Geçen yıl 4,5G ve 3G için yapılan toplam yatırım tutarının yaklaşık 3 milyar lira olarak gerçekleştiğine dikkati çeken Sayan, şöyle devam etti:
"Ülkemiz elektronik haberleşme sektöründeki yatırımların tamamına yakınının ithalat yoluyla karşılandığını dikkate aldığımızda, sadece 4,5G ve 3G altyapıları için yapılan yatırımların, cari açığın yüzde 3'lerine tekabül ettiği görülmektedir. Sektörün tamamını dikkate aldığımızda ise bu oranın yüzde 4-5'lere ulaştığını görmekteyiz. Cari açığın azaltılması için sadece ithalat oranlarının azaltılarak ihracat oranlarının artırılması yeterli değil, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına ayrı bir önem vermemiz gerekmektedir."
Sayan, yerli üretim adına kaydedilecek ilerlemelerin sadece ithalatın azalmasıyla kalmayacağını, ihracat açısından da ülke ve firmalara büyük katkılar sağlayacağını belirterek, yerlileşme çalışmalarının ihracat kapılarını açacağını söyledi.
- "Yerlilikte en somut adımı 4,5G ile attık"
Elektronik haberleşme sektörü açısından yerli ve milli üretimin geliştirilmesine yönelik en somut adımın, Kurumca gerçekleştirilen 4,5G hizmetlerine ilişkin yetkilendirme ihalelerinde atıldığını dile getiren Sayan, işletmecilerin ürünlerinin önemli bir kısmını yerli malı belgeli ürünlerden ve KOBİ'ler tarafından Türkiye'de üretilen ürünlerden kullanma yükümlülüğü getirildiğini kaydetti.
BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli bulduklarını bildiren Sayan, "Bu kapsamda, yerli malı belgeli ürün kullanımı ve KOBİ yükümlülüklerine ilişkin üretici firmaları, üniversiteleri, teknokentleri, sivil toplum kuruluşlarını ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını bilgilendirmek, fikir alışverişinde bulunmak amacıyla etkinlikler düzenlemek, sektör paydaşları tarafından yapılan etkinliklere destek ve katılım sağlamak, ülkemiz ve geleceğimiz açısından taşıdığı değere dikkati çekmek ve paydaşlar nezdinde farkındalığın artırılmasını sağlamak yaptığımız çalışmaların omurgasını oluşturuyor." dedi.
- "Yeni destek modellerinin temelini oluşturacak"
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Cevahir Uzkurt da yerlilik konusunda ciddi adımlar atıldığını ancak ülke olarak istenilen düzeyde olunmadığını söyledi.
Uzkurt, yerlilik konusunda kanuni zorunluluk getirilmesine rağmen özel sektörün bunu minimum seviyede algıladığını belirterek, "Biz, 'yüzde 15'e kadar fiyat avantajı sağlanır.' diye ibare koyuyoruz. Bir kurumumuz ihaleye çıkıyor 'ben yüzde 1 bunu uygulayacağım.' diyor. 'Kanuni zorunluluk getiriyoruz, siz niye böyle bir şey yapıyorsunuz?' diyoruz, 'Kanun yüzde 15'e kadar diyor, dolayısıyla ben yüzde 1 de algılıyorum.' diyor. Biz o metni yazarken bazen yerli istekli vereceği fiyat teklifi yüzde 10'da, 12'de kalabilir. Biz o aralığı yüzde 15'e sabitlememek için böyle yazdık." diye konuştu.
Yerlilik konusunda vatandaş, kamu, firma, sanayi temsilcilerinde iradenin olduğunu ancak bu işin Türkiye'de kültür haline getirilmesi için yol haritasına ve başarı örneklerine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Uzkurt, KOSGEB olarak destek modelleriyle bu işin üzerine gideceklerini bildirdi.
Uzkurt, kamu olarak yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacaklarını belirterek, yeni destek modellerinin temelini yerliliğin oluşturacağına dikkati çekti. Uzkurt, şunları kaydetti:
"Piyasanın bir realitesi var. Biz ne kadar 'bunu yerli üreteceksiniz.' desek de piyasanın oyuncuları, 'Ben yerli ürettiğimde şu kadara mal oluyor, Çin'den, Avrupa'dan, Amerika'dan yüzde 50'sine alıyorken, beni buna zorlarsanız bu iş olmaz.' diyor. Biz, kamu olarak ne pahasına olursa olsun, özellikle kritik, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerimizde, yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Biz, yaptığımız sözleşmelere belli bir yerlilik şartı koymamıza rağmen birtakım firmaların, bu yerlilik şartını sağlamak yerine 'cezai müeyyidesine razıyım ama benden yerlilik ve milli üretim beklemeyin ya da ülkenizde bunu satın almamı, ürettirmemi beklemeyin' şeklindeki davranışı, beni bu ülkenin vatandaşı olarak çok yaraladı."
Firmaların mazeretlerini dinlediklerini anlatan Uzkurt, "KOSGEB olarak arada 5 liralık mazereti sunarak, yerli üretim konusunda isteksiz davranıyorsa, biz, bu 5 liralık maliyete KOSGEB olarak katlanalım. Günün sonunda birilerinin artık Türkiye'de, 'biz, maliyetinden dolayı bunları ürettiremiyoruz' gibi mazeretleri olmasın." ifadelerini kullandı.
OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın da yerlilik ve millilik konusunda ne yapılması gerektiğinin söylendiğini belirterek, bunun nasıl yapılacağının belirlenmesini istedi. Aydın, kurum ve tarafların, "yerlilik oranları gerçekleştirilemez" anlayışından vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.
Konuşmaların ardından çalıştay, proje gruplarının çalışmasıyla devam etti.
Kaynak: AA
Sayan, BTK öncülüğünde düzenlenen Yerli ve Milli Üretim Ekosistemi Proje Geliştirme Çalıştayı'nın açılışında yaptığı konuşmada, özel sektör işletmecisi ve üreticisi farklı yeteneklerin bir araya gelmesinden doğacak sinerjiyle iç ve dış piyasada oluşan ihtiyaçların doğru hedeflere yöneltilmesini sağlamak amacıyla buluşulduğunu söyledi.
Ülke olarak 7’den 70’e herkesin yerli ve milli üretimden, bunun öneminden bahsettiğini dile getiren Sayan, Türkiye'de bu konuların konuşulmasının önemli bir farkındalık oluşturacağını bildirdi.
Yerli ve milli üretimin birinci adımının Ar-Ge faaliyetlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi olduğuna işaret eden Sayan, özellikle ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle Ar-Ge yatırımları arasında doğrudan bir ilişki olduğunu belirtti.
Dünya genelindeki Ar-Ge yatırımlarının yüzde 80'den fazlasının Amerika, Avrupa ve Japonya’da yapıldığının bilgisini veren Sayan, Ar-Ge süreçlerinin de üretimi ve inovasyonu getirdiğini söyledi.
"Ar-Ge, özgürlük demektir." ifadesini kullanan Sayan, kişinin kendi özgürlüğünün, ailenin, milletin ve medeniyetinin özgürlüğü anlamına geldiğini vurguladı.
Sayan, 1980'li yıllarda Türkiye'nin gerisinde olan Güney Kore'nin, Ar-Ge ve inovasyona yönelik faaliyetlerin meyvesini, bugün ihracatının yüzde 30'unu yüksek teknoloji ürünlerinden sağlayarak topladığını belirterek , "Bugün, Türkiye’nin ileri teknolojili ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 4 civarında ve bunu çok süratli bir şekilde artırmamız gerekiyor. Bunun yolu da yüksek teknoloji içeren ürünleri yerli ve milli imkanlarla üretip hem kendi ihtiyaçlarımız için kullanmak hem de ihraç etmekten geçiyor." diye konuştu.
- "Katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına önem vermeliyiz"
Geçen yıl 4,5G ve 3G için yapılan toplam yatırım tutarının yaklaşık 3 milyar lira olarak gerçekleştiğine dikkati çeken Sayan, şöyle devam etti:
"Ülkemiz elektronik haberleşme sektöründeki yatırımların tamamına yakınının ithalat yoluyla karşılandığını dikkate aldığımızda, sadece 4,5G ve 3G altyapıları için yapılan yatırımların, cari açığın yüzde 3'lerine tekabül ettiği görülmektedir. Sektörün tamamını dikkate aldığımızda ise bu oranın yüzde 4-5'lere ulaştığını görmekteyiz. Cari açığın azaltılması için sadece ithalat oranlarının azaltılarak ihracat oranlarının artırılması yeterli değil, katma değeri yüksek ürünlerin ihracatına ayrı bir önem vermemiz gerekmektedir."
Sayan, yerli üretim adına kaydedilecek ilerlemelerin sadece ithalatın azalmasıyla kalmayacağını, ihracat açısından da ülke ve firmalara büyük katkılar sağlayacağını belirterek, yerlileşme çalışmalarının ihracat kapılarını açacağını söyledi.
- "Yerlilikte en somut adımı 4,5G ile attık"
Elektronik haberleşme sektörü açısından yerli ve milli üretimin geliştirilmesine yönelik en somut adımın, Kurumca gerçekleştirilen 4,5G hizmetlerine ilişkin yetkilendirme ihalelerinde atıldığını dile getiren Sayan, işletmecilerin ürünlerinin önemli bir kısmını yerli malı belgeli ürünlerden ve KOBİ'ler tarafından Türkiye'de üretilen ürünlerden kullanma yükümlülüğü getirildiğini kaydetti.
BTK olarak yerli ve milli üretimin geliştirilmesinde kamu, sivil toplum kuruluşları, üniversite ve sanayi iş birliğinin tesis edilmesini hayati derecede önemli bulduklarını bildiren Sayan, "Bu kapsamda, yerli malı belgeli ürün kullanımı ve KOBİ yükümlülüklerine ilişkin üretici firmaları, üniversiteleri, teknokentleri, sivil toplum kuruluşlarını ve ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını bilgilendirmek, fikir alışverişinde bulunmak amacıyla etkinlikler düzenlemek, sektör paydaşları tarafından yapılan etkinliklere destek ve katılım sağlamak, ülkemiz ve geleceğimiz açısından taşıdığı değere dikkati çekmek ve paydaşlar nezdinde farkındalığın artırılmasını sağlamak yaptığımız çalışmaların omurgasını oluşturuyor." dedi.
- "Yeni destek modellerinin temelini oluşturacak"
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Cevahir Uzkurt da yerlilik konusunda ciddi adımlar atıldığını ancak ülke olarak istenilen düzeyde olunmadığını söyledi.
Uzkurt, yerlilik konusunda kanuni zorunluluk getirilmesine rağmen özel sektörün bunu minimum seviyede algıladığını belirterek, "Biz, 'yüzde 15'e kadar fiyat avantajı sağlanır.' diye ibare koyuyoruz. Bir kurumumuz ihaleye çıkıyor 'ben yüzde 1 bunu uygulayacağım.' diyor. 'Kanuni zorunluluk getiriyoruz, siz niye böyle bir şey yapıyorsunuz?' diyoruz, 'Kanun yüzde 15'e kadar diyor, dolayısıyla ben yüzde 1 de algılıyorum.' diyor. Biz o metni yazarken bazen yerli istekli vereceği fiyat teklifi yüzde 10'da, 12'de kalabilir. Biz o aralığı yüzde 15'e sabitlememek için böyle yazdık." diye konuştu.
Yerlilik konusunda vatandaş, kamu, firma, sanayi temsilcilerinde iradenin olduğunu ancak bu işin Türkiye'de kültür haline getirilmesi için yol haritasına ve başarı örneklerine ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Uzkurt, KOSGEB olarak destek modelleriyle bu işin üzerine gideceklerini bildirdi.
Uzkurt, kamu olarak yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacaklarını belirterek, yeni destek modellerinin temelini yerliliğin oluşturacağına dikkati çekti. Uzkurt, şunları kaydetti:
"Piyasanın bir realitesi var. Biz ne kadar 'bunu yerli üreteceksiniz.' desek de piyasanın oyuncuları, 'Ben yerli ürettiğimde şu kadara mal oluyor, Çin'den, Avrupa'dan, Amerika'dan yüzde 50'sine alıyorken, beni buna zorlarsanız bu iş olmaz.' diyor. Biz, kamu olarak ne pahasına olursa olsun, özellikle kritik, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerimizde, yerli ve milli üretim konusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Biz, yaptığımız sözleşmelere belli bir yerlilik şartı koymamıza rağmen birtakım firmaların, bu yerlilik şartını sağlamak yerine 'cezai müeyyidesine razıyım ama benden yerlilik ve milli üretim beklemeyin ya da ülkenizde bunu satın almamı, ürettirmemi beklemeyin' şeklindeki davranışı, beni bu ülkenin vatandaşı olarak çok yaraladı."
Firmaların mazeretlerini dinlediklerini anlatan Uzkurt, "KOSGEB olarak arada 5 liralık mazereti sunarak, yerli üretim konusunda isteksiz davranıyorsa, biz, bu 5 liralık maliyete KOSGEB olarak katlanalım. Günün sonunda birilerinin artık Türkiye'de, 'biz, maliyetinden dolayı bunları ürettiremiyoruz' gibi mazeretleri olmasın." ifadelerini kullandı.
OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın da yerlilik ve millilik konusunda ne yapılması gerektiğinin söylendiğini belirterek, bunun nasıl yapılacağının belirlenmesini istedi. Aydın, kurum ve tarafların, "yerlilik oranları gerçekleştirilemez" anlayışından vazgeçmeleri gerektiğini söyledi.
Konuşmaların ardından çalıştay, proje gruplarının çalışmasıyla devam etti.