Strazburg'daki Eyüp Sultan Camisi Temel Atma Töreni

Başbakan Yardımcısı Bozdağ: (1) '(Türkiye'nin AB'ye üyelik süreci) Biz bu süreci her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak geri çekilme niyetimiz yok' 'Avrupa'da bu ırkçı, ayrımcı, yabancı söylemlere karşı sağduyunun sesi kısıldıkça sağduyu sahibi insanlar toplumda ağır ağır konuşamaz hale geliyor. Bu, AB değerleri için, AB için tehdittir'

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecine ilişkin, "Biz bu süreci her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak geri çekilme niyetimiz yok." dedi.

Bozdağ, İslam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Teşkilatları tarafından külliye şeklinde yeniden yapılacak Avrupa'nın en büyük camisi olarak bilinen Eyüp Sultan Camisi'nin temel atma töreninde konuştu.

Fransa'nın Molhouse kentinde kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybeden Türk vatandaşlarına Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifa dileyen Bozdağ, önemli bir eserin temel atma töreninde bulunmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

Bozdağ, 3 bin kişi kapasiteli bir ibadet yerinin yanında okulları, çarşısı ve kültür imkanlarıyla adeta yeni bir yaşam merkezi haline geleceğini belirtti.

Külliyenin mimarisinin Strazburg'a ayrı bir zenginlik katacağına inandığını söyleyen Bozdağ, külliyenin sadece Müslümanlar içinde değil Müslüman olmayan toplumlar için de önemli bir merkez olacağını söyledi.

Bozdağ, böylesine önemli bir eserin burada yapılmasına destek veren Doğu Fransa Bölge Valisi ile Strazburg Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer yetkililere teşekkür etti.

Türkiye'nin AB'ye tam üye olmak için mücadele eden bir ülke olduğunu anımsatan Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1960 yılından beri mücadele ediyoruz üye olmak için. 1963 yılından bugüne AB'nin kapısında bekleyen ikinci bir ülke var mı? Yok. Yol yürürken oyun içinde kural üstüne kural değiştirilen ve kendi aleyhine pek çok içtihat oluşturulan ikinci bir ülke de yok. Dikkat ederseniz bütün bu olumsuzluklara rağmen Türkiye, AB sürecinden vazgeçmedi. Açılan fasıllar, bütün konular bittiği halde kapanmadı. Yıllardır açılan faslı kapayamayan bir ülke pozisyonundayız ama Türkiye buna rağmen de bu süreçten vazgeçmedi. Biz şunu iyi biliyoruz. Türkiye AB'ye güç katacak ve AB üyesi olması halinde de buradan güç kazanacak bir ülkedir. İki tarafa da kazan-kazan ilkesi çerçevesinde kazandıran bir süreçtir. Biz bu süreci her türlü olumsuzluğa rağmen sürdürmekte kararlıyız. Süreçten Türkiye olarak geri çekilme niyetimiz yok."

- "Türkiye'ye karşı bir çifte standart"

Bozdağ, her ülkenin Türkiye ile Türkiye'nin de her ülke ile ilişkilerinde karşılıklı çıkarların esas olduğunu herkesin çok iyi bildiğini dile getirdi.

Türkiye ile bir başka ülke arasındaki ihtilaf ve tartışmaların AB kurumlarını etkilemesinin ve AB sürecini etkilemesinin kabul edilemez olduğunu anlatan Bozdağ, "Bir yerle bir sıkıntı olsa başka yerden bunun bize dönüşü oluyor. Bu büyük bir haksızlık, adaletsizlik, Türkiye'ye karşı bir çifte standarttır." ifadelerini kullandı.

Bozdağ, ülkede çok sesliliği, çeşitliliği muhafaza eden, bütün farklılıkları koruyan, kuşatan ve bunu ülke için en büyük zenginlik kabul eden bir anlayışa sahip olduklarını aktardı.

Strazburg'da da bunu görmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu vurgulayan Bozdağ, cami yapımına başka dinlere mensup din adamlarının destek vermesinin burada yaşayan çok kültürlülük anlayışının somut bir göstergesi olduğunu söyledi.

Farklılıklara karşı öfke, kin ve nefret besleyen herkese karşı bütün dünyanın birlikte mücadele etmesinin şart olduğunun altını çizen Bozdağ, "Bugün ayrımcılık ırkçılık, yabancı ve İslam düşmanlığı gibi yeni yeni sinir uçları, düşmanlık noktaları üretmeye çalışanlar her toplumda olabilir ama bunlar en büyük toplum düşmanlarıdır. Bunlara karşı birlikte mücadele etmemiz şarttır."değerlendirmesinde bulundu.

Bozdağ, ırkçılık ve İslam düşmanlığını bir yaşam tarzı haline getirenler veya bunu bir ideolojiye dönüştürenlerin sağlıklı insanlar olmadığını belirterek "Bunlar salgın hastalık gibidir. Bunlar karşı hep beraber mücadele etmezsek, daha kötü sonuçların ortaya çıkmasına katkı sağlarız. Oy kaygısıyla, bu tür hastalıklara yakalanalara karşı şirin görünürsek hepimiz memleketlerimize büyük kötülük yapmış oluruz. Kim yanlış yapıyorsa hepimizin onun karşısında tek ses olmamız lazım." dedi.

Bu yanlışların önünün başka türlü kesilemeyeceğini kaydeden Bozdağ, "Avrupa'da bu ırkçı, ayrımcı, yabancı söylemlere karşı sağduyunun sesi kısıldıkça sağduyu sahibi insanlar toplumda ağır ağır konuşamaz hale geliyor. Bu, AB değerleri için, AB için tehdittir. Bütün topumlar için bunu büyük bir tehdit olarak görüyorum." ifadelerini kullandı.

Irak ve Suriye'de yaşanan yangınlardan, iç çatışmalardan canını kurtarmak için kaçan 3 milyonun üzerinde kişiyi Türkiye'de ağırladıklarını hatırlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Onların her türlü eğitim güvenlik, sağlık ve diğer ihtiyaçlarını Türkiye olarak karşılıyoruz. Bugüne kadar 24 milyar dolardan fazla bir harcamayı bunlara yaptık. Sadece devletin değil Türk toplumunun ve sivil toplum örgütlerinin harcamaları var. Bize yardım sözleri oldu ama bunların büyük bir kısmı henüz maalesef gerçekleşmedi, verilen sözler tutulmadı. Sığınmacılarla ilgili Türkiye'ye 6 milyar avroluk destek verilmesinin planlanıyordu ama şu ana kadar Türkiye'ye aktarılan para 825 milyon avrodur. Halbuki sözler tutulmuş olsaydı bu paraların şimdiye kadar aktarılması gerekiyordu ama buna rağmen Türkiye, mültecilere sahip çıkmaya, kendi bütçesinden, kendi imkanlarından onların ihtiyaçlarını gidermeye devam ediyor, bundan sonra da bu ihtiyaçları gidermek için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz."

(Sürecek)
Kaynak: AA