'DEAŞ, El Bab'da Yok Olmak Üzere'
Araştırmacıyazar Öznur: 'DEAŞ'ın Türkiye'yi katliam tarzı eylemlerle doğrudan hedef almasının ana nedeni El Bab operasyonudur. DEAŞ, El Bab'da yok olmak üzeredir. Bunun intikamını almak için Ortaköy eylemine girişmiştir' 'Türkiye, Ortadoğu'dan Anadolu'ya ihraç edilmek istenen büyük terör kuşatmasıyla karşı karşıya. Terör olayları Irak ve Suriye'de meydana gelen gelişmelerden soyutlanarak açıklanamaz' 'Mezhep ve etnik fay hatları üzerinden büyük toplumsal çatışmalar tezgahlanıyor. Türkiye 28 Şubat sürecinden beri Suriye yapılmak isteniyor'
SELMA KASAP - Araştırmacı-yazar Hakkı Öznur, terör örgütü DEAŞ'ın Türkiye'yi katliam tarzı eylemlerle doğrudan hedef almasının ana nedeninin El Bab operasyonu olduğunu belirterek, 'DEAŞ, El Bab'da yok olmak üzeredir. Bunun intikamını almak için Ortaköy eylemine girişmiştir.' dedi.
Öznur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, tarihinin en ciddi terör saldırıları ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek, bir taraftan terör örgütü DEAŞ, bir taraftan PKK ile mücadele edildiğini ifade etti.
Öznur, 'Ortadoğu'da PKK'ya, PYD'ye, Bağdadi çetesine rol verenler devrede. DEAŞ ve PKK uluslararası terör endüstrisinin son derece önemli iki bileşenidir. ABD ve diğer emperyalistlerin desteğiyle stratejik maşa PKK ve el-Bağdadi çetesi, Türkiye'yi kan gölüne çeviriyor. Küresel güçler Türkiye'ye yönelik terör konsorsiyumu oluşturmuşlardır. Türkiye üzerinde çok yönlü küresel asimetrik savaş vardır.' diye konuştu.
Aralık ayındaki İstanbul Beşiktaş ve Kayseri terör saldırıları ile yılbaşı gecesi Ortaköy'deki saldırıların, Türkiye’yi hedef alan küresel bir organizasyon olduğuna değinen Öznur, 'Türkiye, Ortadoğu'dan Anadolu'ya ihraç edilmek istenen büyük terör kuşatmasıyla karşı karşıya. Terör olayları Irak ve Suriye'de meydana gelen gelişmelerden soyutlanarak açıklanamaz. Bombalı ve silahlı eylemler Türkiye'yi vurma, Suriyelileştirme planının bir parçasıdır. Şunu iyi bilelim, Beşiktaş, Kayseri, Ortaköy patlamasının mesajı nettir; Türkiye'yi Pakistan’a çevirmektir, Suriyeleştirmektir.' ifadelerini kullandı.
- Laik-antilaik çatışması peşindeler
Öznur, Türkiye'nin 1980 öncesinde, 93 sürecinde, 28 Şubat'ta ve sonrasında yaşadıklarını bugün de yaşadığını vurguladı.
'ABD, İsrail, Almanya, İngiltere, Rusya, İran ve Esad rejimi Türkiye'nin iç savaşa sürüklenmesi için etnik, mezhep ve laik-anti laik çatışmalarını körüklüyor, destek veriyorlar.' diyen Öznur, şöyle devam etti:
'12 Eylül 1980 öncesi Malatya, Sivas, Kahramanmaraş, Çorum 12 Eylül sonrası, örtülü darbe süreci denilen 1993'de Sivas ve Başbağlar'da, 1995 Mart'ında, Gazi Mahallesi'nde yaşanan, Türkiye'yi kaosa ve toplumsal çatışmalara sürükleyen küresel oyunların yenilerini hayata geçirmek için büyük çaba gösteriyorlar. Çağın vebası etnik ve mezhep kutuplaşmasıdır. Türkiye'nin fay hatları ile oynanıyor. Mezhep ve etnik fay hatları üzerinden büyük toplumsal çatışmalar tezgahlanıyor. Türkiye 28 Şubat sürecinden beri Suriye yapılmak isteniyor. Etnik ve mezhep çatışmaları planlanıyor. Türkiye'yi Irak ve Suriye gibi mezhep ve etnik grupların birbirlerini kitlesel olarak öldürdüğü, cehenneme dönmesi için büyük, karanlık ve kirli senaryolar oynanmaktadır.'
- 'Algı operasyonları küresel terörizme hizmet ediyor'
Hakkı Öznur, mütedeyyin-laik çatışmasının ABD, AB ve İsrail propagandası olduğunu savunarak, ABD ve Batı dünyasında ve medyasında 'Türkiye'de yaşam tarzı dayatanlar laiklere, sekülerlere saldırıyorlar' haberleri ve açıklamalarının, nasıl bir küresel oyunla karşı karşıya kalındığını gösterdiğini anlattı.
'Laiklik elden gidiyor', 'yaşam tarzına müdahale' propagandalarının algı operasyonları ve tamamen küresel terörizme hizmet ettiğini belirten Öznur, bunların Ortaköy katliamını yaptıran üst aklın oyununa gelme anlamını taşıdığını, küresel güçlerin dindar-laik çatışması tezgahladığını kaydetti.
- 'Ülkede kaos oluşturmaya çalışılıyor'
Öznur, ülkede istikrarsızlaştırma ve kaos oluşturmaya çalışıldığını belirterek, 'Küresel güçler etnik ve mezhep çatışmaları planları tutmayınca bu sefer laik-anti laik çatışması ve kutuplaşması planını devreye soktular. Muhafazakar-laik ayrışması ile ülkemizi yeni bir cepheleşmeye sürüklemeye çalışıyorlar. Türk-Kürt provokasyonlarında başarılı olunamayınca laik-antilaik çatışması çıkarılmak için düğmeye basıldı.' diye konuştu.
Alevi-Sünni ayrımının, emperyalizmin bir oyunu olduğunu vurgulayan Öznur, birçok bölücü derneğin sokaklarda provokatif eylemlerle etnik ve mezhep temelli çatışma çıkarmaya çalıştığını ifade etti.
Avrupa Birliği ve başta Almanya olmak üzere, bazı ülkelerin Avrupa'daki bazı Alevi gruplarını Türkiye'ye karşı kışkırttığına ve onları kullanmaya çalıştığına dikkati çeken Öznur, AB fonlarından yıkıcı bölücü bu marjinal çevrelere büyük paralar akıtıldığını bildirdi.
- 'Türkiye, terörle etkin şekilde savaştıkça hedef haline geliyor'
Öznur, 15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olamayan iç ve dış mihrakların, taşeronları olan PKK ve DEAŞ'a Türkiye'yi kaosa sürükleyecek insanlık düşmanı canlı bomba eylemleri ve değişik kanlı eylemler yaptırdığını kaydetti.
Türkiye'nin terörle etkin şekilde savaştıkça, terörün hedefi haline geldiğini vurgulayan Öznur, şöyle konuştu:
'Türkiye'nin DEAŞ ile kararlı mücadelesi küresel güçleri ve taşeron örgüt DEAŞ'ı rahatsız etmiştir. Ortadoğu’da küresel mesajlar her biri stratejik maşa olan terör örgütleri üzerinden veriliyor. Irak ve Suriye'yi dizayn etmeye çalışan küresel güçler, şimdi PKK ve DEAŞ gibi taşeron örgütleri Türkiye’nin üzerine salmışlardır. DEAŞ'ın Türkiye’yi katliam tarzı eylemlerle doğrudan hedef almasının ana nedeni El Bab operasyonudur. DEAŞ, El Bab'da yok olmak üzeredir. Bunun intikamını almak için Ortaköy eylemine girişmiştir.'
DEAŞ'ın küresel emperyalizme hizmet ettiğine vurgu yapan Öznur, 'Ne Amerika ne İngiltere ne Fransa ne Almanya ne İsrail için DEAŞ bir tehdit değildir. ABD ve AB, DEAŞ'ı bahane ederek Müslümanlara savaş ilan etmişlerdir.' dedi.
Öznur, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
'ABD, AB ve İsrail, DEAŞ üzerinden bölgeyi dizayn etmek istiyor. Küresel terör şebekesi DEAŞ, ABD için Irak'tan Suriye'ye bir köprüdür. DEAŞ, ABD, İngiltere ve İsrail çıkarlarının uygulanabilmesi için kullanılan bir maniveladır. ABD gücünün bölgede yeniden yükselişi için DEAŞ etkili bir anahtar. Küresel emperyalistler, DEAŞ'a yeniden gözden geçirilen Büyük Ortadoğu Projesi'nde yeni görevler vermişlerdir.'
DEAŞ'ın İsrail'i bir kez bile hedef almadığına dikkati çeken Öznur, 'DEAŞ'ın doğrudan ABD ve İsrail askerlerini hedef alan tek eylemi yoktur. DEAŞ Ortadoğu'da, ABD ve İsrail tarafından kullanılan bir terör silahına dönüştürülmüştür.' diye konuştu.
Kaynak: AA
Öznur, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin, tarihinin en ciddi terör saldırıları ile karşı karşıya bulunduğunu belirterek, bir taraftan terör örgütü DEAŞ, bir taraftan PKK ile mücadele edildiğini ifade etti.
Öznur, 'Ortadoğu'da PKK'ya, PYD'ye, Bağdadi çetesine rol verenler devrede. DEAŞ ve PKK uluslararası terör endüstrisinin son derece önemli iki bileşenidir. ABD ve diğer emperyalistlerin desteğiyle stratejik maşa PKK ve el-Bağdadi çetesi, Türkiye'yi kan gölüne çeviriyor. Küresel güçler Türkiye'ye yönelik terör konsorsiyumu oluşturmuşlardır. Türkiye üzerinde çok yönlü küresel asimetrik savaş vardır.' diye konuştu.
Aralık ayındaki İstanbul Beşiktaş ve Kayseri terör saldırıları ile yılbaşı gecesi Ortaköy'deki saldırıların, Türkiye’yi hedef alan küresel bir organizasyon olduğuna değinen Öznur, 'Türkiye, Ortadoğu'dan Anadolu'ya ihraç edilmek istenen büyük terör kuşatmasıyla karşı karşıya. Terör olayları Irak ve Suriye'de meydana gelen gelişmelerden soyutlanarak açıklanamaz. Bombalı ve silahlı eylemler Türkiye'yi vurma, Suriyelileştirme planının bir parçasıdır. Şunu iyi bilelim, Beşiktaş, Kayseri, Ortaköy patlamasının mesajı nettir; Türkiye'yi Pakistan’a çevirmektir, Suriyeleştirmektir.' ifadelerini kullandı.
- Laik-antilaik çatışması peşindeler
Öznur, Türkiye'nin 1980 öncesinde, 93 sürecinde, 28 Şubat'ta ve sonrasında yaşadıklarını bugün de yaşadığını vurguladı.
'ABD, İsrail, Almanya, İngiltere, Rusya, İran ve Esad rejimi Türkiye'nin iç savaşa sürüklenmesi için etnik, mezhep ve laik-anti laik çatışmalarını körüklüyor, destek veriyorlar.' diyen Öznur, şöyle devam etti:
'12 Eylül 1980 öncesi Malatya, Sivas, Kahramanmaraş, Çorum 12 Eylül sonrası, örtülü darbe süreci denilen 1993'de Sivas ve Başbağlar'da, 1995 Mart'ında, Gazi Mahallesi'nde yaşanan, Türkiye'yi kaosa ve toplumsal çatışmalara sürükleyen küresel oyunların yenilerini hayata geçirmek için büyük çaba gösteriyorlar. Çağın vebası etnik ve mezhep kutuplaşmasıdır. Türkiye'nin fay hatları ile oynanıyor. Mezhep ve etnik fay hatları üzerinden büyük toplumsal çatışmalar tezgahlanıyor. Türkiye 28 Şubat sürecinden beri Suriye yapılmak isteniyor. Etnik ve mezhep çatışmaları planlanıyor. Türkiye'yi Irak ve Suriye gibi mezhep ve etnik grupların birbirlerini kitlesel olarak öldürdüğü, cehenneme dönmesi için büyük, karanlık ve kirli senaryolar oynanmaktadır.'
- 'Algı operasyonları küresel terörizme hizmet ediyor'
Hakkı Öznur, mütedeyyin-laik çatışmasının ABD, AB ve İsrail propagandası olduğunu savunarak, ABD ve Batı dünyasında ve medyasında 'Türkiye'de yaşam tarzı dayatanlar laiklere, sekülerlere saldırıyorlar' haberleri ve açıklamalarının, nasıl bir küresel oyunla karşı karşıya kalındığını gösterdiğini anlattı.
'Laiklik elden gidiyor', 'yaşam tarzına müdahale' propagandalarının algı operasyonları ve tamamen küresel terörizme hizmet ettiğini belirten Öznur, bunların Ortaköy katliamını yaptıran üst aklın oyununa gelme anlamını taşıdığını, küresel güçlerin dindar-laik çatışması tezgahladığını kaydetti.
- 'Ülkede kaos oluşturmaya çalışılıyor'
Öznur, ülkede istikrarsızlaştırma ve kaos oluşturmaya çalışıldığını belirterek, 'Küresel güçler etnik ve mezhep çatışmaları planları tutmayınca bu sefer laik-anti laik çatışması ve kutuplaşması planını devreye soktular. Muhafazakar-laik ayrışması ile ülkemizi yeni bir cepheleşmeye sürüklemeye çalışıyorlar. Türk-Kürt provokasyonlarında başarılı olunamayınca laik-antilaik çatışması çıkarılmak için düğmeye basıldı.' diye konuştu.
Alevi-Sünni ayrımının, emperyalizmin bir oyunu olduğunu vurgulayan Öznur, birçok bölücü derneğin sokaklarda provokatif eylemlerle etnik ve mezhep temelli çatışma çıkarmaya çalıştığını ifade etti.
Avrupa Birliği ve başta Almanya olmak üzere, bazı ülkelerin Avrupa'daki bazı Alevi gruplarını Türkiye'ye karşı kışkırttığına ve onları kullanmaya çalıştığına dikkati çeken Öznur, AB fonlarından yıkıcı bölücü bu marjinal çevrelere büyük paralar akıtıldığını bildirdi.
- 'Türkiye, terörle etkin şekilde savaştıkça hedef haline geliyor'
Öznur, 15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olamayan iç ve dış mihrakların, taşeronları olan PKK ve DEAŞ'a Türkiye'yi kaosa sürükleyecek insanlık düşmanı canlı bomba eylemleri ve değişik kanlı eylemler yaptırdığını kaydetti.
Türkiye'nin terörle etkin şekilde savaştıkça, terörün hedefi haline geldiğini vurgulayan Öznur, şöyle konuştu:
'Türkiye'nin DEAŞ ile kararlı mücadelesi küresel güçleri ve taşeron örgüt DEAŞ'ı rahatsız etmiştir. Ortadoğu’da küresel mesajlar her biri stratejik maşa olan terör örgütleri üzerinden veriliyor. Irak ve Suriye'yi dizayn etmeye çalışan küresel güçler, şimdi PKK ve DEAŞ gibi taşeron örgütleri Türkiye’nin üzerine salmışlardır. DEAŞ'ın Türkiye’yi katliam tarzı eylemlerle doğrudan hedef almasının ana nedeni El Bab operasyonudur. DEAŞ, El Bab'da yok olmak üzeredir. Bunun intikamını almak için Ortaköy eylemine girişmiştir.'
DEAŞ'ın küresel emperyalizme hizmet ettiğine vurgu yapan Öznur, 'Ne Amerika ne İngiltere ne Fransa ne Almanya ne İsrail için DEAŞ bir tehdit değildir. ABD ve AB, DEAŞ'ı bahane ederek Müslümanlara savaş ilan etmişlerdir.' dedi.
Öznur, değerlendirmelerine şöyle devam etti:
'ABD, AB ve İsrail, DEAŞ üzerinden bölgeyi dizayn etmek istiyor. Küresel terör şebekesi DEAŞ, ABD için Irak'tan Suriye'ye bir köprüdür. DEAŞ, ABD, İngiltere ve İsrail çıkarlarının uygulanabilmesi için kullanılan bir maniveladır. ABD gücünün bölgede yeniden yükselişi için DEAŞ etkili bir anahtar. Küresel emperyalistler, DEAŞ'a yeniden gözden geçirilen Büyük Ortadoğu Projesi'nde yeni görevler vermişlerdir.'
DEAŞ'ın İsrail'i bir kez bile hedef almadığına dikkati çeken Öznur, 'DEAŞ'ın doğrudan ABD ve İsrail askerlerini hedef alan tek eylemi yoktur. DEAŞ Ortadoğu'da, ABD ve İsrail tarafından kullanılan bir terör silahına dönüştürülmüştür.' diye konuştu.