Merkez, Üçüncü Çeyrek Ödemeler Dengesi Ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu Raporunu Açıkladı

Merkez Bankası açıkladığı ödemeler dengesi ve uluslararası yatırım pozisyonu raporunda, Türkiye’nin bölgesel ihracat performansı jeopolitik sorunların azalması durumunda gelişme potansiyeli taşıdığını belirterek, bu sorunların sektör bazında ihracat performansını da etkilediği söyledi. Ayrıca, FED’in faiz artırımlarında hızlı davranmayacağı beklentisi ile küresel risk iştahında 2016 yılının Şubat ayında başlayan göreli iyileşme, yılın üçüncü çeyreğinde hız kaybederek de olsa devam ettiğini bildirdi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2016 yılı üçüncü çeyrek ’Ödemeler Dengesi ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu Raporu’nu açıkladı.

Rapora göre; 2016 yılının üçüncü çeyreğinde cari işlemler açığı bir önceki çeyreğe kıyasla geriledi. Cari işlemler dengesinde çeyreklik bazda gözlenen iyileşmede altın ve enerji kaleminin etkisi düşük kaldı. Enerji ve altın kalemlerindeki dış ticaret dengesi bir önceki çeyreğe kıyasla sırasıyla 0,1 ve 0,4 milyar dolar bozulma gösterdi.

Yıllık bazda incelendiğinde, 2014 yılı başından itibaren cari açıkta gözlenen daralma eğiliminin, 2016 üçüncü çeyrekte artışa döndüğü görüldü.

2016 yılının üçüncü çeyreğinde yıllıklandırılmış cari açık bir önceki çeyreğe kıyasla 3 milyar dolar artışla 32,4 milyar dolara yükseldi. Altın hariç cari açık ise 3,7 milyar dolar artarak 35,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Öte yandan, altın ve enerji hariç yıllıklandırılmış cari işlemler dengesi bir önceki çeyreğe kıyasla 5,6 milyar dolar bozularak -10,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Cari açığın en önemli belirleyicisi olan dış ticaret açığına altın hariç bakıldığında, yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda 0,7 milyar dolar daraldığı görüldü.

Altın hariç ihracat, 2015 yılının üçüncü çeyreğine kıyasla 2,2 milyar dolar azalarak 32,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşirken; altın hariç ithalat 2,9 milyar dolar düşüşle 43,9 milyar dolar seviyesine geriledi. Altın hariç yıllıklandırılmış dış ticaret dengesi ise üçüncü çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre 7,4 milyar dolar iyileşme gösterdi.

Türkiye’nin bölgesel ihracat performansı jeopolitik sorunların azalması durumunda gelişme potansiyeli taşıdı. Bu sorunların sektör bazında ihracat performansını da etkilediği değerlendirildi. Bununla birlikte, tekstil ve giyim gibi Türkiye’nin geleneksel ihracat sektörlerinde geçmiş yıllar göz önünde bulundurulduğunda, ihracat performansında iyileşme fırsatları bulunduğu kaydedildi.

Mal ihracatı

2016 yılı üçüncü çeyreğinde, ihracat yıllık bazda yüzde 3,4 azalarak 32,6 milyar dolara geriledi. İlgili dönemde ihracat miktar endeksi yüzde 0,2 oranında düşüş kaydederken, altın dışarıda bırakıldığında ise ihracat miktar endeksindeki düşüş yüzde 1,2’ye geriledi. Sonuç olarak, nominal ihracattaki düşüşün reel ihracat düşüşünün üzerinde seyretmesinde ihracat fiyatlarındaki gerilemenin etkili olduğu görüldü.

Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre, yılın üçüncü çeyreğinde hem toplam hem de altın hariç ihracat çeyreklik bazda azaldı. Mevsimsel etkilerden arındırılmış ihracat üçüncü çeyrekte bir önceki çeyreğe göre yüzde 3,2; altın hariç ihracat ise yüzde 1,3 geriledi.

Yılın üçüncü çeyreğinde Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin altın hariç ihracat içindeki payı ikinci çeyreğe kıyasla artarken, Orta Doğu ve Afrika (ODA) ülkelerinin payı ise azaldı. AB ülkelerinin payının 2015 yılının ikinci çeyreğinden bu yana izlediği artış eğilimini devam ettirdiği gözlendi. Rusya’nın içinde olduğu Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinin payı sınırlı da olsa azalışını sürdürdü.

Ülkelerin Türkiye ihracatındaki paylarıyla ağırlıklandırılmış küresel büyüme oranı ile küresel büyüme oranı arasındaki fark 2016 yılının üçüncü çeyreğinde kapanmaya devam etti. İhracat ağırlıklı küresel büyüme oranı 2016 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 2,0 oranında gerçekleşirken, aynı dönemde küresel büyüme oranı yüzde 2,1 seviyesinde gerçekleşti.

Mal ithalatı

2016 yılı üçüncü çeyreğinde ithalat, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,0 azalışla 46,6 milyar dolara geriledi. İlgili dönemde ithalat miktar endeksi yüzde 0,5 artış kaydederken, altın ve enerji hariç miktar artışı yüzde 2,6 oranında gerçekleşti. Başta enerji fiyatları olmak üzere ithalat fiyatlarındaki gerileme ithalattaki azalışa neden oldu.

Mevsimsellikten arındırılmış verilere göre çeyreklik bazda ithalatın gerilediği görüldü.

2016 yılı üçüncü çeyreğinde, ithalat bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,6; altın ve enerji hariç ithalat ise yüzde 0,1 oranında azalış gösterdi.

Hizmetler hesabı

Hizmetler hesabı fazlasındaki düşüş eğiliminin yılın üçüncü çeyreğinde devam ettiği görüldü.

İlgili dönemde, yıllıklandırılmış hizmetler hesabı fazlası bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 33,6 azalarak 16,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Net seyahat gelirleri yıllık yüzde 33,7 azalarak 14,8 milyar dolara gerilerken, net taşımacılık gelirleri de yüzde 9,5’lik düşüşle 5,1 milyar dolar oldu.

2016 yılının üçüncü çeyreğinde net seyahat gelirleri bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,2 azalarak 6,0 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde seyahat gelirleri yüzde 33,0, giderleri ise yüzde 17,3 azaldı. Öte yandan, turist sayısı yüzde 35,9 oranında azalış kaydetti.

Ülke grupları açısından bakıldığında bütün ülke gruplarının bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla önemli azalışlar gösterdiği gözlenirken; en yüksek düşüşler Amerika ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkelerinde gerçekleşti.

Yabancı ziyaretçilerin Türkiye’de gerçekleştirdiği ortalama harcama tutarı söz konusu dönemde yıllık bazda azalırken; yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcama tutarları arttı. Yabancıların ortalama harcamaları geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7,2 azalarak 547 dolar; yurt dışında ikamet eden vatandaşların ortalama harcamaları ise yüzde 4,7 artarak 718 dolar düzeyinde gerçekleşti.

Taşımacılık kaleminden kaynaklanan net gelirlerde 2014 yılının ilk çeyreğinden bu yana görülen yıllık artış eğilimi sonlandı, net taşımacılık geliri yüzde 9,5 azaldı. Net navlun ve diğer taşımacılık gelirleri sırasıyla yüzde 25,1 ve yüzde 13,4 azaldı.

Birincil ve ikincil gelir dengesi

Net ücret ödemeleri ve yatırım geliri toplamından oluşan birincil gelir dengesi açığı yılın üçüncü çeyreğinde bir önceki çeyreğe göre yüzde 24,3 genişledi. Birincil gelir dengesindeki bu bozulma büyük oranda net yatırım gelirlerinin yıllık bazda yüzde 22,3 düşüşle -2,1 milyar dolara gerilemesinden kaynaklandı. İlgili dönemde, doğrudan yatırım ve diğer yatırımlar kaynaklı yurdışına yapılan net transferler yıllık bazda artış gösterirken portföy yatırımları kaynaklı çıkışlar azaldı. Ücret ödemeleri kaleminden kaynaklanan net çıkışlar da yüzde 54,8 artarak -0,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Genel hükümet ve diğer sektörlerin cari transferlerinden oluşan ikincil gelir dengesinde net girişler, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26,0 azalarak 0,2 milyar dolar oldu. Bu azalışta, işçi gelirlerinin de içinde bulunduğu kişisel transferlerde gözlenen önemli düşüş etkili oldu.

Finans hesabı

Yurt dışı yerleşiklerin net sermaye girişleri ile GSYH’nin yıllık reel büyümesi arasında, grafiksel olarak da gözlemlenebilen yakın bir ilişki olduğu söylenebileceğini belirten Merkez, alt kalemler itibarıyla bakıldığında, doğrudan yatırım girişleri ve yurt dışı kaynaklı kredi girişleri ile büyüme arasındaki etkileşimin, portföy girişlerine göre daha güçlü olduğu gözlendiğini açıkladı.

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımlarında hızlı davranmayacağı beklentisi ile küresel risk iştahında 2016 yılının Şubat ayında başlayan göreli iyileşme, yılın üçüncü çeyreğinde hız kaybederek de olsa devam etti. Avrupa Merkez Bankası ve Japon Merkez Bankası’nın genişlemeci para politikalarını devam ettirmesi küresel likiditeyi desteklerken, İngiltere’nin AB’den çıkma kararı ile sonuçlanan Brexit referandumunun yarattığı oynaklık kısa süreli oldu. Bölgemizdeki jeopolitik siyasi gelişmelerin yoğunlaşarak devam etmesi portföy ve diğer yatırım girişlerine bu dönemde etki eden ülkemize özgü olumsuz ayrıştırıcı unsur oldu.

Ödemeler dengesi finans hesabına ana başlıklar itibarıyla bakıldığında, doğrudan yatırım girişlerinde bir süredir görülen gerilemenin bu dönem de devam ettiği görüldü.

Yılın ilk çeyreğinde, portföy yatırımları yükümlülük kalemi kaynaklı başlayan giriş yönlü hareket bu çeyrekte çıkış yönüne döndüğü, diğer yatırım girişlerinde, ekonomik büyümenin ivme kaybetmesinin etkisi ile azalma gerçekleştiği, bankacılık sektörüne net girişler eksiye dönerken, diğer sektörlerin yurt dışı kredi kullanımları ivme kaybettiği bildirildi.

Doğrudan yatırımlar

Yurt dışına doğrudan yatırımlar, bir önceki senenin aynı dönemine göre, geçen senenin üçüncü çeyreğinde gerçekleşen büyük montanlı bir işlemin yarattığı yüksek bazın da etkisi ile geriledi. Öte yandan, bir önceki çeyrek ile kıyaslandığında doğrudan yatırımlarda bir miktar iyileşme gözlendi. 2015 yılıyla birlikte gerek başlıca yatırım bölgesi olan Avrupa genelinde varlık fiyatlarının göreli olarak toparlanması, gerekse Irak, Rusya gibi bölge ülkeleri ile ortaya çıkan jeopolitik siyasi gelişmelerin etkisi ile yurt dışına yapılan doğrudan yatırımlarda gerileme eğilimi ortaya çıktı. Bu eğilim 2016 üçüncü çeyrek itibarıyla da devam ettiği ve yurt dışına doğrudan yatırımlar bir önceki yılın aynı dönemine göre bir miktar azalarak 658 milyon dolar düzeyinde gerçekleştiği belirtildi. Bu dönemde Avrupa ülkeleri yatırım yapılan ana bölge olmaya devam ederken, sektör olarak hizmetler sektörüne yönelik yatırımlar ilk sırada yer aldı.

Yılın üçüncü çeyreğinde, yurt içine doğrudan yatırımlarda büyük bir işlem gerçekleşmedi. Yurt dışı yerleşiklerin Türkiye’de gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar temelde sermaye ve gayrimenkul yatırımlarından oluştu. Bir süredir azalma eğiliminde olan yurt içine doğrudan sermaye yatırımları bu eğilimini 2016 yılı üçüncü çeyreğinde de devam ettirdi. Avrupa’nın genelinde gözlenen durgunluğun devam ediyor olması doğrudan yatırım girişlerinde bu dönemde ortaya çıkan azalışın temel nedenini oluşturdu.

2016 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla, bölgesel olarak Avrupa en fazla sermaye yatırımının geldiği bölge olmaya devam ederken, hizmetler sektörü en fazla yatırım çeken sektör oldu. Öte yandan, yurt içine doğrudan yatırımların diğer önemli bileşeni olan gayrimenkul yatırımları, önce 2012 yılında yabancılara Türkiye’de mülk almayı kolaylaştıran ilgili yasanın değişmesi, sonrasında ise aynı yıl bu yasanın uygulama tebliğinin çıkarılması ile birlikte 2013 yılından başlayarak hızlı bir artış gösterdi. 2016 yılı üçüncü çeyreğinde gayrimenkul yatırımları, bir önceki yılın aynı dönemine göre artarak 1 milyar 141 milyon dolar seviyesinde gerçekleşti.

Portföy yatırımları

Portföy yatırımlarının temel seyri yurt dışı yerleşiklerin yurt içinde yaptığı yatırımlar tarafından belirlendi. Portföy yatırımları yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki yatırımları (portföy yatırımları net varlık edinimi) ile yurt dışı yerleşiklerin yurt içindeki yatırımları (portföy yatırımları net yükümlülük oluşumu) toplamından oluştu. Bankalar ve diğer sektörlerin toplamından oluşan yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki portföy yatırımları, yılın üçüncü çeyreğinde bankaların likidite tercihlerinin bir sonucu olarak yurt dışı portföylerini azaltmaları nedeniyle hızlı bir gerileme gösterdi.

2016 yılı ilk çeyreği ile birlikte FED’in faiz artırımlarında hızlı davranmayacağı yönünde beklentilerin güçlenmesiyle, gelişmekte olan ekonomilere ve bu bağlamda Türkiye’ye portföy girişleri gerçekleşti ve bu girişler yılın ikinci çeyreğinde de devam etmişti. Üçüncü çeyrekte, gelişmekte olan ekonomilere portföy girişleri devam ederken, Türkiye negatif bir ayrışma gösterdi. Enstrüman bazında bakıldığında, üçüncü çeyrekte yurt içi borç senetlerinde giriş yönlü hareket olduğu, yurt dışında ihraç edilen borç senetlerinde ve hisse senetlerinde ise çıkışlar gerçekleştiği gözlendi. Öte yandan, 2016 yılının ikinci çeyreği ile birlikte yeniden başlayan Bankacılık sektörünün yurt dışı tahvil ihraçları, bu çeyrekte durdu.

Diğer yatırımlar-efektif ve mevduatlar

Ödemeler dengesinde diğer yatırımların önemli bir bileşenini oluşturan efektif ve mevduatlar, yurt içi sektörlerin yurt dışı mevduatları ile yabancıların Türkiye’deki mevduatlarından oluştu. İkinci çeyrekte, bankaların yurt dışındaki mevduatları azaldı. Bankaların yurt dışı muhabir hesaplarından oluşan mevduat varlıkları, temelde yurt içi ve yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesaplarındaki değişim ile bankaların döviz likidite ve portföy yatırım tercihlerinden etkilendi. Bu çerçevede, üçüncü çeyrekte bankaların yurt dışı portföy yatırımlarını azaltarak bu yolla muhabir mevcutlarını güçlendirdikleri söylenebileceği açıklandı.

Benzer şekilde, bankacılık dışındaki sektörlerin yurt dışındaki mevduatları da geriledi. İlgili işlemleri yansıtan diğer sektörler kalemi, Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) tarafından derlenen verileri kullandı. BIS’e üye ülkelerde Türk vatandaşları adına tutulan mevduatların, ilgili merkez bankaları tarafından BIS’e raporlanması sonucu derlenen bu kalem, büyüme dönemlerinde genel olarak artış eğiliminde olurken, kriz dönemlerinde ise yurt içi yerleşiklerin bu mevduatları kullanması neticesinde azalma eğiliminde oldu. Söz konusu mevduat verisi, BIS’ten yaklaşık dört ay gecikme ile elde edildiğinden, 2016 üçüncü çeyrek rakamı geçici ve tahmin rakamını yansıtmakta olup bu dönemde bir miktar azalma gösterdi.

Efektif ve mevduatların net yükümlülük kaleminde, yurt dışı bankalara ait mevduatın gerilemesi kaynaklı azalış kaydedildiği görüldü.

Söz konusu kalem, uzun vadeli Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabı (KMDTH) adı altında yurt dışında çalışan vatandaşların Merkez Bankası’nda bulunan mevduatları ile yurt dışı bankaların ve yurt dışı yerleşik kişilerin mevduatlarından oluştu. 2016 yılı üçüncü çeyrekte ilgili kalemde gözlenen azalışın, yabancıların Türkiye pozisyonlarını azaltmalarından kaynaklandığı düşünüldü.

Diğer yatırımlar - krediler

Diğer yatırımlar kredi girişlerinde, ekonomide gerçekleşen daralmanın da etkisi ile azalma gerçekleştiği, bankacılık sektörüne net girişler eksiye dönerken, diğer sektörlerin yurt dışı kredi kullanımları ivme kaybettiği belirtildi. Yurt dışı kredi borçlanmalarında 2016 yılı üçüncü çeyrekte, bankaların 2,9 milyar dolar net kredi geri ödeyicisi olurken diğer sektörlerin 1,0 milyar dolar net kredi kullanımı gerçekleştirdikleri görüldü.

Rezervler

Merkez Bankası rezervleri üçüncü çeyrekte de 2,8 milyar dolar azalış kaydetti.

Diğer yatırımlar kaynaklı çıkışlar rezerv varlıklardaki azalışın temel nedenini oluşturdu.

Finansman unsurlarının kalitesi yönünden değerlendirildiğinde, gelişmekte olan ülkelere (GOÜ) yönelen sermaye akımlarında Türkiye’nin payı, bankacılık sektörünün borç çevirme oranı, portföyün vade yapısı ve rezerv yeterlilik oranı bir yıl öncesine göre mevcut konumlarını korurken diğer unsurlar göreli olarak olumsuz seyretti.

Net Hata ve Noksan (NHN) kalemi 2016 yılının üçüncü çeyreğinde artı 3,1 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yıllık bazda bakıldığında, üçüncü çeyrekte on iki aylık birikimli NHN’nin 2,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği ve toplam döviz gelirlerine oranının da yüzde 1,0 seviyesinde olduğu görüldü.

Ödemeler dengesi istatistiklerinde, diğer sektörlerin borç çevirme oranlarında özellikle 2015 yılının ikinci çeyreğinden itibaren başlayan artışın hem kredi kullanımlarındaki artıştan, hem de ilgili dönemde vadesi gelen geri ödemelerdeki azalıştan kaynaklandığı görüldü.

Kredi kullanımlarındaki artışın başlıca nedeninin, kamu-özel sektör işbirliği ile gerçekleştirilen büyük ölçekli projeler ve 4.5G ihaleleri çerçevesinde kullanılan krediler olduğu; ilgili dönemde vadesi gelen kredi geri ödemelerindeki azalışların ise KKDF kesinti oranlarında yapılan değişiklik neticesinde, 2013 ve 2014 yılları içerisinde orijinal vadesine göre 1-2 yıl vadeli kredilerin payının azalması ve 3-4 yıl vadeli kredilerin payının artmasından kaynaklandığı düşünüldü.

Uluslararası yatırım pozisyonu

Türkiye’nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP), 2016 yılı üçüncü çeyreğinde çok sınırlı bir iyileşme gösterdi. Bu iyileşmede, değer ve kur hareketleri belirleyici oldu. 2016 Eylül sonu itibarıyla, UYP verilerine göre, Türkiye’nin net yükümlülük pozisyonu yılın ikinci çeyreğine kıyasla 3,1 milyar dolar iyileşerek 389,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu dönemde, yurt dışı varlıklar yüzde 1,6 azalırken, yükümlülükler yüzde 1,1 oranında geriledi.

Ödemeler dengesi kaynaklı akım işlemler ile stok UYP verilerinin karşılaştırmasına dayalı bütünleşik UYP hesaplarına bakıldığında, söz konusu iyileşmenin ödemeler dengesi kaynaklı hareketlerden ziyade, değer ve kur değişimlerinden kaynaklandığı görüldü.

Yılın üçüncü çeyreğinde, küresel piyasalar görece daha sakin bir seyir izlemiş, ikinci çeyreğe göre BIST Ulusal 100 Endeksi yüzde 0,4 düşüşle fazla değişiklik göstermezken, Türk lirasının dolar karşısında yüzde 3,5 oranındaki değer kaybı kur ve fiyat değişimlerini belirleyen temel gelişme oldu.

Sektörel olarak değerlendirildiğinde, finansal olmayan şirketleri kapsayan diğer sektörlerin 308 milyar dolar ile en yüksek net yükümlülük pozisyonunu taşıdığı, bunu 202 milyar dolar ile bankacılık sektörünün izlediği görüldü.

Söz konusu sektörlerin toplama katkıları yüzde 83,4 olup, bu sektörlerdeki gelişmeler UYP’nin genelini belirlendi. Diğer taraftan, Merkez Bankası geleneksel olarak net varlık pozisyonu taşırken, genel hükümetin net yükümlülük pozisyonu bulunduğu kaydedildi. 2016 yılı üçüncü yarısında, ilgili sektörel dağılımın ve katkıların değişmediği izlendi.

Yatırım araçları detayında incelendiğinde, bir önceki çeyreğe göre net UYP’nin en büyük varlık kalemi olan Merkez Bankası bünyesindeki rezerv varlıklardaki azalışa rağmen, yükümlülük tarafında yabancıların hisse senetlerinden çıkışı kaynaklı portföy yatırımları azalışı ile krediler ağırlıklı diğer yatırımlarındaki gerileme, UYP’de yılın üçüncü çeyreğindeki gözlenen gelişmenin temel kaynaklarını oluşturdu. Rezerv varlıklardaki azalış, Bankaların TCMB’de tuttukları mevduatlarındaki gerileme kaynaklı olurken, yükümlülük tarafında portföy yatırımlarında değer ve kur değişimi kaynaklı 1,8 milyar dolar azalış gerçekleşti.

UYP’nin yükümlülük tarafında yaklaşık 1/4 ağırlığa sahip portföy girişleri enstrüman ve sektör detayında incelendiğinde, 2016 üçüncü çeyreğinde, hisse senetleri kaynaklı belirgin bir hareket gözlenmezken, borç senetlerinde DİBS kaynaklı girişler ve Eurobond kaynaklı çıkışlar görüldü.

Bu dönemde hisse senedi stokunda gözlenen 2 milyar dolar düzeyindeki gerilemenin tamamı diğer sektörler nezdinde olup, söz konusu gerileme temelde kur hareketlerinden kaynaklandı. Öte yandan, borç senetlerinde gözlenen yaklaşık 0,5 milyar dolardaki azalış esas olarak ödemeler dengesi işlemleri kaynaklı oldu.

UYP’nin yükümlülük tarafında uzun vadeli kalemlerin ağırlığı korundu. Sektörler olarak bakıldığında 2016 üçüncü çeyrek itibarıyla, Merkez Bankası’nın yüzde 86’sının, Genel Hükümet’in ve diğer sektörlerin yükümlülüklerinin ise sırasıyla yüzde 64 ve 78’inin uzun vadeli olduğu görüldü.

2015 yılından başlayarak, Merkez Bankası’nın aldığı kararların da etkisi ile bankacılık sektörü yükümlülüklerinin vade yapısında uzun vadenin payının arttığı ve aynı dönem itibarıyla bu oranın yaklaşık yüzde 63 düzeyinde gerçekleştiği gözlendi. Sektörlerin toplamı olarak bakıldığında, 2016 yılı üçüncü çeyreğinde UYP yükümlülüklerinin yaklaşık yüzde 71’i uzun vadeli oldu.

UYP’nin yükümlülük kalemleri temelde dış borç stokunun ana bileşenlerini oluşturdu. İlgili yükümlülük kalemlerinden hareketle dış borç stoku verileri incelendiğinde, yılın üçüncü çeyreğinde dış borç stokunun sınırlı bir azalış göstererek, 400 milyar dolar düzeyinde gerçekleştiği görüldü.

Borçlu dağılımına göre, özel sektör yüzde 71’lik payı ile brüt dış borç stokundaki en ağırlıklı sektör oldu. Vade dağılımına bakıldığında ise son yıllarda kısa vadeli borcun payının düştüğü, uzun vadeli borcun payının ise arttığı izlendi. 2016 ikinci çeyrek itibarıyla, uzun vadeli borcun payı yüzde 75 seviyesinde oldu.

TCMB brüt uluslararası rezerv stoku, 2016 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki döneme göre 3,9 milyar dolar azalarak 117,8 milyar dolara geriledi. Türkiye’nin uluslararası rezervlerinin diğer unsurunu oluşturan bankalar rezervi ise 1,4 milyar dolar artarak 20,4 milyar dolar oldu. Öte yandan, vadesine 1 yıl ve daha az kalan dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borçlar (KVDB) bir önceki çeyreğe göre yüzde 2,5 azalarak 164,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Bu gelişmeler sonucunda, rezerv yeterlilik göstergesi olarak takip edilen toplam uluslararası rezervlerin KVDB stokuna oranı yüzde 84,0 düzeyinde gerçekleşti. Yurt dışı şube ve iştirakler hariç tutulduğunda söz konusu oran, yüzde 95,8 olarak hesaplanmaktadır. IMF Rezerv Yeterlilik Göstergesi ise yüzde 94,1 olarak hesaplandı.
Kaynak: İHA