Başbakan Yıldırım Basın Mensuplarıyla Bir Araya Geldi Açıklaması (1)

'(Banka yöneticilerinin kullandırdığı krediden sorumlu olmaları) Eskiden beri uygulanan zimmet konusundaki katı tutumu biraz esnetiyoruz. Bunun kararını aldık ve bugünlerde o düzenleme de devreye girecek' 'Sen bugünkü şartlara bakarak kredi veriyorsun. Bugün iyiydi, yarın kötü olabilir. 5 sene sonra durumunun bozulacağını nereden bilsin? Bu da tabi karar vericileri biraz zorluyor. Aşırı tedbirli olmaya sevk ediyor. Bu bir sıkıntı, bunu çözüyoruz' '(Cazibe Merkezleri) Sağladığımız imkanları dikkate aldığımızda ciddi bir ilgi bekliyorum. Bu elle tutulur, cezbedici bir program. Gerçekten yatırım, üretim yapmak düşüncesinde olanlar için bulunmaz bir fırsat'

Başbakan Binali Yıldırım, kredi kullandırma konusunda banka yöneticilerini aşırı tedbirli olmaya sevk eden 'zimmet' konusuna ilişkin çalışma yürütüldüğünü belirterek, 'Zimmet konusundaki katı tutumu biraz esnetiyoruz. Bunun kararını aldık ve bugünlerde o düzenleme de devreye girecek.' dedi.

Yıldırım, Çankaya Köşkü'nde gazete ve televizyonların ekonomi müdürleriyle bir araya gelerek, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Cazibe Merkezleri Programı'nın resmen başladığını dile getiren Yıldırım, yaklaşık 20 milyar lira tutarında müracaat aldıklarını, öngörülen istihdamın da 112 bini aştığını söyledi.

Kalkınma Bakanlığı ile Kalkınma Bankasının tek pencereden programı yürüteceğini bildiren Yıldırım, müracaatların illerdeki Kalkınma Ajansları bünyesindeki Yatırım Destek Ofislerine veya doğrudan Kalkınma Bankasına yapılabileceğini belirtti.

Bazı sabit yatırım maliyetlerini yatırımcının üzerinden alacaklarını anlatan Yıldırım, yatırımcıların makine-teçhizat teşviklerinden de yararlanacaklarını, teşviklerden birinin de ücretsiz danışmanlık ve fizibilite hizmeti olduğunu kaydetti.

Bir diğer teşvikin arsa tahsisi ve bu yerlere yapılacak sabit yatırımlara ilişkin olduğunu ifade eden Yıldırım, '20 bin metrekareye ya da parasal değeri 10 milyon liraya kadar olan bina tamamen kamu tarafından karşılanacak. Bunun üzerindeki yatırımlarda da sıfır faizli parasal destek sağlanacak.' dedi.

Yıldırım, 15 yıl işletme şartının yerine getirilmesinin ardından taşınmazların işletme sahiplerine devredileceğine dikkati çekti.

Toplam 19 milyar 600 milyon liralık müracaatın ön talepleri içerdiğine işaret eden Yıldırım, bunun yaklaşık 13 milyar liralık kısmının üretim, kalanının hizmet sektörüne yönelik olduğunu dile getirdi.

Gelecek 1 yılda ne kadarlık bir yatırım beklendiğinin sorulması üzerine Yıldırım, bu konuda öngörüde bulunmanın zor olduğunu ifade ederek, 'Sağladığımız imkanları dikkate aldığımızda ciddi bir ilgi bekliyorum. Bu elle tutulur, cezbedici bir program. Gerçekten yatırım, üretim yapmak düşüncesinde olanlar için bulunmaz bir fırsat.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Amaç para dağıtmak değil, üretimi artırmak'

Son 6 ayda reel sektöre, üretime çok ciddi teşvikler verdiklerini hatırlatan Yıldırım, ancak henüz bunları tanıtma fırsatı bulamadıklarını, yaşanan darbe girişiminin doğurduğu sonuçlarla daha çok meşgul olduklarını söyledi. Yıldırım, 'En az 200 kalem, hem geçmişteki sıkıntıları gideren hem de gelecekte imkanlar hazırlayan çok ciddi şeyler yaptık. Biz bunları layıkıyla anlatabilsek, aslında bunun çok güzel sonuçlarını da göreceğiz. Bundan sonra buna daha fazla vakit ayıracağız.' dedi.

Vergi barışından, Varlık Barışı'na, sicil affından, Kredi Garanti Fonu aracılığıyla yeni kredi hacmi oluşturulmasına kadar önemli düzenlemeler yaptıklarını anlatan Yıldırım, 'Mesela KOBİ'lere 50 bin liralık kredi desteği sağladık. Bu, 15 bin KOBİ için öngörülmüştü. Şimdi onun boyunu aştık. 2017'de müracaat edip, şartları tutan 256 bin müracaat var, herkese vereceğiz.' diye konuştu.

Yıldırım, amaçlarının millete para dağıtmak olmadığını belirterek, işletmelerin sıkıntılarının giderilmesini ve tekrar üretim kervanına katılmalarını sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Yıldırım, 'Bu imkanlar, sürdürülebilir bir fayda sağlayacaksa o zaman amaca ulaşmış oluruz. Bunlar, sosyal desteğe dönüşmesin istiyoruz. Kredi ve teşvikler, karşılıklı kazan-kazan esasına dayalı, bölgesel kalkınma ve refah farkını azaltacak, terörün izlerini silecek, moral değerleri yükseltecek, iş, aş imkanları sağlayacak.' şeklinde konuştu.

Bu kapsamda ne kadarlık bir kaynak ayrıldığının sorulması üzerine Yıldırım, ilk sene için minimum 10 milyar lira kaynak ayırdıklarını, burada bir sınırlama ve sıkıntı öngörmediklerini söyledi.

- Bankalara 'paniklemeyin' mesajı

Batık işletmeler ve bankaların kredi musluklarını açmasıyla ilgili bir çalışma yapılıp yapılmayacağının sorulmasını üzerine de Yıldırım, şunları kaydetti:

'Bankaların kredi lineları açık. Aksini söylemek haksızlık olur. Mesela Halk Bankası, kredi hacmini yüzde 25 artırmış. Tamamen batmış, düzelmesi, ihya olması, iflah olması mümkün olmayanlarla zaman kaybetmeye lüzum yok. Onun için Esnaf ve Ahilik Fonu kuruyoruz, onlar bu mekanizmaya dahil olacaklar. Biz yaşamak, çalışmak, ayakta kalmak veya yeni yatırımlar yapmak isteyenlere daha çok öncelikli destek vereceğiz. Yoksa iflas eden, tamamen tükenmiş bir firmayı tekrar ayağa kaldırıp yürütmek gibi bir görevimiz yok.'

Yıldırım, kredi musluklarının açılmasıyla ilgili bir problem tespit edilip edilmediğinin sorulmasına karşılık, 'Bir işin sürdürülebilir olması lazım. 'Dövizde dalgalanma oldu' derseniz anlarım. Bankalar, belki yeniden değerlendirme yaparsa teminatlar yetersiz gibi gözükebilir. Bundan panikleyip, kredileri geri çağırırlarsa bu yanlış. Biz bu konuda bankalara diyoruz ki, 'Bu gelip geçici bir durumdur, paniklemeyin. Gerekirse burada biz size destek de verebiliriz.' şeklinde konuştu.

- 'Zimmet konusunda esneklik rahatlık sağlayacak'

Şu anda herkeste yapıcı bir tutum bulunduğunu dile getiren Yıldırım, işletmelerin yaşatılmasının esas olduğunu vurguladı. Yıldırım, şöyle devam etti:

'(Zor durumda ben de tepesine bineyim) O adamın yok olmasıyla ne kazanacaksın? Batık kredi tarafına attım, varlık fonuna devrettim... Ne yapıyor, öz kaynakları azalıyor. O yüzden burada zorluklarımız var, ama bir şey getiriyoruz o biraz rahatlatacak. Eskiden beri uygulanan zimmet konusundaki katı tutumu biraz esnetiyoruz. Bunun kararını aldık ve bugünlerde o düzenleme de devreye girecek. Bugün bir kredi verdi, adam yarın emekli oldu. 20 sene sonra çağırıyor, 'Sen filanca adama kredi vermiştin, o sonradan battı, banka bu kadar zarara uğradı. Şunun hesabını ver.' Böyle bir şey olmaz. Sen bugünkü şartlara bakarak kredi veriyorsun. Bugün iyiydi, yarın kötü olabilir. 5 sene sonra durumunun bozulacağını nereden bilsin? Bu da tabi karar vericileri biraz zorluyor. Aşırı tedbirli olmaya sevk ediyor. Bu bir sıkıntı, bunu çözüyoruz, ama ipin ucunu bırakmak da yanlış. Yani talimatla, 'şuna şunu ver, buna bunu ver' denirse bunun sonu yok, bu batak. Biz diyoruz ki, durumuna bakın, inceleyin, müspet düşünün, ama risklerinizi de hesap edin. Burada prensip şudur; emniyet, kabul edilebilir risk seviyesidir. Herkes için farklıdır. Risk alma kapasitesi herkesin değişebilir. Referans bilgiler öngörülebilirlik için konuluyor.'

(Sürecek)
Kaynak: AA