'Granada'nın Fethi İstanbul'un Rövanşı'
Tarihçi yazar Talha Uğurluel, zarafetin inançla taçlandırıldığı İslam medeniyeti “Endülüs”ü anlattı.
Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi (BTM) ünlü isimleri Bursalılar ile buluşturmaya devam ediyor. BTM’de tarih ve bilim meraklıları ile buluşan Tahla Uğurluel’in İslam medeniyetinin 800 yıl hüküm sürdürdüğü Endülüs’e yönelik konferansı ilgi gördü.
İslam, Katolik ve Musevi kültürlerinin aynı potada eriyip mükemmel bir karışım oluşturduğu, 800 yıl boyunca İber Yarımadası’na hükmetmiş, birçok ilklere imza atan ve dünya kültür ve bilim mirasına önemli eserler bırakan kadim bir İslam medeniyeti ve kültür mirası olan Endülüs’ü anlatan Uğurluel, tarihi gerçekler ışığında önemli tespitlerde bulundu. Zarafetin inançla taçlandırıldığı, taklitlerini yaptıracak kadar düşmanlarını hayran bırakan bir gücün adı olan Endülüs medeniyetinin nasıl yok edilmek istendiğini dile getiren Uğruluel, slayt gösterisiyle desteklediği sunumunda İspanya’daki İslam ve Osmanlı mimari eserlerini de tek tek tanıttı.
Granada’nın fethi İstanbul’un rövanşı
Avrupa’nın bugün dahi Endülüs’e gıpta ile baktığını ifade eden Uğurluel, Endülüs’ün son Müslüman kenti Granada’nın düşmesiyle bu kadim medeniyetin izlerinin topyekûn silinmek istendiğini kaydetti.
Uğurluel, 1492’teki Granada fethi ile haçlının kazandığı zaferin, 1453’teki İstanbul’un fethinin rövanşı olarak değerlendirildiğine dikkat çekti. Uğurluel, “Avrupa’da radyolojinin kurucusu olan Madam Curie, “Müslüman Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık.” diyor. Bu gerçeği kendileri itiraf ediyor” diye konuştu.
Kirli İzabel bütün Müslümanlar öldürülene kadar yıkanmadı
“Avrupa tarihini bilmezsek kendi tarihimizi de tam olarak anlayamayız. Avrupa tarihini iyi anlamak için de Kirli İzabel dönemini iyi bilmek lazım” diyen Uğurluel, “Kadın, evlendiği gece, ‘İspanya üzerindeki bütün Müslümanlar öldürülünceye kadar ben bir daha yıkanmayacağım’ diye yemin ediyor. Düğün gecesi kocasına ettiği yemin bu! Bu kadın uzun yıllar hiç yıkanmadığı için tarihte Kirli İzabel olarak anılıyor” ifadelerini kullandı.
Hayran bırakan mimari
Endülüs İslam Medeniyeti’nin dünya üzerinde eşi benzeri olmayan mimari özelliği ile düşmanlarını kıskandıracak kadar güzel örnekleri bulunduğunu ifade eden Uğurluel, sözlerine şöyle devam etti: “Sevilla’da bulunan Haçlı kralı, o günlerde Nasrî hükümdarının El-Hamra Sarayı’nı geziyor. Deliriyor adam! Rüyasına bile giremeyecek kadar güzellikte bir saray. “Aynısından ben de istiyorum. Sizin mimarlarınız gelip bana da aynısından yapar mı? Yapacağınız sarayda bu duvardaki yazıları da istiyorum” diyor. “Fakat o yazılar ayet-i kerîme, “Tek galip Allah’tır” ifadeleri var. Bu adam Hıristiyan...“O zaman içinde ayet geçmeyen bize ait ifadeler olsun, fakat sizin harfleriniz ile yazılsın” diyor. Bizim harflerimize bile hayranlar...”
Flâmenko’nun ortaya çıkışı
Endülüs’ün İslam’dan koparılması ile Müslümanlara yönelik zulmün, korkunç boyutlara ulaştığına işaret eden Uğurluel, Endülüs’e özgü Flâmenko dansının Müslümanlara yönelik zulme duyulan nefretin bir ifadesi olarak ortaya çıktığını iddia etti. Uğurluel, “İspanya’da Sacramento mağaralarında yaşayan Çingeneler tarafından bulunan dansın içinde barındırdığı hüzün işte tam da bu sebeptendir. Flâmenko, Endülüs’te İslam medeniyetinin izlerini silmek isteyen zihniyetin vahşet boyutlarına ulaşan zulmüne tepki olarak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
Söyleşinin ardından Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni de gezen Uğurluel, Bilim toplumu adına, BTM’nin model alınması gerektiğini söyledi.
Uğurluel, “İslam medeniyetinin ne kadar zirvede olduğunu burayı ziyaret edenler dokunarak, görerek, yaşayarak öğreniyorlar. Bu tür merkezlerin Türkiye genelinde artarak devam etmesi ve desteklenmesi lazım. Şu ana kadar Türkiye’de gezdiğim en heyecan verici merkez burası diyebilirim. Burada sanat var, teknoloji var ecdadın izleri var” diye konuştu.
Altın Çağ’da bilim sergisinde de incelemelerde bulunan ünlü tarihçi, “Uluğbey’in yıldız haritası çıkarmaya çalıştığını, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir astronom, matematikçi ve dil bilimci olan Ali Kuşçu’yu, Kadızade Rumi’nin Bursa doğumlu bir astronom olduğunu ne kadarımız biliyor? Bilimin doğru bilinen yanlışlarının aydınlatılması bakımından “Altınçağ’da Bilim Sergisi” çok kıymetli ve mutlaka görülmeli” ifadelerini kullandı.
Programın ardından BTM Genel Koordinatörü Rıfat Bakan, Uğurluel’e teşekkür ederken, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdülkadir Karlık, Bursa bilim ve kültür hayatına verdiği katkından dolayı adına dikilen çınar sertifikasını Uğurluel’e takdim etti.
Kaynak: İHA
İslam, Katolik ve Musevi kültürlerinin aynı potada eriyip mükemmel bir karışım oluşturduğu, 800 yıl boyunca İber Yarımadası’na hükmetmiş, birçok ilklere imza atan ve dünya kültür ve bilim mirasına önemli eserler bırakan kadim bir İslam medeniyeti ve kültür mirası olan Endülüs’ü anlatan Uğurluel, tarihi gerçekler ışığında önemli tespitlerde bulundu. Zarafetin inançla taçlandırıldığı, taklitlerini yaptıracak kadar düşmanlarını hayran bırakan bir gücün adı olan Endülüs medeniyetinin nasıl yok edilmek istendiğini dile getiren Uğruluel, slayt gösterisiyle desteklediği sunumunda İspanya’daki İslam ve Osmanlı mimari eserlerini de tek tek tanıttı.
Granada’nın fethi İstanbul’un rövanşı
Avrupa’nın bugün dahi Endülüs’e gıpta ile baktığını ifade eden Uğurluel, Endülüs’ün son Müslüman kenti Granada’nın düşmesiyle bu kadim medeniyetin izlerinin topyekûn silinmek istendiğini kaydetti.
Uğurluel, 1492’teki Granada fethi ile haçlının kazandığı zaferin, 1453’teki İstanbul’un fethinin rövanşı olarak değerlendirildiğine dikkat çekti. Uğurluel, “Avrupa’da radyolojinin kurucusu olan Madam Curie, “Müslüman Endülüs’ten bize 30 kitap kaldı, atomu parçalayabildik. Şayet yakılan bir milyon kitabın yarısı kalsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyor olacaktık. Orada bilim sıfırlanınca, biz yeniden onların yüzyıllar önce keşfettiği şeyleri bulmaya çalıştık.” diyor. Bu gerçeği kendileri itiraf ediyor” diye konuştu.
Kirli İzabel bütün Müslümanlar öldürülene kadar yıkanmadı
“Avrupa tarihini bilmezsek kendi tarihimizi de tam olarak anlayamayız. Avrupa tarihini iyi anlamak için de Kirli İzabel dönemini iyi bilmek lazım” diyen Uğurluel, “Kadın, evlendiği gece, ‘İspanya üzerindeki bütün Müslümanlar öldürülünceye kadar ben bir daha yıkanmayacağım’ diye yemin ediyor. Düğün gecesi kocasına ettiği yemin bu! Bu kadın uzun yıllar hiç yıkanmadığı için tarihte Kirli İzabel olarak anılıyor” ifadelerini kullandı.
Hayran bırakan mimari
Endülüs İslam Medeniyeti’nin dünya üzerinde eşi benzeri olmayan mimari özelliği ile düşmanlarını kıskandıracak kadar güzel örnekleri bulunduğunu ifade eden Uğurluel, sözlerine şöyle devam etti: “Sevilla’da bulunan Haçlı kralı, o günlerde Nasrî hükümdarının El-Hamra Sarayı’nı geziyor. Deliriyor adam! Rüyasına bile giremeyecek kadar güzellikte bir saray. “Aynısından ben de istiyorum. Sizin mimarlarınız gelip bana da aynısından yapar mı? Yapacağınız sarayda bu duvardaki yazıları da istiyorum” diyor. “Fakat o yazılar ayet-i kerîme, “Tek galip Allah’tır” ifadeleri var. Bu adam Hıristiyan...“O zaman içinde ayet geçmeyen bize ait ifadeler olsun, fakat sizin harfleriniz ile yazılsın” diyor. Bizim harflerimize bile hayranlar...”
Flâmenko’nun ortaya çıkışı
Endülüs’ün İslam’dan koparılması ile Müslümanlara yönelik zulmün, korkunç boyutlara ulaştığına işaret eden Uğurluel, Endülüs’e özgü Flâmenko dansının Müslümanlara yönelik zulme duyulan nefretin bir ifadesi olarak ortaya çıktığını iddia etti. Uğurluel, “İspanya’da Sacramento mağaralarında yaşayan Çingeneler tarafından bulunan dansın içinde barındırdığı hüzün işte tam da bu sebeptendir. Flâmenko, Endülüs’te İslam medeniyetinin izlerini silmek isteyen zihniyetin vahşet boyutlarına ulaşan zulmüne tepki olarak ortaya çıkmıştır” diye konuştu.
Söyleşinin ardından Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni de gezen Uğurluel, Bilim toplumu adına, BTM’nin model alınması gerektiğini söyledi.
Uğurluel, “İslam medeniyetinin ne kadar zirvede olduğunu burayı ziyaret edenler dokunarak, görerek, yaşayarak öğreniyorlar. Bu tür merkezlerin Türkiye genelinde artarak devam etmesi ve desteklenmesi lazım. Şu ana kadar Türkiye’de gezdiğim en heyecan verici merkez burası diyebilirim. Burada sanat var, teknoloji var ecdadın izleri var” diye konuştu.
Altın Çağ’da bilim sergisinde de incelemelerde bulunan ünlü tarihçi, “Uluğbey’in yıldız haritası çıkarmaya çalıştığını, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir astronom, matematikçi ve dil bilimci olan Ali Kuşçu’yu, Kadızade Rumi’nin Bursa doğumlu bir astronom olduğunu ne kadarımız biliyor? Bilimin doğru bilinen yanlışlarının aydınlatılması bakımından “Altınçağ’da Bilim Sergisi” çok kıymetli ve mutlaka görülmeli” ifadelerini kullandı.
Programın ardından BTM Genel Koordinatörü Rıfat Bakan, Uğurluel’e teşekkür ederken, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Abdülkadir Karlık, Bursa bilim ve kültür hayatına verdiği katkından dolayı adına dikilen çınar sertifikasını Uğurluel’e takdim etti.