Arap Dünyasına Türkçe Şarkıları Sevdiren 'Çerkez Kızı'
Türkiye'deki meşhur bestelere Arapça sözler yazan eski şarkıcı ve oyuncu Tarub, 'Kalenin bedenleri', 'Osman Ağa', 'Mavi Boncuk' gibi şarkıların Arap dünyasında tanınmasını sağladı Türk dizilerinin Arap dünyasındaki başarısından yıllar önce Yeşilçam'ı Arap izleyicisiyle tanıştıran Tarub, TürkArap ortak yapımı birçok filmde rol aldı Tarub, Türk sinemasının önemli isimleri Cüneyt Arkın ve Göksel Arsoy'la da kamera karşısına geçti.
ENES KANLI - Türk dizileri Arap dünyasında son yıllarda büyük ilgi görürken, Ürdünlü Çerkez bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen sanatçı Tarub, 'Kalenin bedenleri', 'Osman Ağa', 'Mavi Boncuk' gibi şarkıları yıllar önce Arap müzik ve sinemaseverlerin diline dolayan isimdi.
Çerkez asıllı sanatçı Emel İsmail Çerkez, Türkçe birçok besteye sözler yazarak, bu şarkıların Arap dünyasında da sevilmesini sağladı. Hem Arapça hem de Türkçe bilen 80 yaşındaki sanatçı bu özelliğinden dolayı bazı yeşilçam filmlerinde de rol alarak, Türk sinemasının önemli isimleri Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'u da Arap dünyasına tanıttı.
Mütevazı bir yaşamı tercih ederek sanat hayatını 1990 yılında terk eden Tarub, yıllar önce rol aldığı 'Arap-Türk' ortak yapımları ve yazdığı şarkıları Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta AA muhabirine anlattı.
Ailesinin Çerkez asıllı olduğunu ve Kafkasya'dan göçerek Ürdün'e yerleştiğini söyleyen Tarub, anne ve babasının boşanmasının ardından annesiyle yedi yaşında Şam'a yerleştiğini söyledi. Şam radyosunda yayınlanan Renkler isimli programda şarkılar söyleyerek sanat hayatına adım attığını ifade eden Tarub, 1960 ve 70 yılları arasında şöhretinin zirvesinde olduğunu söyledi.
Türkçe şarkıların Arapça'ya uyarlanmasına eski kocası Muhammed Cemal için yaptığı ilk besteyle başladığından bahseden Tarub, 'Arap dünyasında Lübnan-Mısır ortak yapımı filmlerde Türk melodileri kullanılmaya ve sevilmeye başlamıştı. Daha sonra Lübnan ve Mısır'dan büyük şairlerin sözlerini kullanarak bunları Türkçe melodilerin üzerine yazmaya başladım. Sarışın ve tipi Türklere benzeyen sanatçılar bu şarkılarımı seslendirdi.' dedi.
Tarub, aralarında 'Kalenin bedenleri', Burdur yöresi türküsü 'Osman Ağa', 'Mavi Boncuk' gibi şarkıların yer aldığı onlarca melodiye Arapça sözler yazdığını dile getirdi.
Sanatçı Tarub, 'Bugün Arap dünyasındaki gençler beni tanımıyor. Ancak yeni nesil şarkıcılar, şarkılarımı yeniden söylüyor. Gençler, beni tanımıyorlar ama şarkılarımı dinliyor ve biliyorlar.' ifadelerini kullandı.
- Yeşilçam filmlerinde rol aldı
Yeşilçam ile tanışmasından da bahseden Tarub, Lübnanlı film yapımcısı Şerif Vahid'in Türk yönetmenler, oyuncularla çalışmayı düşündüğünü ve Türkiye'ye kendisini de götürdüğünü söyledi.
Türkiye'de Lübnanlı ünlü oyuncu ve şarkıcı Sabah ile bir film çektiklerini anlatan Tarub, kendisinin filmlerde hem Türkçe hem Arapça konuştuğunu ve şarkı söylediğini, bunun ardından da Türk film yapımcılarından tekliflerin geldiğini anlattı.
Tarub, Türk filmlerinin yanı sıra Türk, Mısır ve Lübnan ortak yapımı onlarca filmde rol aldığını hatırlatarak, bu filmlerin bazılarını, şu şekilde sıraladı:
Göksel Arsoy ile 'Altın Çocuk Beyrut'ta' (1967), Erol Büyükburç ile 'Bir Damat Aranıyor' (1968), Cüneyt Arkın ile 'Beş Ateşli Kadın' (1968)
1960-1970 yılları arasında Türk şarkıları, oyuncuları ve sinemasını Arap dünyasıyla tanıştıran Tarub, gerçek ismiyle Emel İsmail Çerkez, 1990 yılında sanat dünyasından çekilerek Mısır'da mütevazı bir hayat yaşamaya başladı.
Kaynak: AA
Çerkez asıllı sanatçı Emel İsmail Çerkez, Türkçe birçok besteye sözler yazarak, bu şarkıların Arap dünyasında da sevilmesini sağladı. Hem Arapça hem de Türkçe bilen 80 yaşındaki sanatçı bu özelliğinden dolayı bazı yeşilçam filmlerinde de rol alarak, Türk sinemasının önemli isimleri Cüneyt Arkın, Göksel Arsoy'u da Arap dünyasına tanıttı.
Mütevazı bir yaşamı tercih ederek sanat hayatını 1990 yılında terk eden Tarub, yıllar önce rol aldığı 'Arap-Türk' ortak yapımları ve yazdığı şarkıları Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta AA muhabirine anlattı.
Ailesinin Çerkez asıllı olduğunu ve Kafkasya'dan göçerek Ürdün'e yerleştiğini söyleyen Tarub, anne ve babasının boşanmasının ardından annesiyle yedi yaşında Şam'a yerleştiğini söyledi. Şam radyosunda yayınlanan Renkler isimli programda şarkılar söyleyerek sanat hayatına adım attığını ifade eden Tarub, 1960 ve 70 yılları arasında şöhretinin zirvesinde olduğunu söyledi.
Türkçe şarkıların Arapça'ya uyarlanmasına eski kocası Muhammed Cemal için yaptığı ilk besteyle başladığından bahseden Tarub, 'Arap dünyasında Lübnan-Mısır ortak yapımı filmlerde Türk melodileri kullanılmaya ve sevilmeye başlamıştı. Daha sonra Lübnan ve Mısır'dan büyük şairlerin sözlerini kullanarak bunları Türkçe melodilerin üzerine yazmaya başladım. Sarışın ve tipi Türklere benzeyen sanatçılar bu şarkılarımı seslendirdi.' dedi.
Tarub, aralarında 'Kalenin bedenleri', Burdur yöresi türküsü 'Osman Ağa', 'Mavi Boncuk' gibi şarkıların yer aldığı onlarca melodiye Arapça sözler yazdığını dile getirdi.
Sanatçı Tarub, 'Bugün Arap dünyasındaki gençler beni tanımıyor. Ancak yeni nesil şarkıcılar, şarkılarımı yeniden söylüyor. Gençler, beni tanımıyorlar ama şarkılarımı dinliyor ve biliyorlar.' ifadelerini kullandı.
- Yeşilçam filmlerinde rol aldı
Yeşilçam ile tanışmasından da bahseden Tarub, Lübnanlı film yapımcısı Şerif Vahid'in Türk yönetmenler, oyuncularla çalışmayı düşündüğünü ve Türkiye'ye kendisini de götürdüğünü söyledi.
Türkiye'de Lübnanlı ünlü oyuncu ve şarkıcı Sabah ile bir film çektiklerini anlatan Tarub, kendisinin filmlerde hem Türkçe hem Arapça konuştuğunu ve şarkı söylediğini, bunun ardından da Türk film yapımcılarından tekliflerin geldiğini anlattı.
Tarub, Türk filmlerinin yanı sıra Türk, Mısır ve Lübnan ortak yapımı onlarca filmde rol aldığını hatırlatarak, bu filmlerin bazılarını, şu şekilde sıraladı:
Göksel Arsoy ile 'Altın Çocuk Beyrut'ta' (1967), Erol Büyükburç ile 'Bir Damat Aranıyor' (1968), Cüneyt Arkın ile 'Beş Ateşli Kadın' (1968)
1960-1970 yılları arasında Türk şarkıları, oyuncuları ve sinemasını Arap dünyasıyla tanıştıran Tarub, gerçek ismiyle Emel İsmail Çerkez, 1990 yılında sanat dünyasından çekilerek Mısır'da mütevazı bir hayat yaşamaya başladı.