Varis kangrene neden olabilir
Ayaklarda gece krampları, akşam saatlerinde sızlama ve renk değişikliğinin varisin belirtileri olduğunu belirten Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Çalışkan, vatandaşların belirtileri fark ettiği zaman hemen doktora başvurmaları gerektiğini aksi taktirde ciddi sorunlarla karşı doğurabileceğini söyledi.
Medical Park Elazığ Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Ahmet Çalışkan varis hastalığı hakkında bilgi verdi. Varisin genellikle genetik olduğunu aktaran Çalışkan, tedavisi geç kalınmış bir varisin kangrene kadar gidebileceğini ifade etti.
Ailesinde varis olan kişilerin risk altında olduğunu ifade eden Çalışkan, “Varisin nedeni çoğunlukla genetik yatkınlıktır. Ailede varis hastalığı var ise onun neslinde mutlaka varis için risk faktörü oluşturuyor. Diğer bir faktör ise yer çekimidir. Ayak damarları kalpten gelen kanı geri döndürmek için toplardamarlar bir efor sarf eder. Bunun yaklaşık yüzde 20'si kalbin atımı, yüzde 20'si ise kalbin geri vakum gücüyle alakalıdır. Ama bunun yüzde 60'ı baldır kasları dediğimiz o kasların kasılma hareketidir. Bu baldır kasları yürümekle kasılır. Ayakta sürekli iş yapan öğretmenler, cerrahlar, berberler ve ev hanımları risk altındadır. En ağır mesleklerden biri aslında ev hanımlığıdır. Sürekli sabit ayakta iş yaparlar ve gün içerisinde bir süre yer çekiminin o baskıcı basıncına karşı gelmektedirler” dedi.
Geç kalınmış vakalarla karşılaştıklarını ve sonuçlarının iyi olmadığını vurgulayan Çalışkan, “En ufak iyileşmeyen yaralardan ayağın kangrenine kadar gidebilecek bir süreç yaşanabilir. Bu kangren, çok ağır bir durumdur. Damarda pıhtı oluşuyor. Damarlar tıkanıyor ve orada atar damarlar bir süre sonra tıkanmaya başlıyor. Sonunda kangren oluyor. Bu çok nadir gördüğümüz bir şey ama bizim en çok şikayet aldığımız konu iyileşmeyen yaralardır. Bu yaralar hem maddi hem de manevi olarak hastalara çok sıkıntı veriyor” diye konuştu.
Varisin tedavisi hakkında da bilgi veren Çalışkan, “Varis tedavisinde ilk olarak ayakları dinlendirmek, yürüyüş yapmak ve varis çorabı önermekteyiz. Buna uygun ilaçlar mevcut. Bunlara rağmen hala tedavi başarılı olmuyorsa artık cerrahi müdahale aklımıza gelmektedir. En ideali klasik cerrahi yöntemi ama günümüzün şartlarında kansız ameliyat olarak bilinen köpük tedavisi, lazer ve radyo frekans dediğimiz tedaviler de var” ifadelerinde bulundu.
Kaynak: İHA
Ailesinde varis olan kişilerin risk altında olduğunu ifade eden Çalışkan, “Varisin nedeni çoğunlukla genetik yatkınlıktır. Ailede varis hastalığı var ise onun neslinde mutlaka varis için risk faktörü oluşturuyor. Diğer bir faktör ise yer çekimidir. Ayak damarları kalpten gelen kanı geri döndürmek için toplardamarlar bir efor sarf eder. Bunun yaklaşık yüzde 20'si kalbin atımı, yüzde 20'si ise kalbin geri vakum gücüyle alakalıdır. Ama bunun yüzde 60'ı baldır kasları dediğimiz o kasların kasılma hareketidir. Bu baldır kasları yürümekle kasılır. Ayakta sürekli iş yapan öğretmenler, cerrahlar, berberler ve ev hanımları risk altındadır. En ağır mesleklerden biri aslında ev hanımlığıdır. Sürekli sabit ayakta iş yaparlar ve gün içerisinde bir süre yer çekiminin o baskıcı basıncına karşı gelmektedirler” dedi.
Geç kalınmış vakalarla karşılaştıklarını ve sonuçlarının iyi olmadığını vurgulayan Çalışkan, “En ufak iyileşmeyen yaralardan ayağın kangrenine kadar gidebilecek bir süreç yaşanabilir. Bu kangren, çok ağır bir durumdur. Damarda pıhtı oluşuyor. Damarlar tıkanıyor ve orada atar damarlar bir süre sonra tıkanmaya başlıyor. Sonunda kangren oluyor. Bu çok nadir gördüğümüz bir şey ama bizim en çok şikayet aldığımız konu iyileşmeyen yaralardır. Bu yaralar hem maddi hem de manevi olarak hastalara çok sıkıntı veriyor” diye konuştu.
Varisin tedavisi hakkında da bilgi veren Çalışkan, “Varis tedavisinde ilk olarak ayakları dinlendirmek, yürüyüş yapmak ve varis çorabı önermekteyiz. Buna uygun ilaçlar mevcut. Bunlara rağmen hala tedavi başarılı olmuyorsa artık cerrahi müdahale aklımıza gelmektedir. En ideali klasik cerrahi yöntemi ama günümüzün şartlarında kansız ameliyat olarak bilinen köpük tedavisi, lazer ve radyo frekans dediğimiz tedaviler de var” ifadelerinde bulundu.