'Türkiye-Irak Yakınlaşması İran'ın Güvenliği İçin De Çok Önemli'

Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Caşın: 'ABD, PKK'ya tanksavar ve uçaksavar vererek NATO kuvveti olan TSK'yı bir terör örgütüyle karşı karşıya bırakmıştır. Bu, Türkiye için kabul edilemez bir durumdu. Türkiye'nin Sincar'ı temizleme kararı alması, Başbakan'ın Bağdat’tan sonra Erbil'e de gitmesi, Barzani yönetimini de bir şekilde razı edeceğini gösteriyor. Türkiye ağırlığını koymuştur' Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canbolat: 'Türkiye'nin PKKYPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı özellikle Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında verdiği mücadele ve elde ettiği sonuç, Irak yönetimini yeni bir siyaset izlemeye sevk ediyor olabilir'

Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyaretinin ardından dış politika uzmanları, iki ülke ilişkilerinde yeni bir aşamaya dikkati çekerken, Türkiye ile Rusya arasında başlayan normalleşme ve Suriye krizinin çözümünde kaydedilen gelişmelerin katkısıyla Irak-Türkiye arasında geleceğe yönelik etkin bir iş birliğinden söz edilebileceği, her iki ülkenin ekonomik ve siyasi açıdan kazançlı çıkacağı görüşünde.

Bağdat ile Ankara arasında devam eden gerilimli sürecin ardından Suriye'de çözüm süreci ve Türkiye'nin bölgede aktif varlık göstermesiyle yeni dengelerin ortaya çıktığı coğrafyada, Başbakan Binali Yıldırım'ın Irak ziyareti yeni bir dönemin işaretini verdi.

Başbakan Yıldırım ve Irak Başbakanı el-İbadi'nin başkanlığında Türkiye-Irak 3. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi Toplantısı ardından yayımlanan ortak bildirinin de bölgede siyasi ve ekonomik ilişkilerde yeni bir dönemi vurguladığını ifade eden uzmanlar, yeni dönemden umutlu.

Türkiye-Irak ilişkileri kapsamında bölgedeki gelişmeleri AA muhabirine değerlendiren Özyeğin Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Mesut Hakkı Caşın, Türkiye ile Rusya arasında başlayan normalleşme ve Suriye krizinin çözümünde kaydedilen gelişmelerin Irak ile Türkiye'nin de yeniden ilişkiye girmesini zorunlu hale getirdiğini anlattı.

Türkiye'nin başından bu yana Irak'ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü önemsediğini, Irak topraklarında bulunan Türk askerlerinin, Türk topraklarının güvenliği nedeniyle orada olduğunu belirten Caşın, Bağdat'ın Türkiye'nin kaygılarına duyarsız kaldığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak topraklarındaki üssünü savaş sebebi saydığını açıkladığını anımsattı.

'Türkiye'yi 'Daha fazla ileri gitme' diye uyaran bir Bağdat yönetimiyle karşı karşıya kalmıştık' diyen Caşın, Başbakan Yıldırım'ın 'PKK’nın Irak’tan Türkiye’ye zarar verecek eylemlerine izin vermeyeceğiz' açıklamasının Irak hükümetince yanlış okunduğunu, Yıldırım'ın o konuşmasında 'Irak’ın toprak bütünlüğüne zarar veren hiçbir girişime ortak olmayacağız' ifadelerini de kullandığını hatırlattı.

'Türkiye'yi savaşla tehdit eden' Bağdat'la karşı karşıya kalındıktan sonra bu ziyaretin gerçekleşmesinin bölge için son derece önemli olduğunu dile getiren Prof. Caşın, 'İkili görüşmelerde Başika için 'dostane çözüme bağlanacak' denmesi bu ziyaretin son derece önemli olduğunu gösteriyor. Sincar'ın temizleneceğine dair mesaj da çok önemli. ABD'ye göre bu süreç 2 yılı bulur oysa İbadi bunun üç ay içinde çözüleceğini söylüyor.' dedi.

Caşın, bölgedeki istikrarsızlıktan faydalanan PKK'nın Kandil'e yayılmasının bölgedeki güç dengelerini değiştirdiğini ifade ederek, şunları kaydetti:

'ABD, bir NATO ülkesi olan Türkiye'nin karşısına bir terörist örgüt koydu. Peşmergeler, Kuzey Irak’ta Sincar bölgesini kontrol edemiyordu. Suriye, Kuzey Suriye’yi kontrol edemiyordu. PKK bu durumdan yararlanıp Kandil’den buraya yayıldı ve alanını daha da genişletti. ABD’nin PYD üzerinden PKK’ya silah sevkıyatı ise güç dengesini bozmuştur. ABD, PKK'ya tanksavar ve uçaksavar vererek NATO kuvveti olan TSK'yı bir terör örgütüyle karşı karşıya bırakmıştır. Bu, Türkiye için kabul edilemez bir durumdu. Türkiye'nin şu andaki pozisyonuyla Sincar’ı temizleme kararı alması ve Başbakan'ın Bağdat’tan sonra Erbil’e de gitmesi Barzani yönetimini de burada bir şekilde razı edeceğini gösteriyor. Türkiye ağırlığını koymuştur.'

Türkiye-Irak yakınlaşmasına İran'ın konjonktür gereği olumlu bakacağını, İran'ın, Türkiye'nin hem Irak hem Suriye’nin toprak bütünlüğünün en büyük garantörü olduğunu kabul etmesi gerektiğini, İran istese de istemese de Irak ile Türkiye arasında yeni bir dönemin başladığını kaydeden Caşın, 'Karşı çıkmaya kalkışsa bile Rusya onu baskılar. Ayrıca İran süreç olarak çok kritik bir dönemden geçiyor. Dolayısıyla bu yakınlaşma işine bile gelebilir.'' diye konuştu.

Prof. Caşın, şöyle devam etti:

'Trump yönetimi geliyor ve Trump mevcut nükleer anlaşmayı yok sayıyor. Bu ABD’nin İran’a karşı çok sertleşeceğini gösteriyor. Ankara, İran’ı daha önce nasıl desteklediyse bu yeni konjonktüre göre yalnız kalan İran’ı yine destekleyecektir. Bu yakınlaşma her iki tarafın da çıkarınadır. Bu gelişim Türkiye-Mısır ilişkilerini de düzenleyecektir. Trump’ın dediğine bakacak olursak Ortadoğu'nun yeniden düzenlenmesinde ABD, Türkiye ve Rusya bölgede ciddi roller oynayacak. Türkiye bölgede daha önce oynadığı hakem rolüne geri dönüyor. Tüm bu gelişmelerin içinde su, Irak petrolü meselesi de var ve bu petrolü satacak tek ülke Türkiye. Türkiye aynı zamanda gelecekte Barzani ile İbadi arasında olası bir savaşı bile önlemiş olacak. Bölgedeki 9 bin ABD askeri bir şey yapamaz ama Türkiye 1 milyonluk ordusuyla böyle bir kardeş savaşını önleyebilecek güçtedir. Türkiye ne Arapların ne de Kürtlerin düşmanıdır. Bu ziyaret onu temin etmiştir.''

- 'Irak-Türkiye gerilimi dış destekliydi''

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Canbolat ise Türkiye'nin Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında PKK/PYD ve DEAŞ'a karşı mücadelesi ve elde ettiği kazanımların Irak yönetimini yeni bir siyasete zorladığı değerlendirmesini yaptı.

Türkiye ile Irak arasındaki gerilimin dış kaynaklı olduğunu, Başbakan Yıldırım'ın Irak gezisinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Canbolat, şunları söyledi:

'Türkiye ile Irak arasında başlayan ilişkiler her iki ülkenin ekonomik ve siyasi kazancı olacaktır. Ne var ki bunun sürdürülmesi hiç de kolay olmamaktadır. Zaman zaman birbiriyle çelişen söylemlerin de asıl sebebi iki ülke dışındaki üçüncü boyutun devreye girmesidir. Bu bazen İran, bazen ABD ya da başka bir faktör olabilir. Bunu dengelemek amacıyla ilgili ülke aslında pek de ikna olmadığı siyasi tercihlerde bulunmak ve güvenlik önlemleri almak zorunda kalabilir. Irak bu koşullardan geçerken İran ve ABD ile kerhen geliştirdiği teması neticesinde Türkiye'ye muhalif bir duruş ortaya koymuştur. Bu, Irak başbakanının kişisel tercihinden çok siyasi ve konjonktürel gerçekliğin mecbur bıraktığı bir sonuç olarak değerlendirilebilir. Başbakan Binali Yıldırım’ın ziyareti sırasında iki ülkenin geleceğe yönelik etkin iş birliği geliştireceğini açıklaması bölgede konjonktürel gerçekliğin Türkiye-Irak ilişkilerini olumlu yönde etkilemekte olduğu izlenimini veriyor.'

- 'Türkiye-Irak iş birliği İran'ın güvenliği açısından da önemli'

Türkiye'nin hiçbir zaman işgalci bir mantıkla Irak'ta bulunmadığını, ABD ve İran'ın zaman zaman Irak yönetimi üzerinde algı operasyonu yaptığını belirten Canbolat, Türkiye'nin, DEAŞ'a karşı Irak’ın savunma ve savaş kabiliyetini artırmak, eğitmek amacıyla asker gönderdiğini, İbadi'nin tavrının Musul operasyonu sırasında değiştiğini ve Başika'da Türk askerinin geri çekilmesini istediğini anımsattı.

Canpolat, 'Biz, İbadi’nin o dönemdeki davranışında Irak'ın iç siyaset ortamıyla buraya yönelik dışarıdan bazı çıkar algı ve uygulamalarının da etkili olduğunu düşünüyoruz. İran ve ABD faktörü bu anlamda öncelikle anılabilir.'' dedi.

Türkiye'nin Rusya ve İran ile Suriye'de ortak hareket etmesinin Irak'ın bölgede yeni bir siyaset izlemesini zorunlu kıldığını, Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında terör örgütlerine karşı verdiği mücadele PKK'yı ülkesinde istemeyen IrakTürkiye ile iş birliğine mecbur kıldığını ifade eden Prof. Dr. Canbolat şunları kaydetti:

'Türkiye'nin PKK-YPG ve DEAŞ terör örgütlerine karşı özellikle Fırat Kalkanı Harekatı kapsamında verdiği mücadele ve elde ettiği sonuç, Irak yönetimini yeni bir siyaset izlemeye sevk ediyor olabilir. Bu açıdan bakıldığında İbadi’nin, PKK gibi bir terör örgütünü ülkede istemediğini açıklaması gayet normal. Bunun zaten anayasalarının da gereği olduğunu söylüyor. İbadi'nin 'PKK'yı temizleyeceğiz' açıklaması ulusal çıkarının bir gereği ve yansımasıdır.''

Türkiye-Irak arasında başlayan görüşmelerde İran'ın olumsuz tavır almayacağını hatta böyle bir iş birliğinin İran'ın güvenliği açısından da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Canbolat, sözlerini 'Ortadoğu'nun, küresel siyaset yapıcıları tarafından zımnen yeni bir planlamanın sahası olarak belirlendiği bu süreçte PKK/PYD gibi terör örgütlerinin siyasi amaçlara hizmet edecek araç gibi kullanılma olasılığı sadece Türkiye için değil İran için de bir tehdit anlamına gelir. Çünkü bu terör örgütünün İran’da da bir kolu var, PJAK... Irak ve Suriye’de siyasi düzenin korunması bu bakımdan hem bölgenin hem de özellikle Türkiye ve İran gibi iki bölge gücünün çıkarınadır.' diye tamamladı.
Kaynak: AA