'Türkiye'de Festivallerde Bir Çete Var'

Yönetmen Güneş: '(Ateşin Düştüğü Yer filmini) Antalya Film Festivali'nde, 100 üzerinden 1 puanla elediler. O film sonra Montreal Film Festivali'nde 'En İyi Film' ve FIPRESCI ödüllerini aldı. Sonrasında Adana'ya gittiğimizde yine sıfır çekti film' 'Türkiye'de festivallerde bir çete var. Ben ona çete diyorum artık. Kendi yüzlerine karşı da söylediğim için sıkıntı yok. O çete iş başında ve adalet duygusu neredeyse hiç olmayan bir yapıyla, tamamen arkadaşlık düzeni üzerinden ödül dağıtıyorlar'

HİLAL UŞTUK - Yönetmen İsmail Güneş, 'Türkiye'de festivallerde bir çete var. Ben ona çete diyorum artık. Kendi yüzlerine karşı da söylediğim için sıkıntı yok. O çete iş başında ve adalet duygusu neredeyse hiç olmayan bir yapıyla, tamamen arkadaşlık düzeni üzerinden ödül dağıtıyorlar.' dedi.

Güneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye'deki film festivallerinde haksızlık yapıldığı gerekçesiyle, Ermeni tehcirini ele aldığı Kervan 1915'i Altın Koza Film Festivali'ne göndermeyeceğini söyledi.

Türkiye'de 30 yıldır yönetmenlik yaptığını dile getiren Güneş, 'Bu 30 yıl içerisinde, eğer festivalde yarışacak filmler sayı olarak eksikse, benim filmlerim tamamlayıcı unsur olarak konuyor. Eğer yeterince film varsa eleniyor veya oraya gidildiğinde de bir haksızlığa uğruyor. Bunun en sert örneğini 'Ateşin Düştüğü Yer'de yaşadık. Antalya Film Festivali'nde, 100 üzerinden 1 puanla elediler. O film sonra Montreal Film Festivalinde 'En İyi Film' ve FIPRESCI ödüllerini aldı. Sonrasında Adana'ya gittiğimizde yine sıfır çekti film.' diye konuştu.

İsmail Güneş, Türkiye'de festivallerde bir çetenin olduğunu öne sürerek, 'Ben ona çete diyorum artık. Kendi yüzlerine karşı da söylediğim için sıkıntı yok. O çete iş başında ve adalet duygusu neredeyse hiç olmayan bir yapıyla, tamamen arkadaşlık düzeni üzerinden ödül dağıtıyorlar.' değerlendirmesinde bulundu.

- 'Halk başka, bunlar başka bir şey söylüyor'

Antalya Film Festivali'ndeki jüri yapısına dikkati çeken Güneş, şu bilgileri verdi:

'Yedi kişilik jürinin içine ilk dönemde İskender Pala, ikinci dönemde de Tarık Tufan'ı koyarak şöyle demek istiyorlar. 'Bak biz her renge açığız'. 7'de 1 kişi, renk değildir, gri bir alandır ve hiçbir yetkisi yoktur matematiksel olarak. Festivali idare edenler bunu yaparak, 'Bakın işte biz her renge imkan tanıyoruz' demeye çalışıyor. Oysa ki Türkiye öyle değil. Türkiye'nin normal siyasal yapısıyla bu jürilerin siyasal yapısı taban tabana zıt. Halk başka, bunlar başka bir şey söylüyor. Başka bir paralel yapı gibi ilerliyor. Geçen sene Mustafa Kara'nın 'Kalandar Soğuğu' filminin haksızlığa uğramasından sonra dedim ki, buralarda adil bir oylama, seçim biçimi olmadığı için yürümeyecek. Ben bir film yaparsam, belediyeler seçtikleri komitelerini değiştirmedikleri sürece, festivallere iştirak etmeyeceğim.'

Yönetmen İsmail Güneş, Altın Koza Film Festivali'nin aynı düzen içinde devam ettiğini savunarak, 'Biz bunu belediye başkanının seçildiği günden beri söylüyoruz. Her festival sonrasında değiştireceklerini söylüyorlar ama festivaller yaklaşıyor, yine bildiğimiz yöntemle devam ediyorlar. Ben de Adana'dan başladım. Bugüne kadar yapılanların aynısı olduğunu görünce, ben bu aynılığın içinde yer almak istemedim ve festivale katılmayacağımı ilan ettim. Eğer Antalya Altın Portakal da aynı düzen içerisinde yürürse, oraya da filmimi vermeyeceğim.' ifadesini kullandı.

Sorunun kendisiyle ilgili olmadığını dile getiren Güneş, şöyle devam etti:

'Mesut Uçakan olsa ona da olacak bu. Başka arkadaşımız olsa ona da olacak. Benimle ilgili olduğunu sanmıyorum. Bizimle ilgili bir yer, bir platform var. Bunlar da başka bir platformda, paralel olarak ilerliyoruz. Onlar şöyle bir şey yapıyorlar. Normalde hakkaniyet duygusu içinde olması gereken alanlara da sıçrıyorlar. Bizim alanlarımıza da sıçrıyorlar ve oradan da pastayı götürüyorlar. Bunu kendilerinde doğuştan, genetik kodlarına işlenmiş bir hak olarak görüyorlar. Yani, 'kültür ve sanat onlara aittir, başkası yapamaz' gibi bir durum var. Bu öyle işlemiş ki, bizim dünyamızdan olan idareciler de 'evet ya bizden sanatçı çıkmıyor' gibi bir duyguya kapılıyor.'

- 'Ben şeytana ilk taşı attım'

İsmail Güneş, festivallerde belediye başkanlarının önemine değinerek, gelen her belediye başkanının kendisine bağlı birimlerde değişiklikler yaptığını ancak kültür sanat ile ilgili birimlerde, kişiler değişse de eski tavırların devam ettiğini söyledi.

Bu konuda çıkan sesi çoğaltacağını aktaran Güneş, 'Ateşin Düştüğü Yer' filminin 2012'de Montreal'den aldığı ödülün ardından bazı köşe yazarlarının Türkiye'deki festivallere eleştiride bulunduğunu belirterek, 'O ödülü almadan önce biz bunu söylediğimizde, insanlar 'demek hak etmemiş ki 100 üstünden bir vermişler. Çünkü (filmi) görmediler ya. Ama yine görmediği halde yurt dışından tersi bir ödül aldığında, hemen bunu bir yazı konusu yaptılar. Böyle bir çifte standardımız var. Herkes kendi alanının en iyisi olduğunu düşünüyor ve oradan yürüyor. Bizim alanımızla ilgili kimsenin ne bilgisi ne de gayreti var.' diye konuştu.

Güneş, kendisinin bu konuda ilk taşı attığını söyleyerek, 'Burada önemli olan ilk taşı atma meselesidir. Ben şeytana ilk taşı attım ve diyorum ki ben taş buldum, attım. Umarım insanlar da taşını, çakılını ne buluyorsa, ayağındaki terliğini bu şeytana fırlatır.' dedi.
Kaynak: AA