Aynı Köyden 6 Arkadaşın Biri Şehit Biri Gazi Oldu
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne yürüyen Rizeli 6 arkadaştan biri şehit biri gazi oldu Darbe girişimi sırasında yaralanan Hakan Yılmaztürk: 'Bizim elimizde taş, sopa, silah yoktu. Sadece kalbimizde iman vardı, dilimizde tevhit vardı. Başka bir şey yoktu'
EMİN İLERİ - İstanbul'da yaşayan Rize'nin Çayeli İlçesi'ne bağlı Başköy köyünden 6 arkadaş, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne yürüdü. Darbe girişimine karşı duran 6 arkadaştan biri şehit, biri de gazi oldu.
Darbe girişimi sırasında yaralanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanı, evli ve 4 çocuk babası Hakan Yılmaztürk (38), arkadaşlarıyla birlikte o gece yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam arkadaşlarıyla Yuşa Tepesi'nde olduklarını, girişimi de orada haber aldıklarını belirten Yılmaztürk, şunları söyledi:
'İnternetten baktığımızda köprünün tek taraflı, yani Anadolu Yakası'ndan Avrupa’ya geçişin yasak olduğunu gördük. Tabii biz güvenlik sebebiyle askerin sokağa çıktığını, böyle bir önlem aldığını tahmin ettik. Daha sonra işin boyutunun farklı olduğunu hissettik. Daha Cumhurbaşkanı açıklama yapmamıştı, AK Parti İl Başkanının açıklaması üzerine harekete geçtik. Ümraniye’ye gittik, orada bizi Kısıklı’ya yönlendirdiler. Kısıklı’ya vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardır. Orada bir kargaşa vardı. Kimisi burada kalalım kimisi köprüye gidelim kimisi de Çengelköy’e gidelim dedi. Havaalanında ve Vatan Caddesi'nde bulunan arkadaşlardan haber aldık. Onlar ‘biz burayı hallettik. Tankları ele geçirdik’ dediler. Biz de ‘köprüyü açmak da bize düşer’ diyerek tekbirlerle köprüye doğru gittik. Oraya doğru giderken silah sesleri duyduk tabii ama 'havaya ateş ediliyor, neticede Türk askeri halkına ateş açmaz' dedik. Oraya kadar bu mantıkla gittik. Olay yerine vardığımızda işin boyutunu orada idrak edebildik. Asker kıyafeti giymiş teröristlerin halkı taradığını bizzat gözlerimizle gördük. Ama buna rağmen halk geri adım atmıyordu sadece siper alıyordu.'
- 'Burası bizim okçular tepemiz, biz buradan ayrılmayacağız'
Darbecilere karşı yan yana direndiklerini anlatan Yılmaztürk, 'Arkadaşımız Muhammed Ambar şehit oldu. Biz de gazi olduk. Bizim elimizde taş, sopa, silah yoktu. Sadece kalbimizde iman vardı, dilimizde tevhit vardı. Başka bir şey yoktu.' dedi.
Orada bulunan vatandaşların teröristlerin üzerine yürümeye başladığını, darbecilerin halkı taradığı sırada siper aldıklarını belirten Yılmaztürk, 'Yoğun ateş altına alındık. Siper almaya tam da varamadan kurşunun sert bir şekilde yüzüme vurduğunu hissettim. Kurşun yüzümü parçalayarak geçti. Arkadaşlarım beni apar-topar hastaneye yetiştirmeye çalıştılar fakat araç yoktu. Köprü iki taraflı kapandığı için araç bulma şansımız zordu. Ters yönden gelen bir arkadaşın aracıyla beni hastaneye gönderdiler ama kendileri orada kaldı. Biz, ‘burası bizim okçular tepemiz, biz buradan ayrılmayacağız.’ dedik.' diye konuştu.
- Şehit Muhammed Ambar geride 2 çocuğunu bıraktı
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan Muhammed Ambar'ın yakınları, Ambar'ın küçük yaşlardan bu yana şehit olmayı arzu ettiğini söyledi.
Ambar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından önce 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne giderek ve arkadaşlarını oraya çağırmış, darbecileri engellemeye çalışmıştı. Darbeciler tarafından köprüde şehit edilen Ambar, geride iki çocuk bıraktı.
Olay günü köprüde bulunan 6 arkadaştan bir diğeri Osman Aygün (44) ise 'Olayı öğrendiğimizde kendi aramızda hemen bir karar verdik. Bizim yüzde 52 oy almış bir liderimiz vardı. Biz o lidere çok güveniyoruz. Liderimizin nasıl bir açıklama yapacağını tahmin ederek sosyal medya üzerinden hemen bir yayın yaptık ve ‘yüzde 52 sokaklar bizi bekliyor, bunları (FETÖ'cüleri) bu sefer temizleyeceğiz’ mesajını atarak araçlarımıza bindik ve olay yerine intikal ettik. Sonra kardeşimiz yaralandı, birçok kardeşimiz orada şehit oldu.' dedi.
- 'Cumhurbaşkanımızın bizi kesinlikle bırakmayacağını biliyorduk'
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Musa Ambar (37) da, 'Biz köprü üzerindeyken Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi. Bazı internet siteleri cumhurbaşkanımızın Almanya, Yunanistan’a kaçtığını yazıyordu. Oysa biz cumhurbaşkanımızın bizi kesinlikle bırakmayacağını biliyorduk. Hakan kardeşimin vurulduğunu öğrendim. İnsan üzülüyor ama durmak yok yani. Yaralıyı gönderiyorsun hemen mücadeleye devam.' şeklinde konuştu.
Ambar, yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Biz mesela Çanakkale’yi kitaplardan okumuştuk. Kitapta yazılanların orada yaşandığını gördük. Bir kısmı namaz kılıyor diğerleri direniyor sonra bu grup gidiyor diğeri geliyor. Sonra arkadaşlarımı buldum ve tam o sırada üç tane top atışı oldu. Biri TOMA’yı patlattı diğerini direkt halkın üzerine attılar. Helikopter geldi, sevindik desteğe geldi diye meğer helikopter de onlardanmış. Gelen bize vuruyor. F-16’lar geliyor o da onlardan. Muhammed’in şehit olduğunu öğrendim tabii değişik bir duygu. Sevinsem mi, üzülsem mi? Sonuçta amcanın oğlu, arkadaşın, kardeşin her şeyin. Beraber vakit geçirmişsin, çok değişik duygular. Kısaca köprüde Çanakkale ruhu sonuna kadar yaşandı. Allah Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. İnşallah bir gün onunla karşılaşacağız. Öyle bir sarılmak istiyorum ona. Kardeşlerimin hepsi de sarılmak istiyor. İnşallah o da nasip olacak.'
Şehit Muhammed Ambar'ın ağabeyi Hasan Ambar ise o Başbakan Binali Yıldırım'ın 'kalkışma var' açıklamasından sonra havaalanına gittiğini belirterek, şunları anlattı:
'Saat 23.00 gibi işten çıktım. Dedik 'eve gitmek yakışmaz'. Havaalanının kapatıldığını duydum, yanıma bir arkadaş alarak havaalanına doğru gittik. Orayı hallettik şükür. Şehit ve yaralılar oldu tabii. Onları da sevk ettik. Arkadaşları aradım onlar da köprüdeymiş. Dedim ‘burayı hallettik siz ne yaptınız?’ diye. Ben de o tarafa doğru gitmek istedim ama yollar kapalı olduğu için gidemedim. Cumhurbaşkanı havaalanına geldikten sonra ben de eve geldim. Ablam aradı 'Muhammed’e ulaşamıyorum arar mısın' dedi. Aradım, Haydar Paşa Numune Hastanesi'nde başka biri açtı telefonunu, hastaneye gelir misiniz dedi. Ben anladım öldüğünü. Evden(Bağcılar’dan) Mecidiyeköy’e kadar gittim ama karşıya geçiş olmadığı için gidemedim. Arkadaşları aradım oraya gidin dedim. Sağ olsun onlar oraya geçti. İşte kardeşim şehit oldu. Allah mekanını cennet etsin, vatan sağ olsun. Ama bu millet gösterdi ki, bu milletin başında inandığı bir insan olduğu müddetçe bu insanlara kimse bir şey yapamaz. Yeter ki inandığı, güvendiği bir lider olsun.'
Evli ve 2 çocuk babası Şaban Okumuş da köprüde arkadaşlarıyla darbecilere karşı direnenlerden. 'Bir daha da böyle bir şey olursa seve seve canımızı veririz' diyen Okumuş, 'Şehadet nasip olmadı bize o akşam, Muhammed ağabeyimize nasip oldu. Allah kabul etsin. Biz her zaman Allah rızası için, vatanımız için canımızı feda ederiz. İnşallah memleketimizin başına böyle bir felaket gelmez. Bizim insanımızda bu iman oldukça bizim başımıza bir şey gelmez kolay kolay. Rabbim Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. Allah ona uzun ömürler versin.' şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
Darbe girişimi sırasında yaralanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) çalışanı, evli ve 4 çocuk babası Hakan Yılmaztürk (38), arkadaşlarıyla birlikte o gece yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Darbe girişiminin yaşandığı akşam arkadaşlarıyla Yuşa Tepesi'nde olduklarını, girişimi de orada haber aldıklarını belirten Yılmaztürk, şunları söyledi:
'İnternetten baktığımızda köprünün tek taraflı, yani Anadolu Yakası'ndan Avrupa’ya geçişin yasak olduğunu gördük. Tabii biz güvenlik sebebiyle askerin sokağa çıktığını, böyle bir önlem aldığını tahmin ettik. Daha sonra işin boyutunun farklı olduğunu hissettik. Daha Cumhurbaşkanı açıklama yapmamıştı, AK Parti İl Başkanının açıklaması üzerine harekete geçtik. Ümraniye’ye gittik, orada bizi Kısıklı’ya yönlendirdiler. Kısıklı’ya vardığımızda mahşeri bir kalabalık vardır. Orada bir kargaşa vardı. Kimisi burada kalalım kimisi köprüye gidelim kimisi de Çengelköy’e gidelim dedi. Havaalanında ve Vatan Caddesi'nde bulunan arkadaşlardan haber aldık. Onlar ‘biz burayı hallettik. Tankları ele geçirdik’ dediler. Biz de ‘köprüyü açmak da bize düşer’ diyerek tekbirlerle köprüye doğru gittik. Oraya doğru giderken silah sesleri duyduk tabii ama 'havaya ateş ediliyor, neticede Türk askeri halkına ateş açmaz' dedik. Oraya kadar bu mantıkla gittik. Olay yerine vardığımızda işin boyutunu orada idrak edebildik. Asker kıyafeti giymiş teröristlerin halkı taradığını bizzat gözlerimizle gördük. Ama buna rağmen halk geri adım atmıyordu sadece siper alıyordu.'
- 'Burası bizim okçular tepemiz, biz buradan ayrılmayacağız'
Darbecilere karşı yan yana direndiklerini anlatan Yılmaztürk, 'Arkadaşımız Muhammed Ambar şehit oldu. Biz de gazi olduk. Bizim elimizde taş, sopa, silah yoktu. Sadece kalbimizde iman vardı, dilimizde tevhit vardı. Başka bir şey yoktu.' dedi.
Orada bulunan vatandaşların teröristlerin üzerine yürümeye başladığını, darbecilerin halkı taradığı sırada siper aldıklarını belirten Yılmaztürk, 'Yoğun ateş altına alındık. Siper almaya tam da varamadan kurşunun sert bir şekilde yüzüme vurduğunu hissettim. Kurşun yüzümü parçalayarak geçti. Arkadaşlarım beni apar-topar hastaneye yetiştirmeye çalıştılar fakat araç yoktu. Köprü iki taraflı kapandığı için araç bulma şansımız zordu. Ters yönden gelen bir arkadaşın aracıyla beni hastaneye gönderdiler ama kendileri orada kaldı. Biz, ‘burası bizim okçular tepemiz, biz buradan ayrılmayacağız.’ dedik.' diye konuştu.
- Şehit Muhammed Ambar geride 2 çocuğunu bıraktı
FETÖ'nün darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nde şehit olan Muhammed Ambar'ın yakınları, Ambar'ın küçük yaşlardan bu yana şehit olmayı arzu ettiğini söyledi.
Ambar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasından önce 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ne giderek ve arkadaşlarını oraya çağırmış, darbecileri engellemeye çalışmıştı. Darbeciler tarafından köprüde şehit edilen Ambar, geride iki çocuk bıraktı.
Olay günü köprüde bulunan 6 arkadaştan bir diğeri Osman Aygün (44) ise 'Olayı öğrendiğimizde kendi aramızda hemen bir karar verdik. Bizim yüzde 52 oy almış bir liderimiz vardı. Biz o lidere çok güveniyoruz. Liderimizin nasıl bir açıklama yapacağını tahmin ederek sosyal medya üzerinden hemen bir yayın yaptık ve ‘yüzde 52 sokaklar bizi bekliyor, bunları (FETÖ'cüleri) bu sefer temizleyeceğiz’ mesajını atarak araçlarımıza bindik ve olay yerine intikal ettik. Sonra kardeşimiz yaralandı, birçok kardeşimiz orada şehit oldu.' dedi.
- 'Cumhurbaşkanımızın bizi kesinlikle bırakmayacağını biliyorduk'
15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Musa Ambar (37) da, 'Biz köprü üzerindeyken Cumhurbaşkanımızın açıklaması geldi. Bazı internet siteleri cumhurbaşkanımızın Almanya, Yunanistan’a kaçtığını yazıyordu. Oysa biz cumhurbaşkanımızın bizi kesinlikle bırakmayacağını biliyorduk. Hakan kardeşimin vurulduğunu öğrendim. İnsan üzülüyor ama durmak yok yani. Yaralıyı gönderiyorsun hemen mücadeleye devam.' şeklinde konuştu.
Ambar, yaşadıklarını şöyle anlattı:
'Biz mesela Çanakkale’yi kitaplardan okumuştuk. Kitapta yazılanların orada yaşandığını gördük. Bir kısmı namaz kılıyor diğerleri direniyor sonra bu grup gidiyor diğeri geliyor. Sonra arkadaşlarımı buldum ve tam o sırada üç tane top atışı oldu. Biri TOMA’yı patlattı diğerini direkt halkın üzerine attılar. Helikopter geldi, sevindik desteğe geldi diye meğer helikopter de onlardanmış. Gelen bize vuruyor. F-16’lar geliyor o da onlardan. Muhammed’in şehit olduğunu öğrendim tabii değişik bir duygu. Sevinsem mi, üzülsem mi? Sonuçta amcanın oğlu, arkadaşın, kardeşin her şeyin. Beraber vakit geçirmişsin, çok değişik duygular. Kısaca köprüde Çanakkale ruhu sonuna kadar yaşandı. Allah Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. İnşallah bir gün onunla karşılaşacağız. Öyle bir sarılmak istiyorum ona. Kardeşlerimin hepsi de sarılmak istiyor. İnşallah o da nasip olacak.'
Şehit Muhammed Ambar'ın ağabeyi Hasan Ambar ise o Başbakan Binali Yıldırım'ın 'kalkışma var' açıklamasından sonra havaalanına gittiğini belirterek, şunları anlattı:
'Saat 23.00 gibi işten çıktım. Dedik 'eve gitmek yakışmaz'. Havaalanının kapatıldığını duydum, yanıma bir arkadaş alarak havaalanına doğru gittik. Orayı hallettik şükür. Şehit ve yaralılar oldu tabii. Onları da sevk ettik. Arkadaşları aradım onlar da köprüdeymiş. Dedim ‘burayı hallettik siz ne yaptınız?’ diye. Ben de o tarafa doğru gitmek istedim ama yollar kapalı olduğu için gidemedim. Cumhurbaşkanı havaalanına geldikten sonra ben de eve geldim. Ablam aradı 'Muhammed’e ulaşamıyorum arar mısın' dedi. Aradım, Haydar Paşa Numune Hastanesi'nde başka biri açtı telefonunu, hastaneye gelir misiniz dedi. Ben anladım öldüğünü. Evden(Bağcılar’dan) Mecidiyeköy’e kadar gittim ama karşıya geçiş olmadığı için gidemedim. Arkadaşları aradım oraya gidin dedim. Sağ olsun onlar oraya geçti. İşte kardeşim şehit oldu. Allah mekanını cennet etsin, vatan sağ olsun. Ama bu millet gösterdi ki, bu milletin başında inandığı bir insan olduğu müddetçe bu insanlara kimse bir şey yapamaz. Yeter ki inandığı, güvendiği bir lider olsun.'
Evli ve 2 çocuk babası Şaban Okumuş da köprüde arkadaşlarıyla darbecilere karşı direnenlerden. 'Bir daha da böyle bir şey olursa seve seve canımızı veririz' diyen Okumuş, 'Şehadet nasip olmadı bize o akşam, Muhammed ağabeyimize nasip oldu. Allah kabul etsin. Biz her zaman Allah rızası için, vatanımız için canımızı feda ederiz. İnşallah memleketimizin başına böyle bir felaket gelmez. Bizim insanımızda bu iman oldukça bizim başımıza bir şey gelmez kolay kolay. Rabbim Cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin. Allah ona uzun ömürler versin.' şeklinde konuştu.