PYD'nin Suriye'deki İnsan Hakları İhlalleri
Avrupa Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Savelsberg: 'Eğer Avrupa'daki gazeteleri okursanız, PYD ve YPG'nin elindeki bölgelerin, kadın erkek eşitliğinin olduğu, insan haklarının gözetildiği, bir çeşit cennet gibi bir yer olduğunu görürsünüz ama gerçekte bunun tam tersi doğru' 'Kürtlerin yaşadığı bölgelerde daha büyük bir savaş ya da bombardıman yaşanmamışken nüfusun yüzde 50'den fazlasının, gençlerin ise yüzde 80'nin göç etmiş olmasının işlenen insan hakları ihlallerinin de bir göstergesi' Suriye Kürt Ulusal Konseyi Dış ilişkiler Sorumlusu Hajo: 'PYD'nin silahlandırılması konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon arasında görüş ayrılığı var'.
Avrupa Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Eva Savelsberg, terör örgütü PKK'nın Suriye'deki uzantısı PYD'nin yaptığı insan hakları ihlallerinin Batı tarafından gözardı edildiğini belirterek, 'Eğer Avrupa'daki gazeteleri okursanız, PYD ve YPG'nin elindeki bölgelerin, kadın erkek eşitliğinin olduğu, insan haklarının gözetildiği, bir çeşit cennet gibi bir yer olduğunu görürsünüz ama gerçekte bunun tam tersi doğru.' diye konuştu.
Diplomasi Muhabirleri Derneği mensuplarıyla bir araya gelen Almanya merkezli Avrupa Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Savelsberg, PYD'nin çocukları silah altına almasına karşı yürüttükleri 'Savaş bahane değil' isimli kampanya hakkında bilgi verdi.
PYD'nin kontrolündeki bölgelerde çocuk ve gençleri kaçırarak zorla silah altına aldığını belirten Savelsberg, direnenlerin ve kaçanların infaz edildiğini anlattı.
Merkez olarak Suriye'de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yaşanan insan hakları ihlallerini yakından takip ettiklerini anlatan Savelsberg, 2011'e kadar söz konusu bölgelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin failinin rejim olduğunu ancak 2012'den sonra işlenen suçların baş sorumlusunun PYD ve YPG olduğunu söyledi.
12-13 yaşındaki çocukların PYD tarafından silah altına alınmasıyla ilgili Avrupalı temsilcilere ve Avrupa Parlamentosu üyelerine bilgi verdiklerini ve kampanyalarına destek olmaya çağırdıklarını aktaran Savelsberg, beklediklerinin tam tersi bir tepki ile karşılaştıklarını dile getirdi.
Birkaçı hariç görüştükleri kişilerin DAEŞ'le mücadele ettiği gerekçesiyle PYD aleyhinde 'tavır almak istemediğini' kaydeden Savelsberg, insan hakları ihlallerini kimin yaptığının öneminin olmaması gerektiğini vurguladı.
- 'Bir çeşit cennet portresi çiziliyor'
'Savaş bahane değil' kampanyasına destek bulmak için geçen hafta ABD'de de temaslarda bulunduklarını, pek çok senatörün yanı sıra dışişleri bakanlığı temsilcileriyle görüştüklerini belirten Savelsberg, karşılaştıkları tablonun Avrupa'dakinden çok farklı olduğunu söyledi.
Karar alma pozisyonunda olan ABD'lilerin Avrupalılara oranla PYD'nin ve YPG'nin kimler olduğu konusunda bilgisiz olduklarını ifade eden Savelsberg, görüştükleri kişilerin 'Suriye'de DAEŞ'e karşı savaşmamız gerekiyor. YPG ile öyle ya da böyle işbirliği yapmamız gerekiyor. Suriye'de DAEŞ'e karşı destekleyeceğimiz başka etkili bir grup yok.' dediklerini aktardı.
Savelsberg, ABD'de, PYD'nin Suriye'deki Kürtler arasında popüler olduğu şeklinde 'yanlış' bir yaygın kanaatin bulunduğunu vurguladı.
PYD saflarında savaşan pek çok insanın baskıyla PYD'ye katıldığını kaydeden Savelsberg, 'Kürtlerin yaşadığı bölgelerde daha büyük bir savaş ya da bombardıman yaşanmamışken nüfusun yüzde 50'den fazlasının, gençlerin ise yüzde 80'inin göç etmiş olmasının yapılan insan hakları ihlallerinin de bir göstergesi.' diye konuştu.
PYD'nin yaptığı insan hakları ihlallerini örnekleriyle anlatan Savelsberg, Numan İbrahim Halife isimli kız çocuğunun Suriye'de okula giderken PYD mensupları tarafından kaçırıldığını ve zorla Kandil'e silah eğitimi almaya götürüldüğünü aktardı.
Savelsberg, Halife'nin kaçıp Almanya'ya sığınmasının ardından kendilerine, kamplarda 12 yaşından 18 yaşına kadar yüzlerce çocuğun zorla tutulduğunu, kamptan kaçan kız çocuklarından birinin ibret olsun diye herkesin gözü önünde vurularak infaz edildiğini anlattığını söyledi.
Savelsberg, 'Eğer Avrupa'daki gazeteleri okursanız, PYD ve YPG'nin elindeki bölgelerin, kadın erkek eşitliğinin olduğu, insan haklarının gözetildiği, bir çeşit cennet gibi bir yer olduğunu görürsünüz ama gerçekte bunun tam tersi doğru.' diye konuştu.
- 'PYD konusunda ABD içinde görüş ayrılığı var'
Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Dış İlişkiler Sorumlusu Siamend Hajo da kendilerini Kürtlerin tek temsilcisi gören PYD'nin sadece Suriye için değil Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi için de büyük bir tehlike olduğunu vurguladı ve örgütün hiçbir şekilde gücü paylaşmak niyetinde olmadığını söyledi.
Hajo, Suriye'deki devrimin başlangıcında Esed rejimi, İran ve PKK'nın bir araya geldiğini, rejimin Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerde rejim aleyhine yapılacak protestoları bastırması ve rejim aleyhine faaliyetlere izin vermemesi karşılığında bu bölgelerdeki kontrolü PKK'ya bırakmayı kabul ettiğini ifade etti.
Hajo, Suriyeli muhalif Kürt liderlerinden Meş'al Temo dahil devrimin başlangıcında ve sonrasında Suriye rejimini eleştiren pek çok Kürt siyasetçinin PYD tarafından öldürüldüğünü belirtti.
ABD'nin PYD'ye hava desteği vermesi konusunda da ABD'deki temasları sırasında Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve senatörlere 'Türkiye gibi doğal müttefiklerinize silah doğrultan terör örgütünü nasıl destekleyebilirsiniz?' sorusunu sorduklarını aktaran Hajo, PKK ve PYD'nin aynı örgüt olduğunun yeterince bilinmediği hissine kapıldıklarını söyledi.
PYD'nin silahlandırılması konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon arasında görüş ayrılığı bulunduğunu ileri süren Hajo, politikalarını kabul ettirmek konusunda iki kurum arasında yaşanan çekişmeyi Pentagon'un kazandığını aktardı. Hiçbir ülke Suriye'ye asker göndermek istemediği için PYD ile çalışmanın ABD için en kolay yol olduğunu belirten Hajo, şöyle devam etti:
'Çıkar karşılığında herkesle çalışmaya hazır olan PKK, onlar için en kolay seçenekti. Kısa zamanda geniş bir kitleyi silah altına alabilecek tek örgüt PKK olduğu için ABD tarafından tercih edildi. Çabuk kullanılabilecek bir grup arıyorlardı. PKK hiçbir ön şart da sunmadı. Özgür Suriye Ordusu, 'Evet, DAEŞ'le savaşırız ama Suriye rejimiyle de savaşırız' dedi. PKK ise böyle bir ön şart sunmadı. ABD'liler için DAEŞ'le savaşmak öncelikliydi ve bu yönüyle PKK kolay bir müttefikti.'
Suriye Kürt Ulusal Konseyi'ne bağlı Peşmerge güçlerinin PYD'nin alternatifi olabileceğini daha önce de defalarca dile getirdiklerini aktaran Hajo, tamamen umutsuz olmadıklarını ancak bu konuda ABD'nin ikna edilmesi gerektiğini vurguladı.
Kaynak: AA
Diplomasi Muhabirleri Derneği mensuplarıyla bir araya gelen Almanya merkezli Avrupa Kürt Çalışmaları Merkezi Direktörü Savelsberg, PYD'nin çocukları silah altına almasına karşı yürüttükleri 'Savaş bahane değil' isimli kampanya hakkında bilgi verdi.
PYD'nin kontrolündeki bölgelerde çocuk ve gençleri kaçırarak zorla silah altına aldığını belirten Savelsberg, direnenlerin ve kaçanların infaz edildiğini anlattı.
Merkez olarak Suriye'de Kürtlerin yaşadığı bölgelerde yaşanan insan hakları ihlallerini yakından takip ettiklerini anlatan Savelsberg, 2011'e kadar söz konusu bölgelerde yaşanan insan hakları ihlallerinin failinin rejim olduğunu ancak 2012'den sonra işlenen suçların baş sorumlusunun PYD ve YPG olduğunu söyledi.
12-13 yaşındaki çocukların PYD tarafından silah altına alınmasıyla ilgili Avrupalı temsilcilere ve Avrupa Parlamentosu üyelerine bilgi verdiklerini ve kampanyalarına destek olmaya çağırdıklarını aktaran Savelsberg, beklediklerinin tam tersi bir tepki ile karşılaştıklarını dile getirdi.
Birkaçı hariç görüştükleri kişilerin DAEŞ'le mücadele ettiği gerekçesiyle PYD aleyhinde 'tavır almak istemediğini' kaydeden Savelsberg, insan hakları ihlallerini kimin yaptığının öneminin olmaması gerektiğini vurguladı.
- 'Bir çeşit cennet portresi çiziliyor'
'Savaş bahane değil' kampanyasına destek bulmak için geçen hafta ABD'de de temaslarda bulunduklarını, pek çok senatörün yanı sıra dışişleri bakanlığı temsilcileriyle görüştüklerini belirten Savelsberg, karşılaştıkları tablonun Avrupa'dakinden çok farklı olduğunu söyledi.
Karar alma pozisyonunda olan ABD'lilerin Avrupalılara oranla PYD'nin ve YPG'nin kimler olduğu konusunda bilgisiz olduklarını ifade eden Savelsberg, görüştükleri kişilerin 'Suriye'de DAEŞ'e karşı savaşmamız gerekiyor. YPG ile öyle ya da böyle işbirliği yapmamız gerekiyor. Suriye'de DAEŞ'e karşı destekleyeceğimiz başka etkili bir grup yok.' dediklerini aktardı.
Savelsberg, ABD'de, PYD'nin Suriye'deki Kürtler arasında popüler olduğu şeklinde 'yanlış' bir yaygın kanaatin bulunduğunu vurguladı.
PYD saflarında savaşan pek çok insanın baskıyla PYD'ye katıldığını kaydeden Savelsberg, 'Kürtlerin yaşadığı bölgelerde daha büyük bir savaş ya da bombardıman yaşanmamışken nüfusun yüzde 50'den fazlasının, gençlerin ise yüzde 80'inin göç etmiş olmasının yapılan insan hakları ihlallerinin de bir göstergesi.' diye konuştu.
PYD'nin yaptığı insan hakları ihlallerini örnekleriyle anlatan Savelsberg, Numan İbrahim Halife isimli kız çocuğunun Suriye'de okula giderken PYD mensupları tarafından kaçırıldığını ve zorla Kandil'e silah eğitimi almaya götürüldüğünü aktardı.
Savelsberg, Halife'nin kaçıp Almanya'ya sığınmasının ardından kendilerine, kamplarda 12 yaşından 18 yaşına kadar yüzlerce çocuğun zorla tutulduğunu, kamptan kaçan kız çocuklarından birinin ibret olsun diye herkesin gözü önünde vurularak infaz edildiğini anlattığını söyledi.
Savelsberg, 'Eğer Avrupa'daki gazeteleri okursanız, PYD ve YPG'nin elindeki bölgelerin, kadın erkek eşitliğinin olduğu, insan haklarının gözetildiği, bir çeşit cennet gibi bir yer olduğunu görürsünüz ama gerçekte bunun tam tersi doğru.' diye konuştu.
- 'PYD konusunda ABD içinde görüş ayrılığı var'
Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Dış İlişkiler Sorumlusu Siamend Hajo da kendilerini Kürtlerin tek temsilcisi gören PYD'nin sadece Suriye için değil Türkiye ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi için de büyük bir tehlike olduğunu vurguladı ve örgütün hiçbir şekilde gücü paylaşmak niyetinde olmadığını söyledi.
Hajo, Suriye'deki devrimin başlangıcında Esed rejimi, İran ve PKK'nın bir araya geldiğini, rejimin Kürtlerin yoğunlukta olduğu bölgelerde rejim aleyhine yapılacak protestoları bastırması ve rejim aleyhine faaliyetlere izin vermemesi karşılığında bu bölgelerdeki kontrolü PKK'ya bırakmayı kabul ettiğini ifade etti.
Hajo, Suriyeli muhalif Kürt liderlerinden Meş'al Temo dahil devrimin başlangıcında ve sonrasında Suriye rejimini eleştiren pek çok Kürt siyasetçinin PYD tarafından öldürüldüğünü belirtti.
ABD'nin PYD'ye hava desteği vermesi konusunda da ABD'deki temasları sırasında Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve senatörlere 'Türkiye gibi doğal müttefiklerinize silah doğrultan terör örgütünü nasıl destekleyebilirsiniz?' sorusunu sorduklarını aktaran Hajo, PKK ve PYD'nin aynı örgüt olduğunun yeterince bilinmediği hissine kapıldıklarını söyledi.
PYD'nin silahlandırılması konusunda ABD Dışişleri Bakanlığı ile Pentagon arasında görüş ayrılığı bulunduğunu ileri süren Hajo, politikalarını kabul ettirmek konusunda iki kurum arasında yaşanan çekişmeyi Pentagon'un kazandığını aktardı. Hiçbir ülke Suriye'ye asker göndermek istemediği için PYD ile çalışmanın ABD için en kolay yol olduğunu belirten Hajo, şöyle devam etti:
'Çıkar karşılığında herkesle çalışmaya hazır olan PKK, onlar için en kolay seçenekti. Kısa zamanda geniş bir kitleyi silah altına alabilecek tek örgüt PKK olduğu için ABD tarafından tercih edildi. Çabuk kullanılabilecek bir grup arıyorlardı. PKK hiçbir ön şart da sunmadı. Özgür Suriye Ordusu, 'Evet, DAEŞ'le savaşırız ama Suriye rejimiyle de savaşırız' dedi. PKK ise böyle bir ön şart sunmadı. ABD'liler için DAEŞ'le savaşmak öncelikliydi ve bu yönüyle PKK kolay bir müttefikti.'
Suriye Kürt Ulusal Konseyi'ne bağlı Peşmerge güçlerinin PYD'nin alternatifi olabileceğini daha önce de defalarca dile getirdiklerini aktaran Hajo, tamamen umutsuz olmadıklarını ancak bu konuda ABD'nin ikna edilmesi gerektiğini vurguladı.