TBB Başkanı Feyzioğlu Açıklaması
'Hukukun üstünlüğünün sağlanması, Türkiye'de avukat, hakim, savcı ve tüm vatandaşların ortak sorunudur'.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, 'Hukukun üstünlüğünü sağlanması, Türkiye'de avukat, hakim, savcı ve tüm vatandaşların ortak sorunudur ' dedi.
Feyzioğlu, Isparta Barosu'nun Bahçelievler Mahallesi'ndeki yeni hizmet binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük en birliklerinden olan baroların, devletten destek almadan faaliyette bulunduğunu söyledi. Baroların, üyelerin her türlü sorunlarıyla ilgilendiğini ifade eden Feyzioğlu, birliğin anne ve babası olmayan öğrencilerin üniversite hayatı boyunca öğrenim masraflarını da karşıladığını anlattı.
Baroların hukukun üstünlüğünün sağlamasında mücadele eden kuruluşların başında geldiğini aktaran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
'Hukukun üstünlüğünü sağlanması, Türkiye'de avukat, hakim, savcı ve tüm vatandaşların ortak sorunudur. Biz TBB olarak hukukun üstünlüğü mücadelesini hayata geçirirken bize dönüp 'Meslek sorunlarıyla ilgilen' diyenlere, hukukun üstünlüğünün sağlanması, keyfiliğin önlenmesi, siyasetin hukuka müdahalesine son verilmesi, hukukun da siyaseti yarın yeniden şekillendirme çabasına girmeyeceği sistemin kurulması bizim meslek sorunumuz değil de Ziraat Odasının mı meslek sorunudur?'
Konuşmanın ardından Feyzioğlu, Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çokdinç, Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın ve baro başkanlarıyla hizmet binasının açılışını gerçekleştirdi.
Binayı gezen Feyzioğlu, gazetecilerin AK Parti'de olağanüstü kongre kararı alınmasına ilişkin değerlendirilmelerini sorması üzerine, şunları söyledi:
'Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilmiş olmanın verdiği fiili gücüyle içinden çıktığı siyasi partiye halen müdahale etmeyi bir hak olarak görüyor. Müdahale etmiş etmemiş, mesele bu değil. Mesele Cumhurbaşkanı bir siyasi partiye angaje olduğunda o siyasi partiye oy vermeyen diğer vatandaşların kendilerini öksüz kalmış hissetmesi. Cumhurbaşkanı'nın partisiyle ilişkisini kesmesinin istenmesi, bu milletin yüzde 100'ünü temsil etmesindendir. Cumhurbaşkanı herkesi temsil ettiği için siyasi sorumluluğu yoktur. ABD'de siyasi sorumluğu ve yetkisi var. Burada siyasi sorumluluğu yok. Kendisine verilen yetkilerden daha fazlasını da sırf halk oyuyla seçilmiş olması sebebiyle fiilen elinde topladığında sistem zorlanıyor. Sistem zorlandığında o zaman 'Anayasayı değiştirelim' deniyor. Oysa mevcut anayasaya uygun davranıldığında bir sıkıntı olmayacak ama zorlarsanız fiili durumla anayasaya uyulmuyor. O durumda anayasayı fiili duruma uydurmak gibi duruma geliniyor. Oysa sistemler, rejimler, kişilerin ömrüyle tayin edilmez. Biri gelir, biri gider. Bir kişi düşünülerek modeller oluşturulamaz. O bakımdan sıkıntılı görüyorum.'
- 'Amerikan tipi başkanlık'
Feyzioğlu, 'Türk tipi' değil 'Amerikan tipi' başkanlık sisteminden yana olduklarını da söyledi. 'Başkanlık sistemine ABD'deki gibi geçmeye var mısınız?' diye soran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
'Türk tipi dediğiniz zaman olmuyor. Mesele, bakanı parlamentoya denetletip denetletmeyeceğiniz. Onun için başkanının siyasi parti genel başkanı asla olmaması lazım. ABD'de başkanlar içinden geldikleri partinin genel başkanı değildir. Parti genel başkanları hiçbir şekilde senatör veya temsilici adaylarını yazma gibi yetkileri yoktur. Türk tipi başkanlıkta başkan aynı zamanda partinin genel başkanı olacak mı olmayacak mı? Hangi siyasi parti olursa olsun, siyasi partilerin içinde demokrasi olduğuna inanan var mı?'
- Dündar'a yönelik saldırı
Feyzioğlu, Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıya ilişkin soruyu yanıtlarken 'Düşünceleri ne olursa olsun bir insana şiddet uygulanamaz. Can Dündar'ın düşüncelerini benimsemeyebilirsin ama beğenmediğiniz insanı öldürmeye kalkışırsanız bu ülkede kimsenin can güvenliği kalmaz.' dedi.
Dündar ve Erdem Gül hakkında verilen hapis cezalarına da değinen Feyzioğlu, Dündar ve Gül'ün 'casusluk' suçlamasından beraat ettiğini, gizli kalması gereken belgeleri yayımlamaktan ceza aldıklarını söyledi. Bazı bilgilerin kamuoyuna ulaştırılmasında yarar olduğunu savunan Feyzioğlu, 'Özgür basından korkmamak lazım. Özgür basın işinize gelmeyen haberi verebilir, çarpıtabilir. O çarpıtırsa başkası doğrusunu verir.' görüşünü kaydetti.
Kaynak: AA
Feyzioğlu, Isparta Barosu'nun Bahçelievler Mahallesi'ndeki yeni hizmet binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin en büyük en birliklerinden olan baroların, devletten destek almadan faaliyette bulunduğunu söyledi. Baroların, üyelerin her türlü sorunlarıyla ilgilendiğini ifade eden Feyzioğlu, birliğin anne ve babası olmayan öğrencilerin üniversite hayatı boyunca öğrenim masraflarını da karşıladığını anlattı.
Baroların hukukun üstünlüğünün sağlamasında mücadele eden kuruluşların başında geldiğini aktaran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
'Hukukun üstünlüğünü sağlanması, Türkiye'de avukat, hakim, savcı ve tüm vatandaşların ortak sorunudur. Biz TBB olarak hukukun üstünlüğü mücadelesini hayata geçirirken bize dönüp 'Meslek sorunlarıyla ilgilen' diyenlere, hukukun üstünlüğünün sağlanması, keyfiliğin önlenmesi, siyasetin hukuka müdahalesine son verilmesi, hukukun da siyaseti yarın yeniden şekillendirme çabasına girmeyeceği sistemin kurulması bizim meslek sorunumuz değil de Ziraat Odasının mı meslek sorunudur?'
Konuşmanın ardından Feyzioğlu, Isparta Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Çokdinç, Isparta Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın ve baro başkanlarıyla hizmet binasının açılışını gerçekleştirdi.
Binayı gezen Feyzioğlu, gazetecilerin AK Parti'de olağanüstü kongre kararı alınmasına ilişkin değerlendirilmelerini sorması üzerine, şunları söyledi:
'Cumhurbaşkanı, halk tarafından seçilmiş olmanın verdiği fiili gücüyle içinden çıktığı siyasi partiye halen müdahale etmeyi bir hak olarak görüyor. Müdahale etmiş etmemiş, mesele bu değil. Mesele Cumhurbaşkanı bir siyasi partiye angaje olduğunda o siyasi partiye oy vermeyen diğer vatandaşların kendilerini öksüz kalmış hissetmesi. Cumhurbaşkanı'nın partisiyle ilişkisini kesmesinin istenmesi, bu milletin yüzde 100'ünü temsil etmesindendir. Cumhurbaşkanı herkesi temsil ettiği için siyasi sorumluluğu yoktur. ABD'de siyasi sorumluğu ve yetkisi var. Burada siyasi sorumluluğu yok. Kendisine verilen yetkilerden daha fazlasını da sırf halk oyuyla seçilmiş olması sebebiyle fiilen elinde topladığında sistem zorlanıyor. Sistem zorlandığında o zaman 'Anayasayı değiştirelim' deniyor. Oysa mevcut anayasaya uygun davranıldığında bir sıkıntı olmayacak ama zorlarsanız fiili durumla anayasaya uyulmuyor. O durumda anayasayı fiili duruma uydurmak gibi duruma geliniyor. Oysa sistemler, rejimler, kişilerin ömrüyle tayin edilmez. Biri gelir, biri gider. Bir kişi düşünülerek modeller oluşturulamaz. O bakımdan sıkıntılı görüyorum.'
- 'Amerikan tipi başkanlık'
Feyzioğlu, 'Türk tipi' değil 'Amerikan tipi' başkanlık sisteminden yana olduklarını da söyledi. 'Başkanlık sistemine ABD'deki gibi geçmeye var mısınız?' diye soran Feyzioğlu, şöyle devam etti:
'Türk tipi dediğiniz zaman olmuyor. Mesele, bakanı parlamentoya denetletip denetletmeyeceğiniz. Onun için başkanının siyasi parti genel başkanı asla olmaması lazım. ABD'de başkanlar içinden geldikleri partinin genel başkanı değildir. Parti genel başkanları hiçbir şekilde senatör veya temsilici adaylarını yazma gibi yetkileri yoktur. Türk tipi başkanlıkta başkan aynı zamanda partinin genel başkanı olacak mı olmayacak mı? Hangi siyasi parti olursa olsun, siyasi partilerin içinde demokrasi olduğuna inanan var mı?'
- Dündar'a yönelik saldırı
Feyzioğlu, Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıya ilişkin soruyu yanıtlarken 'Düşünceleri ne olursa olsun bir insana şiddet uygulanamaz. Can Dündar'ın düşüncelerini benimsemeyebilirsin ama beğenmediğiniz insanı öldürmeye kalkışırsanız bu ülkede kimsenin can güvenliği kalmaz.' dedi.
Dündar ve Erdem Gül hakkında verilen hapis cezalarına da değinen Feyzioğlu, Dündar ve Gül'ün 'casusluk' suçlamasından beraat ettiğini, gizli kalması gereken belgeleri yayımlamaktan ceza aldıklarını söyledi. Bazı bilgilerin kamuoyuna ulaştırılmasında yarar olduğunu savunan Feyzioğlu, 'Özgür basından korkmamak lazım. Özgür basın işinize gelmeyen haberi verebilir, çarpıtabilir. O çarpıtırsa başkası doğrusunu verir.' görüşünü kaydetti.