Çocuk İstismarını Önleme Araştırma Komisyonu
Uluslararası Çocuk Merkezinden İnsan Hakları ve Çocuk Hakları Sorumlusu Thiebert: 'TBMM'de daimi bir çocuk komisyonu kurulmalı' İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Demir: 'Çocuklar avukatların, ailelerin bildirimine gerek olmadan mahkemelerin bildirimiyle denetlenmeli, korunmalı'.
Bilkent Üniversitesinde bulunan Uluslararası Çocuk Merkezinden İnsan Hakları ve Çocuk Hakları Sorumlusu Adem Arkadaş Thiebert, TBMM'de çocuk komisyonu kurulmasını önerdi.
Başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarı belirlemek üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç başkanlığında toplandı.
Komisyona sunum yapan Thiebert, çocuk hakları ve istismarını önlemeye yönelik hukukta gelişmeler bulunduğunu ancak yapılan araştırmalara göre 95 yasa maddesinin, anayasada 12 maddenin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye uygun olmadığını savundu.
Thiebert, özellikle Medeni Kanunu'nun 339. maddesi gibi yasalardaki bazı maddelerde çocukların, yetişkinlerin malı gibi görüldüğünü, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Çocuk istismarının, Türkiye'de uzun süreden beri, dünya var olduğundan beri görüldüğünü ifade eden Thiebert, 'Güç ilişkisi, yetişkinlerin çocuklara yaptığı haksızlık. Bunun değişmesi için yasaların uluslararası sözleşmelere uyması gerekiyor.' dedi.
Thiebert, Aile ve Sosyal Politikalar, Adalet, Milli Eğitim, İçişleri bakanlıkları gibi birçok kurumun ortaklaşa çalışarak yürüttüğü seri kampanyalarla çocuğa karşı şiddetin ortadan kaldırılabileceğini, gazetelerde yeni istismar haberleri okunmak istenmiyorsa olmadan önlemeye yönelik yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
Küçük yaştaki çocuklara, 'cinsel sömürü' denildiğinde bunu anlayamayacaklarına işaret eden Thiebert, mahrem yerlerine dokunulmaması, 'hayır' demesi, yetişkinlerden nasıl yardım alınması gerektiğinin çocuklara 3 yaşından başlayarak öğretilmesinin önemine dikkati çekti.
Thiebert, istismar olduktan sonra yapılması, alınması gereken birçok önlem bulunduğunu belirterek çocuğun sadece mağdur değil aynı zamanda suç tanığı olduğunun unutulmamasını istedi.
Çocuğa, yaşadığı olay sürekli sorulduğunda ikinci, üçüncü kez travma yaşadığını anlatan Thiebert, iyileşme sürecinin kolay olmadığını, tüm hayatı boyunca çocuk istismarının izlerinin sürebildiğini söyledi. Thiebert, ancak çok iyi çalışma yaparak çocuğun eski haline dönmesi, tam sağlığına kavuşturulmasının da mümkün olduğunu kaydederek 'Çocuğa herhangi bir şey olduğunda ilk gidilecek yer polis, jandarma, savcılık olmamalı. Çocuğu, TC kimlik numarasını almadan dinleyecek, çok rahat yardım haklarının olması gerekir. Yasaları düzenlerken istismar bildirimini, raporlamayı yapanlara da koruma destek hizmeti verilmesi gerekir.' diye konuştu.
Thiebert, istismarın kız çocuklarında daha fazla görüldüğünü, 11 yaşından önce ve 15 yaşından sonra cinsel istismar, sömürünün daha fazla olduğunu belirtti. Bunu önlemek için çocukları okulda tutmak, kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak gerektiğini dile getiren Thiebert, kamu yönetimi reformuyla sorunun kökenini ortadan kaldırabileceklerini söyledi. Thiebert, çocuğa istismarı yapan kişinin memur olduğu için soruşturma izni verilmiyorsa memurluktan dolayı korunuyorsa bunun da önlenmesi gerektiğini vurguladı.
TBMM'de daimi bir çocuk komisyonu kurulmasını öneren Thiebert, 'TBMM'de çocuklara dair, çocukları düşünen, çıkan yasalarda, politikalarda çocuğa etkisini düşünen, adım atan, TBMM'yi yönlendiren bir daimi komisyonun olması gerekiyor.' dedi.
Thiebert, komisyonun istismar olaylarını yerinde incelemesi halinde, üyelere 'Lütfen çocuklarla siz konuşmayın?' önerisinde bulundu.
- 'Önleyici politikalar yok'
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Selmin Cansu Demir, çocukların adli süreçte yaşadığı mağduriyetlere bizzat tanık olduklarını söyledi.
Önleyici politikaların yokluğu nedeniyle çocukların, sistematik kırılma noktasına gelmesinden sonra sürecin adliyeye ulaştığını ifade eden Demir, sadece faili cezalandırma, cezaların artırılmasına yönelik çalışmaların indirgemeci ve gerçek sorunu çözmekten uzak olacağını belirtti.
Torunu, yakın akrabası tarafından istismara uğrayan bir babaannenin, 'Yargı, bu sapığın ettiğinden daha fazlasını etti' dediğini anlatan Demir, bir babaanneye bunu söyleten yargı sürecinin tartışılması gerektiğini kaydetti.
Demir, TCK'nın 103. maddesinde cinsel istismar tanımının bulunmadığını, yetişkinlerin cinsellikleri üzerinden çocukların cinsel istismarının tanımlanmasının muğlak, yoruma açık kararlara neden olduğunu savundu. Demir, 103. maddeye, ani ve kesintili hal kavramı getirildiğini belirterek bunun, yargı mensubunun yorumuna açık olacağını, uygulamada birlik sağlanamayacağını, bu kavramın da kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Demir, 15 yaşındaki iki çocuğun cinsel ilişkiye girmesi halinde, aile baskısıyla çocuklardan birinin şikayeti üzerine çocuğun yargılandığına işaret etti. Demir, ancak 15 yaşındaki bir çocuk 45 yaşındaki biriyle rızasına dayalı birlikte olması ve şikayetçi olmaması halinde 45 yaşındaki kişinin yargılanmadığını anımsatarak bunun adaletsizlik olduğunu söyledi.
Çocuklarla birebir çalışan meslek elemanlarının, olayı yargı sürecine yansıtmada kaygı duyduklarını dile getiren Demir, çalışanların, çocukların yargı sürecine girmesi halinde daha fazla zarara uğrayabileceğini düşündüğünü anlattı.
Uzmanlaşmış hakim, savcı, avukatların dosyalarda taraf olmasını, çocukların duruşma salonunda yer almamasını, çocukların, avukatların, ailelerin bildirimine gerek olmadan mahkemelerin bildirimiyle gözlenmesi, denetlenmesi, korunmasını öneren Demir, pek çok dosyada TCK ve CMK'nın esas alındığını, Çocuk Koruma Kanunu'nun biraz devre dışı kaldığını öne sürdü.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzmanları, komisyona 2013 yılı Türkiye Ergen Profili Araştırması sonuçları hakkında sunum yaptı.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı Hacer Başar da çalışmaları kurumun çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Kaynak: AA
Başta cinsel istismar olmak üzere çocuklara yönelik her türlü istismarı belirlemek üzere kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç başkanlığında toplandı.
Komisyona sunum yapan Thiebert, çocuk hakları ve istismarını önlemeye yönelik hukukta gelişmeler bulunduğunu ancak yapılan araştırmalara göre 95 yasa maddesinin, anayasada 12 maddenin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'ye uygun olmadığını savundu.
Thiebert, özellikle Medeni Kanunu'nun 339. maddesi gibi yasalardaki bazı maddelerde çocukların, yetişkinlerin malı gibi görüldüğünü, bunun kabul edilemez olduğunu belirtti.
Çocuk istismarının, Türkiye'de uzun süreden beri, dünya var olduğundan beri görüldüğünü ifade eden Thiebert, 'Güç ilişkisi, yetişkinlerin çocuklara yaptığı haksızlık. Bunun değişmesi için yasaların uluslararası sözleşmelere uyması gerekiyor.' dedi.
Thiebert, Aile ve Sosyal Politikalar, Adalet, Milli Eğitim, İçişleri bakanlıkları gibi birçok kurumun ortaklaşa çalışarak yürüttüğü seri kampanyalarla çocuğa karşı şiddetin ortadan kaldırılabileceğini, gazetelerde yeni istismar haberleri okunmak istenmiyorsa olmadan önlemeye yönelik yatırım yapılması gerektiğini vurguladı.
Küçük yaştaki çocuklara, 'cinsel sömürü' denildiğinde bunu anlayamayacaklarına işaret eden Thiebert, mahrem yerlerine dokunulmaması, 'hayır' demesi, yetişkinlerden nasıl yardım alınması gerektiğinin çocuklara 3 yaşından başlayarak öğretilmesinin önemine dikkati çekti.
Thiebert, istismar olduktan sonra yapılması, alınması gereken birçok önlem bulunduğunu belirterek çocuğun sadece mağdur değil aynı zamanda suç tanığı olduğunun unutulmamasını istedi.
Çocuğa, yaşadığı olay sürekli sorulduğunda ikinci, üçüncü kez travma yaşadığını anlatan Thiebert, iyileşme sürecinin kolay olmadığını, tüm hayatı boyunca çocuk istismarının izlerinin sürebildiğini söyledi. Thiebert, ancak çok iyi çalışma yaparak çocuğun eski haline dönmesi, tam sağlığına kavuşturulmasının da mümkün olduğunu kaydederek 'Çocuğa herhangi bir şey olduğunda ilk gidilecek yer polis, jandarma, savcılık olmamalı. Çocuğu, TC kimlik numarasını almadan dinleyecek, çok rahat yardım haklarının olması gerekir. Yasaları düzenlerken istismar bildirimini, raporlamayı yapanlara da koruma destek hizmeti verilmesi gerekir.' diye konuştu.
Thiebert, istismarın kız çocuklarında daha fazla görüldüğünü, 11 yaşından önce ve 15 yaşından sonra cinsel istismar, sömürünün daha fazla olduğunu belirtti. Bunu önlemek için çocukları okulda tutmak, kız çocuklarının okullaşma oranını artırmak gerektiğini dile getiren Thiebert, kamu yönetimi reformuyla sorunun kökenini ortadan kaldırabileceklerini söyledi. Thiebert, çocuğa istismarı yapan kişinin memur olduğu için soruşturma izni verilmiyorsa memurluktan dolayı korunuyorsa bunun da önlenmesi gerektiğini vurguladı.
TBMM'de daimi bir çocuk komisyonu kurulmasını öneren Thiebert, 'TBMM'de çocuklara dair, çocukları düşünen, çıkan yasalarda, politikalarda çocuğa etkisini düşünen, adım atan, TBMM'yi yönlendiren bir daimi komisyonun olması gerekiyor.' dedi.
Thiebert, komisyonun istismar olaylarını yerinde incelemesi halinde, üyelere 'Lütfen çocuklarla siz konuşmayın?' önerisinde bulundu.
- 'Önleyici politikalar yok'
İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Genel Sekreteri Avukat Selmin Cansu Demir, çocukların adli süreçte yaşadığı mağduriyetlere bizzat tanık olduklarını söyledi.
Önleyici politikaların yokluğu nedeniyle çocukların, sistematik kırılma noktasına gelmesinden sonra sürecin adliyeye ulaştığını ifade eden Demir, sadece faili cezalandırma, cezaların artırılmasına yönelik çalışmaların indirgemeci ve gerçek sorunu çözmekten uzak olacağını belirtti.
Torunu, yakın akrabası tarafından istismara uğrayan bir babaannenin, 'Yargı, bu sapığın ettiğinden daha fazlasını etti' dediğini anlatan Demir, bir babaanneye bunu söyleten yargı sürecinin tartışılması gerektiğini kaydetti.
Demir, TCK'nın 103. maddesinde cinsel istismar tanımının bulunmadığını, yetişkinlerin cinsellikleri üzerinden çocukların cinsel istismarının tanımlanmasının muğlak, yoruma açık kararlara neden olduğunu savundu. Demir, 103. maddeye, ani ve kesintili hal kavramı getirildiğini belirterek bunun, yargı mensubunun yorumuna açık olacağını, uygulamada birlik sağlanamayacağını, bu kavramın da kaldırılması gerektiğini ifade etti.
Demir, 15 yaşındaki iki çocuğun cinsel ilişkiye girmesi halinde, aile baskısıyla çocuklardan birinin şikayeti üzerine çocuğun yargılandığına işaret etti. Demir, ancak 15 yaşındaki bir çocuk 45 yaşındaki biriyle rızasına dayalı birlikte olması ve şikayetçi olmaması halinde 45 yaşındaki kişinin yargılanmadığını anımsatarak bunun adaletsizlik olduğunu söyledi.
Çocuklarla birebir çalışan meslek elemanlarının, olayı yargı sürecine yansıtmada kaygı duyduklarını dile getiren Demir, çalışanların, çocukların yargı sürecine girmesi halinde daha fazla zarara uğrayabileceğini düşündüğünü anlattı.
Uzmanlaşmış hakim, savcı, avukatların dosyalarda taraf olmasını, çocukların duruşma salonunda yer almamasını, çocukların, avukatların, ailelerin bildirimine gerek olmadan mahkemelerin bildirimiyle gözlenmesi, denetlenmesi, korunmasını öneren Demir, pek çok dosyada TCK ve CMK'nın esas alındığını, Çocuk Koruma Kanunu'nun biraz devre dışı kaldığını öne sürdü.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı uzmanları, komisyona 2013 yılı Türkiye Ergen Profili Araştırması sonuçları hakkında sunum yaptı.
Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğünden Daire Başkanı Hacer Başar da çalışmaları kurumun çalışmaları hakkında bilgi verdi.