Diyanet İşleri Başkanı'ndan 'Miraç' Açıklaması
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, “Miraç değerlerinin tüm insanlığın hayrına vesile olmasını, terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura bırakmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, 3 Mayıs 2016 Salı gününü Çarşamba’ya bağlayan gecenin Miraç Kandili olması sebebiyle kandil mesajı yayınladı. Başkan Görmez’in Miraç Kandili vesilesiyle yayınladığı mesaj şöyle:
“Peygamberimizin (SAS) ihsan ve ikram dolu mucizevi bir yolculukla Cenab-ı Hakk’ın yüksek huzuruna kabul edildiği Miraç gecesini yeniden idrak edeceğiz. Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşen İsra ve Miraç; Sevgili Peygamberimizin (sas) önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya oradan da Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya kadar uzanan içerisinde pek çok ilahi hikmet ve bereketi barındıran manevi bir yolculuktur. Miraç, beşeriliğin insanlığa, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine yükselişidir. Miraç, maddenin ötesine geçen bir nazar, aşağıyı ve aşağılığı kabul etmeyen bir yüceliştir. Miraç, elemi, kederi, çaresizliği, ümitsizliği bir kenara koyup yeniden yola çıkma, arınma ve durulmadır. Miraç, insanın erdem yolculuğu, Rabbe vuslatıdır. Miraç, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa arasındaki bağları kuvvetlendiren, Müslümanların gönül dünyalarını güçlendiren, sıdk ve imanlarını pekiştiren, kardeşlik şuurunu yaşatan, müminleri eğiten, onlara değer kazandıran bir okuldur. Miracın bizim için en büyük dersi “esfel-i safilinden” “ahseni takvime” çıkaracak değerleri göstermesidir.Sevgili Peygamberimiz (sas) Miraçtan bize üç büyük hediyeyle dönmüştür. Birincisi, günde beş defa Rabbimizle buluşma imkânı veren “müminin miracı” namazdır. Mümin namaz ibadetiyle sadece O’nun huzurunda eğilir, sadece O’na secde eder, sadece O’na ibadet eder ve sadece O’ndan yardım diler. Namazla mümin kişiliğine ve kimliğine kavuşur. Tevhid ve vahdetin müşahhas hâli namaz sayesinde müminler sadece beden ve ruh bütünlüğünü değil, aynı zamanda akıl ve kalp bütünlüğünü, zihin ve gönül birlikteliğini gerçekleştirir. İkincisi, Bakara Suresinin son ayetleridir ki burada Rabbimiz bizlere yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlûkata karşı merhametli, mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira Peygamber Efendimizin (sas) ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir. Nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraçtan, yüceliş ve yükselişten alıkoyar. Üçüncüsü ise; tevhid inancına sahip olan herkesin ebedi kurtuluşa ereceği müjdesidir. Tevhid İslâm’ın en temel ilkesi, Kur’an ve Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerin gönderilişi gayesidir. Tevhid ilkesinden üç temel esas ortaya çıkar: Selâm, eman ve vahdet yani barış, güven ve birlik. İslâm-selâm ilişkisi, iman-eman ilişkisi ve tevhid-vahdet ilişkisi doğru kurulamadan bir toplumun İslâm toplumu olması mümkün değildir. Bugün biz müminlere düşen, miracı sadece Sevgili Peygamberimizin (sas) bir hatıratı, bir tarihi vakıa olarak okumak olmamalıdır. İslam’ın en temel gayesi insanı esfeli safilinden yani aşağıların aşağısından ‘alayı illiyine yani yüceler yücesine çıkarmaktır. Unutmayalım ki bugün hem ülke olarak hem İslâm âlemi hem de insanlık olarak insanı yüceltecek ve yükseltecek miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız. Birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve huzura giden yol da; dostu düşmanı tanımanın yolu da miraç değerlerini hayatımıza aktarmaktan geçer.”
"TERÖR, ŞİDDET, SAVAŞ VE DÜŞMANLIĞIN YERİNİ BARIŞ VE HUZURA BIRAKMASINI NİYAZ EDİYORUM"
“Akıp giden zamanın bu önemli duraklarında her zaman ümitvâr olalım” diyerek sözlerini sürdüren Görmez, “Rabbimize olan imanımızı, Peygamberimize (sas) olan bağlılığımızı, namaza olan muhabbetimizi tazeleyelim! Eşref-i mahlûkat olmanın bilinciyle daha ferasetli bir bakış, daha merhametli bir kalp, daha nezaketli bir dil, daha güzel bir ahlâk, daha huzurlu bir dünya için dualarımızı miraca gönderelim! Burağımız ve refrefimiz sadık iman, salih amel ve güzel ahlak olsun! Bu kutlu gecede Rabbimizden incinmiş kalpleri te’lif ederek birleştirmesini, hata ve günahlarımızı bağışlamasını diliyoruz. Allah’ım bize merhamet eyle! Bizi birbirimize düşürmek, kuvvetimizi parçalamak, dayanışma ruhumuzu zayıflatmak, yuvamızı dağıtmak isteyen her türlü fitne ve fesattan bizleri muhafaza eyle! Muhabbetimize, birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize gölge düşüren her türlü şiddetten, nifaktan, tefrikadan, şeytandan bizleri muhafaza eyle! Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın, âlem-i İslâm’ın Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Miraç değerlerinin tüm insanlığın hayrına vesile olmasını, yükseliş ve yücelişimizin nefislerimizden başlayarak dalga dalga toplumun her kesimini kuşatmasını, insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura bırakmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
“Peygamberimizin (SAS) ihsan ve ikram dolu mucizevi bir yolculukla Cenab-ı Hakk’ın yüksek huzuruna kabul edildiği Miraç gecesini yeniden idrak edeceğiz. Recep ayının 27. gecesinde gerçekleşen İsra ve Miraç; Sevgili Peygamberimizin (sas) önce Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya oradan da Yüce Mevla’nın sonsuz ayet ve kudretini müşahede etmek için semaya kadar uzanan içerisinde pek çok ilahi hikmet ve bereketi barındıran manevi bir yolculuktur. Miraç, beşeriliğin insanlığa, fiziğin metafiziğe, bedenin ruha, ruhun sahibine yükselişidir. Miraç, maddenin ötesine geçen bir nazar, aşağıyı ve aşağılığı kabul etmeyen bir yüceliştir. Miraç, elemi, kederi, çaresizliği, ümitsizliği bir kenara koyup yeniden yola çıkma, arınma ve durulmadır. Miraç, insanın erdem yolculuğu, Rabbe vuslatıdır. Miraç, Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa arasındaki bağları kuvvetlendiren, Müslümanların gönül dünyalarını güçlendiren, sıdk ve imanlarını pekiştiren, kardeşlik şuurunu yaşatan, müminleri eğiten, onlara değer kazandıran bir okuldur. Miracın bizim için en büyük dersi “esfel-i safilinden” “ahseni takvime” çıkaracak değerleri göstermesidir.Sevgili Peygamberimiz (sas) Miraçtan bize üç büyük hediyeyle dönmüştür. Birincisi, günde beş defa Rabbimizle buluşma imkânı veren “müminin miracı” namazdır. Mümin namaz ibadetiyle sadece O’nun huzurunda eğilir, sadece O’na secde eder, sadece O’na ibadet eder ve sadece O’ndan yardım diler. Namazla mümin kişiliğine ve kimliğine kavuşur. Tevhid ve vahdetin müşahhas hâli namaz sayesinde müminler sadece beden ve ruh bütünlüğünü değil, aynı zamanda akıl ve kalp bütünlüğünü, zihin ve gönül birlikteliğini gerçekleştirir. İkincisi, Bakara Suresinin son ayetleridir ki burada Rabbimiz bizlere yüksek sorumluluklarımızı ve zaaflarımızı birlikte hatırlatmaktadır. Her sorumluluk bir emanettir ve emaneti omuzlarında taşıyan her insan, her türlü kin ve öfkeden, haset ve kıskançlıktan, gurur ve kibirden uzak durarak bütün insanlara hatta bütün mahlûkata karşı merhametli, mütevazı ve alçak gönüllü olmak zorundadır. Zira Peygamber Efendimizin (sas) ifadesiyle tevazu yüceltir, kibir düşürür, gurur aldatır, haset bitirir. Nefsimizin ölümcül zaafları bizi her türlü miraçtan, yüceliş ve yükselişten alıkoyar. Üçüncüsü ise; tevhid inancına sahip olan herkesin ebedi kurtuluşa ereceği müjdesidir. Tevhid İslâm’ın en temel ilkesi, Kur’an ve Sünnetin ruhu, bütün peygamberlerin gönderilişi gayesidir. Tevhid ilkesinden üç temel esas ortaya çıkar: Selâm, eman ve vahdet yani barış, güven ve birlik. İslâm-selâm ilişkisi, iman-eman ilişkisi ve tevhid-vahdet ilişkisi doğru kurulamadan bir toplumun İslâm toplumu olması mümkün değildir. Bugün biz müminlere düşen, miracı sadece Sevgili Peygamberimizin (sas) bir hatıratı, bir tarihi vakıa olarak okumak olmamalıdır. İslam’ın en temel gayesi insanı esfeli safilinden yani aşağıların aşağısından ‘alayı illiyine yani yüceler yücesine çıkarmaktır. Unutmayalım ki bugün hem ülke olarak hem İslâm âlemi hem de insanlık olarak insanı yüceltecek ve yükseltecek miraç değerlerine her zamankinden daha fazla muhtacız. Birliğe, dirliğe, kardeşliğe ve huzura giden yol da; dostu düşmanı tanımanın yolu da miraç değerlerini hayatımıza aktarmaktan geçer.”
"TERÖR, ŞİDDET, SAVAŞ VE DÜŞMANLIĞIN YERİNİ BARIŞ VE HUZURA BIRAKMASINI NİYAZ EDİYORUM"
“Akıp giden zamanın bu önemli duraklarında her zaman ümitvâr olalım” diyerek sözlerini sürdüren Görmez, “Rabbimize olan imanımızı, Peygamberimize (sas) olan bağlılığımızı, namaza olan muhabbetimizi tazeleyelim! Eşref-i mahlûkat olmanın bilinciyle daha ferasetli bir bakış, daha merhametli bir kalp, daha nezaketli bir dil, daha güzel bir ahlâk, daha huzurlu bir dünya için dualarımızı miraca gönderelim! Burağımız ve refrefimiz sadık iman, salih amel ve güzel ahlak olsun! Bu kutlu gecede Rabbimizden incinmiş kalpleri te’lif ederek birleştirmesini, hata ve günahlarımızı bağışlamasını diliyoruz. Allah’ım bize merhamet eyle! Bizi birbirimize düşürmek, kuvvetimizi parçalamak, dayanışma ruhumuzu zayıflatmak, yuvamızı dağıtmak isteyen her türlü fitne ve fesattan bizleri muhafaza eyle! Muhabbetimize, birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize gölge düşüren her türlü şiddetten, nifaktan, tefrikadan, şeytandan bizleri muhafaza eyle! Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın, âlem-i İslâm’ın Miraç Kandilini tebrik ediyorum. Miraç değerlerinin tüm insanlığın hayrına vesile olmasını, yükseliş ve yücelişimizin nefislerimizden başlayarak dalga dalga toplumun her kesimini kuşatmasını, insanlığın ortak huzurunu tehdit eden terör, şiddet, savaş ve düşmanlığın yerini barış ve huzura bırakmasını Cenâb-ı Mevlâ’dan niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.