'Kansere Karşı Erken Önlem İçin Kan Testlerini Önemseyin'
Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, kansere karşı erken önlem almak amacıyla kan testi yaptırmanın önemli olduğunu vurguladı.
Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık kanserde belirleyici tanı yöntemi olan kan testleri hakkında bilgi verdi. Uyanık, günümüzde kanser hastalıklarının, insanların en çok korkutan sağlık problemlerinin başında geldiğini söyleyerek Kansere karşı tedbirli olmak, erken tanıda büyük önem taşıdığı gibi hayat da kurtarabiliyor. Yapılacak birkaç kan testi ile her yaştan kişi kansere karşı erken önlem alıp, kanserden kendini koruyabilir. Peki bunun için hangi kan testlerini yaptırmak gerekiyor? Tümör belirteçleri (kanser markerları), kanser hücreleri ya da kanserli dokular ve organlarda üretilerek, tüm vücuda yayılabilen değişik maddelerdir. Bazen, bu maddeler, kanserli hücrelere karşı savunma ve cevap olarak, vücudun diğer dokuları tarafından salgılanabilmektedir. Tümör belirteçleri, değişik kanserlerde farklı olabildiği gibi, bir kanserde birden fazla ve değişik miktarda görülebilmektedir. Bu belirteçler yapılacak olan kan, idrar ve tüm vücut sıvıları testi ile tespit edilebilmektedir" dedi.
Uyanık, ideal bir kanser testinin adımlarını şu şekilde belirtti: "Kanser için özel (spesifik) olmalıdır. Kanser için hassas (sensitif) olmalıdır. Sadece bir kanser tipi tarafından üretilmelidir. Enfeksiyon gibi, kanser dışı hastalıklarda kanda yükselmemelidir. Çok küçük miktardaki bir kanser büyümesi bile, kan marker düzeyinde ölçülebilir bir artış oluşturmalıdır. Üretilen marker miktarı, kanser kitlesi ile orantılı olmalıdır".
"RİSK ORANINIZI ÖĞRENEBİLİRSİNİZ"
Kanser teşhisine ve tedavisine ek olarak tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesinde, çok çeşitli kanser marker testlerinin yapılmakta olduğunu söyleyen Uyanık, "Hatta, bazı enzimler ve hormonların kan düzeyleri yükseldiğinden, kanser varlığını desteklemek için kullanılmaktadır. Kanser hücrelerini gösterebildiği gibi kan testinde organların ne derecede çalıştığı ve kanserle ilgili herhangi bir risk olup olmadığı da ortaya çıkabilir. Kan marker testlerinde; yumurtalık kanseri için Karbonhidrat Antijen (CA 125), Human Epididimal Protein 4 (HE4), prostat kanseri için Prostat Spesifik Antijen (Total PSA, Serbest PSA), mide, bağırsak ve pankreas tümörlerinde Karsino Embriyonik Antijen(CEA) ve CA 19-9, meme tümörlerinde CA 15-3, karaciğer, testis ve yumurtalık kanserlerini saptama ve tanı koymaya yardımcı olmak için Alfa-FetoProtein (AFP) kullanılır. Ayrıca, son zamanlarda kalın bağırsak tümörlerinde dışkıda yapılan Tümör M2-PK (Piruvat Kinaz M2 izoenzimi) gibi testlerle, erken teşhis yönünde testler geliştirilmeye çalışılmaktadır" şeklinde konuştu.
"GEREKLİ DURUMLARDA KESİN TANI İÇİN BİYOPSİ YAPILIYOR"
Uyanık, test sonuçları ile kanser ve organlarımızla ilgili birçok önemli verilerinin de elde edilebildiğini belirterek "Kan testleri yapılırken birçok faktör etkili olabilse de, kan testleri tanı ve teşhis için tek basına yeterli olamayabilir. Bu durumda daha kesin sonuç elde edebilmek için dokudan örnek alınarak, biyopsi yapılması gerebilir. Kanser marker testleri ile kanser tedavisindeki değişimler gözlemlenebilir tümör belirteçlerindeki değişimler testlerin tekrarlanmasıyla düzenli takip edilebilir" ifadelerini kullandı.
Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, bir testle yetinilmemesi gerektiğini söyleyerek şunları aktardı: "Bir defa yapılan test ile kanser teşhis ve tedavisi yapılmamalıdır. Teşhis veya tedavi sonrası kontroller için, test tekrar edilmesi gerekiyorsa aynı laboratuvarda ve aynı cihaz veya yöntem ile yapılmalıdır. Kanser marker testi tek başına yeterli görülmemeli, birkaç farklı test ile desteklenmelidir.Test yapılacak kan, idrar ve diğer numuneler uygun zamanda ve şekilde alınmalıdır".
Kaynak: İHA
Uyanık, ideal bir kanser testinin adımlarını şu şekilde belirtti: "Kanser için özel (spesifik) olmalıdır. Kanser için hassas (sensitif) olmalıdır. Sadece bir kanser tipi tarafından üretilmelidir. Enfeksiyon gibi, kanser dışı hastalıklarda kanda yükselmemelidir. Çok küçük miktardaki bir kanser büyümesi bile, kan marker düzeyinde ölçülebilir bir artış oluşturmalıdır. Üretilen marker miktarı, kanser kitlesi ile orantılı olmalıdır".
"RİSK ORANINIZI ÖĞRENEBİLİRSİNİZ"
Kanser teşhisine ve tedavisine ek olarak tedavinin etkinliğinin değerlendirilmesinde, çok çeşitli kanser marker testlerinin yapılmakta olduğunu söyleyen Uyanık, "Hatta, bazı enzimler ve hormonların kan düzeyleri yükseldiğinden, kanser varlığını desteklemek için kullanılmaktadır. Kanser hücrelerini gösterebildiği gibi kan testinde organların ne derecede çalıştığı ve kanserle ilgili herhangi bir risk olup olmadığı da ortaya çıkabilir. Kan marker testlerinde; yumurtalık kanseri için Karbonhidrat Antijen (CA 125), Human Epididimal Protein 4 (HE4), prostat kanseri için Prostat Spesifik Antijen (Total PSA, Serbest PSA), mide, bağırsak ve pankreas tümörlerinde Karsino Embriyonik Antijen(CEA) ve CA 19-9, meme tümörlerinde CA 15-3, karaciğer, testis ve yumurtalık kanserlerini saptama ve tanı koymaya yardımcı olmak için Alfa-FetoProtein (AFP) kullanılır. Ayrıca, son zamanlarda kalın bağırsak tümörlerinde dışkıda yapılan Tümör M2-PK (Piruvat Kinaz M2 izoenzimi) gibi testlerle, erken teşhis yönünde testler geliştirilmeye çalışılmaktadır" şeklinde konuştu.
"GEREKLİ DURUMLARDA KESİN TANI İÇİN BİYOPSİ YAPILIYOR"
Uyanık, test sonuçları ile kanser ve organlarımızla ilgili birçok önemli verilerinin de elde edilebildiğini belirterek "Kan testleri yapılırken birçok faktör etkili olabilse de, kan testleri tanı ve teşhis için tek basına yeterli olamayabilir. Bu durumda daha kesin sonuç elde edebilmek için dokudan örnek alınarak, biyopsi yapılması gerebilir. Kanser marker testleri ile kanser tedavisindeki değişimler gözlemlenebilir tümör belirteçlerindeki değişimler testlerin tekrarlanmasıyla düzenli takip edilebilir" ifadelerini kullandı.
Hisar Intercontinental Hospital Klinik Laboratuvarlar Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Bekir Sami Uyanık, bir testle yetinilmemesi gerektiğini söyleyerek şunları aktardı: "Bir defa yapılan test ile kanser teşhis ve tedavisi yapılmamalıdır. Teşhis veya tedavi sonrası kontroller için, test tekrar edilmesi gerekiyorsa aynı laboratuvarda ve aynı cihaz veya yöntem ile yapılmalıdır. Kanser marker testi tek başına yeterli görülmemeli, birkaç farklı test ile desteklenmelidir.Test yapılacak kan, idrar ve diğer numuneler uygun zamanda ve şekilde alınmalıdır".