Kurtulmuş, AA Editör Masası'na Konuk Oldu

Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (1) 'Bundan sonra elinde silah olanla konuşmak değil, elinde silah olanın tasfiyesi ama bunun yanında eş zamanlı olarak da vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, onların kültürel kimliklerini daha da rahat ifade etmelerini sağlayacak şekilde geliştirecek her türlü adımı atacağız.''Hem çözüm süreci hem Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'nde başından itibaren ortaya koyduğumuz felsefe şuydu, bu sürecin sahibi de hakemi de hakimi de halkımızın kendisidir. Bölgede yaşayan Kürt halkıdır. Bundan sonraki süreçte de ne yapacaksak halkımızla birlikte yapacağız. Türkiye'nin 78 milyon yurttaşını eşit ve özgür yurttaşlarını oluşturan bölgedeki halkımızla beraber yapacağız. Sivil toplum kuruluşlarıyla, araştırma merkezleriyle, üniversitelerde, kanaat önderleriyle yapacağız.'

Başbakan Vekili ve Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'ne ilişkin, 'Bundan sonra elinde silah olanla konuşmak değil, elinde silah olanın tasfiyesi ama bunun yanında eş zamanlı olarak da vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, onların kültürel kimliklerini daha da rahat ifade etmelerini sağlayacak şekilde geliştirecek her türlü adımı atacağız.' dedi.

AA Editör Masası'na konuk olan Kurtulmuş, gündemi değerlendirdi, soruları cevapladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Terör örgütü yöneticileri ve onların güdümünde hareket edenler zaman zaman, müzakere, görüşme, çözüm gibi laflar ediyorlar. Ortada müzakere edilecek, görüşülecek bir konu yoktur' dediğinin hatırlatılmasının ardından, '2009 yılında başlayan ve yürütülen çözüm süreci tamamen bitti diyebilir miyiz? Bundan sonra Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci nasıl devam edecek. Aktörleri kimler olacak?' şeklindeki soru üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin terör meselesiyle uzun yıllar yüzleştiğini, 38-40 yıldır terörün Türkiye'de devam ettiğini bildirdi.

Kurtulmuş, 'AK Parti iktidarları döneminde, Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu dönemde de bu meselenin huzur, barış içerisinde çözülebilmesi için fevkalade önemli adımlar atıldı. Asimilasyon, Kürt kimliğinin reddi, insanlara devlet politikası ve devlet ideolojisinin dışında başka hiçbir seçenek bırakmayan o eski Türkiye'nin alışkanlıkları AK Parti'nin iktidarları zamanında büyük ölçüde değişti' ifadesini kullandı.

Türkiye'de bu anlamda ana dilin kullanılmasından kültürel kimliklerin sağlanmasına, Kürt kimliğinin ve kültürünün araştırılmasıyla ilgili üniversitelerde araştırma merkezlerinin açılmasına kadar bir dizi alanda çok büyük reformlar yapıldığına vurgu yapan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

'Gerçekten bu meselenin çözümüne neredeyse ramak kaldığımız bir noktada; Çözüm Süreci, Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci dediğimiz süreç, gerçekten bu meseleyi silahın dışında, barışçıl bir şekilde çözmek için bu felsefe ile hareket edilen bir süreçti. Orada da çok mesafe alınmıştı. Maalesef, biraz da Türkiye'nin dışındaki gelişmelerden kaynaklanarak, açıkçası Suriye ve Irak'taki gelişmelerden kaynaklanarak, terör örgütü bir anda uzun yıllar içerisinde zorla, büyük emeklerle gelinen bu noktayı berhava etti. 22 Temmuz 2015 tarihinden itibaren karar alarak tekrar silahlara döndü. Tekrar bu sefer Kobani ve kuzey Suriye'de elde edilmiş deneyimlerle birlikte kırsal bölgelerdeki savaşlardan, mücadelelerden daha çok şehir mücadeleleri, kendi tabirleriyle şehir gerillası üzerinden bir büyük mücadele başlattı. Terör örgütleri, tek başına, kendisinden ibaret değildir. Bu örgütlerin arkasında silah destekleri vardır, lojistik destekler vardır, siyasi destekler vardır, ekonomik destekler vardır.'

- 'Bu sürecin sahibi de hakemi de hakimi de halkımızın kendisidir'

'Şimdi bu anlamda bakıldığında maalesef terör örgütü uzun yıllar sonra belki de dünyanın farklı birçok siyasi kanatlarını bir araya getirdi, onların hepsinin desteğini aldı' ifadesini kullanan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

'Tabii ki silah destekleri, bu kadar alet ekipman, bu kadar bomba, bu kadar teçhizat gerçekten çok anlaşılabilir değildir. Çok açık bir desteğin olduğu görülüyor. Hem çözüm süreci hem Milli Birlik ve Kardeşlik Süreci'nde başından itibaren ortaya koyduğumuz felsefe şuydu, bu sürecin sahibi de hakemi de hakimi de halkımızın kendisidir. Bölgede yaşayan Kürt halkıdır. Bundan sonraki süreçte de ne yapacaksak halkımızla birlikte yapacağız. Türkiye'nin 78 milyon yurttaşını, eşit ve özgür yurttaşlarını oluşturan bölgedeki halkımızla beraber yapacağız. Sivil toplum kuruluşlarıyla, araştırma merkezleriyle, üniversitelerde, kanaat önderleriyle yapacağız. Bundan sonra elinde silah olanla konuşmak değil, elinde silah olanın tasfiyesi ama bunun yanında eş zamanlı olarak da vatandaşlarımızın hakkını, hukukunu, onların kültürel kimliklerini daha da rahat ifade etmelerini sağlayacak şekilde geliştirecek her türlü adımı atacağız.'

(Sürecek)
Kaynak: AA