Demirtaş Açıklaması PKK'yı Destekleyen Biz Değil Sizin Hatalı Politikalarınız

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, “Partimize bir Kürt genci geliyorsa 10 tanesi dağa çıkıyor. Umudu kestiler demokratik siyasetten bunların yalanları yüzünden. PKK’yı destekleyen biz değil sizin hatalı politikalarınız” dedi.

Demirtaş, kayyım adı altında her şeye el konulduğunu söyledi.



İl eş başkanlarının tutuklanması üzerine gerçekleşen HDP İzmir İl Başkanlığı Olağanüstü Kongresi, HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın katılımıyla Tepekule Kongre Merkezinde yapıldı. Konuşmalardan önce, tutuklanan il eş başkanları Cavit Uğur ve Dilek Aykan’ın cezaevinden yolladıkları mesaj okundu. Kongreye, Demirtaş’ın yanı sıra HDP İzmir Milletvekilleri Müslüm Doğan ve Ertuğrul Kürkçü de katıldı.

Kongreye katılan partililer salona sığmazken, salon dışına sinevizyon kurularak partililerin kongreyi izlemesi sağlandı.

“PKK’YA YARDIM VE YATAKLIĞI SİZ YAPIYORSUNUZ”

Kongrede konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bir hocanın ‘Ülkemiz demokraside en büyük standartları yaşıyor’ dediğini hatırlatarak şöyle konuştu:

"Bunların söylediği yalanın bir tanesini söylesem anında yüzüm kızarır fark edersiniz. Bunların suratı kösele gibi. Siyasetlerini yalan üzerine kurmuşlar. Yalan söyleye söyleye savaş çıkarttınız. ‘Terörün belini kırdık’ diyor. Bitirdiysen barış süreci adına yeni sürece geçin. Yok öyle değilse halka yalan söylüyorsan niye istifa etmiyorsunuz? Kimsenin belini kırdığınız yok. Cizre’de 160-180 üniversiteli genç öldü, binlerce genç dağa çıktı. Kendi elinizle PKK dünden güçlü hale geldi.”

1980’li yıllarda Diyarbakır Cezaevinde yaşananları hatırlatan Demirtaş, şunları söyledi: “Zulüm zulüm gençlerin yönünü dağa çevirdiniz. Şimdi de aynısını yapıyorsunuz. Arzu ederim ki gençler benim partime gelsin. Partide siyaset yapsın. PKK’ya yardım yataklık diye bir şey varsa asıl siz yapıyorsunuz kardeşim. Bizim partimize bir Kürt genci geliyorsa, 10 tanesi dağa çıkıyor. Umudu kestiler demokratik siyasetten bunların yalanı yüzünden. Bir de ‘parlamentodan atacağız’ naraları içinde ırkçı saldırı yaptıklarında gençler dağa çıkıyor. PKK’yı destekleyen biz değil sizin hatalı politikalarınız. Bu yanlışlardan dönseniz ülkeyi üç günde barışa çevirirsiniz.”

“SOYKIRIMIN BAŞLADIĞI GÜN”

Demirtaş, çok zor bir süreçten geçildiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Çok zorlu bir süreçte siyasi olarak bize inanan insanların büyük beklenti içinde olduğu bir dönemde bu kongremizi gerçekleştiriyoruz. Bugün 101 yıl önce Ermeni kıyımının, soykırımının başladığı gündür ve 101 yıldır Hrant Dink’in deyimi ile Ermeniler bu topraklarda öldürüldüklerini, Kürtler bu topraklarda yaşadıklarını ispatlamaya çalışıyor. Biz bu yıl, 1915 İttihat Terakki anlayışının suçunu ve günahlarını taşımak zorunda değiliz. Geçmişteki hatayla yüzleşerek güvenli şekilde geleceğe bakabiliriz. 1915, bu topraklarda gerçek bir yüzleşmeyi hak ediyor. Sadece bu topraklarda yaşayan Ermeniler için değil hepimiz için bu yüzleşme gerekiyor. Aksi takdirde sahte eşitlik, kardeşlik, yurttaşlık anlayışı ile nereye gidebiliriz ki? Kardeşlikse içi dolu olmalı, hakiki olmalı. Eşitliğin içi dolu olmalı. İçi boş kalmamalı. 1915 kıyımında katledilen herkesi anıyoruz. Umuyoruz bu cesaret yüzleşmeyi beraberinde getirir.”

“KİTLE KATLİAMLARI YAPILIYOR”

Ülkenin bir bölümünde halen ağır çatışmaların yaşandığını ifade eden Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Zulümlerin, yıkımların yaşandığı bir dönemdeyiz. 1991-92-93’te İzmir’de öğrenciydim. Köyler yakılmaya, faili meçhuller olmaya başlamıştı. Biz İzmir insanımıza olan biteni anlatmaya çalışıyorduk. Bir bölüm yangın yerindeydi, diğer bölümün bundan haberi yoktu. Üniversite öğrencileri olarak köylerimizin yakıldığını, insanlarımızın infaz edildiğini anlatmaya çalışıyorduk. Uzun zaman geçti, olan biteni batıya anlatamadığımızı gördük. Bahsettiğim bundan 25 yıl önceydi. 2016 yılındayız. Bu kadar iletişim olanağı var, hiçbir şeyi saklamak mümkün değil fakat ülkenin doğusunda ne oluyor batıdakiler yine haberdar değil. Bir grup insan, canla başla ülkenin bir tarafında vahşet uygulandığını ülkenin diğer tarafına duyurmaya çalışıyor."

Toplumun bütün bu yaşananlardan ders çıkarmış olması gerektiğini anlatan Demirtaş, "Gezi direnişi sırasında medyanın ne kadar manipülasyon yaptığını İstanbul’da Ankara’da yaşayanlar görmediniz mi? Medyanın nasıl yalan yaptığını, görmediniz mi? Gördüyseniz kulağınızı gözünüzü havuz medyasına değil katliamın yaşandığı yere dikin. Aman ha ‘terörle mücadele yapılıyor zaten’ deyip defteri kapatmayın. Şehirler kasabalar yakılıp yıkılıyor. 120 bin nüfusluk ilçe talan edilmiş, yüzlerce insan katledilmiş durumda. Bunu gerçekleştirenler neredeyse kahraman ilan edilecekler” dedi.



“BUNUN ADI HÜKÜMET TERÖRÜDÜR”

Demirtaş, “Bugün yaşananlara sessiz kalırsak Türk-Kürt kardeşliğini, eşitliğini nasıl savunacağız?” diye sordu. Demirtaş, manipülasyona maruz kalındığını ve HDP’yi suçlamakla görevli gazetecilerden oluşan bir ekibin olduğunu öne sürdü.

Demirtaş, hükümeti eleştirdiği konuşmasında şunları söyledi: “Biz, bugünden başlayarak parti il ve ilçe yönetimlerimizle İzmir’i mahalle mahalle dolaşıp olup bitenleri anlatmalıyız. Bu ülkenin çıkarları, halklarının ortak çıkarları için mücadele ediyoruz. Biz ne emperyalizmin ne de bölgesel gericiliğin de değiliz. Her halk eşit ve özgür yaşasın diye direniyoruz. En korktukları şeyi söylüyoruz; ‘barış’ diyoruz. Biz ‘barış’ deyince tüyleri diken diken olan bu kadar siyasetçi görmedim. Ürperiyorlar. Onu da sadece biz söylüyoruz. Bizi durdurmaya çalışıyorlar. Akademisyenlerin başına gelenler, barış deyince tüyleri diken diken olanların onlara yaptıklarıdır. Sadece Manisa’da bir ayda 52 yöneticimiz tutuklandı. Sadece ‘Manisa kongresini yapamazsın’ diye siyasi operasyon yapılıyor. Biz de, AKP de, diğerleri de siyasi partiyiz. Fakat sen benimle siyasi olarak mücadele ederken hukuksuz şekilde savcıyı, polisi, mahkemeyi kullanıyorsun. Siyasi olarak mücadele etmek yerine mahkemeleri AKP hukuk komisyonu gibi kullanıp tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bunun adı hükumet terörüdür. İfade özgürlüğünün önünde en büyük engel AKP’dir. Her gün bir yerden cumhurbaşkanına hakaret tutuklaması duyarsınız. İzmir’de de yaşanıyor.”

“YIKAMA YAĞLAMA DERNEĞİ MİYİZ?”

Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda da konuşan Demirtaş, şu ifadelere yer verdi: “Siyaseten ayak oyunları ile hukuku, kanunları ve parlamentoyu kendi kirli çıkarlarına alet etmek adına dokunulmazlık oyunu oynuyorlar. Bizim dokunulmazlıkla ilgili tutumumuz diğer üç partiye kıyasla en ilkeli tutumdur. Biz teklifimizde ısrarcıyız. Dokunulmazlık kalksın. Kürsü dokunulmazlığı kalsın. Yargı müdahale etmesin. Bir de milletvekillerinin tutuklanmaması lazım. Bunun da güvencesi olmalı. Bunun dışında kimsenin dokunulmazlığı olmamalı. Sen herhangi birini yaralarken anında yargı karşısına çıkarılırsın bana karışamazlar. Biz böyle bir dokunulmazlık istemiyoruz. Böyle gereksiz dokunulmazlıklar kalksın ama işlerine gelmiyor. Bizim dokunulmazlıklarımızın yüzde 100’ü konuşmalarla ilgili, onlarınki adli suç. Neymiş hoşlarına gitmeyecek şeyler söylemişiz. Zaten bunun için kurulmuş bir partiyiz. AKP’yi yıkama yağlama derneği miyiz? Sert eleştiri yapmışız, radikal şeyler söylemişiz. Demokrasi zaten budur.”

“SAPKIN TARİKATSINIZ”

Eleştirilerini sürdüren Demirtaş, “Siz ‘biz karakterimizi fikrimizi, satılığa çıkarıyoruz’ derseniz ona da bir şey demeyiz. Ama bu şekilde davranmaya terörist, vatan haini muamelesi yapamazsınız. İktidara geldiniz diye bütün ülkeyi kendi malınız zannetmeyin. Sizden öncekiler size yapıyordu, maşallah iyi öğrenmişsiniz. Keşke AKP siyasi parti olsaydı. Mücadele etmekten memnuniyet duyardık. Sapkın bir tarikata dönüştüler.

İslam adı altında sapkın bir tarikatın hal ve hareketleri görülüyor. Şeyhleri de cübbesiz Ahmet hoca. Memleket cübbelisinden ne hayır gördü ki cübbesizinden görecek. Sapkın tarikata göre çocuk istismarı normal, bir kereden bir şey olmaz" dedi.

Demirtaş, eleştirilerine şöyle devam etti: "Onlara göre rüşvet yemek, hırsızlık yapmak normaldir. Suçlayamazsınız bile. DAEŞ’in yaptığı gibi kadınları köle pazarında satmak normaldir. Bu sapkın tarikata göre cenazelere işkence yapmak normaldir. Ölü bir kadının çıplak bedenini teşhir etmek, kumar oynamak normal. Onlar için bunların hepsi mubahtır, haram değildir, kanun dışı değildir. Tank ve topla bir şehri yıkmak normaldir. Yatak odasındaki mahreme hakaret etmek bu sapkın tarikata göre normaldir. Kayyım adı altında her şeye el koyuyorlar. Hükümet resmen gasp yapıyor. Siz sapkın bir tarikatsınız. Başka bir şey değilsiniz. Bu kadarsınız. Bize de bu anlayışı dayatıyorlar. Hiçbir ahlaki sınır, etik kural tanımıyorlar.”

Demirtaş, 1 Mayıs’ta İzmirlilerin Gündoğdu meydanını doldurması için çağrıda bulunurken, kongrenin yapılması için yönetimin uzun süre salon bulamamasıyla ilgili de eleştiride bulundu.

“BÜTÜN MİLLETVEKİLLERİNE DOKUNULMUŞ SAYACAĞIZ”

Kongrede konuşan HDP İzmir Miletvekili Müslüm Doğan da, “Ülkenin savaş sarmalından kurtulmasının yolu bu savaşa karşı topyekün bir araya gelmektir. Yeni belirleyeceğimiz politika barışa hizmet edecektir, ortak vatana, demokratik cumhuriyete ve demokratik ulusa hizmet edecektir. Fezlekeleri hazırlanan yoldaşlarımız var. Bir milletvekiline dokunulduğunda bütün milletvekillerine dokunulmuş sayacağız” dedi.



“BATMADIK ÇIKIYORUZ”

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise hükümeti eleştirerek sözlerine şöyle devam etti:

“Onlara soracak olursanız HDP çoktan batmıştı. Batmadık çıkıyoruz. Halklarımızın yüzde 70’i Başbakanlık rejimine karşı, yüzde 70’i müzakerelere geri dönülmesini istemektedir. Uçağımızın burnu daima yukarıdadır ve yukarıya çıkmaya devam edecektir. Halklarımıza karşı açtıkları savaş, onlara her seferinde uğursuzluk, başarısızlık, ölüm, kan, şiddet olarak geri dönüyor. Yolumuzu değiştirmek için hiçbir sebep yoktur. İradenizi meclisten dışlamak istiyorlar. Meclisi onlar kurmadı. Meclisin en büyük 2. partisi biziz. Bize verdiğiniz temsil iradesinin asla savaşmadan terk etmeyeceğiz. Sanıyorlar ki; halklarımızı kandırabilirler. Hayır, mesele HDP milletvekillerini hapse atmak için ikna etmektir. Asla teslim olmayız, asla ikna olmayız. Tarihin inişi çıkışı var. Tarihin akışı daima özgürlük, ilerleme doğrultusundadır. HDP sahte umut satmıyor, koca karı ilaçlarından medet umulmasını istemiyor. Toplumları ancak çalışanlar, emekçiler yapar, geleceği de onlar kazanır. İşte partimize bunun için sahip çıkıyoruz.”

Kaynak: İHA