Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması
'Terör insanlığa kast etmektedir, insanlığın ortak belasıdır. Bu yüzden Ankara'nın güvenliğiyle Paris ve Brüksel'in güvenliği birbirinden ayrı düşünülemez. Artık bu konuda ortak bir dayanışma ve mücadele anlayışının gelişmesi gerekiyor. Bazı Avrupa ülkelerinde 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışı var. Bu anlayış artık değişmeli. O yılan bir gün geliyor, seni de sokuyor' 'DEAŞ, herhangi bir Avrupa ülkesinde yardım toplasa, televizyon açsa, dernek kursa, 'buyur gel' derler mi?, 'gel faaliyet göster' derler mi? DEAŞ olunca 'terör örgütüdür', peki PKK terör örgütü değil mi? Avrupa Birliği, PKK'yı terör örgütü ilan etmedi mi? Onun o tür faaliyetlerinde bulunmasına ne diyorsunuz' 'Bazı kesimlerde oluşan 'Türkiye göçmen deposu olacak' kanaati yanlıştır. Böyle birşey yok. Belli bir tarihten itibaren o tarih de 20 Mart. O tarihten sonra Türkiye'den Yunan adalarına geçmeye çalışanlar engellenecek ve Türkiye'ye iade edilecek. Her gönderilen 1 kişiye karşılık, bizim kamplarımızdan da bir kişi Avrupa'ya gönderilecek'
Akdoğan, Ulucanlar Kültür Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Çankaya İlçe Danışma Meclisi toplantısındaki konuşmasına, terör saldırılarında ve terör operasyonlarında hayatını kaybedenlerin ailelerine taziyelerini bildirerek başladı.
Türkiye'de gerçekleşen terör saldırılarıyla Brüksel'deki patlamalar arasında bir fark olmadığını dile getiren Akdoğan, 'Terör insanlığa kast etmektedir, insanlığın ortak bir belasıdır. Bu yüzden Ankara'nın güvenliğiyle Paris ve Brüksel'in güvenliği birbirinden ayrı düşünülemez. Artık bu konuda ortak bir dayanışma ve mücadele anlayışının gelişmesi gerekiyor. Bazı Avrupa ülkelerinde 'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' anlayışı var. Bu anlayış artık değişmeli. O yılan bir gün geliyor, seni de sokuyor. Yani 'bana dokunmuyor, başka yerde kime ne yaparsa yapsın' böyle bir anlayış olamaz.' diye konuştu.
Terörün insanlığın ortak düşmanı olduğunu ifade eden Akdoğan, bu kapsamda ortak dayanışmanın şart olduğunu söyledi.
Akdoğan, PKK'nın Avrupa'da gördüğü desteğin herkes tarafından bilindiğini belirterek, şöyle konuştu:
'DEAŞ, en son Brüksel ve Paris saldırılarını yaptı. DEAŞ herhangi bir Avrupa ülkesinde yardım toplasa, televizyon açsa, dernek kursa, 'buyur gel' derler mi?, 'gel faaliyet göster' derler mi? DEAŞ olunca 'terör örgütüdür', peki PKK terör örgütü değil mi? Avrupa Birliği (AB), PKK'yı terör örgütü ilan etmedi mi? Onun o tür faaliyetlerinde bulunmasına ne diyorsunuz? Burada artık çifte standarda son verilmesi gerekiyor. Terörist teröristtir, bunun iyisi kötüsü olmaz. Kime hedef aldığına göre değişmez. Bu konuda artık samimi bir gayret gösterilmesi gerekiyor ve Türkiye'nin güvenlik kaygılarının, hassasiyetlerinin daha iyi anlaşılması gerekiyor.'
Akdoğan, koskoca ülkelerin YPG'ye bel bağladığına işaret ederek, terör örgütleri üzerinden herhangi bir sorunun çözülemeyeceğini vurguladı.
- 'Dokunulmazlık, Meclis'in itibarını korumak için vardır'
Terör örgütünün siyaseti bir manivela olarak kullanmak istediğini belirten Yalçın Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Terör örgütü siyaset üzerinden nasıl bir menfaat sağlarımın peşinde. Terör örgütünün propaganda birimi haline gelen siyasetçiler var. Bu demokrasiyi zehirleyen bir durumdur. Buna da izin verilemez. Bu yüzden dokunulmazlık meselesi önemlidir. Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda Sayın Başbakanımız 'hodri meydan, gelin hepisini kaldıralım' dedi. Yani dokunulmazlık denilen şey, Meclis'in itibarını ve saygınlığını korumak için vardır. Birilerin suçunu perdelemek için yoktur. Birilerinin terörün amaçlarına hizmet etmek için siyaseti kullanması maksadıyla verilmemiştir. Meclis'in saygınlığına, itibarına gölge düşürülüyorsa açıktan suç işleniyorsa terör örgütlerinin amacına ortak olunuyorsa o zaman bu konuda Meclis'in gereğini yapmasından daha doğal birşey olmaz.'
Göçmen sorunlarıyla ilgili Türkiye'nin AB temsilcileriyle bir zirve yaptığını hatırlatan Akdoğan, Türkiye ile AB sürecinin ve müzakerelerin hızlanması, fasılların açılmaya başlanmasının çok önemli olduğunu aktardı.
- 'Yunan adalarına geçmeye çalışanlar engellenecek'
Akdoğan, ortada insani bir kriz olduğunu belirterek, Türkiye'nin ölümden kaçan 3 milyona yakın sığınmacıya kucak açtığını kaydetti. Türkiye'nin bu konuda yalnız bırakıldığını ve hiçbir destek görmediğine dikkati çeken Akdoğan, herkesin siyasi nüfuz peşinde olduğunu söyledi.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, göç dalgaları Avrupa'ya vurmaya başladığı zaman çözüm masasına oturulduğuna dikkati çekerek, 'Son yapılan müzakereler sonucunda bazı kesimlerde oluşan 'Türkiye göçmen deposu olacak' kanaati yanlıştır. Böyle birşey yok. Belli bir tarihten itibaren, o tarihte 20 Mart, o tarihten sonra Türkiye'den Yunan adalarına geçmeye çalışanlar engellenecek ve Türkiye'ye geri iade edilecek. Her gönderilen kişiye karşılık, bizim kamplarımızdan da bir kişi Avrupa'ya gönderilecek. Onlar düzenli göçmen olarak bunları alacaklar. Biz 10 kişi mi aldık, onlar da 10 kişi alacak.' ifadelerini kullandı.
Avrupa'nın bu göçmen alımında insan seçemeyeceğini vurgulayan Akdoğan, Türkiye'nin belirleyeceği kişilerin Avrupa'ya gönderileceğini dile getirdi.
Akdoğan, müzakereler neticesinde Türkiye'ye verilecek 6 milyar avronun da tamamının sığınmacılar için harcanacağını anımsatarak, birilerinin Türkiye'yi mülteci akışında transit ülke yapmaya çalıştığının altını çizdi.
Türkiye'nin mültecilerin transit geçiş yaptığı bir ülke olamayacağını kaydeden Akdoğan, 'Biz artık denizlerde boğulan bebek, çocuklar görmek istemiyoruz. Bu yüzden bu akışa bir son vermek gerekiyor. İnşallah bu müzakereler neticesinde somut adımlar atılacaktır ve bu insani kriz hafifletilecektir. Yük paylaşımı sorumluluk paylaşımı önemlidir. Bizde bu müzakerelerin bu açıdan önemsiyoruz.' diye konuştu.
- 'Başkanlık sistemi, Türkiye için bir ihtiyaçtır'
'Hem göçmenler meselesinde hem terör konusunda Suriye bataklığı mutlaka kurutulmalıdır' diyen Akdoğan, 'Siz bataklığı kurutamazsanız sivrisinekler sizi rahatsız etmeye devam eder. Bunun sorunlarıyla uğraşmaya devam edersiniz, göç dalgaları olur. Suriye, terör örgütlerinin antrenman alanına dönüşmüş durumda. Bu bataklık mutlaka kurutulmalıdır ve gerekenler yapılmalıdır.' değerlendirmesinde bulundu.
Akdoğan, yeni anayasa konusuna değinerek, AK Parti olarak anayasayı topyekün değiştiremediklerini ama anayasa paketleriyle mümkün olduğu kadar iyileştirmeye çalıştıklarını anlattı.
Darbe anayasasından kurtulmak gerektiğini belirten Akdoğan, 'Bu konuda iyi niyetli adımlar attık. Daha muhtevayı görüşmeye başlamadan, usulde masayı devirdiler. Böyle bir şey olabilir mi? Muhalefet 'istemiyor' diye, biz başkanlıktan vaz mı geçeceğiz? Başkanlık sistemi, Türkiye için bir ihtiyaçtır. Anayasa, ne kadar Türkiye'nin geleceği, büyümesi için bir gereklilikse başkanlık sistemi de Türkiye'nin gelecek vizyonu için o kadar gereklidir.' diye konuştu.
Akdoğan, yeni anayasa konusunda çalışmaların başlatıldığını ve kendi metinlerini yazdıklarını söyledi. Milletin yeni anayasa istediğine dikkati çeken Akdoğan, 'O zaman biz, kendi metnimizi yazarız, Meclis'e de getiririz. O zaman hodri meydan, bakalım kim ne yapıyor, nasıl bir tavır takınıyor, onu da Meclis'te görürüz.' dedi.
Devletin kurumlarına savaş açıldığını vurgulayan Akdoğan, 'AK Parti ve Tayyip Erdoğan dik durmasaydı amaçlarına da ulaşabilirlerdi. Çok açık söyleyim, başka hiç kimse de Tayyip Erdoğan'dan başka bu kadar büyük bir saldırıyı savuşturamazdı. Onun dirayeti, cesareti, kararlılığıyla...' ifadesini kullandı.
Paralel yapıdan PKK'ya ne kadar yapı varsa bunlarla mücadele etmenin çok büyük önem taşıdığını anlatan Akdoğan, AK Parti'nin bir taraftan da terörle mücadele ettiğini, bu konuda sonuna kadar gitmekte kararlı olunduğunu söyledi.
Türkiye'ye diz çöktürülemeyeceğini, Türkiye'nin herhangi bir ülke olmadığını kaydeden Akdoğan, Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir batı ya da Avrupa ülkesi gibi kurulmadığını, şehitlerin kanıyla kurulduğunu sözlerine ekledi.